Hayvancılık ithalatında kontrollü azalış için, besiciliğin önü açılmalı
Süt ve süt ürünleri ihracatında her yıl grafiğini belli oranlarda artırmayı başarabilen Türkiye, kırmızı et ihracatında ise henüz harekete geçemedi. Her geçen gün kırmızı et üretim ve tüketimini artırmak için bir takım çözüm yolları denense de halihazırda girdi temini ve hayvan tedariğinde yaşanan sıkıntıların aşılamayışı, Türkiye’yi büyükbaş canlı hayvanda ithalata bağımlı kılıyor. Dolayısıyla hayvancılık ithalatında kontrollü bir azalış için, öncelikle yurtta artan nüfusa yetecek ve uygun kalite ve maliyette besilik materyale sahip olunması gerekiyor. Bu noktada; kayıt dışı ile mücadele, hayvan hastalıklarının önlenmesi, hayvancılığın önce meslek olarak algısının yükseltilmesi, sonrasında aile mesleği olarak benimsenerek sürdürülebilirliğinin sağlanması için gerekli teşviklerin verilmesi, meraların ıslahı ve kullanıma açılması, Türkiye’de hayvancılığın daha ileriye taşınması için alınması gereken önlemlerin başında geliyor.
2017’de 782 bin baş besilik hayvan ithal edildi
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ise 2016 yılında 430 bin baş besilik canlı hayvan ithal edilmişken, bu rakam 2017 yılında 782 bine ulaştı. İthal edilen besilik canlı hayvanların Türkiye’de sekiz ay beslendikten sonra kesildiği düşünüldüğünde, yerli üretimin giderek azaldığı, yani beslenecek buzağı sayısının yeterli olmadığı görülüyor.
Bununla birlikte, kırmızı et üretiminde 2016 yılında 2015’e göre yüzde 2 artış ile 1 milyon 173 bin ton seviyesini gören Türkiye, 2017’de ise üretimde 1 milyon 126 bin ton seviyesinde kaldı. Bu verilere bakıldığında bir önceki yıla göre yüzde 4’lük bir azalma yaşanırken, bu miktarda eti elde etmek için yılda 10 milyon 805 bin adet hayvan kesildiği görüldü.
Kırmızı et üretiminin küresel ölçekteki miktarına baktığımızda ise yılda toplam domuz eti hariç 84 milyon ton kırmızı et üretimi yapılıyor. Söz konusu miktarın, yine do- muz hariç yüzde 1.3’lük kısmını da Türkiye’de gerçekleşiyor. Buna karşılık, Ab’deki 11 milyon tonluk üretim ile kıyaslandığında ise Türkiye üretiminin bu kez, AB üretiminin yüzde 9.5’i seviyesinde olduğunu görüyoruz.
Türkiye’nin 2010 yılından bu yana kişi başı et tüketiminde de gözle görülür oranda artış söz konusu. Son sekiz yılda kırmızı et tüketimini yüzde 27 artıran Türkiye’de et yolu ile daha fazla hayvansal proteinin tüketildiği görülüyor. Küresel ölçekte diğer ülkelerin kırmızı et tüketim miktarlarına bakıldığında, domuz eti hariç kişi başına yıllık 36 kilo kırmızı et tüketimiyle ABD’DE başı çekiyor. AB yıllık 18 kiloyla ABD’YI takip ediyor. Kırmızı etin global ortalaması ise 11 kilo seviyesinde. Türkiye’de yılda kişi başına 14.35 kilo kırmızı et tüketiliyor. Bu seviye, henüz Avrupa Birliği’nin domuz eti hariç kişi başı 18 kilo olan kırmızı et tüketim miktarını yakalayamamış olsa da, yine domuz eti hariç kişi başı 11 kiloluk dünya kırmızı et tüketim ortalamasının da yüzde 30 üzerinde.
Çiğ süt üretimi %12 arttı
Öte yandan, Türkiye’de 2016 yılı çiğ süt üretimi 18.5 milyon ton seviyesini gördü. 2017 yılında ise çiğ süt üretimi beklentilerin üzerinde yüzde 12 artarak 20.7 milyon ton oldu. Bu seviyedeki üretim ile Türkiye, küresel sekizinci büyük çiğ süt üreticisi konumunda yer alıyor. Bununla birlikte, yine küresel ölçekte üretilen yıllık 800 milyon ton çiğ sütün de yüzde 2.3’ü Türkiye’nin. Ayrıca, Ab’de bir yılda üretilen 165 milyon ton sütün yüzde 11’i kadar Türkiye’de yıllık süt üreti- mi mevcut.
Buna karşılık, çiğ süt üretiminin bu yıl, 2017’de yapılan 110 bin gebe düvenin ithalatı ile 2016’ya göre yüzde 46 artarak, 21 milyon ton seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. Yine, 2017 yılının başında bir ilk gerçekleştirilerek, beklenen düzeyde olmasa da çiğ sütte taban yağ ve protein kalite değerleri ile fiyat ilişkilendirilmeye başlandı. Umuyoruz ki bu yıldan başlayarak, kalite değerleri, dünyada gelişmiş süt üreticisi ülkelerde uygulanan modellerde olduğu gibi, taban kalite değerleri seviyesine yükseltilecek.
Esk’nın süt sektörüne müdahalesi devam etti
Diğer bir yandan, Et ve Süt Kurumu (ESK), 2017 yılında da süt sektörüne müdahalesini sürdürdü. Müdahale amaçlı olarak süt tozuna dönüştürülen süt miktarı 557 bin ton oldu. SETBİR olarak bu uygulamanın tam bir regülasyon modeli haline gelebilmesini destekliyoruz. Bunun için de; sütün bol olduğu dönemlerde arz fazlasının önce alıcılara bildirilerek ihtiyacı olabilecek işletmelere yönlendirilmesi, aksi halde ise sütün piyasadan alınıp süt tozu yaptırılması, sütün azaldığı sonbahar aylarından itibaren ise bu süt tozunun müdahale kapsamında piyasaya verilmesini öneriyoruz.