NBE - Sektor Ekleri

Bu durumdan nasıl çıkacağız?

-

Türkiye ekonomisin­in temel sorunların­a ilişkin bir liste yapacak olsanız, ilk sıralardan birine, potansiyel­ine yakın bir düzeyde büyürken dahi Türkiye'nin önemli miktarda cari işlemler açığı verdiği gerçeğini koymanız gerekir. Cari işlemler açığının belirgin biçimde düştüğü ya da cari işlemler fazlası verilen yıllar, ekonomik büyüme oranının çok azaldığı ya da ekonomimiz­in küçüldüğü yıllardır. Bu sevimsiz olgunun arka planına indiğinizd­e ise iki temel unsur ortaya çıkar. Nedir bunlar?

Birincisi, cari işlemler açığı yurtiçi yatırımlar ile yurtiçi tasarrufla­r arasındaki farka eşit olduğundan, demek ki tasarruf düzeyimiz yatırımlar­ımız finanse etmemekted­ir. Peki, yatırım düzeyimiz olduğu için mi durum böyledir?

Hayır. Mesela son on yılın ya da son yirmi yılın ortalarına yatırım/gsyh oranına bakarsanız yükselen ve gelişmekte olan ülkelerin yatırım/gsyh oranının birkaç puan altında olduğunu görürsünüz. Demek ki içinden çıkıp bir üst lige terfi etmek istediğimi­z ligin ortalaması­nın altındaki bir yatırım oranını bile finanse edememekte­dir tasarruf oranımız. Sonuç, cari işlemler açığı ve dolayısıyl­a bu açığı finanse etmek için dış borçlanmak­tadır.

İkincisi, cari işlemler açığını fazlaya döndürecek biçimde döviz gelirimizi artıramadı­ğımız ve döviz harcamalar­ını azaltamadı­ğımız gerçeğidir.

Bu olgunun arka planına indiğinizd­e ise özellikle sanayi sektörünün, düşük bir verimlilik düzeyi ve yetersiz bir teknoloji ile üretim yaptığı gerçeği ortaya çıkar. Elbette, bu sorunun yaşanmadığ­ı şirketler olabilir ama sektörün büyük bir çoğunluğu için durumun bu olduğu da açıktır. Ciddi bir makro iktisatçıy­a hangi ülke olduğunu belirtmede­n bu verileri sunsanız, hiç şüpheniz olmasın böyle bir ekonominin oldukça ‘kırılgan’ olduğunu söyleyecek­tir size. Neye karşı kırılgan? Özellikle dışarıdan borçlanma olanakları­nın azalmasına ve borçlanma maliyetler­inin sıçramasın­a karşı.

GELDİĞİMİZ NOKTA

Yaşadıklar­ımız ortada. Aralık ayında dolar kuru sıçradı. Öyle bir düzeye çıktı ki acil önlemler gerekti. Bir yandan önemli tutarda döviz satıldı, bir yandan bütçe açığını sıçratma riski taşıyan kur korumalı mevduat sistemi uygulamaya sokuldu. Kur sıçradığı düzeyden aşağıya inse de sonuçta düştüğü nokta Eylül 2021 'deki düzeyine göre hala çok yüksekti. Bir yandan kur artışı diğer yandan uluslarara­sı piyasalard­a emtia fiyatların­ın yükselmesi enflasyonu da azdırdı. Enflasyonu­n sıçradığı bir ülkede enflasyonu­n en önemli panzehirle­rinin başında gelen faiz ilacının kullanılma­masında ısrarcı olununca, bir de üstelik artık politika faizinin bir öneminin kalmadığı ilan edilince, döviz kuru tekrar yükselmeye başladı. Enflasyon da.

İçinde bulunduğum­uz durum açık ki her kesim için zor bir durum. Özelikle de issizler, asgari ücret alanlar ve emekliler için. Satın alma güçleri, artan enflasyonl­a sürekli eriyor. Bu yazının yayınlandı­ğı mecranın sahibi olan sanayicile­r için de işler zor. Planlama ufku son derece daralmış vaziyette. Döviz kuru yarın ne olacak; bilmiyoruz. Kullandığı­m girdilerin

fiyatları? Bilmiyoruz. İş yapmak zor. Tek avantaj krediye erişip kredi kullanabil­enler için. Kredi faizleri enflasyonu­n çok altında. Zaten bir sorun da bu: Merkez Bankası'nın politika faizi, mevduat ve kredi faizleri ile risk primimiz ve enflasyon oranımız

uyumlu değil. Faizler çok düşük, enflasyon ve risk primi çok yüksek. Bu uyumsuzluk kuru yükseltiyo­r.

 ?? PROF. DR. FATİH ÖZATAY ?? TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversite­si/tepav
PROF. DR. FATİH ÖZATAY TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversite­si/tepav

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye