İso’nun ilk 500 firması içinde neden Diyarbakır firması bulunmuyor?
İllerin gelişmişlik düzeylerinin en önemli göstergelerinden biri sanayi alanındaki üretim ve yarattığı istihdamdır. Türkiye, küresel düzeyde rekabet edebilmek için sanayi üretiminde dönüşüm ve daha katma değerli üretime geçiş için son yıllarda stratejik ve büyük ölçekli yatırımlara yöneldi. Ülkenin geri kalmış bölgelerinde illerin hammadde potansiyeline ve işgücüne dayalı üretimler de bölgesel kalkınma kapsamında destekleniyor. Geri kalmış bölgelerin mevcut yatırım koşulları ve kamu politikalarıyla stratejik yatırımlar ve büyük ölçekli yatırımlardan yararlanma imkanları oldukça düşük.
Hammadde kaynakları ve genç işgücü sanayiye yön veriyor
Diyarbakır sanayisi de diğer geri kalmış bölgelerde olduğu gibi ağırlıklı olarak son 30 yılda, kentin hammadde kaynakları ve genç işgücüne dayalı olarak gelişti. Genç nüfusu ve tarımsal üretimin yanında sahip olduğu doğal varlıklara dayalı üretim alanları ve Ortadoğu pazarına yakınlığı ile sanayi yatırımlarının gelişmesi için önemli avantajlara sahip. İlde sanayi alanındaki istihdam toplam istihdamın %17.1’ini oluşturuyor. Bu oran Türkiye ortalamasının altında. Üretimin yoğunlaştığı alanlar; inşaat malzemeleri, taş ve toprağa dayalı üretim, metal işleme, makine ekipmanları üretimi, mobilya ve ahşap ürünleri, gıda ürünleri, tekstil ve hazır giyim imalatı ve plastik ürünleri imalatı şeklinde. Üretim yapan işletmeler ağırlıklı olarak Ortadoğu pazarı ve iç pazara yönelik üretim yapıyor.
Yetersiz teşvik programları yüzünden yatırımlar gelişmedi
İlde üretim yapan girişimcilerimizin yüzde 99’u il ve bölge civarında faaliyet gösteriyor. Planlı dönemle birlikte uygulanmaya başlayan bölgesel kalkınma politikalarından, sanayide kamu yatırımları, teşviklerden ilin ve bölgenin yeterince yararlanmadığı ve geri kalmışlığın devam ettiğini ifade edebiliriz. Sürekli değişen teş- vik politikaları, il ve bölge kapsamları ile Türkiye’nin batısından veya uluslararası düzeyde işletmelerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine çekilmesi ve bu bölgede yatırımların geliştirilmesi mümkün olmadı. Teşvik programlarının yetersizliği ve bölgesel sorunlar nedeniyle yatırımlar için uygun ortam sağlanamadı.
2012 yılında uygulamaya konan teşvik sistemi ile emek yoğun sektörlerin bölgeye kayması planlanmış, alınan yatırım teşvik belgesi sayısında artış görülmüş ancak yatırımlarda istenilen sonuçlar elde edilememiştir. Ayrıca 2016 yılında geliştirilen ve bölgede ilgi gören Cazibe Merkezleri Programı’nda planlandığı gibi yer tahsisi, uzun vadeli kredi desteği ve üst yapı yatırım desteği uygulanmamış, yatırım tutarına göre yapılacak enerji destekleri ile sınırlı bir destek programına dönüşmüştür. Program, teşvik politikaları ile birlikte değerlendirildiğinde sunulan destekler ile dışardan yatırımcı çekilmesi müm- kün görülmüyor. Tüm bu politika ve uygulamaların etkisi ile bugünün koşullarında ilimizde faaliyet gösteren ve Türkiye’nin ilk 500 firması içinde yer alacak bir üretim tesisimiz Maalesef yer almıyor. İkinci 500 firma içinde 2016 yılında sadece bir firmamız yer almıştı.
Yerelin ihtiyaç duyduğu bütünlüklü politikalara ihtiyaç var
İlimizde yerelin ihtiyaç duyduğu stratejik ve büyük ölçekli yatırımların geliştirilmesi için daha bütünlüklü politikalara ihtiyaç duyulmakta, doğru teşvik ve desteklerin uygulanması ve yatırımlar için gerekli ulaşım bağlantıları, beşeri sermaye ve sosyal imkanların geliştirilmesi gerekiyor. Geçmiş yıllarda sunulan destekler ve yapılan yatırımlar göz önünde bulundurularak bölgenin gelişmişlik sorununa doğru araçlar ile çözüm üretilmesi gerekiyor.
Bizler DTSO olarak son yıllarda yeni yatırım almaktan ziyade artan sermaye ve insan kaynağı göçünü durdurarak, yereldeki girişimcilerimizin güçlerini, sermayelerini ortaklaştırarak güçbirliği çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Dışardan yatırımcı alamadığımız ancak kentin ekonomik kalkınmasında önem taşıyan projeleri, yatırımları yerel girişimcilerimizin işbirliğinde geliştirmeyi hedefliyoruz. Sermayelerimizi birleştirerek yerel ihtiyaçlara göre ‘Güçbirliği Anonim Şirketleri’ kurmayı planlıyoruz. Bu şekilde yerel dinamikleri harekete geçirerek, mevcut sermayeyi ve insan kaynağını korumak ve geliştirmek istiyoruz.
Diyarbakır’ın doğru kamu politikaları ve yerel dinamiklerin güçbirliği ile sanayi üretiminde bölgenin potansiyelini değerlendirerek doğru yatırımlar yapabileceğini düşünüyoruz. Gelecek yıllarda Türkiye’nin ilk 500 ve ikinci 500 firmaları içinde yer alacak işletmeler kurmayı hedefliyoruz. İlimizde yatırım yapmayı hedefleyen girişimcilerle de güçbirliği çalışmaları kapsamında ortaklaşmak istiyoruz.