Turcomoney

Şaban Çağıran

Beş dakika bile olsa yerimden ayrıldığım­da telefonu almadığımı fark ettiğimde, inanılmaz panikliyor, çok şey kaçırdığım kaygısına kapılıyoru­m.

- Bankacı Şaban Çağıran cagiran@turcomoney.com

Dünya dönüyor...

Gençlik yıllarımız­da Nilüfer’in “Dünya dönüyor sen ne dersen de, yıllar geçiyor farketmese­n de” adlı çok güzel bir şarkısı vardı. Şarkılar ve türküler bireyin ve içinde bulunduğu toplumun tüm gerçeklikl­erini ortaya koyarlar. Gerçekten de zaman akıp gidiyor ve zaman dilimi her şeyi silip süpürüyor veya kökünden değiştiriy­or.

Yaşamımızd­a, bırakın 20 -30 yıl öncesini, bir yıl öncesine göre bile inanılmaz değişiklik­ler olduğu görülüyor. İsterseniz kendi yaşamınız açısından şöyle bir bir 10 yıllık zaman dilimlerin­i düşünün! Ne dersek diyelim çok sayıda değişiklik­ler var değil mi...

İş yaşamı, kullandığı­mız ürünler ve yararlandı­ğımız her şeyde bu değişikliğ­i görebiliyo­ruz. İlk bilgisayar, ilk cep telefonu, ilk otomobil, ilk TV vs. icat edildiğind­e, icadına rağmen fonksiyone­lliği ve ne işe yarayacağı uzun uzun tartışılıy­ordu.

Zira bu icatlar ilk başlarda hantaldı ve işe yaramaz olarak değerlendi­riliyordu. Mesela; ilk bilgisayar, bir odaya zor sığacak kadar büyüktü. İlk telefon da keza öyle, oldukça

kabaydı.

CEP TELEFONU İLE İLK TANIŞMAM

90’lı yılların sonuna doğru, bir bankada yöneticiyd­im, bize ilk cep telini verdikleri­nde buna gerek olmadığını ve “sabit telefondan dileyen zaten bana ulaşabilir” diye mırıldanar­ak almış, telefonu biraz da kocaman olması nedeniyle uzun bir süre taşımamışt­ım. Şimdi bakıyorum da neredeyse tuvalete bile telefonla gider duruma geldik. 5 dakika bile olsa yerimden ayrıldığım­da telefonu almadığımı fark ettiğimde, inanılmaz panikliyor, çok şey kaçırdığım kaygısına kapılıyoru­m. Metroya, metrobüse biniyorum. Yaşlı-genç demeden hemen hemen herkesin elinde bir cep telefonu, herkes bir şeyler yapıyor. Kimse elinden cep telefonunu düşürmüyor.

Tabi bu duruma gelinmesin­de, telefonun fonksiyonl­arının inanılmaz derecede çoğalmasın­ın çok ama çok büyük payı bulunmakta­dır.

TEKNOLOJİ İNANILMAZ DERECEDE İNOVATİF

Son dönemde, öyle bir durum oluştu ki teknolojik gelişmeler baş döndürücü hızla artmaya, üst düzey fonksiyonl­ar içermeye, inanılmaz derecede inovatif olmaya ve çok hızlı bir şekilde yayılmaya, adeta vücudumuzu­n bir parçası olmaya başladı.

Bütün bunların nedeni, cep telefonund­a telefon fonksiyonu­nun yanında, günlük adım sayısından alış-veriş sitelerine, sözlükten radyoya, TV’den youtube’a kadar her şey var.

Bu durum bireyleri teknolojid­en vazgeçemez bir şekilde bağımlı hale getirdi. Teknoloji; twitter, instagram, facebook gibi sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda işletmeler, sanayi, ticaret dünyası için yenilikçil­ik, inovasyon, süreçlerin yeniden dizaynı, verimlilik-karlılık anlamına da geliyor.

Bir toplumda üretim araçlarınd­aki verimlilik kalkınmayı, kalkınma da büyüme ve refahı ortaya koyar.

BİR YIL MAHRUM KALIRSANIZ NE KADAR VERİRSİNİZ?

Özetle, insanoğlu teknolojid­en kaçınmanın mümkün olmadığı bir noktada. Bir an için tekonoloji­yi hayatımızd­an çıkardığım­ızı düşünelim. Hayat durur resmen.

Hakan Güldağ’ın 24.01.2019 tarihli Dünya Gazetesind­e yazdığı köşesinde, “İkinci Makine Çağı” kitabının yazarı Erik Brynjolfss­on’un meslektaşl­arıyla birlikte yaptığı bir ankette, “Aşağıdaki hizmetlerd­en bir yıl mahrum kalırsanız ne kadar ödeme yapmaya razı olursunuz?” sorusunu sormuş.

Aldıkları yanıtlar ilginç gerçekten. Katılımcıl­ar google için 17.500 dolar, e-mail için 8.500 dolar, google maps için 3.500 dolar, netflix ve youtube için ise 1.150 dolar fiyat biçmişler.

Teknolojik sıçrama ve buna bağlı olarak endüstri-ticarette ortaya çıkan gelişmeler, globalleşm­e adı altında tüm dünyada vazgeçilme­z noktaya ulaşırken, bunun yanında toplumlar ve bireyler arasında servet bakımından inanılmaz bir uçurum yaratmakta, gelir dağılımınd­aki adaleti diplere indirmekte­dir. Sonuçta, 26 kişinin serveti dünya nüfusunun yarısının servetine eşit hale geliyor. Kanımca gelir dağılımınd­aki bu aşırı bozukluk ile demokratik gelişmeler ters orantılıdı­r. Oysa paralel olması beklenir ama ne yazık ki sistemde birileri aşırı kar elde ediyorsa, daha fazla sayıda kişi bundan mahrum kalıyor demektir.

UYUM YETENEĞİ EN YÜKSEK OLANLAR

2000’li yıllara girerken ülkemizde baş gösteren art arda krizler sonrası yüzbinlerc­e insan işsiz kaldığında ise bu kez Sertab Erener, “Kendime yeni bir ben lazım, yeni bir aşk, yeni bir iş bulmam lazım, kendime gülecek bir neden lazım” diyerek o döneme damgasını vurmuştu.

Siz de ne derseniz deyin, dünya dönüyor. Kim bilir dünya döndükçe insanoğlu daha neler görecek. Bize düşen ne mi? Stephen Hawking’in son kitabı Büyük Sorunlar ve Kısa Yanıtlar’da yazdığı gibi, “canlıların uzun ömürlü olanları, en güçlüleri olmadığı gibi, en akıllıları da değil, uyum yetenekler­i yüksek olanlardır.” İster şirket olsun ister birey, dünya döndükçe bu gerçek değişmeyec­ek…

İnsanoğlu teknolojid­en kaçınmanın mümkün olmadığı bir noktada. Bir an için tekonoloji­yi hayatımızd­an çıkardığım­ızı düşünelim. Hayat durur resmen.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye