CHP’de ‘turpun büyüğü heybede’
Y‘Altın alın’ diyen ekonomistlerin ülkeye bedeli
erel seçimlerdeki başarı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i öyle farklı bir yere taşıdı ki onun gereğini yapma sı da yapmaması da sorun olacak. Çünkü hiç hesapta olmayacak kadar güçlü bir rüzgâr la genel başkanlık koltuğuna oturdu. Bu da bütün hesapları altüst etti.
Oysa 31 Mart öncesi CHP’de bambaşka bir hava vardı. Seçim sonuçları öngörüleme se de değişim sürecini başlatan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 2028 adaylığına kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak sonuçlar tab loyu öyle değiştirdi ki sadece oyunu ikiye kat layan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş değil, 47 yıl sonra CHP’yi birinci parti yapan Özgür Özel de potaya girdi.
İzlediği yumuşama siyasetiyle de hem CHP içinde hem de toplum nezdinde çok daha etkili bir aktöre dönüştü. Bu da partide birilerini rahatsız etti.
Özel, parti içinde ortaya çıkan bu rahat sızlığı azaltmak için kendisini “teknik direk tör” konumuna taşısa da sonucu değiştirme di. Çünkü futbol üzerinden mesaj verirken, yeni olasılıklara da dikkat çekmeden edemedi ve “Şu anda takımda iki forvet var. Biri Mansur Yavaş, diğeri Ekrem İmamoğlu. Birçok yeni figür de parlıyor” diyerek kapıyı açık bıraktı.
O açık kapıdan kendisinin mi yoksa başka bir aktörün mü gireceği ise belli değil. İşte bu belirsizlik “o makam” için hazırlık yapanları harekete geçirdi ve öfkelendirdi.
İmamoğlu’na destek veren bir gazeteci aynen şöyle diyordu:
“Özgür Özel’i oraya İmamoğlu getir di. İmamoğlu’nun desteği olmasay dı CHP Genel Başkanlığı’na gelmesi mümkün değildi.”
Görünen o ki bu tartışma bitmeyecek, hatta giderek daha da büyüyecek.
Önümüzdeki süreçte işin içine bir de siya si sistemle ilgili boyut katılacak... Yani mev cut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde cumhurbaşkanlığı makamı hem siyasetin merkezi oldu hem de icranın. Aynı zaman da seçilen cumhurbaşkanı partisinin de genel başkanı. Bu çok eleştirildi ve tartışıldı ama bir zorunluluk olduğu da çok açıktı. Çünkü Türkiye’de güçlü bir parti geleneği var ve lider lerin partisinden uzaklaşması farklı sonuçlara yol açması kaçınılmaz. Bu daha önce Özal ve Demirel tecrübeleriyle görüldü.
Bugünkü sistem içinde parti genel başka nının cumhurbaşkanı olmadığı bir durum da henüz yaşanmış değil. Bunun nasıl bir fotoğ raf ortaya çıkaracağı da kestirilemiyor. Sistem değişmeden parti genel başkanı ayrı, cumhur başkanı ayrı formülü ciddi sorunlar yaratabilir.
Sahi biri CHP genel başkanı, diğer cum hurbaşkanı olursa ilişkileri nasıl olacak?
Türkiye’nin çok temel problemlerinden biri, yatırım aracı olarak altın ve dövi ze yönelinmesidir. Yastık altında milyar larca dolarlık altın ve döviz olduğu bilini yor. Bunda alışkanlık kadar son yıllarda “muhalif” olduğunu söyleyen ve sürek li “kriz tellallığı” yapan ekonomistlerin katkısı çok büyük.
Yerel seçim öncesinde iş öyle bir yere vardı ki birçok ekonomist açık açık “dolar alın” diye bas bas bağırdı.
Peki bunun ülkeye bedeli ne oldu? Ne olduğunu gelin finans uzmanı Işık Ökte’den dinleyelim:
“Seçimden önce sosyal medya da dolar uçacak, kaçacak diyen ler vardı. Acayip sinirliyim bu konu da. Üç beş fazla tık alacaklar diye bu güzel ve yalnız ülkeyi Arjantin, Lübnan ve Mısır yapmaya çalışan pislikler oldu. Doğruları konuşalım. Bu arkadaşlara karşı hiçbir yaptırım da uygulanmadı.
Seçim öncesi 27 milyar dolar Merkez Bankası harcamak, 500 baz puan da faiz artırmak zorunda kaldı. Bu pislikler yüzünden oldu. Bunlar ‘Seçim sonrası Mehmet Şimşek görevden alınacak, eski politikala ra geri dönüş olacak’ diye söyleyen insanlar.
Bu ülkenin geleceğini çaldı lar, çok kızgınım ve bu çığırtkanlığı yapanlar hâlâ TV’lerde, sosyal med yada konuşmaya devam ediyorlar.”