BAHREYN: İNCİLER VE KUŞLARIN ADASI
BASRA KÖRFEZI’NDE BIR ADA ÜLKESI OLAN BAHREYN, EŞSIZ BIR ORTA DOĞU ÜLKESI. INCILERIN VE KUŞLARIN YANI SIRA ORTA ÇAĞ’IN EN BÜYÜK MÜSLÜMAN SEYYAHI VE YAZARI IBN BATTÛTA’NIN IZLERI DE BURADA SIZI BEKLIYOR.
Bahreyn Krallığı başlangıçta 33 adadan oluşan bir takımadaydı ancak arazi ıslahıyla bu sayı 84’e çıktı. Bu adaların hepsi kara yolları ve otoyollarla birbirine bağlanıyor. Başka hiçbir Orta Doğu ülkesine benzemeyen Bahreyn’in diğer ülkelerle kara sınırı da yok. Ülkenin karayla tek bağlantısı Suudi Arabistan ile arasındaki 24 kilometrelik dolgu yol.
İnci avcılığı XX. yüzyılın ortalarına dek Bahreyn’deki en önemli ticari etkinlikti. Burada büyük, ahşap inci yelkenlileriyle toplanan inciler dünyanın en iyileri sayılıyordu. Bu inciler, Bahreyn’e günümüzde de hâlâ koruduğu “İnci Adası” lakabını kazandırıyor.
Başkent Manama’nın adı, “rüyalar diyarı” anlamına gelen Arapça bir kelimeden türemiş. Böylesine romantik iki ismi olan bir şehirde havalimanına adım atar atmaz büyülenmemek mümkün mü? Bu arada, havalimanı da Manama’nın ikiz şehri olan ve arabayla çok kısa sürede ulaşılabilen Al-muharrak şehrinde.
Manama’nın modern yüzü belirmeye başlarken önce gökdelenleri görüyorsunuz. Derken, rengârenk sokaklara yöneliyor bakışlarınız hızla. Ve şehrin Tunç Çağı’nda Dilmun Uygarlığı ile başlayan 5 bin yıllık tarihini böylece keşfe başlıyorsunuz.
Marco Polo’dan bile daha uzağa -üstelik 100 yıl evvelindegiden İbn Battûta’nın (1304-1368) seyahatleri beni her zaman etkilemiştir. Yaz aylarında bunaltıcı sıcaktan kaçmak için özel
bir soğutma sistemi olan rüzgâr kuleleriyle göze çarpan ve Manama’nın dört bir yanında bulunan geleneksel evleri o da görmüş olmalı. Boşluklardan ıslık çalarak esen rüzgârı birazcık dikkatle siz de duyabiliyorsunuz.
Manama’yı yürüyerek kolayca gezebilirsiniz. Bunun için de havanın aşırı sıcak olmadığı kasım-nisan arası en ideali. Şehirde sizi hayran bırakacak, keyifle keşfedebileceğiniz, farklı çağlardan kalma birçok turistik bölge ve yer var. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan Bahreyn Kalesi’nde, antik yapılar içeren katmanlar ve bu katmanların tepesinde de Portekizlilerin inşa ettiği kale bulunuyor. Manama’dan yaklaşık 6 kilometre uzaklıktaki kaleye arabayla ulaşabiliyorsunuz. Müzedeki manzaralar ve tarihî eserler Bahreyn’in antik tarihini canlı bir şekilde ortaya koyuyor ve bu yolculuğu değerli kılıyor. Şehre geri dönecek olursak, etkileyici Al-fateh Camii’nden de bahsetmemiz gerekiyor elbette. Dışarıdan son derece sade görünen bu caminin içi de kesinlikle göz kamaştırıyor.
Dilmunlular bu şehirde büyük bir ticaret imparatorluğu kurmuştu. Günümüzde Manama’nın çarşılarında hediyelik eşya alışverişi şeklinde süren ticaret turistleri buraya çekmeyi yine başarıyor. Yorgunluktan bitkin düşene kadar alışveriş yapmak isterseniz Bab al-bahrain Çarşısı’ndaki küçük dükkânlar ve el sanatları tezgâhlarından City Center Bahrain ve Seef Avm’lerindeki outlet tasarım mağazalarına ve kuyumculara kadar pek çok seçeneğiniz var. Kingdom of Perfume’u da
atlamamak gerekiyor. Müze tutkunları ise İslam sanatlarına ve tarihî Kur’an-ı Kerim el yazmalarına adanmış bir koleksiyonun bulunduğu Beit Al Qur’an’ı çok sevecek.
Tüm bu yürüyüşün ve şehir gezisinin ardından sıcaktan bunalmıştım. Otelin havuzunu değil de şehir merkezinde yer alan, kolayca ulaşılabilen Wahooo! Su Parkı’na gittim suda biraz zaman geçirmek için. Subtropikal bir cennet temasıyla tasarlanmış park Orta Doğu’nun en modern ve fütüristik su parkı. Burada 15 bin m²’lik bir alanda oyunlar, kaydıraklar, havuzlar yer alıyor; iç ve dış mekân aktiviteleri de düzenliyorlar! Parkın tam ortasında bir de uskuna var.
Bahreyn’in diğer iki cazibe merkezinin sırlarını keşfe çıktım ertesi gün: Çöl ve kuş gözlem noktaları. Şehirde tur düzenleyenler çok; dolayısıyla rahatça seçim yapabilirsiniz. Bahreyn’in ünlü sembolü Hayat Ağacı’nı görmek için sabırsızlanıyordum. Hayat Ağacı, görünürde hiçbir su kaynağı olmamasına rağmen Sakhir Çölü’nün ortasında büyüyen 400 yıllık bir mesquite ağacı. Bu özelliği nedeniyle mucize ağacı olarak da anılıyor.
Bahreyn’in yüzde 90’ı düz ve çölle kaplı. Kıyıda verimli bir şerit var. Bu şeritte tuzlu su göllerinin, lagünlerin ve bataklıkların ortasından çıkan tatlı su kaynakları yer alıyor. Bahreyn’in en büyük şehirleri arasında yer alan, Dilmun döneminden kalan mezar höyükleri ve kendine özgü çömlekleri ile meşhur A’ali de çöl turumuz kapsamındaydı. El sanatları tezgâhları ise şehrin dört bir yanında!
Kıraç karakteri nedeniyle Bahreyn’in bir kuş barınağı ve kuş gözlemcilerinin en sevdiği noktalardan biri olması beni şaşırttı. Aralarında flamingoların ve nadir görülen Basra karabatağının da yer aldığı 330’u aşkın kuş türünün üreme alanları Bahreyn’de. Göçmen kuşlar için de bir durak olan Bahreyn’deki kuş popülasyonu zaman zaman milyonlara ulaşıyor.
İlk durağım birkaç ıssız adadan oluşan Hawar Adaları’ydı. Bu adaların çoğu denizden yükselen bir kum yığınından ibaret ve karabatakların da üreme alanları. Kimsenin yaşamadığı bu adalara erişim doğayı korumak için kısıtlanmış. Günübirlik tekne turları bu adalara gelip kuşları gözlemlemek için en iyi yol. Tekneler ülkenin güneyindeki Durrat Marinası’ndan yola çıkıyor. Öte yandan Bahreyn Kalesi’nde veya Busaiteen Plajı, Eker Çayı, Arad Körfezi veya Alba Bataklığı gibi noktalarda da kuşları gözlemleyebiliyorsunuz. Buralar biraz sapa, erişilmesi de zor; hevesli bir kuş gözlemcisiyseniz size rehberlik edecek yerli bir uzman bulmanızı öneriyorum.
Kuşları gözlemlemek için daha kolay bir yol arıyorsanız Amwaj Adaları’nda Jood Adası’ndaki Azizia Bird Kingdom’a gidebilirsiniz. Burası, dünyanın dört bir yanından 70’i aşkın kuş türünü barındırmak ve yetiştirmek için hazırlanan, özenle kontrol edilen bir ekosistem. Buradaki kuşlar kafeslerde tutulsa da güzel ve bilgilendirici bir deneyim sunuluyor.
Bahreyn 2012’de Arap Kültür Başkenti seçildi. Burada müzik, yerel kültürün önemli bir parçası. Tam da içinde bulunduğumuz
bu ayda giderseniz dünyanın dört bir yanından ünlü sanatçıların katıldığı harika bir müzik etkinliği olan Spring of Culture’a (Kültür Baharı) katılabilirsiniz. Motor sporları hayranları da martta Bahreyn’e akın ediyor. İlk kez 2004’te gerçekleştirilen Bahreyn Grand Prix’si, bu yıl 20-22 Mart arasında, Sakhir’deki Bahreyn Uluslararası Pisti’nde düzenlenecek. Yarışın yanı sıra düzenlenen pek çok turla pisti ziyaret etme fırsatı da buluyorsunuz.
Bu etkileyici Orta Doğu ülkesine adım atar atmaz büyülendiğimi söylemiştim. İki ziyaretin ardından Bahreyn beni daha bir büyülemeyi başardı. Antik tarihi, zengin kültürü, kuşları ve iyi insanları beni buraya yeniden gelip biraz daha İbn Battûta’cılık oynamaya teşvik ediyor.