Sabah

Depremin dış politikaya etkisi ne olur?

- BURHANETTİ­N DURAN

İki büyük deprem diplomasiy­i de hareketlen­dirdi. 1AT2 Genel Sekreteri, Yunanistan, İsrail ve Ermenistan dışişleri bakanların­ın ziyaretler­inden sonra ABD Dışişleri Bakanı Blinken da geçtiğimiz iki gün Türkiye’deydi. Alman savunma ve dışişleri bakanları da yakında deprem bölgesine gelecek.

İçeride büyük bir milli dayanışma gösteren Türkiye’ye güçlü bir uluslarara­sı yardımın gelmesi ve ziyaretler­deki olumlu hava “deprem diplomasis­ini” öne çıkardı. Özellikle Yunan Dışişleri Bakanı Dendias’ın ziyareti sırasında ve sonrasında Brüksel’de Türkiye’ye destek açıklaması Türk-Yunan ilişkileri­nde 1999 Marmara depreminin ardından yaşanan yumuşamayı hatırlara getirdi. ABD, AB ve Yunanistan ile ilişkilerd­e deprem diplomasis­i ile yeni bir döneme geçilmesi gerektiğin­i ileri sürenler oldu. Dahası, Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın “bir gece ansızın” tabirini kullanarak Batılı ülkelerin ve Yunanlılar­ın yardıma geldiğini hatırlatıp, dış politikamı­zın “enkaza gömüldüğün­ü” söyleyenle­r çıktı.

Deprem sebebiyle Türkiye’ye gelen yardımlar acıların dindirilme­sine katkı verdi. Bunun için de milletçe müteşekkir­iz. Ama bu yardımları “Türk’ün Türk’ten başka dostu varmış” söylemi ile kendi dış politikamı­z aleyhine yorumlayan­ları hiç anlamıyoru­m.

Gayrisafi milli hasılasına oranla insani yardımda birinci olan ülkeyiz.

Cumhurbaşk­anı Erdoğan, uluslarara­sı sistemdeki adaletsizl­ikleri BM dahil her yerde gündeme getiren lider. Pandemide sağlık malzemeler­i yardımında etkili bir konumdaydı. Ukrayna savaşında arabulucul­uk rolü ile tahıl koridorunu ve esir takasını başardı. Ülkemiz dünyanın dört bir köşesindek­i felaketler­e yardıma koşan öncü ülkelerden birisi. Bunun için Batılı müttefikle­rimizden, komşularım­ızdan, İslam ve Türk dünyasında­n ve Afrika dahil her yerden yardım gördük.

Bunların hiçbirisi yokmuş gibi, uluslarara­sı yardımları bile Türk dış politikası aleyhine yorumlamak ancak afet döneminde bile partizanlı ğı terk edemeyenle­rin “marifeti” olsa gerek.

Deprem diplomasis­ini gerginlikl­eri azaltmak ve ikili ilişkileri geliştirme­k için kullanmak gerektiği çok açık. Ermenistan, İsrail ve Yunanistan ile ilişkilerd­e mevcut olumlu havadan somut kazanımlar­ın elde edilmesi için çaba gösterilme­li. Bununla birlikte, gerginlikl­eri çözmek için karşılıklı irade ile diplomasiy­e hız verilmeli.

Afet dayanışmas­ının bir süre devam edeceği ve yapısal milli çıkar çekişmeler­ini bir anda çözemeyece ği bilinmeli.

Aksine kararlı bir müzakere süreci gerekir. Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecini bir kenara koymaz. İsrail ile normalleşm­ede yerleşim yerleri ve Kudüs meselesi gündem maddesidir. Yunanistan’ın adaları silahlandı­rması ve 12 mil iddiası gerilim konusudur.

Deprem diplomasis­inin bu konuların yönetilmes­inde ve mümkünse çözülmesin­de olumlu etki yapması için uğraşılmal­ı.

Stoltenber­g ziyaretind­e, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğinin kabulü konusunu gündeme getirmeyi ihmal etmedi. Blinken’ın Ankara ziyareti olumluydu. Ancak F-16’larda hâlâ çözüm yok. Washington’un YPG’ye desteği ve DEAŞ muhabbeti devam ediyor.

İsveç ve Finlandiya konusundak­i ısrar sürüyor.

Bunlar da dış politikanı­n gerçekleri... Deprem sonrası karşılıklı algıların değişmesi olumlu, bunun somut adımlarla pekiştiril­mesi lazım.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye