Türkiye, küresel ölçekte en fazla UDY çeken 10 ülke arasında olmalı
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD) tarafından yayınlanan Dünya Yatırım Raporu’nun ilk geçici verilerine göre; küresel doğrudan yatırım 2017 yılında yüzde 16 düşüşle 1.5 trilyon dolara geriledi. Bu durum, Türkiye’nin aldığı ‘Uluslararası Doğrudan Yatırıma (UDY)’ da yansıdı ve Merkez Bankası verilerine göre; 2017 yılında Türkiye’ye uluslararası doğrudan yatırım girişi bir önceki yıla göre yüzde 18 düşüşle 11 milyar dolar seviyesine geriledi. Bu girişler içinde gayrimenkulün payı ise yüzde 43 oldu.
Söz konusu tabloya bakıldığında Türkiye, küresel uluslararası doğrudan yatırım akışından her yıl yaklaşık yüzde 1 oranında pay alıyor. Ancak, Türkiye’nin aldığı payı yüzde 3 seviyesine çıkararak, küresel ölçekte en fazla uluslararası yatırım çeken ilk 10 ülke içinde olması gerekiyor. Dolayısıyla global ölçekte uluslararası yatırımlardan aldığımız payın, kısa vadede yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik atılacak somut adımlarla ve Türkiye’nin gerçek potansiyelini yansıtmasına bağlı olarak artışa geçeceğini düşünüyoruz.
Uluslararası doğrudan yatırımcılar rekabeti artırıyor
Uluslararası şirketlerin gerçekleştirdiği uzun vadeli yatırımlar, Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) ve katma değerli üretim ve verimliliğin artırılmasında, beşeri sermaye ve işgücü kalitesinin yaygınlaştırılmasında, iş ve yatırım ortamı açısından son derece cazip bir merkez haline gelmesinde etkili olur. Özellikle KOBİ’LER, uluslararası sermayeli şirketler ile işbirlikleri sayesinde küçük ve orta çaplı birer işletme olmaktan çıkıp, uluslararası alanda rekabet eden, ihracat yapan ve istihdam sağlayan küresel firmalar haline dönüşme fırsatını yakalıyorlar. Nitekim 2016 yılında İSO 500 firmaları içinde yer alan 123 uluslararası sermayeli sanayi şirketinin; bu listedeki firmaların toplam ihracatının yarısına yakınını, sağlanan katma değer ve Ar-ge yatırımlarının yüzde 40’ını, istihdamının yüzde 30’unu gerçekleştirdiği ve bir önceki seneye göre bu oranların çoğunda artış kaydedildiği göz önüne alındığında, uluslararası şirketlerin ekonomik katkısı daha iyi anlaşılıyor. Bu noktada, Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımların yüzde 75’ini temsil eden YASED, her biri kendi sektöründe öncü şirketler ile Türkiye’deki yatırım ortamının iyileştirilmesi, sürdürülebilir ve öngörülebilir bir yatırım ikliminin oluşturulması için çalışıyor.
YASED olarak stratejik önceliklerimizden biri de,türkiye’nin ‘Bölgesel bir yatırım ve Ar-ge merkezi’ olma hedefini desteklemektir. Türkiye’nin büyüme stratejisi doğrultusunda yol haritasını belirleyerek, hızla bu hedefe odaklanmış olması, biz yatırımcılar için büyük önem taşıyor. Özellikle Ar-ge, uluslararası yatırımların katma değer yarattığı en önemli kanallar arasında yer alıyor. Tüm dünyadaki endüstri tabanlı Ar-ge çalışmalarının üçte ikisi uluslara- rası şirketler tarafından yapılıyor. Ar-ge yatırımlarının GSYH üzerinde önemli bir etkisi bulunuyor. Dolayısıyla 1 milyar dolarlık Ar-ge yatırımının gelecek 10 yıl boyunca, Türkiye’nin Gsyh’sini yüzde 1 artıracağı tahmin ediliyor. Diğer taraftan bu rakamlar, uluslararası şirketlerin Ar-ge yatırımları ve faaliyetleri için Türkiye’yi bir merkez olarak konumlandırmalarının ve özellikle sanayide dijital dönüşüm ve ileri teknoloji odaklı üretimin stratejik önemine işaret ediyor.