Sahabe ve fay hattı
Eski eserlerde depremin fiziki-jeolojik yönüne dikkat çekilmiştir. İbn-i Hibban (890-965) ve İbn-i Ebü’d Dünya (823-894), sahabi İbn-i Abbas’a (Vefat: 687) nispet ettikleri bir hadiste, depreme yer altındaki “damar hareketinin” sebep olduğunu söylerler. İbn-i Abbas bazı yerlerde görülen depremin, diğer yerlerde görülmemesini yer altındaki bu damarın hareketine bağlar. İbn-i Abbas’ın tanımladığı “yer altındaki damar” ile bugünkü modern jeolojide söz konusu olan “fay hattı” hemen hemen aynı anlamı taşıyor.
Başka bir rivayette ise İbn-i Abbas (RA) bu damarları birbirlerine girmiş bir ağacın dallarına benzetiyor. Modern ilmin toprak katmanlarına ait çıkardıkları yer haritaları ve sismik dalgalar ile İbn-i Abbas’ın ifadeleri arasındaki aynılık dikkat çekicidir. Ona göre fay hatları birbirlerinden müstakil olabilir.
Yine İbn-i Abbas’ın “Kaf” isimli bir dağ üssünden bahsederek depremin durumunu fiziki olarak sağlayan damarların dağ kaynaklı oluşuna dikkat çekmesi ile deprem kuşaklarının etkenleri arasında dağ kuşaklarının sayılması da ayrıca üzerinde durulması gereken önemli bir ayrıntıdır.
Bilindiği gibi Alp dağ kuşakları, dünyadaki önemli deprem kuşaklarındandır. İbn-i Abbas, “Allah bir yeri sarsmak istediğinde o dağa bağlı olan damara hükmeder, o damar hareket eder ve deprem oluşur” derken iki hususu netleştiriyor:
Birincisi; depremde damarın (fay hattının) hareketi zahiri sebeptir. İkincisi; fay hattını harekete geçirecek oluşumun; kararını, zamanını, şiddetini tespit eden
Allah’tır.