Müteahhitlere ve inşaat malzemecilerine milli ödev!
Asrın felaketinin yaralarını sarmak için sahada muazzam bir çaba sergileniyor. Kahramanmaraş, Antakya, Nurdağı, İslahiye... Acının ilk günlerinden itibaren yerinde ve orga nik gözlemlerde bulunuyoruz. Elbette vakti geldiğinde bu büyük depremin “öncesi, sırası ve sonrası” da konu şulacak. Hatta bir daha geri dönüleme yecek “imar anayasası” mahiyetin de uygulama dönemi de başlayacak. Anaokulundan itibaren çocuklara deprem ve ilkyardım eğitimi verilmesinden tutun da inşaat ruhsatlarından malzeme kulla nımına, yapı denetiminden bina güçlen dirmesine varıncaya kadar tüm aşamalar yeni baştan yapılandırılacak.
Kuşkusuz AFAD ve koordinasyon boyutu da her yönüyle ele alınacak. Bu deneyim de gösteriyor ki Türk Kızılay’ı, afet yönetim sürecinde eskiden oldu ğu gibi müstakil kurum olarak kalmalı ve adeta sistemin yedekleme ünitesi fonksi yonunu üstlenmeli.
Dedim ya... Durup düşünecek ve hayata geçirecek çok şey var. Ama bu aşamada dikkat edilmesi gereken husus,
“enkaz siyaseti yapan muhalefet”
“milletin sinir uçlarına basan psikolojik harekat unsurları!”
Kayahan
ile
Merhum sanatçı bir eserinde şöyle seslenmişti:
Ben Anadolu çocuğuyum
Biraz da deli dolu
...
Tek tabanca, yalansız çıkmış yıllardan Yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar
Evet, “İkisi de soğuktur, yılan ve yalan!” Lakin yılanın zehri bir kere öldü rür, yalan ise defalarca ve ağır ağır...
Sözümüz, depremi fırsat bilerek “siyasi, sosyal, ekonomik”, yani bulabildiği her sahada yıkıma soyunan lara... “Zamanı geldi” diyerek top lumsal fay hatlarının üstünde tepinenle re... Bir anlık kesit üzerinden genelleme yapanlara... Eleştiri değil, yalan üretip yayanlara...
Bir başka husus da yeni şehirle rin kurulma süreci ile ilgili...
Bu inşaatların yapımında görev ala cak müteahhitlerden milletimizin bir bek lentisi var. Her biri ayrı ayrı veya bir platform halinde üslendikleri işleri şef faf biçimde duyursunlar. Yetmedi... Minimum kâr marjı ile çalışacaklarını da tüm kamuoyuna taahhüt etsinler. Özel sektör tabii ki çarklarını döndürecek, iş ve aş yaratacak. Fakat deprem konutları nın yapımı “milli bir ödev” gibi düşü nülmeli. Kâr olmalı, “konjonktürel kazanç fırsatçılığı” olmamalı.
Aynı şekilde...
Çimento ve inşaat malzemesinin her türden kalemini üretenlere, tedarik eden lere de bir çift sözümüz var. Şu anki liste fiyatlarını gözden geçirsinler ve bu konut lar bitinceye kadar sağladıkları inşaat gir dilerinde sabit fiyat sözü versinler.
Bu iki adım da inşaat sektörünün imajını da itibarını da yükseltecektir!
Ve bir gözlem...
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un ismini özel bir kenara yazınız lütfen. Bizzat alanda gör düm, sordum, soruşturdum. Konusuna hakim, zaman ve iş odaklı, çözüm önce likli bir isim. Bir o kadar da bakış açısı genişliğine ve detaycılığına sahip. Nazar değmesin. Zira Bakan Kurum’daki çok yönlü düşünme ve çare üretme perfor mansı, şu an görevdeki bazı (!) koordi natör valilerde olsa idi, sahada işler çok daha başka olabilirdi.
“Yaraları sarma, alan, gayret”
demişken...
Kalyon İnşaat’a da ayrı bir paran tez açmak durumundayım. İsteyen, İslahiye’de bizzat görebilir. Etkileyici ekip çalışması, teknik kabiliyet ve seferber edil miş iş makineleri... Kurulan konteyner kentte bu hafta yerleşimlerin başlayacağı nı belirtmem, birkaç gün içinde bini aşkın barınma biriminin tamamlandığını vurgu lamam sanırım yeterli olur. Benzeri şekil de emeği geçenlerin hepsine, gelecek adına, toplumsal moral adına, milli daya nışma adına teşekkür etmeliyiz!