Senin hikâyen ne? N
isan, istatistiklere göre çok sıcak geçmiş...
Şimdi mayıs serin ve yağ murlu...
Kocakarı takvimine göre hiç bir tuhaflık yok oysa; “çiçek fırtınası”nda etraf uçtu, “kırkikindi yağmurları”nda yağış var...
Daha “filizkıran fırtınası” gele cek...
Gel de bunu bilimperestlere, çokbil mişlere ve sosyal medyanın felaket tel lallarına anlat!
★★★
Kalktım, balkona çıktım...
Dereotu çalıya dönmek üzere artık. Maydanozlar çiçeklenmiş...
Kahveyi içeride içmeye karar ver dim.
Sonra birkaç kitap aldım raf tan...
Altı çizilmiş satırları çok olanlardan... Anlık düşüncelere; kısacık dalıp gitmelere ihtiyacım var çünkü...
★★★
Susan Sontag’ın günlüklerini açtım...
Şunları kaydetmiş bir zamanlar... “Canlandırıcı deneyimler: Denize dalmak, güneş, eski bir şehri gezmek, sessizlik, yağan kar, hayvanlar...”
Kar yağarken izlemenin canlandırıcı olması hariç (çocukluğumuz ve hatta ilk gençliğimiz çok geride kaldı yahu!) hep sine katılıyorum.
★★★
Sontag’ın Korsika gezisi sırasında düştüğü notların da altını çizmişim...
“Kaktüs, okaliptüs, devediken leri, palmiyeler... Şiddetli yaz fırtı naları; sık sık elektrik kesintileri.” Bak şimdi!
Yıllar öncesine gittim...
Bizim yazlık yerlerde tekrarlanan elektrik kesintilerini hatırladım.
Nasıl da bozulur, kızardık.
Tam akşam yemeğinden önce son hazırlıklar sırasında...
Ya da bahçede dostlarla laflayarak geceyi uzatmışken...
Şak diye giderdi elektrikler...
Aaa diye bir ses yükselirdi hepimizden...
Şimdi birer birer mumların yakılışı, müziğin sesinin kesilişi ve rüzgârın sesini dinlemeye baş layışımız hoş hatıralar olup çıktı.
★★★
Kitabın birkaç sayfasını daha çeviri yorum..
Şu satırlar çıkıyor karşıma...
“Kendi kendime yüksek sesle konuşmam hiç. Bunu denemem bile ve şimdi sebebini biliyorum. Çok acı verici buluyorum. Çünkü o durumda gerçekten yalnız oldu ğumu anlıyorum.”
★★★
Elimin altında Rebecca Solnit’in “Yakındaki Uzak”ı da var...
Kitabın başındaki “Kayısılar” başlık lı bölümü bir daha okumaya karar ver dim şimdi...
Solnit şöyle başlıyor: “Senin hikâ yen ne? Her şey anlatışa dâhil. Hikâyeler pusulalardır; onlarla yön buluruz; onlarla mabetlerimizi ve hapis hanelerimizi inşa ederiz. Hikâyesiz olmak arktik tundralardan buz denizine kadar uzanan dünyada kaybolmaktır.”