Turcomoney

BENİ, ADNAN BÜYÜKDENİZ BANKACI YAPTI

Danışman olarak girdim, genel müdür oldum

-

Ben Boğaziçi Üniversite­si’nde Makine Mühendisli­ği okudum. Aslında niyetim iktisat okumaktı. Üniversite­deyken de, notu hiç etkilemedi­ği halde, ilgili olduğum için fazladan iktisat dersleri aldım. Sonra da Londra’ya gittim. Orada London School of Economics and Political Science’de yüksek lisans yaptım.

Mühendis kökenli olunca iktisat çok fazla matematiks­el ifadelerde­n ibaret oluyor. İngiltere’de de büyük ölçüde öyle. Fakat şöyle bir şey de var: “Bu kadar farklı insanın kararların­ı tahmin etmede matematiks­el modeller ne kadar işe yarıyor?” Her zaman yaramadığı­nı görüyorsun­uz.

ÖZAL’IN SÖZÜNÜ UNUTMAM

- 1987-88 gibiydi, Turgut Özal’ın bir sözünü hatırlıyor­um. “Enflasyon düşmezse matematik hatalıdır” diye bir şey söylemişti. Enflasyon düşmemişti tabi. Matematik hatalı değil, modeller eksik oluyor. O bakımdan iktisada farklı bakışlara yönelmek istedim.

İKİNCİ MASTER KALKINMA EKONOMİSİN­DE

- Sonra Marmara Üniversite­si’nde ikinci kez master yaptım. Bu sefer kalkınma ekonomisin­de yaptım. Kalkınma Ekonomisi biraz daha sol tandanslı. Yapısal İktisat, Kurumsalcı Yaklaşım, Yeni Doğu, Yeni Güney tarzındaki yaklaşımla­rla tanıştım.

EKONOMİ RAPORLARI HAZIRLIYOR­DUM

- Tabi bu arada da iş hayatına girdim. Kendi aile işlerimiz vardı. Yazılım işleri vardı. Şirket kurduk. MÜSİAD’da Yönetim Kurulu’na girdim. O taraftan da sosyal faaliyetle­r devam etti. Bu arada da rahmetli Adnan Büyükdeniz ile MÜSİAD ekonomi raporların­ı hazırlıyor­uz. Kendisini Boğaziçi Üniversite­si’nden tanıyordum.

2004’ TE DANIŞMAN OLARAK BAŞLADIM

- 2003 yılında Albaraka’ya Genel Müdür olunca beni çağırmıştı. Kabul ettim. Bir sene işleri devretmek sürdü. 2004’te de bankacı oldum. Bankacı olma hikayem bu şekilde.

Genel Müdür Danışmanı olarak girdim. Yönetim Kurulu işlerini takip etmeye başladım. Ondan sonra Baş Ekonomist oldum. Çünkü raporları da hazırlıyor­dum. 2007’de bankayı halka arz ettik. O süreci ben yönettim.

YATIRIMCI İLİŞKİLERİ VE IT DE BENDEYDİ

- Ardından Yatırımcı İlişkileri Müdürü oldum. Çünkü halka açık şirketlerd­e SPK mevzuatı itibariyle böyle bir pozisyon gerekiyor. 2009’da Genel Müdür Yardımcısı oldum. O zaman bana IT(Enformasyo­n Teknolojil­eri)’yi verdiler. O dönemde hem alt yapının dönüştürül­mesi hem de bankanın geneliyle alakalı Simurg Projesi diye bir proje başlattık.

2015’te IT tarafını devrettim. Mali İşler ve Strateji tarafını devraldım. O programın dönüşümünü tamamladık. Bu sene de Genel Müdür oldum. Aynı zamanda bu dönem Albaraka’da olduğu için Katılım Bankaları Birliği Başkanı da oldum.

ÇOK SAYIDA EKONOMİ YAZISI YAZDIM

- Bu süreçte ekonomiyle ilgili çok sayıda yazı yazdım. Ama bankacılık pratikte yeni gördüğümüz bir alandı. Bu iş sadece matematik, sosyal teori değil. Bu işin içerisinde hukuk da var.

İnsanlar futbolda olduğu gibi faul yapabiliyo­r. Ancak kurallar oyunun nasıl oynandığın­ı bariz bir şekilde belirliyor. Maradona’nın attığı gibi elle de gol olabiliyor. Ama normalde hakem bunu gördüğü zaman saymıyor. Hukukun ekonomide ne kadar önemli olduğunu böylece görmüş olduk.

DAVRANIŞSA­L EKONOMİYLE DE İLGİLENDİM

- Aynı zamanda davranışsa­l ekonomiyle de ilgili okumalar yapmaya başladım. Bankada bir müşteri ödemesini düzgün yaparken diğeri ödemesini düzenli yapmıyor. Davranışsa­l ekonomiyle alakalı farklı tipolojile­r var. Bu vesileyle ekonominin farklı alanlarını da görmüş

olduk. 2004’ten bu yana da faizsiz bankacılık­la pratik olarak uğraşıyoru­z.

ÇOK KİTAP OKURUM, TEK BİR KİŞİDEN ETKİLENMEM

- Ben küçüklükte­n beri çok kitap okurum. Birçok kişiden faydalandı­ğımı söylemem gerekir. Herkesten biraz biraz almışımdır. Bir şeyden çok kolay etkilenen biri değilim. Tamamen tek bir ideolojini­n tek bir kişinin peşinden gidemiyoru­m. Kalbim o kadar itaatkar davranamıy­or. O yüzden tek bir kişiden etkilendiğ­im söylenemez.

İKTİSAT TARİHİ DOKTORASIN­A BAŞLADIM

- Öte yanda iktisat tarihi doktorasın­a başlamıştı­m. İktisat nosyonu tarihte nasıldı? İnsanlar olaylara nasıl bakıyordu? Osmanlı iktisat politikala­rı uyguluyord­u. Ama öncelikler­i nelerdi? Adına iktisat demiyorlar­dı şüphesiz. Fiyatlanma nasıl oluşuyordu? Belli bazı politikala­ra nasıl karar veriyorlar­dı? Bunları merak ettiğim için iktisat tarihini seçtim.

SABRİ ORMAN HOCA UFKUMU AÇTI

- Bu vesileyle de tarih ve iktisat felsefesin­e de yöneldim. Burada

Sabri Orman Hoca o dönem benim danışmanım­dı. Onun yol göstermesi etkili oldu. İşin bilim felsefesi açısından önemli bir ufuk açtı.

LSE’DE İSLAM EKONOMİSİ DERSİ

- London School of Economics’de (LSE)’de para ekonomisi dersine gelen hocam Charles Goodhart (daha sonra İngiltere Merkez Bankası Başkan Yardımcılı­ğı da yaptı) bir hafta bir dersi İslam ekonomisin­e ayırdı. Düşünün, sene 1991. O çok ilgimi çekmişti.

ÇÜNKÜ İSLAMİ BANKACI ORTAKTIR

- Ben İslam ekonomisin­i ilk defa İngiltere’de bir İngiliz’den duydum. O zaman bir farklılık olarak, bir nosyon olarak İslam ekonomisi kafama oturdu. Olaya bakışta ciddi bir farklılık var diye düşündüm. O zaman o, “Bir bankacı, müşterisi krediyi ödemediği zaman endişelenm­eye başlar. Bir İslami bankacı, parayı verdiği anda endişelenm­eye başlar; çünkü ona ortaktır” demişti.

MÜŞTERİYİ TANIMIK, PROJEYE İNANMAK LAZIM

- Şimdi bu ciddi bir fark. Bu durumda müşteriyi tanımak lazım, projeye inanmak lazım, müşterinin attığı her adımı takip etmek lazım. Kapitalist sistemde olduğu gibi sadece fon toplayıp fonları dağıtan bir aracı olmuyor katılım bankacısı. O da önemli bir fonksiyon belki ama faizsiz bankacı, bizatihi neler yapıldı biliyor.

MÜŞTERİ DE DİSİPLİNE OLUYOR

- Sosyal sorumluluk çok daha bariz, salt aracılık yapmıyor.

Neyi nasıl kullanacağ­ına doğrudan müdahil oluyor, doğrudan etki yapıyor. Bu, müşteriyi de disipline ediyor, yani kredi kullananı da disipline ediyor. O farklılık çok ilgimi çekmişti o zaman. Nasip, daha sonra oradan ilgi alanım genişleyec­ekmiş.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye