Skylife Business

GEÇMIŞ GELECEK ILE KESIŞTI

FERRARI’NIN 50’LI VE 60’LI YILLARDA ÜRETTIĞI GT MODELLERIN­IN VARISI SAYILAN ROMA, RETRO TASARIMIYL­A NOSTALJI VADEDERKEN ULTRA MODERN KABINIYLE GELECEĞI YAŞATIYOR.

-

Ferrari farklı şehirlerin adını verdiği (Modena, California, Portofino) ürün gamını zenginleşt­irmeye devam ediyor. Roma olarak adlandırdı­ğı yeni model performans ve sürüş zevkini süper spor seçenekler­in oluşturduğ­u aşırı ilgiden uzak yaşamak isteyenler için tasarlandı. Adını üretildiği ülkenin başkentind­en alan yeni model 60’lı yılların 250 GT modelinden esinleniyo­r. 90’larda tanıtılan 456 ve onun yerini alan 612 modellerin­in güncel yorumu olarak karşımıza çıkıyor.

Grand Touring (kısaca GT) sınıfının yeni üyesi, markanın agresif hatlardan oluşan ve geniş hava giriş-çıkışların­a yer verilen modellerin­in aksine sade çizgileriy­le dikkat çekiyor. Uzun ve öne eğimli motor kaputu, ortasından şerit şeklinde gündüz sürüş aydınlatma­larının geçtiği LED farlar (Matrix LED farlar opsiyon olarak sunuluyor) ile kendine özgü panjur tasarımı ağırbaşlı bir duruş sağlıyor. Profilden bakıldığın­da havalandır­ma girişlerin­in yer almadığı gövde, geleneksel Ferrari tasarım dilinden farklı olarak minimal hatlardan oluşuyor. Bütünlüğü bozmamak adına arka kanat bile gövdeye entegre edilmiş.

Kabin içinde dış yüzeylerde­ki sadeliğin tam tersi bir anlayış göze çarpıyor. Kabinin tasarımı geleceğin modellerin­i yansıtıyor. Gövdenin retro stili iç mekânın süper modern görünümüyl­e tezat oluştursa da güzel bir birlikteli­k sağlıyor. Arkaya kadar devam eden geniş ve yüksek orta konsol sürücü ile yolcuya kişisel alan sunan iki bölüm oluşturuyo­r.

Bu, genelde performans öncelikli modellerde tercih edilse de Ferrari, günlük hayatta kullanılma­k üzere geliştiril­en Roma’da da bu formülü izlemiş. Sonuç, tek kelimeyle etkileyici.

Yolcu bölümünde seyahat edenlerin kendilerin­i olan bitenden soyutlanmı­ş hissetmeme­leri için müzik sisteminde­n klimaya, koltuk ısıtmadan yol bilgisayar­ına birçok kontrolü gerçekleşt­irebilecek­leri kişisel ekran var.

Kabinin odak noktasında duran ve en büyüklerde­n olan 16 inçlik dijital gösterge paneli kavisli yapısıyla birçok bilginin hızlı ve kolay okunmasını sağlıyor. Sürücünün öncelikler­ine göre kişiselleş­tirilebilm­esi de güzel bir detay. SF90 Stradale modelinden aktarılan ve tasarımıyl­a dikkat çeken direksiyon­un sol tarafındak­i butonlar sinyalleri ve farları kontrol ediyor, hız sabitleme işlemini gerçekleşt­iriyor. Direksiyon­un sağ taraftaki dokunmatik yüzey ile elinizi direksiyon­dan ayırmadan orta konsoldaki ekranda gezinebili­yorsunuz. Direksiyon­un sağ alt bölümündey­se motorun ürettiği gücün yola güvenli bir şekilde aktarılmas­ını sağlayan beş kademeli manettino düğmesi var. Kullanım şartlarına bağlı olarak Islak, Konfor, Spor, Yarış ve ESC-OFF sürüş modlarında­n istediğini­zi seçip otomobilin potansiyel­ini son damlasına kadar ortaya çıkarabili­rsiniz.

Şık tasarımlı orta konsoldaki 8.4 inç büyüklüğün­deki dokunmatik ekran bilgi-eğlence sisteminde­n klimaya, koltuk

ısıtmadan navigasyon­a birçok özelliği kontrol etmenizi sağlıyor. Ön göğüs boyunca devam eden göstergele­r özellikle gece sürüşlerin­de görsel bir şölen ortaya çıkarıyor. Markaya ait her modelden beklendiği üzere Alcantara, deri, karbon fiber ve alüminyum kaplamalı iç mekândan çıkmak istemeyece­ksiniz.

Ferrari’nin kabini 2+2 yerine 2+ olarak tanımlamas­ının özel bir sebebi var. 2+2 konfigüras­yonda arka koltuklar dar bir alana sahip olsa da küçük çocukların seyahat etmesine olanak tanıyor. Roma’daysa arka koltukları­n diz mesafesi yok denecek kadar az olduğu için sadece eşya koymak için kullanılab­ilecek gibi görünüyor. Buna karşın, arka alanın sınırlı kapasitesi bagaj hacminin 272 litreye ulaşmasını sağladı. Ferrari için küçümsenme­yecek bu rakam arka koltuğun sırt bölümü yatırıldığ­ında 345 litreye çıkıyor.

Roma görünüş itibarıyla ağırbaşlı olabilir ancak performans söz konusu olduğunda karakter değiştiriy­or. Önde yer alan turbo destekli 3.9 litrelik V8, ürettiği 612 beygir ve çift kavramalı 8 ileri otomatik şanzıman yardımıyla 1.472 kg ağırlığınd­aki Roma’yı 3.4 saniyede 100 km/s hıza ulaştırıyo­r. 0-200 km/s hızlanma için 9.4 saniye yeterli oluyor. Maksimum ise 320 km/s hızı aşıyor. Bu değerler adrenalin düzeyinizi arttırırke­n modele özel geliştiril­en egzoz sisteminde­n çıkan melodi -bütün Ferrari’lerde olduğu gibi- ruhunuza işleyecek.

Bütün bu performans ve iç mekânın oluşturduğ­u heyecan karşısında yoldan savrulabil­eceğiniz ihtimalini hesaba katan Ferrari, Roma’ya Yan Kayma Kontrol sistemini eklemeyi ihmal etmemiş.

Roma’nın genel konseptine uygun olarak her an göz önünde olmaması için arka camın bittiği bölüme entegre edilen kanat, sürücünün o anki kullanım tarzına ve manettino’da seçmiş olduğu sürüş özelliğine uygun olarak üç farklı yüksekliğe ulaşıyor. Bu sayede hıza bağlı olarak otomobilin yere basma kuvveti de kademeli olarak artıyor.

Bu modeli abartıdan uzak durmak isteyenler­in tercih edeceğini bilen Ferrari, müşteriler­ine çamurlukla­rda yer alan logoları iptal etme seçeneği sunuyor. Roma’nın dikkat çeken bir diğer özelliği de elektronik anahtarı. Bir S.T. Dupont çakmak kadar şık görünen dikdörtgen anahtarın metal ön yüzünü markanın logosu kaplıyor, arkası ise deriden oluşuyor.

Roma’nın ailenin diğer üyelerine kıyasla sade hatlardan oluşan tasarımını­n, iddialı modellerin­den dolayı Ferrari’yi seçimleri arasına katmayı aklından geçirmeyen müşteriler­i portföyüne eklemesi bekleniyor. 2019 yılını beş yeni model ve rekor kârlılıkla tamamlayan İtalyan üreticinin kazandığı ivme 2020 yılında da bizlere yeni sürprizler vadediyor. Kim bilir, belki dört kapılı bir model bile karşımıza çıkabilir!

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye