KÜRESEL EKONOMİNİN SERENCAMI
ÇİN ekonomisi yaklaşık 10 yıldır eski havasında değil. İhracata daya lı modelden iç tüketime dayalı mode le geçişte sorunlar yaşıyorlar. Tica ret tarifelerindeki artış ve teknoloji savaşı Çin’in ihracat performansı nı yavaşlattı. Salgın döneminde teda rik zincirleri hasar aldı. Emlak krizi tam olarak patlamasa da konut sek törü oldukça zor günler yaşıyor. Pekin hükümetinin ekonomiyi can landırmaya dönük sağladığı teşvikler eskisi kadar etkili olmuyor. Çin hala yüzde 5’ler seviyesinde büyüse de küresel ekonominin parlayan yıldı zı olduğu dönemler yavaş yavaş geri de kalıyor. Dünyanın geri kalanın da da ekonomik görünüm çok parlak değil. Alman ekonomisi Doğu ve Batı Almanya birleşmesinden bu yana yaşadığı en zorlu döneminin içinden geçiyor. İngiltere, Brexit referandu munun üzerinden sekiz sene geç mesine rağmen henüz yönünü tes pit edebilmiş değil. Gelişen ülkelerin başı ise yavaşlayan küresel ticaret ve yüksek faiz oranları ile dertte.
Öte yandan ABD, salgının çıkışın dan bu yana görece daha iyi perfor mans sergiliyor. Enflasyonla müca dele kapsamında faiz oranları son 22 yılın en yüksek seviyelerine çıkma sına rağmen, Amerikan ekonomi si ciddi bir istihdam kaybı yaşamadı. Büyüme rakamları da istikrarlı sey retti. Ekonominin beklenenden canlı olması enflasyonu yüzde 2 hedefine çekme noktasında zorlayıcı olsa da ABD, küresel ekonominin bu çalkan tılı dönemini iyi geçirdi. Bu canlı per formansta salgın dönemindeki mali teşviklerin payı büyük. ABD’nin tek noloji savaşında Çin’e karşı avantaj elde etmek için uygulamaya soktu ğu sanayi ve teknoloji politikaları da ekonomiye destek oluyor. ABD’nin verdiği yatırım teşvikleri sadece Amerikan şirketlerini değil Avru palı şirketlerini de cezbediyor. fDi Markets tarafından derlenen veri lere göre, Alman şirketleri 2023’te ABD’deki projeleri için 15.7 milyar dolar sermaye yatırımı taahüdünde bulundu. Bu yatırım taahütü Alman ların Çin’deki yatırım taahütlerinin neredeyse 2.5 katı büyüklüğünde. Amerikan ekonomisi için şu an en büyük meydan okumalardan biri siyasi risk. Kasım 2024’teki baş kanlık seçimleri yaklaştıkça ABD’nin yaşadığı siyasi bunalım çok daha iyi anlaşılıyor. Bir taraf ta Biden diğer tarafta Trump. Bu siyasi bunalımın orta ve uzun vade de Amerikan ekonomisini olumsuz etkilemesi kaçınılmaz.