GÜVENLİ ŞEHİRLERİN HARCI BİLİM VE VİZYON
Yeni yerleşim yerlerini belirlerken bilim insanlarımızın, mimarlarımızın, mühendislerimizin, şehir plancılarımız ve halkımızın görüşlerine göre hareket ediyoruz Milletimizin geleceğini tehdit eden her krizi afet olarak görüyoruz. Bizi bütüncül afet hazı
Türkiye’nin afetlere daha hazırlıklı ve dirençli hale getirilmesi için oluşturulan Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’nin ilk toplantısı dün İstanbul Dolmabahçe’de gerçekleştirildi. Programda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı 8 dakikalık bir sunum yapıldı. Ardından uzmanlar 5’er dakikalık sunumlar gerçekleştirdi. Başkan Erdoğan, toplantıda konuştu:
■ YATAY MİMARİDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ: Yatay mimariden taviz vermeyeceğiz. TOKİ’nin inşa edeceği konutlar zemin artı 3 veya 4 katlı, 3 oda bir salon olarak yapılarak hak sahiplerine verilecektir. Yerinde ihya edilebilecek alanlarda da düşük yoğunluk, düşük kat ve güvenlik önceliğimiz olacaktır. Elbette yeni yerleşim yerlerini belirlerken bilim insanlarımızın, mimarlarımızın, mühendislerimizin, şehir plancılarımız ve onlarla birlikte yöre halkının görüşlerine göre hareket ediyoruz. Şüphesiz aslolan sizlerin değerlendirmeleri, analizleri, tespitleri, teklifleridir. Ancak acil işleri yaparken ülkemizi daha bütüncül bir afet hazırlığı ve yönetimi sistemine kavuşturacak vizyonu da ihmal etmemek gerekiyor. Bugünkü toplantımızın gayesi ülkemizi Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli olarak tasavvur ettiğimiz işte böyle bir perspektife kavuşturacak sürecin fikri zeminini oluşturmaktır. Bu yaklaşımı oluştururken Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu afet kavramı altında toplanabilecek tüm tehlike ve tehditleri birlikte değerlendirmeliyiz. Deprem bunlardan biridir. Aynı şekilde sel, yangın, heyelan, kuraklık gibi diğer doğal afetleri de buna eklemeliyiz. Yetmez ayrıca salgın hastalıktan teröre, sığınmacı akınlarından ekonomik krizlere diğer unsurları da buna ilave etmeliyiz. Hiç şüphesiz yaşadığımız jeopolitiğin dayattığı terör, savaş, sosyal kaos gibi hususları da hesaba katmalıyız. Özetle ülkemizin ve milletimizin varlığını, hayatını, geleceğini tehdit eden her krizi bir afet olarak görmek, öncesi ve sonrasıyla tedbirlerimizi buna göre düşünmek gerektiği kanaatindeyim.