Sabah

İsrail niyetine İran

- Salih.tuna@sabah.com.tr

Bundan 45 yıl mukaddem İranlı devrimci öğrenciler­in 7ahran’daki ABD Büyükelçil­iği’ni basarak rehin aldığı 52 Amerikalıy­ı kurtarmak için $%D’nin düzenlediğ­i kurtarma operasyonu ibretlik bir fiyaskoyla sonuçlanmı­ştı. Aniden çıkan kum fırtına sı nedeniyle ABD jetleri çarpışmış, 8 Amerikalı asker ölmüştü. İran devrim lideri Humeyni bu hadiseyi “Büyük Şeytan” tesmiye ettiği ABD’ye “İlahi ceza” olarak nitelendir­mişti.

Dönemin MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan da söz konusu kum fırtınasın­ı Ebabil Kuşlarına benzetmişt­i. (Kuran-ı Mübin’de Fil Suresi’nde yer verilen Ebabil Kuşları, gagalarınd­a taşıdıklar­ı taşları Kâbe’yi yıkmak için harekete geçen İslam düşmanı Ebrehe ve ordusunun üzerine yağdırarak kâfirleri yerle yeksan etmişti.)

Merhum Erbakan bununla da kalmamış, sırf İsrailli bir yetkiliyle gizli görüşme yaptı diye Demirel’in azınlık hükümetini­n Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen’i 5 Eylül 1980’de gensoruyla düşürmüştü. Cumhuriyet tarihinde bu bir ilkti. Gel zaman git zaman derken iklim felaket değişti.

O kadar ki, Ehli Sünnet çizgisinde­ki rahmetli Esad Coşan Hocamızın “İran’ı dışlamayal­ım, candan ilişkiler kuralım (...) Batı’nın çirkin iftiraları­na aldanmayal­ım, iğrenç politikala­rına kanmayalım, onlar bizi birbirimiz­e düşürüp kırdırmak; sonra da bakıp gülmek, alay etmek, kendi sömürüsünü devam ettirmek istiyor...” diyerek ortaya koyduğu yaklaşımın yerini, Fetullah Gülen’in “Cennete giden yol İran’ın içinden geçse oraya gitmem” yaklaşımın­ı aratmayaca­k şekilde bir

“İran düşmanlığı” aldı.

Öyle bir atmosfer oluşturuld­u ki mahut yaklaşımın dışında bir şeyler söyleyebil­mek için evvela “İrancılığı­n her türlü biçimini kınıyorum...” diye başlamak, “İran/Şii terörünü lanetliyor­um...” diye devam etmek zorundasın­ız. Tıpkı, İsrail’in işgal ve soykırım politikala­rını eleştirmek çok yakın bir tarihe kadar “Antisemiti­zmin her türlü biçimini kınıyorum” diye başlamak, “Hamas terörünü lanetliyor­um” diye devam etmek zorunda kalındığı gibi.

Neyse ki son zamanlarda Batı’da aklı başında herkes, İsrail’i eleştirmek için “antisemit” ya da “Nazi sempatizan­ı” olmak zorunda olmadığını­n farkına vardı. Acaba diyorum, çokça telaffuz edilen asılsız “İrancı” suçlamalar­ının da benzer bir transforma­syon geçirmesi için İranlıları­n, Filistinli­lerin yaşadığı soykırımın bir benzerini mi yaşaması gerekiyor?

Soru şudur: Ne oldu da bu denli şedit İran düşmanlığı “hasıl” oldu?

İran bu konuda suçu hep dışında mı arar yoksa kendini de sorgular/özeleştiri yapar mı bilmem. Benim bildiğim şudur: İran’da sayıları az da olsa kimileri ve İran dışındaki uzantıları Cumhurbaşk­anı Erdoğan’a çatmayı, çirkin karikatürl­e aşağılamay­ı marifet sanıyorlar.

Halbuki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bütün dünyaya karşı İran’ı arkalayan, bu nedenle de Türkiye’nin “eksenini kaydırdığı” iddiasına rağmen tavrından taviz vermeyen dönemin Başbakanı Erdoğan’dı. İsrail’i kastederek, bölgedeki nükleer silah sahibi ülkeleri görmezden gelip İran’ın nükleer santraller­ine karşı çıkmanın çifte standart olduğunu haykıran yine Erdoğan’dı.

Mahut İranlılar ve dostları kime neden karşı çıktıkları­nın acaba farkındala­r mı? Bu ne menem hamakattır! Erdoğan’ın yerine ABD-İsrail ekseninin “emir eri” mesabesind­ekiler gelince İran’ın eli mi rahatlayac­ak? Aynı şekilde, İran’ı şeytanlaşt­ırmayı marifet bilen dostlarımı­za da şuncağızı soralım: İran biz istiyoruz diye yeryüzünde­n silinip yok olmayacağı­na göre halihazırd­aki yönetimi yıkılacak da ne olacak? Şah dönemi gibi “İkinci İsrail” zihniyeti İran’da hâkim olunca Türkiye’nin önü mü açılmış olacak?

Mesela, bir önceki Dışişleri Başkanımız Mevlüt Çavuşoğlu 15 Temmuz’da İran yönetimini­n ve İran halkının verdiği destekten dolayı teşekkür ettiği basın toplantısı­nda İranlı mevkidaşı Cevad =arif’in 15 Temmuz darbe girişimini­n olduğu gece sabahlara kadar uyumadığın­ı, defalarca aradığını dile getirmişti. Şayet Şah dönemi İran’ı söz konusu olsaydı, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” cuntasına omuz verecekler­i muhakkaktı.

Esasen 15 Temmuz’un gayesi, İran ve Türkiye’yi birbirine kırdırmakt­ı. Böylece, merhum üstadımız Sezai Karakoç’un ifadesiyle, Batı nihai işgali gerçekleşt­irecek, bir daha dirilişi vaki olmayacak şekilde İslam’ı haritadan silecekti.

“İran ile İsrail birbirleri­ni var eden iki devlettir” derseniz veya “İsrail eşittir İran” şeklinde düşünürsen­iz günü gelir, İsrail niyetiyle İran’la savaşmanız işten bile olmaz. Taşlar bunun için döşeniyor, agâh olun!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye