YEŞIL LIMAN PROJESI, GEMI EMISYONLARINI AZALTACAK
Yeşil liman uygulamaları; gemi kaynaklı emisyonların en aza indirilmesini, gemi ve liman operasyonlarının çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesini sağlıyor. Dünyanın önde gelen birçok liman işletmesi tarafından yeşil liman uygulaması yapılıyor. Bu unvan uluslararası bir saygınlık ve rekabet unsuru olarak kullanılıyor. Yeşil Liman projesi kapsamında; Türkiye’deki limanlarda çevre kaynaklı olumsuzlukların giderilmesi, liman tesislerinde entegre bir kalite yönetim sisteminin oluşturulması, enerji verimliliği projelerinin uygulanması, atık yönetim sistemlerinin iyileştirilmesi, iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli tedbirlerin alınması hedefleniyor.
limanlarda 460 milyon ton yük elleçlendi. Bunun yük Cinslerine göre dağılımı: 139.7 milyon ton sıvı dökme yük, 133.6 milyon ton dökme yük, 114.2 milyon ton konteyner, 63.9 milyon ton genel kargo ve 8.5 milyon ton Ro-ro yük elleçlendi.
Denizyolu taşımacılığı daha da önem kazanacak
Denizyolu taşımacılığına son derece uygun olan Türkiye limanlarının uluslararası pazarlara ulaşmasında ülkenin ekonomik, sosyal ve ticari yapısı önem arz ediyor. En ucuz taşıma modu olan denizyolu taşımacılığı bundan sonra da gittikçe artan bir öneme sahip olacak. Limanlarımızın bu gelişmeleri destekleyecek yatırımları planlı bir şekilde yapmaları ve gerekli donanımlara sahip olmalı. Küreselleşme ile birlikte limanlar sadece bölgeye hizmet veren limanlar olmaktan çıktığını belirten sektör temsilcileri, limanların bölgesel yük trafiğinin limanı olma yönünde gelişme gösterdiğini kaydediyor. Limanlar yapılanmalarını bölgelerindeki aktarma yüklerinden daha fazla pay almak için düzenlemeler yaptığını aktaran uzmanlar, bu yatırımlarla limanların kapasitesini arttığını ifade ediyor.
Globalde, Uzak Doğu-avrupa, Transatlantik ve Transpasifik olmak üzere üç büyük deniz ticareti rotası yer alıyor. Bu ana ticari rota içinde Uzak Doğu-avrupa en fazla yükün taşındığı rota konumunda. Türkiye konumu itibarıyla Uzak Doğu-avrupa ana ticari rotasına düşük bir sapma mesafesinde yer alıyor. Diğer yandan Türkiye, Karadeniz-doğu Akdeniz hattının doğrudan üzerinde yer alıyor. Sahip olduğu İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Kuzey-güney güzergahında zorunlu bir geçiş noktasında konumunu güçlendiriyor. Küresel ticarette ülkeler arasında yükselen tansiyon ve korumacılık politikaları ticareti olumsuz etkiliyor. Artan küresel riskler ve korumacılık eğiliminin yükselmesi mallara konulan vergi ve kotalar dünya ekonomisinde yaşanan durgunluk tüm sektörleri etkiliyor.
Yap-işlet-devret (YİD) kapsamında kamu tarafından altyapı yatırımları devam eden iki proje bulunuyor. Biri Karadeniz Bölgesi’nde Filyos limanı, diğeri ise Ege Bölgesi’nde Çandarlı Limanı. Çandarlı Limanı’nın ana mendireği tamamlanmış olup, kalan bölümlerinin tamamlanıp, işletilmesi amacı ile 2013 yılında gerçekleştirilen YİD ihalesine katılan olmadı. Bunların dışında özel sektör tarafından işletilen birçok limanda büyüyen gemi ihtiyaçlarını ve öngörülen talebi karşılamaya yönelik projeler sürdürülüyor. Bölgesel bazda en fazla yük elleçlenen bölge 2018 yılında 185 milyon tonla Marmara Bölgesi oldu. Bölge
ler itibarıyla elleçlenen yük açısından ton bazında da en yüksek artış da yine Marmara Bölgesi’nde gerçekleşti. Elleçlenen yük miktarında Marmara Bölgesi’ni 160 milyon tonla Akdeniz Bölgesi, 72 milyon tonla Ege Bölgesi ve 41 milyon tonla Karadeniz Bölgesi limanları takip etti.
Bağlantı yollarının oluşturulması gerekiyor
Limanların deniz taşımacılığında tercih edilmesinin tek nedeninin coğrafi konum olmadığını da dile getiren sektör temsilcileri, liman operasyonlarının verimliliği, hizmet kalitesi, uygun liman altyapı ve üstyapı fonksiyonlarının da önem taşıdığının altını çiziyor. Ayrıca liman tarifeleri ve emniyet de yükün taşınacağı hattın belirleyicileri arasında yer alıyor. Sektör temsilcileri, bir limanın rekabet edebilmesi için uygun altyapıya, nitelikli iş gücüne ve yüksek teknolojiye sahip olması gerektiğine dikkat çekiyor. Limanların karayolu ve demiryolu bağlantılarının da önemine değinen sektör temsilcileri, Türkiye’de liman yatırımlarıyla birlikte bağlantı yollarının da oluşturulması ile limanlara gelen yükün artacağını vurguluyor.
Türkiye’de üretim ve sanayi merkezleri de dış ticaretin merkezi olan limanlara yakın yerlere kurulu. Bu nedenle yurtiçinde kısa mesafeli yük taşımacılığı yapılıyor. Ancak, zamanla gelişen ve büyüyen bu yapıların geri saha ulaşım ve taşımacılık sorunları da büyüyor. Uzmanlara göre, bugün itibarıyla limanların karşı karşıya kaldığı geri saha problemleri, limanları şehir içinde sıkışmış, şehir ulaşımını zorlaştıran, ulaşılması zor merkezler haline getirmiş durumda. Şehre sıkışmış yapıları içinde limanların geri sahada; depolama sahaları, araç park yerlerinin yapılması ihtiyacı mevcut. Aynı zamanda kuru liman, lojistik merkez ve yük terminallerinin kurularak bu terminallere gerek karayolu gerekse demiryolu bağlantılarının sağlanması büyük önem arz ediyor.
Türkiye’nin uzun kıyı şeridinin, uluslararası deniz ticaret rotalarına doğrudan ulaşımı mümkün kılmasının önemli bir avantaj oluşturduğunu belirten uzmanlar, bu durumda karadan denizyoluna aktarımı mümkün kılan limanlara daha fazla yatırım yapılması gerektiğini dile getiriyor. Bu noktada yükleri taşıyacak gemi filosunun büyümesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’nin gemi filosunun büyümesinin, yerli limancılık işletmelerini de büyüteceği yorumunu yapıyor.
Özel sektör tarafından işletilen limanların demiryolu bağlantısına sahip olmaması, en önemli altyapı eksikliği olarak ortaya çıkıyor. Özellikle konteyner trafiğinde yüzde 86 paya sahip olan özel limanların çoğunluğunun demiryolu bağlantısının bulunmaması, kombine taşımacılığın maliyet avantajından yararlanamamasına yol açıyor. Sektörün önde gelen diğer bir sorunu ise bürokrasi. Sektör oyuncuları, Liman Yatırım ve İşletme Mevzuatı’nın basit hale getirilmesi ve bürokrasinin azalması gerektiği görüşünde birleşiyor. Transit konteyner deniz taşımacılığının geliştirilmesinin önemine de değinen uzmanlar, ayrıca gemilere liman uğrakları için uygulanan sağlık ve fener ücretlerinin uygun seviyelere düşürülmesi gerektiğini ifade ediyor.