Türkiye’nin yenilenebilir enerjide teknoloji üreten ülke haline gelmesini hedefliyoruz
Türkiye yenilenebilir enerjide özellikle son 10 yılda globalde en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alıyor. Temizenerjigerçeğiniçokgeçkeşfetmemiz bu sonuçta etken olsa da zararın neresinden dönersek kârdır diye düşünüyoruz. 2007 yılında rüzgâr enerjisinde sadece 146 MW olan kurulu gücümüz,bugünitibarıyla2018yılıilk yarısında 7 bin MW seviyesine ulaşmıştı. 48 kat artış anlamına gelen bu yatırımların, Türkiye’nin enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yerlileştirilmesiadınaçokönemlibirbaşarı olduğunu düşünüyoruz.
Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği de Türkiye’de yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının ekonomiye katkısını artırmaya, enerji kaynaklarını çeşitlendirerek, dışa bağımlılığın azaltılmasına odaklandı. Türkiye’yi yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında ekipman, teknoloji ve proje üreten uluslararası bir merkeze dönüştürmek istiyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de rüzgâr, güneş, biyokütle ve jeotermal enerji alanlarında yapılan ya da planlanan tüm ya-
tırımları destekliyoruz.
Off shore RES ve biyokütle enerjide potansiyel değerlendirilmiyor
Rüzgârın yanında lisanslı ve lisanssız güneş enerjisi yatırımlarının birlikte düşünüldüğünde toplamda 12 bin MW’A yakın bir kurulu güç rakamına ulaşmış durumda. Ancak Türkiye yenilenebilirenerjidehâlâyolunbaşında diyebiliriz. Daha el atmadığımız ve sıfır noktasında kurulu güce sahip olduğumuz denizüstü (off shore) Res’ler ve potansiyelimizin çok altında yararlandığımız biyokütle enerjisinde alacağımız çok yol var.
2017 yılında Enerji Bakanlığı’nın öncülüğünde rüzgâr ve güneşte biner MW gücünde iki Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) ihalesini başarıyla tamamladık. Off shore Res’ler için ise çok önemli bir adımı bu yıl attık. Saros, Kıyıköy ve Gelibolu’nun aday bölgeler arasında yer aldığı ve toplamda bin 200 MW kurulu gücünde olması planlanan Türkiye’nin ilk off shore rüzgar enerjisi santrali için bakanlık çalışmalara başladı. Bu iha- le için yapılacak yarışmaya 23 Ekim 2018 tarihine kadar başvurular devam ediyor. Söz konusu ihalede, katılımcıların kilovatsaat başına tavan fiyat 8 dolar/cent üzerinden açık eksiltmeyle yarışmasını önemsiyoruz. Son iki ayda döviz kurlarında yaşanan yükselişi dikkate alırsak, bu ihaleye ilginin çok yüksek olacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Verilen teşvikler, ekipman üreticilerini de kapsamalı
Artan enerji talebine cevap verebilmek, enerji arz-talep oranını dengede tutabilmek için fosil kaynaklar bakımından yetersiz olan Türkiye’nin yeni yenilenebilir kaynaklara yatırım yapması gerektiğini düşünüyor ve savunuyoruz. Ekonomi Bakanlığı tarafından 2012-2014 yılları arasında enerji santrali yatırımları için verilen yatırım teşvikleri incelendiğinde, söz konusu santraller için ithal edilen makine, teçhizat ve ekipmanın oranının yüzde 71 olduğu görülüyor. Bu oran, enerji santrallerinde ihtiyaç duyulan teçhizatın, Türkiye’de üretilmesi ge- rektiğini açık şekilde gösteriyor. Böylece, ithalat azalır ve dış ticaret açığı kapanır.
Hükümetin 2023 hedeflerine bağlı olarak toplam enerji tüketiminin yüzde 30’unun yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması hedefi, ‘önümüzdeki 12 yıl için, 2030 yılında en az 25 milyar dolarlık bir ekipman pazarı’ anlamına geliyor. Dolayısıyla iç pazarda oluşacak ihtiyacın ithalat ile değil yerli üretimle karşılanması ve ihraç edilmesi hem dış ticaret açığının azalmasını hem de dövizin ülke içinde kalmasını sağlayacak. ENSİA olarak bu teşviklerin rüzgar enerjisi ana sanayi yatırımları ile sınırlı kalmamasını, yerli ekipman üreticilerine de aynı şekliyle verilmesini talep ediyoruz. Böylelikle ülkenin yüksek yenilenebilir enerji potansiyelini değerlendirirken aynı zamanda istihdam sağlamak, katma değerin yanında yeni teknolojik kazanımlar elde etmek ve cari açığı azaltmak için ekipman üretmek oldukça önemli. Yerli firmalar, yenilenebilir enerji santrallerine malzeme ve ekipman üretimi için teşvik edilmeli.