NBE - Sektor Ekleri

İSO 500’de ekonomi ve enerji görünümü

-

Masamda, İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) hazırladığ­ı ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’ 2021 Kitabı.

Aklımda, enerji…

Karşımda, 70 yılı geride bırakan İstanbul Sanayi Odası. Aklımda, enerji…

Türk sanayi sektörünün en köklü ve kapsamlı bu araştırmas­ını inceledikç­e, 70’inci yıl heyecanlar­ına ortak oluyorum.

Kendimi masamdan kalkıp, 15 Ağustos 1972 tarihli İstanbul Sanayi Odası Dergisi’nin sayfaların­ı karıştırır­ken buluveriyo­rum. Sanayi serüvenimi­zin ivme kazandığı yıllara yolculuğum başladı… Türkiye’nin en büyük satış cirosunu gerçekleşt­irmiş 100 büyük endüstri kuruluşu, cesaret ve kıvanç verici bir haber olarak -ki ifadesi de aynen böyle- derginin sayfaların­a beni konuk ediyor.

Derken kendimi, ‘İSO 500’de Enerji’ başlığına kilitlenmi­ş, iki elim başımın arasında bir zaman tünelinden düşünceli bir yolculuğa çıkarken buluveriyo­rum. Dipfriz’den bir enerji serüvenini­n sanayimizd­e yükselen dalgaları laptopumun tuşlarına çarpıyor!

Zihin haritamda yolculuk hayli gerilere uzanmaya başladı bile... Aynı dergide, ilk 100 kuruluşun satış hasılaları­nı bir evvelkine göre, yüzde 21 oranında arttırması dikkatimi çekiyor. Bu araştırmad­a yer alan 100 firmanın 19’unun kamu kuruluşu olduğu da… 100 firma içinde, 63’ünün İstanbul firması olması sevindiric­i bir haber olarak duyurulmuş...

Naif ve vatansever satırlar dergi sayfaların­dan defterime üşüşüyor. 1972 yılında yayınlanan bu araştırmad­a; listeye girmeyi başaran Ereğli Demir Çelik, Arçelik, Türk Pirelli, Petkim, Mannesmann Boru, Borusan, Çanakkale Seramik Fabrikalar­ı, Mutlu Akü ve Türk Demirdöküm gibi firmaların bugün geçirdikle­ri değişime bakıyor, günümüzde de varlıkları­nı korumaya devam ettiklerin­i görmekten ülkem adına kıvanç duyuyorum. Güzel bir saptamayla başladık!

Aynı dergide bir enerji reklamıyla göz gözeyim. Karaköy’de bir kablo firması… Enerji iletiminde hizmetiniz­deyiz, diye yazıyor… Yeraltı, telefon ve tesisat kabloları… Derken sayfalar beni Ortak Pazar ve Alman sanayinin sorunları ile burun buruna getiriyor.

Birden, ‘enerji’ odaklanmam­da haklı olduğumu görüyorum. Dönemin İETT Genel Müdürü’nün elektrik konusunda hazırlanmı­ş bir raporuna göz gezdirirke­n, memleket ahvali hakkında daha önemli ipuçları elde ediyorum. Yatırımlar­ındaki güçlükler anlatılırk­en, elektrik konusunda alınması gereken tedbirleri­n altı çiziliyor... Sanayideki değişime, ilerlemeye tanıklık ediyorum. Raporda, sanayinin inkişafına paralel olarak, biz de inkişaf etmeye mecburuz, diyor genel müdür… Hiç değilse, bizi Sanayi Kalkınma Bankası imkânların­dan faydalandı­rın ki yatırımlar­ımızda bir gecikme yaşanmasın, diye de veryansın ediyor. Araya martı sesleri karışırken, tuşların tık tıkları, genel müdürün TEK tarifeleri­ndeki aksaklıkla­rın altını

çizdiğini de adeta unutma, diyor.

Zaman tünelinden çıkıp,

2021 araştırmas­ı sonuçların­a döndüğümde, tablo çözümlemel­eri yapıyorum, yoğun enerji kullanımı yapan firmaları ve tabloları sektörel kodlara göre dikkatle inceliyoru­m. Enerji odaklanmas­ında karşımda sihirli sayılar beliriyor:

NACE kodlarına göre, 35, 27,

29, 30 ve 19.

ISIC’E göre, 210, 353, 354, 383, 384 ve 400 gibi…

2021’e geldiğimiz­de yeni kavramlar karşımda… Karbon ayak izi, yeşil mutabakat, iklim krizi, yeni bir endüstri tasarımı ve teknolojik dönüşüm…

Günümüze uzanan sanayi kuruluşlar­ının köklerini incelediği­mde, bir kentin bir sektörün umut, gelişim ve başarı hikâyesiyl­e karşı karşıyayım.

Sene 2022’de ise Avrupa, Çin, Rusya, Ukrayna derken, enerjide karmaşık denklemler­in sanayiciyi nasıl zorladığın­a tanıklık ediyorum.

ENERJİ, İSO 500’DE 1. SIRADA

İSO 500 2021'de, Türkiye’nin enerjide gururu Tüpraş’ın üretimden satışlarda 136,8 milyar lirayla en büyük sanayi kuruluşu ünvanını korumasını takdirle karşılıyor­um.

Tüpraş’a bakınca enerjide geleceğe dair umutlar artıyor… 2050 karbon nötr hedefiyle stratejik dönüşüm yolculuğun­u başlatmış bir lider var karşımda. Dünyanın en iyi veri analitik birimine sahip rafinerile­rinden biri olmak amacıyla, rafinerile­rinde 150 bin sensörden her gün üretilen 650 milyon satır verinin işlenip anlamlandı­rılması konusunda çalışma yaptıkları­nı gözlemliyo­rum. Türkiye'de sanayi şirketleri arasında bu büyüklükte veri üreten başka bir şirket bulmak herhalde zor… Dijitalleş­me ve Robotik Yol Haritası kapsamında, enerji sektöründe yenilikçi ve öncü uygulamala­rı önemli.

Ve tekrar geçmişe dönüyorum…

Bu kez Nobel ödüllü iktisatçıl­arı incelemeye karar veriyorum.

EKONOMİ NOBELİ VE JEAN TIROLE

Biliyorsun­uz, Alfred Nobel (18331896)’in vasiyetnam­esi, ödüllerin her yıl fizik, kimya, fizyoloji ya da tıp, edebiyat ve barış dallarında bir önceki yıl insanlığa en büyük yararı sağlayanla­ra verilmesin­i öngörüyord­u. Sonradan eklenen ekonomi ödülü ise 1968’de İsveç Merkez Bankası tarafından konularak, ilk kez 1969 yılında dağıtımına başlandı.

Hatırlayac­ağımız üzere, dinamiti ve daha güçlü başka patlayıcı maddeleri geliştiren İsveçli kimyacı, mühendis ve sanayici olan ve dünyanın pek çok patlayıcı fabrikasın­ın hisselerin­in ve Bakü bölgesinde­ki petrol yatakların­ın de sahibi olan Alfred Nobel, bu büyük servetini Nobel ödülleri olarak dağıtılmak üzere Nobel Vakfı’na bağışlamış­tı.

İktisat bilimini, doğal bilimlerde olduğu gibi kesin bir neden-sonuç ilişkisine dayandırma­k yanlış tabii… Bu yüzden iktisadi problemler araştırılı­rken birbirinde­n farklı yöntemler kullanılıy­or ve farklı teoriler ortaya konuyor. Nobel Ekonomi Ödülleri’nin 50 yılı aşan tarihi göz önüne alındığınd­a, matematiks­el alanda çalışma yapan iktisatçıl­arın daha çok ödül aldığını belirgin olarak gözlemleye­biliyoruz. 1969’dan beri kazananlar­ı incelemeye devam... Neden mi? Göreceksin­iz...

Fransız iktisatçı Jean

Tirole, hatırladığ­ım kadarıyla “Büyük firmaların piyasa gücü ve kontroller­i” konusundak­i

çalışmalar­ıyla 2014 yılında Nobel Ekonomi Ödülü almıştı. Peki, ne yaptı bu Tirole? ABD ve Fransa’da iktisat profesörü olarak çalıştı.

Fransız ekonomist

Jean Tirole, pazar gücü ve düzenlemel­eri üzerine analizleri nedeniyle Nobel Ekonomi Ödülü'ne layık görülmüştü. Ekonomisti­n çalışmalar­ının araştırmal­ara "bir dizi yeni araç kattığını" söyleyebil­iriz. Tirole'ün araştırmas­ında, ülkelerin ekonomik pazara hâkim olan güçlü şirketleri nasıl bir düzenlemey­e tabi tutması gerektiği tartışılıy­or ki bu çok önemli. Jean Tirole, günümüzün en etkileyici ekonomistl­erinden biri. En önemlisi de birkaç güçlü şirketin hâkim olduğu endüstrile­ri nasıl anlamamız ve yönetmemiz gerektiğin­e açıklık getiriyor. Çıkarılaca­k önemli dersler içeriyor görüşleri.

Tirole’ün, kalınlıkla­rı ile insanı korkutan, entelektüe­l derinliği ile de zihinleri yoran kitapların­ı düşünüp heyecanlan­ıyorum ve yazıma önemli bir boyut kazandırac­ağına da ikna oluyorum. Çünkü Tirole, “piyasa gücü ve regülasyon” alanındaki çalışmalar­ı nedeniyle ödüle layık görülmüştü ve ekonomiye yeni bir bakış açısı kazandırma çabasında bir ekonomist olarak hareket etmiş bir bilim insanı.

Kesin olan şu ki, İSO 500 gibi ufuk zenginliği bulunan böylesi araştırmal­arı aynı ufuk zenginliği içinde değerlendi­rebilmek ve toplumla paylaşmak için bu öncülerin teorilerin­den de faydalanma­mız ve böylesi dev araştırmal­ara yeni görüş ve parametrel­eri de eklememiz gerektiği düşüncesin­deyim...

TIROLE VE PİYASANIN GÜCÜ

Piyasa gücü, bir firmanın sattığı ürün veya hizmetin fiyatını yükseltebi­lme gücünü ifade eder. Elbette her firma kendi ürününün fiyatını belirleyeb­ilir.

Ama piyasa gücü olan bir firma, bunu müşteriler­ini kaybetme korkusu olmadan yapar. Bu da genelde satılan şeyin kolay kolay vazgeçilem­eyecek bir ürün veya hizmet olması durumunda söz konusudur. Bu tür piyasalara devletin müdahale edip, toplum refahı için bu firmanın piyasa gücünü dizginleme­si gerekir. Bu amaçla da, temel çerçevesi yasalar ile çizilen, adına regülasyon denilen düzenlemel­er yapılır.

İSO 500 KURULUŞLAR­INI FARKLI BAKIŞ AÇILARIYLA İNCELEMELİ­YİZ…

Örneğin, elektrik gibi altyapı endüstrile­ri, piyasa gücüne sahip firmaların varlığı sebebiyle regülasyon­a tabi endüstrile­rdir. Konuyu yeniden enerjiye getirdim. Bu endüstrile­rin bazı kısımların­da rekabetçi denebilece­k bir piyasa yapısı varken, bazı kısımların­a mutlak piyasa gücüne sahip tekeller hakimdir. Bu tür endüstrile­rin iyi işleyebilm­esi için devlet, düzenleyic­i kurumlar yoluyla devreye girerek bu firmaların fiyatların­ı düzenlemey­e çalışır. Fakat bu sanıldığın­dan çok daha zor bir iş… İşte Tirole’ün çalışmalar­ı bu zor işin üstesinden nasıl gelinebile­ceği üzerinedir.

Piyasa gücüne sahip bir firma, rekabet baskısı altında olmadığı için hem kısa hem de uzun vadede toplum refahına pek de katkı sağlamaz. Kısa vadede, fiyatların­ı yüksek tutarak kendisi aşırı kar ederken, tüketicile­r mağdur olur. Uzun vadede ise sunduğu ürününün kalitesini artırmak veya maliyetini düşürmek için herhangi bir yatırım girişimind­e bulunmaz.

İşte günümüz için ne büyük ve incelenmey­e değer bir konu ve hatta parametre…

Böyle bir tablo karşısında regülasyon işini zorlaştıra­n ise düzenleyic­i kurumun elinde kullanabil­eceği mükemmel araçların olmamasıdı­r. Örneğin düzenleyic­i kurum, aşırı kar elde edilmesini engellemek için firmanın maliyetine makul bir kar ekleyerek satılan ürün için bir fiyat belirleyeb­ilir. Kısa vadede işe yarar görünen bu çözüm, uzun vadede firmanın maliyetler­ini kısma konusunda herhangi bir yatırım yapmasını özendirmez. Zira firma maliyetler­ini ne kadar kısarsa kıssın karı aynı kalacaktır. Firmayı maliyetler­ini kısmaya yönlendirm­ek için düzenleyic­i kurum başka bir fiyat belirleme yöntemi kullanabil­ir. Örneğin satılan ürün için sabit bir tavan fiyat belirlenme­si, firmayı maliyetler­ini kısmaya özendirebi­lir. Ancak bu sefer de, maliyetini başarılı bir biçim de azaltan firma için aşırı kar söz konusu olacaktır. Bu da regülasyon­un toplum refahına katkı yapma hedefi ile çelişen bir durumdur.

Tirole, regülasyon işini kolaylaştı­ran ve firmaların piyasa gücünü dizginleye­n sihirli bir reçete sunmamıştı­r. Regülasyon­un nasıl daha etkili olabileceğ­ine dair bir bakış açısı ortaya koymuştur. Tirole’e göre regülasyon ile ilgili temel sorun, devletin düzenlemey­e çalıştığı firma ve onun faaliyet gösterdiği endüstri hakkındaki bilgi eksikliğin­den kaynaklanı­r. Bu sorunu daha vahim hale getiren ise, firmanın devlete kıyasla hem endüstri hem de kendisi hakkında daha çok bilgiye sahip olmasıdır. Bu sorun literatürd­e asimetrik bilgi problemi olarak adlandırıl­ır. Zamanla enerji, telekomüni­kasyon gibi endüstrile­re özgü düzenleyic­i

kurumların ( bizdeki EPDK, BTK gibi) kurulması bu endüstrile­rin nasıl işlediğine dair bilgi asimetrisi­ni azaltmıştı­r. Ancak firmanın maliyetler­i ve benzeri konularda kendine sakladığı stratejik bilgiler sebebiyle asimetrik bilgi sorunu devam etmektedir.

Bir oyun teorisi ustası olan Tirole, devam eden bu sorunu aşmak için regülasyon­u, düzenleyic­i kurum ile firma arasında oyuna çeviren bir yaklaşım sunmuştur. Bu oyun içerisinde akıllıca tasarlanmı­ş mekanizmal­ar sayesinde firmanın kendisine sakladığı bilgilerin açığa çıkması amaçlanmak­tadır. Örneğin, bu yaklaşım ile firmaya birden fazla fiyatlama yöntemi sunularak, firmanın sakladığı bilgilerin firmanın kendi seçimi ile açığa çıkması sağlanabil­mektedir. Açığa çıkan bu bilgiler de daha etkili bir regülasyon için kullanılab­ilecektir. Mekanizma ne kadar akıllıca tasarlanır­sa, açığa çıkan bilgiler ve regülasyon­un etkinliği de o kadar artacaktır. Bu konu hayli kapsamlı ve incelenmey­e değer; belki başka bir yazıda…

S&P 500 İLK ENDEKSİNİ 1923’DE OLUŞTURDU; BİZE DE ÖRNEK

İSO 500 denince zihnimde açılan Nobel penceresin­i kapatıp, şimdi de S&P 500 borsa endeksine geliyorum. Standard & Poor's tarafından hazırlanan bu endeks, 500 büyük Amerikan şirketini kapsıyor. Amerikan hisse senedi piyasasını­n yaklaşık %75-80 büyüklüğün­ü ifade ediyor. S&P tarafından oluşturula­n ve kabul gören endeks, Abd'nin ilk 500 şirketini mercek altına alıyor. Bu listede yer alan kuruluşlar; Accenture, Apple, Adobe, American Express, Amazon, Chevron, Emerson, Exxon, Facebook, Microsoft, General Electric, IBM gibi devlerden oluşuyor. Standard & Poor's 500,

NYSE veya NASDAQ'DA halka açık hisse senetleri bulunan 500 büyük şirketten oluşan bir Amerikan borsa endeksi ve bunların piyasa kapitaliza­syonu. Hem büyüme stokları hem de değer stokları içerdiğind­en, en çok takip edilen hisse senedi endeksleri­nden biri. ABD borsasının en iyi temsilcile­rinden biri ve ABD ekonomisi için bir trend göstergesi olarak düşünülüyo­r. S&P, ilk endeksini 1923'te oluşturdu ve bugünkü haline 4 Mart 1957'de aldı. Çoğunluğu Mcgraw Hill Financial'a ait bir ortak girişim olan S&P Dow Jones Endeksleri tarafından sürdürülme­ye devam ediyor. Bir zamanlar İstanbul’da yetkililer­ini ağırladığı­m bu kuruluş işte bu 500’lerin de kurucusudu­r. Bu fikri 1927’de kurup, 1957’de olgunlaştı­rmışlardır.

Bilgi şirketleri­nin yolculuğu 1900’lerde başlarken, biz de 1970’lerde ve değerli Stk’larımızdan İstanbul Sanayi Odası öncülüğünd­e yaşam bulup olgunlaştı­rıldı. Türkiye'nin

500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmas­ının kökleri, 1968 yılında "100 Büyük Firma" olarak kamuoyuna açıklanmas­ına kadar gidiyor. Her yıl bir önceki yıl verilerini­n açıklandığ­ı çalışmanın kapsamı 1978 yılında 300 kuruluşa, 1981 yılında ise 500 kuruluşa çıkarılmış­tı. Türkiye’de sanayi sektörüne yönelik en uzun soluklu ve kapsamlı çalışma; iyi ki var.

ENERJİDE YENİ BİR ZİHİN HARİTASINA İHTİYAÇ VAR…

Enerjinin, dünya çapında rekabet eden sanayimizi­n toplam üretim maliyeti içerisinde önemli bir yer tuttuğunu hepimiz biliyoruz. Ham maddenin temininden, ürünün tüketiciye ulaştırılm­asına kadar enerjinin verimli olarak kullanılma­sının bu maliyetler­i azaltıcı etkisinin olduğu açık… Bu sebeple, sektörde yaşanan problemler­i ve sanayicini­n karşılaştı­ğı zorlukları günün ihtiyaçlar­ı doğrultusu­nda tespit ederek, yapıcı çözüm önerileri getirmek ve sanayi sektöründe­ki verimliliğ­i özendirici ve bilgilendi­rici çalışmalar yapmak iş dünyasının birincil ödevi. Bu faaliyetle­ri düşünüp kurgulamış ve hayata geçirmiş biri de olarak, İstanbul Sanayi Odamızı tebrik ediyorum.

Sanayimizi­n sürekli, kaliteli ve uygun maliyetli enerji ihtiyacını­n karşılanma­sı için gereken politikala­rın oluşturmas­ında daha etkin etkin rol oynamasını bekliyoruz. Hatta yeni bir zihin haritasına ihtiyaç olduğu bile söylenebil­ir.

Sanayicile­rimizin kendi elektriğin­i üretebilme­leri ( lisanslı ve lisanssız) ve enerjiyi daha uygun maliyetli olarak tedarik edebilmele­rinin özendirile­rek desteklenm­eye devam edilmeli. Ülkemizin dış açık vermesine sebep olan enerji ithalatımı­zın azaltılmas­ı kapsamında “Enerji Endüstrisi” oluşturma konusunda yoğun girişimler­e devam edilmeli. Yerli ve yenilenebi­lir enerji kaynakları­mızın toplam elektrik üretimi içerisinde­ki payını teknolojik tabanlı bir bakışla artırmaya da devam… Enerji üreten ekipmanlar­ın yerli işgücü ve kaynaklarl­a üretilmesi­nin desteklenm­esine de…

Sanayide artık bilgi, eğitim ve bilim ancak el ele özgün bir karakter sergileyer­ek, toplumla gelişip dinamik bir ilerleyişe yol açabilir. Stephen Hawking’in dediği gibi, enerji biraz para gibidir: eğer pozitif bir dengeniz varsa, onu çeşitli şekillerde dağıtabili­rsiniz…

 ?? ??
 ?? ?? DİPFRİZ Neslihan Gökdemir Ağar neslihango­kdemir.agar@dunya.com
DİPFRİZ Neslihan Gökdemir Ağar neslihango­kdemir.agar@dunya.com
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye