Asansör sektörünü uluslararası firmalar ele geçirmeden acil tedbirler alınmalı
Türkiye’de birçok sektörde olduğu gibi asansör sektöründe de istatistikler ve üretim kapasiteleri baz alınarak, bir planlama yapma zorunluluğu bulunuyor. Asansör sektöründe montaj ve bakım firması kurma herhangi bir sınırlamaya tabi olmadığı için her isteyen, istediği yerde işletme açabiliyor. İşin doğası gereği, kontrole tabi olmadan, sayıları sürekli artan firmaların yarattığı haksız rekabet, hem sektöre giren ye- ni oyuncuların, hem de mevcut firmaların kurumsallaşmasını ve büyümesini engelliyor.
Halen ulusal ve uluslararası montaj-bakım firması yok
Sektör içinde çok sık gündeme gelen, aylık 50 liraya bakım yapan firmaların bulunması, bu fiyata sağlıklı bir hizmetin verilemeyeceği gerçeği göz önünde bulundurularak, şikayetleri de beraberinde getiriyor. Sektörde birçok noktada, temel belirleyici unsur fiyat olup, genellikle kalitenin de önüne geçiyor. Düşük fiyatın getirdiği sakıncalara, kayıt dışılığın getirdiği olumsuzlukların eklenmesi, ‘çok tehlikeli iş’ kapsamında olan asansör sektörünün halen hak ettiği standartları yakalamasını engelliyor. Yine bu özelliği sayesinde iş sağlığı ve güvenliği kapsamında en yüksek prim tutarına tabi olan asansör sektörünün piyasada gördüğü değer ise prim tutarlarıyla ters orantılı işliyor. Üstelik sürekli artan firma sayısı, sektörde kalifiye eleman sıkıntısını da beraberinde getiriyor. Doğal olarak sektörün ağırlığı, kurumsal güçlü firmalar yerine, sadece 5-10 kişinin istihdam edildiği küçük firmalara yığılıyor. Zaman içinde bu küçük firmaların önemli bir kısmı piyasadan sessiz sedasız çekilirken, yerlerini hemen yenileri alıyor.
Bütün bunların üst üste gelmesi ise Türk asansörcülük sektöründe, güçlü ve global marka olma potansiyeli taşıyan firmaların ortaya çıkmasını engelliyor. Son dönemlerde her ne kadar bu sıkıntıların giderilmesi için yapılan düzenlemelerle önemli sayılabilecek yol kat edilse de yine de halen ulusal ve uluslararası montaj-bakım firması yok. Gelinen noktada, özellikle Avrupa’da sektörün temel çalışma prensipleri, yeni firmanın sektöre giriş koşullarının iyi analiz edilerek, bunların Türkiye’ye adapte edilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor.
Sektördeki temel problemlerin çözümünün tek yolu, genel bir planlama yapılmasından geçiyor. Yapılacak doğru planlama, firma sayısının çoğalmasını engelleyebileceği gibi birbirini yok etmeye yönelik rekabet ortamının da ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Daha güçlü firmaların ortaya çıkması için bir başka unsur ise kurulacak firmalardan yüklü miktarda teminat istenmesi olarak gösteriliyor. Bu durumda, küçük küçük çok sayıda firma yerine bunların bir- leşmesiyle daha güçlü, büyük firmaların doğmasına kaçınılmaz gözüyle bakılıyor.
Uluslararası firmalar iç pazarda baskı oluşturuyor
Günümüzde Türk asansör sektörü açısından ikinci önemli tehlike olarak ise uluslararası firmaların iç pazarda oluşturduğu baskı gösteriliyor. Sektördeki büyük projeleri, iç piyasada kurumsal firma olmaması sebebiyle bu büyük firmalar alıyor. Müşteriler de tercihlerini bu firmalardan yana kullanıyor. Bunun devamı olarak, uluslararası firmaların Türkiye’de gelişme potansiyeli gördükleri firmaları satın almaları da olumsuzluk teşkil eden başka bir unsur olarak öne çıkıyor. Anadolu’nun her noktasına kadar yerleşen bu şirketler, pastanın önemli bir kısmına hakim olurken, kalan küçük kısımdan daha fazla pay alabilmek için yerli firmaların birbirini yok etmesine dayalı, adeta vahşi bir rekabet ortamı doğuyor. Sonuç olarak, sektörün uluslararası firmalara teslim edilmeden, tedbirlerin acilen alınması ve rekabete dayanıklı güçlü firma ve markaların oluşturulması gerekiyor.