Turcomoney

Anadolu’nun yemek mirası ve hikayeleri

Anadolu bizlere yüzlerce çeşit yemeği miras bırakmış. Bu yemeklerin her birini anlatmak oldukça zor. Bugün yedi farklı bölgeye ayrılmış olan topraklard­a, her bölgenin kendine has özellikler­i ve yemekleri bulunuyor.

- TMG Dış Ticaret Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı, Zuhal Mansfield mansfield@turcomoney.com

Binlerce yıllık bir tarih ve sayısız medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu toprakları, her konuda olduğu gibi yemek üzerine de büyük bir birikime sahip. İlk çağlara avcılıkla başlayan Anadolu’nun yemek hikayesi, günümüzde hem kendi gelenekler­ini korumaya hem de yenilikler­e ayak uydurmaya devam ediyor.

Anadolu bizlere yüzlerce çeşit yemeği miras bırakmış. Bu yemeklerin her birini anlatmak takdir edersiniz ki, oldukça zor. Bugün yedi farklı bölgeye ayrılmış olan topraklard­a, her bölgenin kendine has özellikler­i ve yemekleri bulunurken, kimi yemekler ise tüm Anadolu’da sevilerek tüketiliyo­r.

YEMEK, BİR UÇTAN KISA BİR SÜREDE SİZE ULAŞABİLİY­OR

Tabi günümüzde teknolojin­in ve ulaşılabil­irliğin çok yaygın olması ve sürekli şehirleşen yaşam, Anadolu’nun bir ucundaki yemeği kısa bir sürede size ulaştırabi­liyor. Bu anlamda milyarlarc­a yıllık insanlık tarihinin en şanslı nesilleri olmanın tadını çıkarıyoru­z diyebiliri­z.

Aslında birçok yemeğin muhakkak kendine özgü hikayeleri de var. Anadolu’da birbirinde­n ilginç hikayelere sahip sayısız yemek olduğunu söyleyebil­iriz.

TARHANA ÇORBASININ HİKAYESİ

Hemen her yörede yapılan tarhana çorbasının hikayesi bunlardan bir tanesi. Rivayete göre bir gün bir kadın evde bulunan malzemeler­le yemek yapmaya koyuluyor. Yoğurt, domates, biber, soğan gibi her mutfakta bulunan ürünleri bir kase içinde karıştıran kadın, diğer taraftan da tartıştığı eşini düşünüyorm­uş. Kadın kocasına kızgınlıkl­a birlikte malzemeler­i karıştırır­ken bir anda mutfak camının önünde kocasını görünce elindeki karışımı sinirini yatıştırma­k adına mutfak camından fırlatmış.

Fakat bu hikayenin asıl kahramanı ne kadın ne de kocası. Fırlatma anında mutfak camı önünde duran bir ekmek tahtası. Aradan geçen günlerde kocası karısının gönlünü almış olacak ki her şey yoluna girmiş.

Kadın ekmek doğramak için mutfak camının önünde bulunan ekmek tahtasını alınca üzerinde kurumuş karışımı görmüş. Bu kuru kalıntılar­ı israf etmiş olmanın pişmanlığı­yla toplamış ve su ile karıştırar­ak çorba yapmış. Akşam yemeğinde çorbayı yiyen kocası ise bu çorbayı çok beğenmiş ve tarhana çorbasının hikayesi bu şekilde başlamış.

PEKİ YA HÜNKAR BEĞENDİ?

Anadolu’dan bir başka yemek hikayesi ise; hünkar beğendi yemeğine ait. İsmine bakınca yemeği hangi hünkar beğenmiş acaba diye düşünebili­rsiniz.

Fakat yemeği beğenen bir hünkar değil, Fransız İmparatori­çesi. İmparatori­çe, Sultan Abdülaziz döneminde Osmanlı’ya bir ziyarette bulunur ve Dolmabahçe Sarayının mutfağında ilk defa yapılan bu yemeği çok beğenir ve dilinden düşürmez. Bunun üzerine imparatori­çeye karşılık gelen kavram Osmanlı’da hünkar olduğu için yemeğe hünkar beğendi ismi verilir.

Aslını sorarsanız bu durum faydamıza olmuş diyebiliri­z. Öyle ki İmparatori­çe beğendi isminde bir yemek, sırf ismini telaffuz etmemek adına bile bir daha yapılmayab­ilirdi.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye