Beka meselesi…
Kentsel dönüşüme ömrünü adamış uzmanlara göre Türkiye’de 10 milyona yakın yapının dönüşüme ihtiyacı var. Bu dönüşümün finansmanı için de 400-450 milyar TL kaynak gerekiyor. Maalesef bunun en önemli sebeplerinden biri de 1999 öncesi afet yasası. Mevcut yasa, kurallara uyularak yapılan her konut için zaten bir güvence. Yapı denetiminin daha kontrollü yapılması, kentsel dönüşümü birkaç mızmız ev sahibinin inisiyatifine bırakmadan hızlandırmanın yolunun açılması ve yerel yönetimlerin hükümetin kararlılığına uyum sağlaması gerekiyor.
Dönüşümün en önemli ayağı elbette İstanbul ve çevresi… Bursa ve Kocaeli gibi komşu illeriyle birlikte ülke ekonomisinin %40-45’lik kısmını oluşturuyor. Yani olası bir İstanbul depremi memleketin beka meselesi anlamına da geliyor. Bu nedenle mutlaka yeni rezerv alanlarının oluşturulması, içerideki yapı yoğunluğunun biraz daha seyreltilmesi ama daha da önemlisi özellikle sanayi bölgelerinin şehir dışına taşınması oldukça önemli. Elbette pek çok uzmanla konuşuyoruz. Bu noktada dikkatimi çeken fikirleri paylaşmak isterim.
Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı Başkanı Haluk Sur, boş alanlarda depo konutlar oluşturularak halkı kira sorunundan devle ti kira yükünden kurtararak kentsel dönüşü mün hızlandırılabileceğinin altını çizdi. Bir yılda vatandaşa evi teslim edilince diğer dönüşüme girecek olan yerlerdeki vatandaşlar kullanacak bu alanları. Böylece şu anda en önemli sorunlardan biri olan kira meselesi de kentsel dönüşüm için sorun olmaktan çıkarılacak.
Bir diğer önemli konu ise Afet Yeniden İmar Fonu ve kentsel dönüşüm için bulunacak finans kaynakları…
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Ali Hepşen, sermaye piyasalarının daha fazla kullanılması gerektiğini işaret etti. “Dask'ın 2015 yılında afet bonosu ihracı söz konusuydu. Dolayısıyla buradaki fon mekanizmasının ilerleyen dönemlerde işlevselliğini ve sürdürülebilirliğini artırabilmek anlamında sermaye piyasalarına daha yakın temasta olması gerekiyor. Geçmiş dönemde gayrimenkul yatırım fonlarının daha nitelikli olarak kentsel dönüşüm projelerinin finansmanına katkı sağlamasına yönelik bir düzenleme oluşturmuştuk. Bence buradaki fon mekanizmasının bu tür gayrimenkule dayalı sermaye piyasası araçlarını da kullanarak sermaye piyasaları üzerinden kendi fon yaratım hacmini daha da artırması gerekiyor” dedi.
Var gücümüzle mücadelemiz depreme karşı güvenli bir Türkiye oluşturmak olmalı.
O yüzden her şeyi bilenlerden kurtulup bilim insanlarının sözünü kendimize rehber edinmemiz şart.