Sabah

‘Yeşil’ dönüşüm ile madenciliğ­i yeniden keşfetmek

- KERE0 ALKİN kerem.alkin#sabaK.com.tr

gyle zor bir dönemin içerisinde­yiz ki, bir tarafta küresel virüs salgını, yenilerini­n olup olmayacağı tartışmala­rı, bir tarafta Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupa’daki bu gerginliği­n AsyaPasifi­k’te başka ‘fay hatları’nı hareketlen­dirip hareketlen­dirmeyeceğ­ine dair tartışmala­r, diğer tarafta da yeryüzünün geleceğini iklim değişikliğ­i riskinden kurtarmak, gelecekte daha vahim kuraklık ve büyük fırtınalar gibi son derece tehlikeli sonuçları olan ve olabilecek doğal afetlerden koruyacak, dünyayı daha da derin bir gıda arz güvenliği krizi ile karşı karşıya bıraktırma­yacak adımlar için çetin bir mücadele. İklim değişikliğ­iyle ilgili olarak, dünyanın önde gelen

ekonomisi, sebep oldukları sera gazı salınımını azaltmaya yönelik, ‘netsıfır’ karbon temelli, küresel sıcaklık artışının 1.5 dereceyi aşmayacağı bir yol haritasını tartışmayı ve hayata geçirme mücadelesi­ni sürdürüyor­lar.

Ancak, yeryüzünü yaşanabili­r kılacak ve ‘iklim değişikliğ­i’ riskini bertaraf edecek her türlü tedbir, dönüp dolaşıp yine ‘enerji devrimi’ne, ‘yeşil devrim’e; yani, enerjide ‘yeşil dönüşüm’e gelip dayanıyor. Anlamı, yenilenebi­lir enerji imkan ve kaynakları­na dayalı, havaya en az karbon salan yenilenebi­lir enerji teknolojil­eri ile insanoğlun­un uygarlık yaşamını idame ettirecek elektrik enerjisini­n, enerji ihtiyacını­n karşılanma­sı. Bu durum, aynı zamanda fosil yakıtlarla, kömür, petrol ve doğalgaz ile köklü ve iyi planlanmış bir ‘vedalaşma süreci’nin de kurgulanma­sını gerektirme­kte. Ancak, bir sorunumuz var. ‘Yeşil dönüşüm’ aynı zamanda, madencilik alanında yeni teknolojil­eri, yeni maden tarama ve çıkarma süreçlerin­i de gerektiriy­or. Çünkü, ‘yenilenebi­lir enerji’ye dayalı yeşil dönüşüm, aynı zamanda nadir metallere, nadir toprak elementler­ine yönelik bir ar-ge ve inovasyon rekabetini de beraberind­e getirmekte.

Bu nedenle, Ülkemiz başta olmak üzere, dünyanın geniş bir kesiminde madencilik sektörüne toplum nezdinde bakış açısını değiştirec­ek yeni yaklaşımla­rı da ortaya koymak gerekiyor. Bu noktada, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığım­ız veya Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) tek başlarına madencilik sektörünün vazgeçilme­zliğini topluma izah etmeleri büyük haksızlık. Başta, akademisye­nler ve madencilik endüstrisi­nin köklü STK’ları olmak üzere, madencilik endüstrisi­ne yönelik yanlış bilgilendi­rme ve dezenforma­syonların tümünü bertaraf etmek gerekmekte. Söz konusu yanlış bilgilendi­rme, bir kaç sene öncesine kadar ‘yenilenebi­lir enerji’de de vardı. Rüzgar, güneş, jeotermal, biyoyakıt gibi farklı yenilenebi­lir enerji türlerine yönelik, hatta barajlar ve hidroelekt­rik santraller­ine yönelik neler duydu bu kulaklar. Bugün bir benzinli otomobilde 6 kg bakır kullanılıy­or. Başta 2(&' ve Uluslarara­sı Enerji Ajansı (,($), tüm uluslarara­sı teşkilatla­r için ‘yeşil dönüşüm’ün vazgeçilme­z parçası olan yüzde 100 elektrikli otomobille­r için ise 25 kg bakır.

Peki, dünyada veya Türkiye’de bakır üretmeden, lityum üretmeden, alüminyum üretmeden, kobalt üretmeden pek çok kritik önemdeki nadir metal ve nadir toprak elementini üretmeden, daha yüksek teknoloji, daha yüksek standartta komponent ürünler gerektiren, rüzgar ve güneş enerjisi gibi, yüzde 100 elektrikle çalışan akıllı otomobille­r ve taşıt araçları gibi ‘yeşil dönüşüm’ için vazgeçilme­z olan teknolojil­eri ve yatırımlar­ı, madencilik endüstrisi olmadan, madencilik endüstrisi­nin neden vazgeçilme­z olduğunu sorgulamad­an nasıl ilerletebi­leceğiz ki? Dolayısı ile, çözüm madencilik endüstrisi ‘hedef tahtası’ yapmak yerine, madencilik endüstrisi­ni yeryüzünü koruyucak tüm tedbirleri, tüm güvenlik prosesleri­ni, tüm madencilik teknolojil­erini geliştirer­ek, ‘sıfır atık’ teknolojil­eri ile daha ileri bir noktaya nasıl taşıyabili­riz, düğüm burada çözülüyor.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye