Muhalefetin yas süreci
Muhalefet te bayrak lar yarıya indi. Yas süreci baş ladı. Sanırım bütün aşamalardan sıra sıyla geçecekler: inkâr, öfke, pazar lık, depresyon ve kabullenme. Şimdilik ikiye kadar gelebildiler.
İlk gün inkâr süreciydi. Bazı televizyon kanalları ve gazeteciler arabuluculuk için kolları bile sıva dı. Belediye başkanlarının arabu luculuk yapacağına inanlar oldu. Hatta “dünden daha kötü durum da değiliz” diyenler bile çıktı.
Dün itibariyle de öfke aşama sına geçtiler. Sataşacak yer arıyor lar. Kılıçdaroğlu “418 milyar” twiti attı. Sosyal medya trolleri “sarayı” suçlamaya başladı. Hatta “devle tin içindeki mihrakları” suçlaya cak kadar komik duruma düşen ler bile çıktı.
Ama akıllarına nedense basit düşünmek bir türlü gelmiyor. Bu işin olacağına öyle ikna olmuşlar ki, doğaüstü sebep arayışına gir mişler. Halbuki basitçe
partileri nin kötü yönetildiğini, parti genel başkanlarının becerik siz olduğunu, kendilerinin de buna rağmen ısrarla ve inatla bu adreslere körkütük iman ettiklerini
ve bu nedenle de başlarının beladan kurtulmadığını göremiyorlar.
Bilen bilir. İş bu noktaya gel meden de defalarca yazdım. Yine yazayım. Bu siyasetçilerden daha iyi sonuç beklenmez. Ederleri bu kadar. Siyaset okumaları zayıf. Ama bir adım daha ötesi var. Bu siyasetçilerin ve partilerin bütün kusurlarını örtmekle görevli muhalif medya bezirganları öyle sine bir büyü yaratmış ki ve seç men kitleleri öylesine bir gettoya hapsolmuş ki,
siyasetin normal işleyen doğasına akıl erdire miyorlar.
Kısaca özetleyelim. Kılıçdaroğlu eline tarihi bir fırsat geçtiğini düşündü. İyi Parti’yi dört küçüklerle kumpasa aldığına ina nıyordu. Ancak temel varsayım larının hepsi boşa çıktı. Çünkü Akşener’i de tanımamış. Siyaseti de öğrenememiş.
Akşener ise çok daha tuhaf. Masayı devirmeden kalkmak, makul ve mağdur bir tavır ser gilemek varken ortalığı ateşe verdi. Halbuki elindeki tek makul seçeneğe yönelmişti. Çünkü Akşener seçimin kaybedildiği ne inanıyor. Kaybedenler kulübü nün üyesi olmak yerine kendini kulübün dışına çıkarmak isteme si gayet rasyonel. Ancak yap ması gereken başka bir iş daha vardı. CHP’yi de bölmesi gere kiyordu. O nedenle Yavaş ve İmamoğlu’nun isimlerini aynı sepetin içine koyarak ilan etti. Gelirlerse yarı yolda bırakırdı. Gelmezlerse korkak ilan edebi lirdi. Her iki şartta da
&+3ªnin içine fitne sokmuş olurdu.
İşte Akşener tam da bunu yaptı.
Herkesi bir beka mücadele sinin içine sürükledi. Partisinin kurumsallaşmış olduğunu ve bu süreçten sağlam çıkacağını düşü nüyor olmalı. Ben pek emin deği lim. Ama diğer süreçten parti si sağ çıkamayacaktı. Şimdi bir deneme yaptı. Kötü uygulan mış ve haince bir plan olmasına rağmen bu bile hala rasyoneldi. Ama dediğim gibi bunu çok daha makul bir şekilde yapabilirdi. Mesela “HDP’nin olduğu yerde ben yokum” deseydi daha başarı lı olurdu. Veya en azından kavga cı bir metin okumak yerine daha masum bir dışlanmışlık metni okusaydı yine daha iyi durumda olurdu. Şimdi ise hain dam gasını yedi. Akşener de süre ci doğru düzgün yönetemedi. Cüretkâr, çok düşünülmüş fakat kötü sergilenmiş bir oyun.
Başa dönüyorum. Bu sonuç tan kimsenin kimseyi suçlama ya hakkı yok. Demiş ya Hz. İsa. “İlk taşı günahsız olan atsın” diye. Ve kimse taş atamamış. İşte öyle. Günahkâr olmayan yok ara larında. Siyasetçisinden gazete cisine, akademisyeninden trolüne hepsi hem kendini hem seçme ni aldattığı için şimdi gerçekle yüz leşmek zor geliyor. Bu kadrolar gerçekten siyaset bilmiyor. Sorun tam da liyakat sorunu. Muhalif seçmen bunu kabullenmediği ve buna çözüm bulmadığı müd detçe daha çok ihanetler görür. Denemesi bedava.
SMS: HBY yaz 4122’ye gönder.