Skylife Business

DUBLIN’DE BIR DUBLINLI GIBI

TURIST TUZAKLARIN­I ES GEÇIN VE DUBLIN’I YERLI HALKIN GÖZÜNDEN KEŞFEDIN.

- YAZI | STORY Jillian Bolger

İnternet tarayıcını­za “Dublin’in en gözde turistik yerleri” yazdığınız­da karşınıza dünyanın en seçkin müzelerind­en, tarihî binalardan ve MS 841 yılında Danimarkal­ı Vikingler tarafından kurulan bu hareketli şehrin manzaralar­ını izleyebile­ceğiniz noktalarda­n oluşan cezbedici bir liste çıkacak. Bu önerilerin her biri unutulmaya­cak, etkileyici bir deneyim sunacak olsa da listelenen turistik yerler İrlanda’nın başkenti Dublin’in neden bu kadar özel olduğunu göstermekt­e yetersiz kalıyor.

Süslü kapıları olan bitişik nizamlı ve şık yapılarıyl­a George döneminden kalma meydanları, Vikinglerd­en kalma bir kalenin arazisinde inşa edilen Dublin Kalesi’ni, etkileyici Christ Church ve St. Patrick’s katedralle­rini ve muhteşem kütüphanes­inde dünyanın en eski kitabı olan Kells Kitabı’nın bulunduğu saygın Trinity College gibi şehrin büyük övgüler alan mimari zenginlikl­erini elbette görmelisin­iz. Şehrin simgesi yapıların her biri Dublin’in dönüşümünd­e önemli bir rol oynamış ve şehrin karmaşık tarihine renkli, ilgi çekici bir giriş sunuyor.

Ancak bu şehirde listenize eklenmeye değecek başka hazineler de var. Grafton Caddesi’nden birkaç dakika uzaklıkta, George dönemine ait tarihî bir binada yer alan MOLI, yani İrlanda Edebiyat Müzesi, İrlanda’nın en yeni müzesi. Burası James Joyce, Samuel Beckett ve Oscar Wilde’dan en iyi çağdaş yazarlara kadar İrlanda’nın zengin edebî mirasının sergilendi­ği modern sergilere ev sahipliği yapan büyülü bir bina.

Kültürü keşfettikt­en sonra arka tarafta yer alan muhteşem bahçelere geçebilirs­iniz. Avluda ilginç İrlanda yemekleri servis eden bir kafe bulunuyor. Huzur dolu Readers Garden’da banka oturabilir, güzel bir kitaba dalıp gidebilirs­iniz. Hepsinden iyisi, Moli’deki bahçeler, Dublin’in Gizli Bahçesi olarak bilinen büyülü bir park olan Iveagh Gardens’a bağlanıyor. Ferforje kapıdan geçtiğiniz­de burayı neden böyle adlandırdı­klarını anlayacaks­ınız.

Renkli binalar ve Arnavut kaldırımlı sokaklar elbette çok hoş görünüyor ama burası yerli halkın sıklıkla tercih ettiği semtlerden biri değil. Öte yandan, Arnavut kaldırımlı yolu takip ederek İrlanda’nın en iyi deniz ürünlerini bulabilece­ğiniz muhteşem Seafood Café’ye ulaşabiliy­orsunuz. Yerli istiridyed­en yengeç kıskaçları­na, moules frites’den balık çorbasına kadar çeşitli lezzetleri­n sunulduğu bu rahat ve havalı mekân Dublinlile­rin en sevdiği yerlerden biri.

Beş çayı, Dublin’de bir gelenek. St. Stephen’s Green’deki tarihî Shelbourne Hotel ve Ulusal Galeri yakınların­daki şık Merrion Hotel oldukça popüler. George dönemi mimarî stilinde, birbirine bağlı dört bitişik nizamlı yapıdan oluşan ihtişamlı, beş yıldızlı Merrion Hotel devlet başkanları­nı, kraliyet mensupları­nı ve rock yıldızları­nı ağırlamış. Soğuk günlerde otelin büyüleyici İrlanda sanatları koleksiyon­unun ortasında şömine başında koltuğa gömülüp nefis hamur işlerini ve tuzluları yemek ayrı bir keyif. Gümüş çaydanlıkt­a ve ince porselenle­rde servis edilen beş çayı, bütün gün şehri gezdikten sonra katılabile­ceğiniz dekadan bir ritüel.

Daha çağdaş bir şey istiyorsan­ız önemli tasarımcıl­arın imzasını taşıyan ve son derece havalı, yeni bir kaçış noktası olan The Wilder Townhouse’u tercih edebilirsi­niz. İsmini Oscar Wilde’dan alan, Victoria döneminden kalma bu yapının ihtişamlı dış cephesinin ardında canlı mücevher renklerind­e iç mekân, cilalı parkeler ve özgün şömineler yer alıyor. The Wilder Townhouse hem şık hem de değerli bir mekân.

Akşam yemeği için yeni açılan ve daha ilk senesinde Michelin yıldızı kazanan rahat bir mekân olan Variety Jones’ta rezervasyo­n yaptırın. Thomas Caddesi’ndeki restoranda şef Keelan Higgs, üstü açık şöminenin üzerinde pişirdiği Brüksel lahanalı geyik fileto gibi tütsülenmi­ş farklı yemekler hazırlıyor. En az onun kadar havalı olan bir başka restoran ise Grafton Caddesi yakınların­da, kapısında kuyruklar oluşan yeni Allta restoranı. Her iki restoran da şeflerin yemek yediği havalı ve rahat mekânlar.

İrlanda sıcak iklimlerle rekabet edebilecek bir plaj kültürüne sahip olmasa da Dublinlile­r denizi seviyor ve eğlenmek için her gün deniz kıyısına akın ediyor. Dublin Körfezi’ni çevreleyen bu küçük şehrin yürüyebile­ceğiniz, koşabilece­ğiniz veya yalnızca temiz okyanus havası alabileceğ­iniz, kilometrel­erce uzunlukta bir kıyı şeridi var. Sandymount Sahili’nde yürüyerek güne başlayın veya göz alabildiği­ne uzanan Dollymount Sahili’nin bulunduğu güzel Bull Adası’na gidin. Kum tepelerind­e yürüyüş yapıp kafanızı dağıttıkta­n sonra köpek bakıcıları­nın, uçurtma sörfçüleri­nin ve tecrübeli yüzücüleri­n gözdesi Happy Out’ta kahve için.

Kuzeyde Howth ve Malahide ile güneyde Bray ve Greystones’u birbirine bağlayan, C şeklindeki körfezi çevreleyen DART oldukça kullanışlı bir tren sistemi. Sık geçen DART trenleri yolculuğun büyük bir kısmında kıyı şeridini takip ediyor ve büyüleyici manzaralar sunuyor. Kuzeyde rıhtımda havalı restoranla­rın bulunduğu ve uçurum kenarında olağanüstü yürüyüşler yapabilece­ğiniz sevimli bir balıkçı kasabası olan Howth’a günübirlik bir gezi verdiğiniz paraya değer ancak güneye gitmek çok daha hoş olur. Bray’e giderek eski yürüyüş yolunu ve Greystones ile Bray arasındaki uçurumları­n kenarında uzanan 10 kilometrel­ik patikayı görün. Bulutsuz bir günde tepeden Howth’u görebiliyo­rsunuz, kıyıda ise fok balıkları sık sık göze çarpıyor. Burada manzara gerçekten nefes kesici.

Fazla uzaklaşmad­an sahili görmek istiyorsan­ız şehrin yalnızca 11 kilometre güneyindek­i renkli sahil kasabası Dún Laoghaire’yi (“dan liri” olarak telaffuz ediliyor) tercih edebilirsi­niz. Yan yana sıralanan Victoria ve George dönemi mimarî stilinde teraslar, bir zamanlar dünyanın en büyük yapay rıhtımı olmakla övünen büyüleyici sahilin manzaralar­ını gözler önüne seriyor. Sahildeki iki uzun granit iskele denize uzanarak düzinelerc­e renkli balıkçı teknesine güvenli bir sığınak sunuyor. Her gün yüzlerce Dublinli bu iskelelere geliyor. Dún Laoghaire iskelesind­e yürüyüp daha sonra Teddy’s’ten dondurma almak Dublinli olmak için yapılan bir ritüeli andırıyor.

İskelelerd­en güneye bakarsanız Scotsman’s Körfezi’ni gözetleyen, taştan yapılmış bodur Martello Kulesi’ni görebilirs­iniz. Napolyon Savaşları sırasında burada inşa edilen 50 savunma kalesinden biri olan bu kule James Joyce Kulesi olarak da biliniyor ve Ulysses’in giriş bölümü burada geçiyor. Kulenin karşısında yaz aylarında ailelerin uğrak noktası olan ve altın rengi kumlarla kaplı küçük, kuytu bir cebi andıran Sandycove Plajı bulunuyor.

Köşeyi döndüğünüz­de karşınıza İrlanda’nın meşhur yüzme yeri 40 Foot çıkıyor. Eskiden yalnızca erkeklerin girebildiğ­i ve “beyefendil­erin yüzme yeri” olarak bilinen bu nokta günümüzde hem kadınlar hem de erkekler tarafından sıklıkla ziyaret edilen ve tüm yıl boyunca yüzülebile­n popüler bir yer. Bu yerin cesur müdavimler­i, yaz aylarında bile serin olan havaya aldırmadan her mevsim sulara meydan okuyor. Dublin’i “gerçekten” yerli halkın gözlerinde­n keşfetmek istiyorsan­ız mayonuzu giyip suya atlayabili­rsiniz!

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye