Ukrayna savaşının küresel vurguncuları
Ukrayna savaşının dar kapsamlı bir ‘Rus veya ABD askeri operas yonu’ olarak kalamayacağı açık tı. Hemen herkes savaşın Atlantik ve Avrasya arasında jeopolitik bir küresel güç mücadelesi olduğunu dile getiriyordu. Nitekim savaşın taraftarları da bu gerçeği çatışmalar başlar başlamaz vurgulamıştı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov işgalden bir ay sonra “Bu kesinlikle Ukrayna ile ilgili değil, dünya düze niyle ilgili Tek kutuplu dünya geri dönülmez bir şekilde tarihe gömülüyor. Çok kutuplu bir dünya doğuyor” diye özetlemişti olan biteni ve olacakları.
Oxford Üniversitesi tarih profesörlerin den Peter )rankopan gibi birçok Batılı uzman da aynı görüşteydi. Onlara göre ABD’nin dünyanın jandarmalığını yap tığı dönemler geride kalmıştı.
Bu yüzden Rusya’nın her karşı hamlesi ABD’nin ‘hegemonik ölümü’nün birer kanıtı olarak yorumlanıyor. Bunun en bariz göstergelerinden biri ABD’nin çekir dek müttefik kadrosunu etrafında topla masına rağmen yeni küresel güç müca delesinde taraf olmayı reddeden diğer birçok ülkeyi yanına çekememesidir.
Bu tablodan güç alan Rus lider Vladimir Putin, Batı’nın sömürdü ğü ülkeleri ortak hareket etmeye çağırı yor. Rusya’yı bile sömürgeleştirme ye çalışan Batı’nın diğer güçsüz ülkelere neler yapacağını hayal etmelerini istiyor.
Kuşku yok ki Putin’in “Batı eşit işbir liği istemiyor, bizi soymak istiyor” mesa jı Afrika ve Asya başta olmak üzere Güney Amerika’da hayli ses getiriyor.
Batı ile mücadelesinde Rus lidere en büyük destek Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’den geliyor. Şi, 21 Nisan 2022’deki Boao Asya Forumu’nda “Tek taraflı yaptırımlara karşı çıkmamız gereki yor” diyerek ABD’ye kazan kaldırmıştı.
Bu çıkıştan 10 ay sonra Çin Dışişleri Bakanlığı 22 Şubat 2023’te yayımladığı “ABD Hegemonyası ve Tehlikeleri” başlıklı görülmemiş sertlikteki makalede, küresel kaosun ana kaynağının ABD olduğunu resmen ilan etti.
Görüldüğü üzere Batı’ya karşı sadece askeri değil bir uygarlık savaşı da verdiği nin altını sık sık çizen Putin yalnız değil.
Küresel çapta Amerikan karşıt lığını yeniden canlandıran Putin’in de işaret ettiği gibi yüzyıllarca süren sömür gecilik, dikta ve hegemonya stratejisiyle Batı’nın ‘dünyanın üzerine tükürmeye alıştığı’ düzen artık çözülüyor.
Dengeler değişiyor. Ülkeler küresel statükoyu savunan ABD’den çok deği şim ve barış isteyen Rusya ile Çin’in başını çektiği yeni küresel bloka destek veriyor.
Fakat bu küresel değişim arzusunda ki bityeniğini de görmezden gelmemek lazım. Zira geçen yıl 850 milyar dolar gibi akıl almaz gelirlere ulaşan OPEC üyesi devletlerin yanı sıra geçen yıl top lam 200 milyar dolar kâr bildiren
BP, Shell, Exxon, Chevron ve Total Energies gibi petrol devi Batılı şirketler de küresel sistemde dönüşüm istiyor.
Çünkü tarihteki en büyük servet transferlerine yol açan Ukrayna’daki savaşın tetiklediği ve fosil yakıtı zengi ni devletlerle Batılı şirketlerin kazançlarına kazanç katan enerji krizi, paradoksal bir biçimde dünya düzeninin değişimini hem finansal hem siyasal açıdan daha da hız landırmış durumda.
İşte tam da burada bu ‘küresel deği şimin enerjisini ve yapılan vurgu nu’ iyi analiz etmek lazım. Yoksa dünya yı soyanlarla savaşanların aynı zamanda küresel soyguncuların servetine servet katmasının yol açtığı dilemmayı bir türlü açıklayamayız.
Yani Ukrayna da dâhil zıttı ile kaim dünyada hiçbir şey görüldüğü gibi değil ne yazık ki!