Gümrük Birliği’nin güncellenmesi Türkiye’de reform kapısını aralıyor
Türkiye ekonomisi ve sanayisi açısından önemli fayda sağlamış, rekabet gücünün artmasına ve AB norm ve standartlarına uyum sağlanmasına ön ayak olmuş olan gümrük birliği ilişkisinin güncellenmesi son yıllarda gündeme geldi. Özellikle Ab’nin imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye’nin dâhil olamaması ve üçüncü ülkelerin gümrük birliği üzerinden Türkiye’ye gümrüksüz mallarını sokabilirken Türkiye’nin bu ülkelere gümrüksüz ihracat yapamaması önemli bir sorun oluşturdu. Ancak, gümrük birliğinin güncellenme müzakerelerinin başlaması, Türkiye’ye birçok konuda reform kapısını aralıyor. Hizmet ve tarım sektörü Türkiye’nin potansiyeli yüksek olan sektörleri olsa da, AB pazarında rekabet için kapsamlı bir hazırlık ve uyum stratejisinin uygulanması gerekiyor.
Özellikle tarımda AB pazarına ürün satabilmek için, SPS denilen bitki sağlığına yönelik önlemlere uyum sağlanması bekleniyor. Ayrıca, hizmet sektörleri için de AB mevzuatına uyum, karşılık tanıma ve pazara giriş koşullarının yerine getirilmesi bu alanlarda ticaretin ve yatırımların artırılması için gerekli. Dolayısıyla gelecek dönemde, gümrük birliğinin güncellenme müzakerelerinin başlatılarak başarıyla tamamlanması, hem Türkiye’nin 2023 ihracat hedeflerine ulaşması açısından, hem de TürkiyeAB ilişkisinin geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Gümrük Birliği’nde kapsamın genişletilmesi yatırımları artırır
Türkiye ve AB arasındaki gümrük birliğinin modernizasyonu olarak adlandırdığımız bu süreç bir de bu ticari ve ekonomik ilişkinin kapsamının genişletilmesini içeriyor. Gümrük Birliği yalnızca sanayi ürünleri ve tarım ürünlerinin işlenmiş bileşenlerini kapsıyor. Oysa gerek AB, gerekse Türkiye ekonomisinde hatırı sayılır yer tutan kamu alım piyasaları, hizmet ve tarım sektörleri var. Dolayısıyla bunların da gümrük birliği kapsamına alınması, ticaret ve yatırım açısından yeni bir ivmeyi ortaya çıkarabilir. Hem Avrupa Komisyonu, hem de Ekonomi Bakanlığı’nın yaptırdığı ekonomik etki analizlerine göre, gümrük birliğinin modernizasyonunun Türkiye Gsyh’sını yüzde 1.44 ila 1.9, AB Gsyh’sını ise yüzde 0.01 artırması bekleniyor. Buna karşılık, Ab’nin yaptırdığı analize göre, karşılıklı ticaretteki artışın, AB ekonomik refahında 5.4 milyar euro, Türkiye’nin ise ekonomik refahında 12.5 milyar euro’luk bir artışa yol açması bekleniyor.
Küresel ticarette korumacılığın başlaması risk unsuru oluşturuyor
Öte yandan, ABD’DE Donald Trump’ın Başkan olması ile birlikte, küresel ticarette korumacılığın başlatılması risk unsuru oluşturuyor. Trans Pasifik Anlaşması’ndan çıkma, NAFTA’Yı yeniden müzakere etme ve Trans-atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Görüşmelerini askıya alma gibi adımların ardından, Trump yönetiminin son olarak çelik ve alüminyum ithalatına ek vergi getirmesi ihracata dayalı ekonomi- ler için tehditleri artırdı. Bu değişen dengeler arasında Avrupa Birliği serbest ticaretin öncülüğü misyonunu üstlenerek; Kanada, Ukrayna ve Japonya gibi ülkelerle imzaladığı derin ve kapsamlı serbest ticaret anlaşmalarıyla küresel pazarlardaki payını artırmak için adımlarını hızlandırdı. Bu açıdan bakıldığında, gümrük birliği Türkiye’ye AB iç pazarına yönelik sanayi ürünleri ticaretinde önemli bir avantaj sağlıyor.
2017 verilerine göre ise Türkiye’nin yaklaşık 157 milyar dolarlık ihracatının yüzde 47’si AB ülkelerine yapılıyor. Genel itibarıyla bakıldığında son beş yılda Avrupa’ya yapılan ihracat 2013’te 62 milyar dolardan, 2014’te 67.5 milyar dolara yükseldi. 2015’te ise 61.9 milyar dolara geriledi. 2016’da tekrar yükselişe geçerek 64.5 milyar dolara yükseldi ve 2017’de hızlı bir yükseliş trendine girerek, 72.8 milyar dolar seviyesini gördü.
Ab’ye yapılan birim ihracat fiyatında gerileme yaşandı
Yıllar itibarıyla yaşanan bir başka rakamsal dalgalanma ise ihracatın kilogram başına değerinde görüldü. Ab’ye yapılan ihracatın kilogram başına değeri 2013’te 2.54 dolar iken, 2017’de 2.05 dolara geriledi. Toplam ihracatın kilogram başına düşen değeri ise, 2017’de 1.28 dolar olarak gerçekleşti. İhracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin ancak yüzde 3 gibi bir oranı oluşturmasından ve katma değeri düşük ürünlerin ihracatta ağırlıklı olmasından kaynaklanan bu durum teknolojik gelişme seviyesinin hızla artırılması ihtiyacını da gözler önüne seriyor. Toplam ihracattaki 1.28 dolara karşın, Ab’ye yaptığımız ihracatın kilogram başına değerinin 2.05 dolar yani bunun yaklaşık 1.6 katına yakın olması, AB pazarına yaptığımız ihracatın önemine de işaret ediyor. Otomotiv ve kimya sektörü gibi katma değer, daha yüksek sektörlerin Ab’ye yapılan ihracatta başı çekmesinin de bu farkın oluşmasında rolü bulunuyor.