KÜRESEL BİR SANAT TURU
Rembrandt’ın Unutulmaz Mirası
Hollanda’nın ulusal müzesi Rijksmuseum 2019 yılında Rembrandt’ın ölümünün 350’nci yılı dolayısıyla efsanevi ressamı odağına alıyor. 15 Şubat-10 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek Rembrandtlar sergisinde, çağına damgasını vurmuş büyük sanatçının her yerde göremeyeceğiniz eserlerinin de yer aldığı bir seçki izleyici karşısına çıkarılıyor. 1642 tarihli Gece Devriyesi’ni de içeren ve dünyadaki en büyük Rembrandt resimleri koleksiyonuna sahip olan müzeye ait 22 resim, 60 çizim ve 300 baskı bir araya getiriliyor. Sergideki 300 baskı, müzenin koleksiyonunda yer alan ve kamuya nadiren açılan 1300 baskı arasından seçilmiş. Tablolar, Rembrandt’ın yenilikçiliğini inceleme şansı tanırken, kapsamlı çizim koleksiyonu sanatçının dönemlerine ve stil değişikliklerine tanıklık etme fırsatı sunuyor. Temalara bölünen sergide Rembrandt’ın sanatçılık kariyeri, çevresindeki insanlarla ilişkisi ve hikâye anlatıcılığı mercek altına alınmış. 1628 ve 1661 yıllarında resmettiği otoportreleri ise ziyaretçilere sanatçının gelişimini ve değişimini gözlemleme imkânı veriyor.
Van Gogh’un Gözünden Britanya
Tate Müzeler Kurumu’nun bir parçası olan Tate Britain Galerisi, Britanya sanatının en geniş koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Bazı odaların tek bir sanatçıya ayrıldığı kuruluşta 1500’lü yıllardan bu yana üretilmiş eserlerin tarihsel bağlamlarıyla sunulduğu salonlar yer alıyor. Müze efsanevi sanatçı Van Gogh’un 45 farklı eserini 27 Mart-11 Ağustos tarihleri arasında sergileyecek. EY Sergisi: Van Gogh ve Britanya, sanatçının Britanya sanatı, edebiyatı ve kültürüyle ilişkisini inceliyor. Van Gogh, 1873-1876 yılları arasında yaşadığı Londra’da John Constable ve John Everett Millais gibi ressamların tablolarından etkilenmiş. Şekspir’den George Eliot’a uzanan İngiliz edebiyatçılarını da okuyan sanatçı için Charles Dickens önemli bir yer tutuyor. Sergideki 1890 tarihli L’arlésienne tablosunda resmedilen iki kitaptan biri, büyük romancının Bir Noel Şarkısı adlı eseri. Sergi için dünya üzerindeki birçok kamusal ve özel koleksiyondan eserler bir araya getirilmiş. Aralarında 1889 tarihli Otoportre ve Londra Ulusal Galeri’den ödünç alınan Ayçiçekleri tablolarının da bulunduğu eserler Britanyalı sanatçıları etkilemiş. Van Gogh’un vizyonu Matthew Smith, Christopher Wood ve David Bomberg gibi İngiliz ressamların sanatlarına da ilham kaynağı olmuş. Sergi, kendi döneminde anlaşılamamış ve fakirlikle boğuşmuş sanatçının kişisel mücadelesini ve başarılarını açığa çıkarıyor.
New York’ta Ay Seyahati
Kısaca the MET diye bilinen Metropolitan Sanat Müzesi’nin 140 yılı aşan bir tarihi var. Kuruluş 5 bin yıllık bir zaman dilimine yayılan önemli sanat eserlerini kültürel bir sınırlama olmaksızın bir araya getiriyor ve onlar aracılığıyla insanlar arasında bağlar kurmayı misyon ediniyor. 2 Temmuz-22 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Apollo’dan İlhamla: Fotoğraf Çağında Ay sergisinde insanoğlunun kâinat ölçeğindeki en büyük zaferlerinden biri gündeme getiriliyor. Neil Armstrong, Apollo 11 uzay aracıyla çıktığı yolculuğun sonunda televizyon başındaki 600 milyon kişinin şahitliğinde Ay’a ayak basar. Armstrong’u Ay yüzeyine sapladığı Amerikan bayrağının yanında gösteren 20 Temmuz 1969 tarihli fotoğraf herkesin aklına kazınmıştır. “İnsan için küçük, insanlık için büyük bir adım.” sözüyle hatırlanan bu tarihî an, 50’nci yıl dönümü vesilesiyle yeniden gündeme geliyor. Sergi, fotoğraf sanatının doğduğu zamanlardan günümüze Ay’ın görsel temsillerini buluşturuyor. Fotoğraflara konuyla ilgili çizimler, resimler, filmler ve gökbilimsel aygıtlar eşlik ediyor.
Opera Tutkunu Degas
Paris’te eski ve ihtişamlı bir gar binasında hizmet veren Orsay Müzesi, kuruluşundan beri 1848 ila 1914 arasındaki dönemde batıda üretilmiş sanat eserlerine odaklanıyor. 24 Eylül 2019-19 Ocak 2020 tarihleri arasında düzenlenecek Degas Opera’da sergisi, büyük ressamın opera etrafında şekillenen eserlerine yer veriyor. Opera binaları sahne, salon, fuaye ve loca gibi farklı işlev ve yapılara sahip unsurlarıyla resmedilmek üzere çeşitli mekânsal olanaklar sunarken şarkıcılar, dansçılar, orkestra üyeleri ve seyirciler de bu mekânın bir araya getirdiği insanlar olarak model niteliği kazanıyorlar. Kendi içinde bir mikrokozmosa benzeyen bu dünyanın sunduğu plastik olanaklar, kariyeri boyunca Edgar Degas’nın ilgisini çekmiş. Sergide yer alan 1870 tarihli Opera’daki Orkestra yağlıboyası, sanatçının müziğe yaklaşımını inceleme fırsatı veriyor. Opera seyircisinin görüş alanının dışında kalan orkestra çukuru, resmin merkezinde yer alıyor. Degas’nın bu tablosundaki müzisyenler arasında, gerçek hayattaki arkadaşları da var. Ressamın operaya duyduğu yoğun ilginin açığa çıktığı sergi XIX. yüzyıldaki Paris operasının da bir portresini çiziyor aynı zamanda.
Yıldız Moran’ın Objektifi
Şimdilerde Beyoğlu’ndaki geçici binasında hizmet veren İstanbul Modern’de Yıldız Moran: Bir Dağ Masalı sergisi ziyaretçileriyle buluşuyor. Küratörlüğünü Merih Akoğul’un üstlendiği sergi, Türkiye’nin ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçısı Yıldız Moran’ın eserlerine yer veriyor. 1932 yılında İstanbul’da doğan sanatçı İngiltere’de fotoğraf eğitimi görmüş ve batının estetiğini doğunun gelenekleriyle birleştirmiş. Portreler, doğa manzaraları, soyut, gündelik hayat ve Anadolu gibi farklı temalarda çalışmış ve fotoğraflarını sadece siyah beyaz çekmiş. 12 Mayıs’a kadar açık olan sergide, sanatçının yaşasaydı bugün 86 yaşına gelecek olmasına atıfla 86 fotoğraf bulunuyor. 1950 ila 1962 yılları arasında çalışan sanatçının eserleri kendinden sonraki kuşaklar üzerinde etkili oldu. Eserlerindeki insan sevgisi, sanatsal duyarlılık ve fotoğraf sezgisi belirgin nitelikler olarak göze çarpıyor. Serginin isminde kullanılan “dağ” ifadesi onun Türkiye fotoğraf tarihinde temsil ettiği ve günümüzden bile hayranlıkla bakılan yüksek noktayı simgeliyor.
Wu Guanzhong’un Naif Dünyası
Doğu Asya fırçalı boyama sanatı tekniği olan lavi ile batının yağlıboyasını birleştiren Wu Guanzhong, özellikle manzara resimleriyle biliniyor. Sanatçı, Çin modern resminin öncüsü olarak kabul ediliyor. Singapur National Gallery’de 29 Eylül 2019 tarihine kadar sürecek Wu Guanzhong: Kalemin ve Paletin İfadeleri adlı sergi, sanatçının 100’üncü doğum yılına atfen düzenleniyor. Guanzhong XX. yüzyılın önemli bir ressamı olmasının yanı sıra sanat eleştirisi ve yaratıcılık üzerine yazdıklarıyla da tanınıyor. Sergi sanatçının sanatsal üretimi ile edebiyatçı kişiliği arasındaki ilişkiyi inceliyor. Singapur’un Ulusal Koleksiyonu’ndan ve önemli bir Güney Doğu Asya özel koleksiyonundan eserleri bu sebeple bir araya getiren sergi sanatçının mürekkep estetiği bağlamındaki ustalığını açığa çıkarıyor ve sanatına dair geniş bir perspektif sunuyor.