Sektörde, ihracatla birlikte katma değeri de artırmaya odaklanmalıyız
Türkiye otomotiv sanayii, giderek gelişen bir sektör. Bunu ihracat rakamlarından da anlayabiliyoruz. Otomotiv sektörü aralıksız 12 yıldır ihracat şampiyonu. Otomotiv tedarik sanayiinde sadece TAYSAD üyesi firmalarda 2010 yılından bu yana ihracatta dolar bazında yüzde 49’luk bir artış söz konusu. Euro bazında ise yüzde 76’lık artış yaşandı. Diğer yandan Türkiye otomotiv sektörü tüm kıtalarda aktif olsa da en büyük ihracatını Avrupa’ya yapıyor. Sektör, Avrupa’da ticari araç üretiminde 1’inci, otomobil üretiminde ise 7’nci sırada. Toplam üretimde ise küresel ölçekte 14’üncü büyük ülke konumunda. İhracattaki önemli artışın yanı sıra katma değeri de artırmaya odaklanmamız gerekiyor. Yüksek katma değerli ürünler üzerine daha çok düşünmeli, daha çok çalışmalıyız. Halihazırda olumlu bir gelişme içindeyiz. Ancak gelişim sürecini hızlandırmamız gerekiyor.
Otomotiv sektörü, 2017’yi rekorlar kırarak kapattı. Türkiye ihracatı 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10 artarak 156 milyar 782 milyon dolar olurken, otomotiv sanayiinin ihracatı yüzde 19.5 artarak, 28 milyar 535 milyon dolara yükseldi. Böylece ara vermeden büyümeye devam eden otomotiv sanayii, 2017’de de ihracat şampiyonu olarak aralıksız son 12 yılı zirvede bitirmiş oldu. 2017 yılında bir önceki yıla göre, toplam üretim yüzde 14, otomobil üretimi ise yüzde 20 arttı. 2017’de yıl toplam üretim 1 milyon 696 bin adet, otomobil üretimi ise 1 milyon 143 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Bunun anlamı artık saatte 130, dakikada iki adet otomobil üreten bir Türkiye var. Ürettiğimiz otomobillerin yüzde 80’ini ihraç ediyoruz.
Türkiye, 14’üncü büyük üretici konumunda
Global otomotiv üretimi 2017 yılında yüzde 2.3’lük artış ile 97 milyon adede ulaştı. Çin, 29 milyon adetlik araç üretimi ile ilk sırada yer alırken; ikinci sıradaki ABD bir önceki yıla göre yüzde 8’lik gerileme ile 11 milyon araç üretti. İlk 3’te görmeye alışık olduğumuz ve 2017’de 9.6 milyon adetlik üretim yapan Japonya’yı, 5.6 milyon adet ile Almanya ve 4.8 milyon adet ile Hindistan takip etti. Türkiye ise bu sıralamada, bir önceki yıla göre bir basamak yükselerek 14’üncü büyük üretici konumunda yer aldı. Türkiye, global otomotiv üretiminden yüzde 1.7’lik pay aldı. Kıtalar bazında üretim rakamlarını değerlendirdiğimizde ise 53.5 milyon adet ile Asya-okyanusya ilk sırada, 22.2 milyon adet üretimle Avrupa ikinci sırada ve 20.6 milyon adet ile Amerika üçüncü sırada geliyor.
Ar-ge ve tasarım merkezlerinin 127’si TAYSAD üyelerine ait
Otomotiv sanayii her geçen gün ArGe çalışmalarında büyük yol katediyor. Türkiye’deki yaklaşık bin ArGe ve tasarım merkezinin 127 tanesi TAYSAD üyesi firmalara ait, bu çok yüksek bir yüzdeyi oluşturuyor. 2017’de gerçekleşen Ar-ge Reform Paketi de sektörün Ar-ge çalışmalarını hızlandıracak bir gelişme oldu. Bu paket ile teşvikler arttı. Böylece halen yüzde 1 olan Türkiye'nin Ar-ge harcamalarının yüzde 3'e çıkacağını öngörüyoruz. TAYSAD üyeleri bugün itibarıyla cirolarından ortalama yüzde 2.5 ila 3’lük bir payını Ar-ge’ye ayırıyor. Yani Türkiye ortalamasının yaklaşık üç katı. Sağlanan yeni teşvikler ile bu oranın daha da artacağı ve daha fazla katma değer yaratılacağına inancımız tam. Şu an ki çalışmalar yeterli mi derseniz, hayır daha çok yol kat etmemiz gerekiyor.
Türkiye otomotiv sanayii, aralıksız 12 yıldır ihracat şampiyonu. Küresel ölçekte 14’üncü büyük üretici konumunda bulunan Türkiye, sektörde ihracatın yanı sıra katma değeri de artırmaya odaklanmalı. Yüksek katma değerli ürünler üzerine daha çok düşünmeli, daha çok çalışmalıyız. Halihazırda olumlu bir gelişme içindeyiz. Ancak gelişim sürecini hızlandırmamız gerekiyor.
Türkiye, Endüstri 4.0’a otomotivle geçiyor
Global pazarda otomotiv gündemi elektrikli ve otonom araçlar üzerine yoğunlaştı. Artık otonom araçlara yönelik deneme sürüşlerine de başlandı. Küresel ölçekte otonom araçlar öne çıkmaya başlarken, Türkiye’nin yerinde sayması kabul edilemez. Bu yüzden Endüstri 4.0’a ilk geçişi de ağırlıklı olarak otomotiv sektörü gerçekleştiriyor. Endüstri 4.0 gerek üretim verimliliği ve gerekse üretim optimizasyonu açısından firmalara büyük esneklik sağlayacak. Bu bir anlamda akıllı fabrikalara da geçiş olmuş olacak. Ancak, bizim avantajımız olan uygun iş gücü, Endüstri 4.0 ile birlikte git gide etkisiz kalacak gibi. O yüzden sadece işçiliğe oynamamamız fayda sağlamayacak; aksine daha fazla tecrübeye ve bilgiye oynamamız, insan kaynağımızı dünya liginde yarışır halde geliştirmemiz gerekiyor.
Milli otomobil projesinde önemli yol kat edildi; gelişmeleri takip ediyoruz. TAYSAD üyeleri, şu anda piyasada dolaşan en modern aracın bile neredeyse yüzde 80’ini üretebilecek potansiyele sahip. Zaten yüzde 100 olmasına da gerek yok. Almanya bile bir aracın yüzde 100’ünü üretmiyor; böyle bir yarışa da gerek yok. Yüzde 80 oldukça yüksek bir oran. Fakat yeni bir araçta, daha modern ve elektrikle çalışan bir araçta bu oran düşebilir. Yerli otomobil için bu oran yüzde 80 olmayabilir ama yüzde 70 seviyesine kadar çıkabilir. Her şeyin yüzde 100 yerli olmasına gerek yok. Artık küresel ölçekte böyle bir zorunluluk da yok. Mühim olan yüzde 6070’lik kısmı yerli kaynaklar iler üretebilmek. Fakat, hangi ülkeye ait olduğu da önem taşıyor.