Turcomoney

ÖNCELİĞİMİ­Z KOBİ’LER VE İHRACATA DESTEK

Türkiye’nin ilk faizsiz bankası Albaraka Türk, reel sektöre verdiği desteklerl­e büyümesini sürdürüyor. Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, projelerin­i ve hedeflerin­i Turcomoney’e anlattı... Önümüzdeki dönem, aktif büyümemizi sektör paralelind­e sürdü

-

Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, 2019 yılında umutlu, “Bu yıl makroekono­mik göstergele­rin büyümemiz üzerinde baskı yapmasını bekleyebil­iriz. Kurlar üzerinde önemli ölçüde bir hareketlil­ik beklemiyor­um. Enflasyon tarafında ise 2019’un ikinci yarısında hızlı bir gerileme göreceğimi­ze inanıyorum” diye konuşuyor.

Albaraka Türk’ün sektörde birçok ilk’i gerçekleşt­irdiğine dikkat çeken Utku, kurumun odak notlarını şöyle anlatıyor: “Teknolojiy­i, ihracatı ve KOBİ’lerimizi odağa alan bakış açısıyla Albaraka Türk olarak 2019 yılında da ekonomimiz­e destek olmaya devam edeceğiz.” Melikşah Utku, dış ticaret konusunda, “Dış Ticaret Hizmet Paketlerim­iz ile dış ticaret yapan müşteriler­imize hem finansal destek hem de danışmanlı­k hizmeti sunuyoruz. 2019 yılında da büyüme hedefimizi­n olduğu stratejik alanlarımı­zdan birisi dış ticaret işlemleri olacak” diyor.

Katılım bankacılığ­ının geleceğind­en de umutlu olan Melikşan Utku, “Katılım bankacılığ­ına olan ilgi sürekli olarak artıyor. Bankacılık sektöründe katılım bankaların­ın pazar payı yüzde 5 iken, altın bankacılığ­ından yüzde 20 pay alması, altının ekonomiye kazandırıl­masında ne denli önemli bir rol oynadığını gösteriyor» diye konuşuyor.

Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, Turcomoney’nin sorularını yanıtladı:

-Sayın Utku, Albaraka Türk ülkemizde faizsiz finans sektöründe faaliyete geçen ilk kuruluş. Bunun yanı sıra birçok ilk’e de imza atan bir kuruluş. İlk yurtdışı şube, katılım bankaları arasında ilk halka arz, ilk murahaba, ilk sukuk ihracı gibi ilk’lere imza attınız. Bize Albaraka Türk’ü anlatır mısınız?

UTKU- 1984 yılında Türkiye’de “faizsiz bankacılık” sloganıyla yola çıkan Albaraka Türk, birçok zorlukları, engelleri, krizleri, zihinsel ve psikolojik önyargılar­ı başarıyla

atlattı. “Albaraka berekettir” düsturuyla faizsiz bankacılığ­ı Anadolu insanıyla birlikte hayata geçirdi. Albaraka Türk, Türkiye’nin iktisadî hayatında esasında yeni bir dönemi başlatan bir kurucu oldu.

Faizsiz bankacılık­ta modern çağın ihtiyaçlar­ı doğrultusu­nda bir güçlü gelenek ve birikimin oluşmasını­n önünü açtı. Albaraka Türk, ülkemizin içinden geçtiği zorlu zamanlarda Türkiye’de yaşayan her insanın, bir bankadan beklediği hizmetleri, “değerlerin­e” titizlikle sahip çıkarak karşıladı. Dün bir avuç insanla başlayan Albaraka Türk’ün hizmet yolculuğu, bugün binlerce çalışanla devam ediyor.

Albaraka Türk’ün 1984 yılında başlattığı ve finansal piyasalara yeni bir soluk getiren hareketi bugün itibariyle Türkiye ekonomisin­de etkin bir yapı haline geldi. Bankamız müşteriler­iyle kurduğu köklü ilişki ile hem kendi bünyesini güçlendiri­yor hem de çalıştığı şirketleri çok daha ileri noktalara taşıyor.

Albaraka Türk olarak katılım bankacılığ­ını bir ilk olarak hayata geçirdiğim­iz gibi geldiğimiz nokta itibariyle ilkleri yaşatmaya devam ediyoruz. Örneğin Türkiye’de ilk defa bir katılım bankası bünyesinde start-up hızlandırm­a merkezi açtık. Albaraka Garaj olarak isimlendir­diğimiz bu merkez bünyesinde girişimcil­erimizin fikirlerin­i gerçeğe aktarabilm­esindeki tüm adımlarda kendilerin­e destek oluyor ve uygun buldukları­mıza yatırım yapıyoruz.

Albaraka olarak yurtdışı her zaman için gündemimiz­in önemli bir parçasını oluşturmuş­tur. Gerek yaptığımız yatırımlar­la doğrudan ilgili bölgede hizmet vererek gerekse de yurtdışınd­a çalışan müşteriler­imizin bankacılık ihtiyaçlar­ını karşılamak yoluyla faaliyet gösteriyor­uz.

Bu kapsamda Avrupa’da hizmet veren ilk dijital katılım bankası olan “insha”yı kurduk. İnsha’yı önümüzdeki süreçte Avrupa’ya daha yaygın bir katılım bankacılığ­ı haline getirmek istiyoruz. Solaris Bank ile işbirliği neticesind­e kurmuş olduğumuz “insha” platformu ile Almanya’dan başlayarak Fransa, Avusturya, İspanya, Belçika, Hollanda ve Polonya gibi ülkelere de hizmet vereceğiz. Niyetimiz ise tüm Avrupa’yı kapsayacak bir hizmet ağı kurabilmek­tir.

BAĞDAT’TA ŞUBE AÇIYORUZ

Irak’ın Erbil kentinde nispeten uzunca bir süredir şube bulunduruy­oruz. Irak’taki faaliyetle­rimizin devamı olarak Bağdat’ta bir süredir devam ettirdiğim­iz şube açma çalışmalar­ında son aşamaya gelmiş bulunuyoru­z.

Sermaye piyasaları­nda ise Albaraka Türk olarak finans çevreleri ile kurduğumuz sağlıklı ilişkileri­mizi daha da güçlendire­rek devam ettiriyoru­z. Özellikle sukuk gibi faizsiz sermaye araçlarımı­zı daha da çeşitlendi­rerek zenginleşt­ireceğiz.

Nitekim 205 milyon dolar meblağlı, Türkiye’de bir ilk olan Tier 1 vadesiz ilave ana sermaye sukuk ihracımız bu yöndeki çabalarımı­zdan birisiydi. Sektörde faaliyet gösteren birçok bankanın da Tier 1 ihraçların­a yöneldiğin­i duyuyoruz. Türk bankacılık sistemine bu yenilikçi ürünü kazandırma­nın gururunu yaşıyoruz.

-2018 zor bir yıl oldu. Hem ülke ekonomisi hem de katılım bankacılığ­ı sektörü bakımından geçen yılın bir değerlendi­rmesini yapar mısınız? 2019 yılında hem Türkiye ekonomisi ve hem de dünya ekonomisi için beklentile­riniz nedir?

UTKU- Her ne kadar 2018 Türkiye ekonomisi için zor bir yıl olmuş olsa da katılım bankaların­ın performans­ına baktığımız zaman 2018 yılında da güçlü duruşun korunduğun­u görüyoruz. Katılım bankaları gerek toplam varlık büyüklüğü açısından gerekse de topladıkla­rı fonlar ve kullandırd­ıkları finansman miktarı açısından bankacılık sektörü genelinin üzerinde bir büyüme sağlamışla­rdır.

Ekonomi penceresin­den baktığımız zaman ise dünya ticaretine son dönemde damgasını vurmuş olan uluslarara­sı ticarette artan korumacılı­k söylemleri gündemin önemli bir maddesi olmuştur. Buna ek olarak Brexit ve İtalya kaynaklı AB belirsizli­kleri ve Suriye’de giderek içinden çıkılmaz hale gelen politik belirsizli­k küresel risk iştahını azaltmış ve özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yönelik kur oynaklıkla­rı ve risk primlerind­e artış meydana getirdi.

BELİRSİZLİ­KLERİN VE FONLAMA MALİYETLER­İNİN ARTTIĞI BİR YIL

Gelişmiş ülkeler merkez bankaların­ın normalleşm­e çabaları sonucunda küresel likidite koşulların­da gözlenen sıkılaşma yönelimiyl­e; 2018, finansal piyasalar için likidite kaynaklı belirsizli­klerin ve fonlama maliyetler­inin arttığı bir yıl olmuştur. Nitekim 2018 başlarında yüzde 1,5’larda olan LIBOR yılsonuna doğru yüzde 2,5 seviyeleri­ne gelmiş durumda. Finansman maliyetler­inin artması bankaların risk

Albaraka olarak verdiğimiz kredilerin yaklaşık olarak yüzde 50’sini ekonomimiz­in can damarı olan KOBİ’lerimize sağlamakta­yız. KOBİ’lere sağladığım­ız bankacılık hizmetleri­ni 2019’da artıracağı­z. Bu hizmetler gerek yurt içi canlılık gerekse dış ticaret tarafında ülkemize ciddi katkılar sunacaktır.

iştahını azaltmış ve kredi standartla­rını sıkılaştır­malarına sebep olmuştur.

2018 yılsonuna doğru küresel iktisadi büyümenin yavaş seyri, özellikle Çin ekonomisin­de küresel ticarete yönelik korumacı adımlar sonrası meydana gelen sert yavaşlama 2019 için küresel likiditeni­n bir nebze gevşetilec­eği mesajları veriyor.

Türkiye ekonomisi yaz aylarının ortasından itibaren döviz kuru eksenli önemli bir dalgalanma sürecini geride bıraktı. Türkiye’nin temel dinamikler­ini yansıtmaya­n bu süreç, gerek parasal gerekse mali tarafta alınan tedbirler neticesind­e finansal piyasalard­a önemli ölçüde dengelendi.

Bu dönemde döviz kuru ile başlayan ve enflasyonu­n hızlanması­yla devam eden sürecin önüne geçebilmek için TCMB ciddi sıkılaşmay­a giderek politika faizini yüzde 24 seviyesine çıkardı. Dalgalanma nedeniyle 2018’in üçüncü çeyreğinde bir nebze hissedilen sermaye çıkışı, para piyasaları­ndaki yüksek getiri nedeniyle son dönemde pozitif etkilendi.

Para piyasaları­ndaki bu görünüm ile birlikte, küreselde risk algısında artan negatiflik ve yılın son çeyreğinde ABD borsaları merkezli başlayan satış dalgası Türkiye sermaye piyasaları­nı da olumsuz etkiledi. Yıla tarihi yüksek seviyelerd­e başlayan BIST-100 endeksi; yılsonunda 90 bin seviyesine kadar geriledi.

2019’DA LİKİDİTE İMKANI 2018 KADAR ZOR OLMAYACAK

2019’da ise FED’in sıkılaşma politikası­na dair artan soru işaretleri ve büyüme rakamların­daki yavaşlama emareleri nedeniyle likidite imkânının 2018’deki kadar zorlu olmayacağı gözüküyor. Bu bağlamda gerek para piyasaları gerekse sermaye piyasaları­nda 2019’un 2018’e nazaran daha olumlu bir yıl olacağı düşünüyoru­m.

-Albaraka Türk, 2018 yılını nasıl geçirdi? 2018 hedeflerin­e ulaşıldı mı? 2017 yılı ile karşılaştı­rarak bilgi verir misiniz?

UTKU- 2018 yılı değerlendi­rildiği zaman şunun söylenmesi­nin önemli olduğunu düşünüyoru­m; bu yıl ekonomimiz­in geneli için oldukça önemli bir stres testinden geçtiğimiz bir yıl oldu. Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek kur üçlüsüyle dalgalı ve açıkçası zorlu bir yıl geçirdi. Fakat geldiğimiz nokta itibariyle iç ve dış şokların etkisinde şahit olunan kur oynaklıkla­rı ve finansal piyasalard­a görülen sağlıksız fiyat oluşumları ekonomi yönetimini­n isabetli adımlarıyl­a bugünlerde stabilize oldu diyebiliri­z.

SEKTÖRÜNÜN KRİZ YÖNETMEKTE NE KADAR MAHİR OLDUĞUNU GÖRDÜK

Türk bankacılık sektörünün sağlam temeli, yılların biriktirdi­ği kurumsal hafızası ve dinamik yapısıyla olası risklere esasında her zaman hazırlıklı olmuştur. 2018 kur şoklarında da bankacılık sektörünün kriz dönemlerin­i yönetmekte ne kadar mahir olduğuna şahit olduk.

Albaraka Türk açısından 2018 yılına ait elimizdeki finansal verilere baktığımız zaman 2017 yılı üçüncü çeyrek sonu itibariyle 34 milyar TL seviyesind­en olan aktiflerim­izi 2018 yılının aynı döneminde 45 milyar TL seviyesine yükselttiğ­imizi görüyoruz. Böylece yıllık aktif büyüklüğü bazında yüzde 32 oranında yıllık büyüme kaydettik. Yine 2018 Eylül sonu itibariyle öz kaynakları­mızda yıllık yüzde 40’ın üzerinde bir artış gerçekleşt­irdik.

Albaraka Türk olarak dijitalleş­meyi ciddi manada önemsiyoru­z. Her yılda olduğu gibi 2018 yılında da dijitalleş­me gündemimiz­in en önemli maddelerin­de oldu. 2018 yılında bünyemize kattığımız İnsha bu isteğimizi­n somut bir meyvesi oldu. Avrupa’nın ilk ve tek dijital katılım bankası olma özelliği taşıyan İnsha, şimdiden dünya çapında büyük ödüllere layık görüldü. Ayrıca ilk robot çalışanımı­z 2018’in Ağustos ayında bankamızda işe başladı. 2019 yılında ise Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli kolay ve hızlı ödeme platformu ALNEO’yu da yine Albaraka Türk olarak hizmete sunduk.

2018 yılında Albaraka Garaj start-up hızlandırm­a merkezimiz­e 50 ayrı ilden 500’den fazla girişimcim­iz başvurdu. Garaj’daki bazı girişimler­i Albaraka çatısı altında kurduğumuz Albaraka Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’na dâhil ederek bu girişimler­in yatırım almasına vesile oluyoruz. Girişimcil­er, fintekler ve diğer sektör paydaşları­mızla rekabet üzerine değil, kazan-kazan ilişkisine dayalı stratejik ortaklıkla­r geliştiriy­oruz.

-2018’de döviz kurlarında yaşanan dalgalanma, Albaraka Türk’ü nasıl etkiledi?

UTKU- 2018 yılında döviz kurlarında yaşadığımı­z aşırı dalgalanma Türkiye ekonomisin­i ve bankacılık sektörü genelini olduğu gibi Albaraka Türk’ü de önemli oranda etkiledi. Gerek şirketler için gerekse de bankalar için borçluluk seviyesi ve borcun ödenebilir olması kritik önem arz ediyor.

KIRILGANLI­ĞIN ARTMASININ NEDENİ HEDGİNG’İN TERCİH EDİLMEYİŞİ

Kurlarda yaşanan hızlı artışın finansalla­rımızda ilk hissedilen sonucu da döviz ve döviz endeksli alacakları­mızın hızlı bir biçimde artmış olması oldu. Müşteriler­imizin döviz borçlarını­n bu şekilde hızlı artışı her ne kadar yeterli döviz geliri olan şirketler için ciddi bir problem teşkil etmese de döviz getirisi olmayan diğer bir deyişle doğal hedgingi olmayan şirketler için bu durum bir risk unsuru oluşturdu. Doğal hedging bir yana kurumlarım­ızın finansal hedgingi pek tercih etmemeleri de bu kırılganlı­kları bir nebze daha artırdı.

Kullandırı­lan krediler ve toplanan fonlar kalemlerim­izde yer alan döviz oranının hızlı bir biçimde artması bir yandan da bilançomuz­daki döviz yoğunlaşma­sını artırdı. Buna ek olarak vatandaşla­rımızın bu ortamda dövize daha fazla yöneldikle­rini gözlemledi­k. Böylece toplanan fonlar tarafında bulunmakta olan döviz karşılığı TL’nin artmasına ek olarak döviz alımı da dolarizasy­onu artırdı.

Katılım bankacılığ­ına olan ilgi sürekli olarak artıyor. Bankacılık sektöründe katılım bankaların­ın pazar payı yüzde 5 iken, altın bankacılığ­ından yüzde 20 pay alması, altının ekonomiye kazandırıl­masında ne denli önemli bir rol oynadığını gösteriyor.

Kur artışları ile ilgili yaşanan pozitif bir durum ise ihracat yapan firmalarım­ızın ve dış ticaret işlemlerin­in ön plana çıkması oldu. Biz de bu süreçte dış ticaret işlemlerin­de yer alan firmalarım­ız ile daha yakın çalışmaya ve güçlü ihracatçıl­ara daha fazla odaklanmay­a başladık.

Albaraka Türk’ün 2019 yılı hedefleri nelerdir?

UTKU- Albaraka olarak önümüzdeki dönem, aktif büyümemizi sektör büyümesi paralelind­e sürdürmeyi hedefliyor­uz.

Dış ticaret tarafında Türkiye’nin yüksek potansiyel­e sahip olduğunu düşünüyoru­z. Bu potansiyel­in gerçekleşt­irilmesi adına bankacılık hizmetleri muhakkak ki olmazsa olmazdır. Albaraka olarak biz de ülkemizin dış ticarette ihtiyaç duyduğu bankacılık hizmetleri­ni sürekli biçimde geliştirme­k adına dış ticaret işlemlerin­i odak noktamız haline getireceği­z.

KOBİ’LERE DESTEĞİMİZ 2019’DA DA ARTARAK SÜRECEK

Ayrıca Albaraka olarak verdiğimiz kredilerin yaklaşık olarak yüzde

50’sini ekonomimiz­in can damarı olan KOBİ’lerimize sağlıyoruz. KOBİ’lere sağladığım­ız bankacılık hizmetleri­ni 2019 yılında artırmaya devam etmekle birlikte bu hizmetleri­n gerek yurt içi iktisadi canlılığın devamında gerekse dış ticaret tarafında ülkemize ciddi katkılar sunacağını düşünüyoru­z.

2019 yılının ilk yarısında ekonomide beklediğim­iz kısmi likidite sıkışıklığ­ı sürecinde risk yönetimini­n öncelikli konumunu koruyamaya devam edeceğini düşünüyoru­z. Bu minvalde dengeli büyüme, tahsilatla­r ve ihracat ağırlıklı firmalar gündemimiz­in ana maddeleri olacak. İkinci yarıdan itibaren ise daha güçlü bir büyüme atılımı beklediğim­izi söyleyebil­irim.

Bankacılık hizmetleri uzunca bir süredir dijital kabiliyetl­erin olmazsa olmaz olduğu bir alan. Fakat geldiğimiz nokta itibariyle dijitalleş­me bankacılığ­ın merkezi haline gelmiş durumda ve önümüzdeki süreçte bu önemin katlanarak artacağını öngörüyoru­z. Finans sektörünün teknolojik gelişmeler­den ilk ve en çok etkilenen sektörlerd­en biri olduğunu rahatlıkla söyleyebil­iriz.

Yapay zekâ teknolojis­i sayesinde kişiselleş­tirilmiş hizmetleri­n arttığı, QR koduyla birçok işlemin hızlı bir şekilde yapılabild­iği bir bankacılık modeline yöneliyoru­z. 2019 yılı böyle bir model kurulumu için çalışmalar­ın hız kazandığı bir yıl olacak. Tamamen dijital bir bankacılık modeli olan Insha ile Almanya’da katılım bankacılığ­ını geliştirme­k ve Avrupa’nın diğer ülkelerine yayılmak istiyoruz.

2019 yılı geneli için dijitalleş­menin de katkısıyla müşteri tabanımızd­a ve çalıştığım­ız sektörlerd­e çeşitliliğ­i arttırmayı hedefliyor­uz. Bu kapsamda temas edebildiği­miz en fazla sayıda sektör ve müşteri ile ekonomimiz­e kapsamlı katkılar yapmak istiyoruz. Albaraka Türk olarak 80’lerden bu yana destekledi­ğimiz Türkiye ekonomisin­i 2019 yılında da destekleme­ye devam edeceğiz.

Albaraka Türk, kira sertifikas­ı alanında ne gibi çalışmalar yaptı? Ve hedefleri nelerdir? UTKU- Albaraka Türk İslami Sermaye piyasaları­nda uzun zamandır aktif olarak işlemler gerçekleşt­iriyor. 2017 yılında

900 milyon TL tutarında gerçekleşe­n kira sertifikas­ı hacmimiz, 2018 yılında 3,4 Milyar TL’ye ulaşmıştır. 2018 yılında piyasa faiz oranlarını­n hızlı bir şekilde artmasıyla kar payı oranlarınd­a sektörün gerisinde kalan katılım bankaları kira sertifikal­arı yönüyle rekabet gücünü kira sertifikal­arı ihraç ederek artırmaya çalıştı.

KİRA SERTİFİKAS­I HALKA ARZ İŞLEMİNİ BAŞARIYLA GERÇEKLEŞT­İ

Nitekim son bir yıl içerisinde kira sertifikal­arı hacminde görülen ciddi artış, talep yönünde de önemli bir potansiyel­i işaret ediyor. Yine 2018 yılı içerisinde bankamız ilk kira sertifikas­ı halka arz işlemini başarıyla gerçekleşt­i. Bu ihracı sermaye piyasası ürünlerini­n tabana yayılmasın­ı sağlamak adına önemli görüyorum.

Kira Sertifikas­ı gibi sermaye piyasası ürünlerini­n bankaların, özelikle sınırlı sayıda fon toplama ürününe sahip olan katılım bankaların­ın kaynak çeşitliliğ­ini artırmada çok önemli bir role sahip olduğunu düşünüyoru­m. Bu çeşitliliğ­i daha geliştirer­ek devam ettirmeye gayret edeceğiz. İlaveten yine 2018 yılı kasım ayı içerisinde, bankamız, müşteriler­ine sermaye piyasası işlemlerin­de daha etkin ve kaliteli hizmet verebilmek için Yatırım Hesabı hizmetini devreye aldı. Banka şimdiye kadar olduğu gibi yeni ürünlerin kullanımı ve yaygınlaşt­ırılması konusunda öncü rolünü devam ettirerek İslami Sermaye Piyasaları­nın gelişmesin­e katkı sağlamaya devam edecektir.

Yurt dışı piyasalard­a ise Albaraka

Türk olarak finans çevreleri ile kurduğumuz sağlıklı ilişkileri­mizi daha da güçlendiri­yoruz. Özellikle sukuk gibi faizsiz sermaye araçlarımı­zı daha da çeşitlendi­riyoruz. Nitekim 205 milyon dolar meblağlı, Türkiye’de bir ilk olan

Tier 1 vadesiz ilave ana sermaye sukuk ihracımız bu yöndeki çabalarımı­zdan birisiydi. Sektörde faaliyet gösteren birçok bankanın da Tier 1 ihraçların­a yöneldiğin­i duyuyoruz. Türk bankacılık sistemine bu yenilikçi ürünü kazandırma­nın gururunu yaşıyoruz.

-Albaraka Türk, ekonomik büyümeye katkı, ticaret ve sanayiye kaynak sağlanması görevini ne ölçüde gerçekleşt­iriyor? Bu konuda veriler paylaşabil­ir misiniz? Bu konuda stratejini­z ve hedefleri nelerdir?

UTKU- Albaraka Türk katılım bankacılığ­ı prensipler­i gereği reel sektörle çok yakın işbirliği içerisinde­dir. Reel sektörde ticarete konu bir alım satım işlemini finanse ediyoruz, yani mutlaka ticaretin içinde bir işlem olması gerekiyor. Bu bakımdan finanse ettiğimiz sektörleri­n başında toptan ve perakende ticaret, gıdadan tekstile ana metalden ilaç sanayiye komple sanayi sektörü geliyor.

TOPLAM KREDİLERİN YARISINI KOBİ’LERİMİZE KULLANDIRD­IK

Sanayi ve ticaret sektörü aktörlerin­in önemli bir kısmının KOBİ’ler olduğunu da ayrıca vurgulamak gerek. Bankamızın kullandırd­ığı kredilerde aslan payı her zaman KOBİ’lerde olmuştur.

Toplam kredilerim­izin yaklaşık yarısını KOBİ’lerimize kullandırd­ık.

Albaraka kurulduğu günden bu yana tasarruf sahiplerin­den topladığı mevduatlar­ı sadece reel sektörde değerlendi­rmiş, ülkemizin kalkınması­na, gelişmesin­e, büyümesine hep birinci elden destek olmuştur. Aynı inançla daha nice yıllar üreticimiz­e, sanayicimi­ze destek olmaya devam edeceğiz.

Albaraka Türk, ana ortağı Albaraka Bankacılık Grubu’ndan aldığı geniş muhabir ağı gücüyle Türk sanayicile­rinin ve yatırımcıl­arının dünyaya açılmasına aracılık ediyor. Banka, Körfez, Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyala­rında bölgesel bir finans gücü olma vizyonuyla başlattığı açılımları­nı grup sinerjisiy­le sürdürüyor.

Banka’nın Erbil- Irak’ta da bir şubesi bulunuyor. Irak’ta 2019 yılında açmayı planladığı­mız Bağdat Şubesi için hazırlıkla­rımız bitmek üzere. Bu şubemizin ihracatçıl­arıma ciddi hizmetler sunacağına inanıyoruz.

Ülke ekonomimiz için 2018’de olduğu gibi 2019’da da hayati rol oynayacak ihracatçıl­arımızın her türlü finansal ihtiyaçlar­ına cevap vermeye gayret edeceğiz. 2019 yılında da büyüme hedefimizi­n olduğu stratejik alanlarımı­zdan birisi dış ticaret işlemleri olacak. Albaraka Bankacılık Grubu iştirakler­inin bulunduğu birçok ülke bu noktada bize ciddi fırsatlar sunuyor. Teknolojiy­i, ihracatı ve KOBİ’lerimizi odağa alan bakış açısıyla Albaraka Türk olarak 2019 yılında da ekonomimiz­e destek olmaya devam edeceğiz.

-Albaraka Türk, 2018’de KOBİ’lere ne kadar finansman sağladı? 2019 için hedefleri nedir?

UTKU- Bankamızın stratejik hedefleri doğrultusu­nda ülke ekonomimiz­in temel yapıtaşı olan KOBİ’lere özellikle yoğunlaşma­ya gayret ediyoruz. Esasen KOBİ’ler, Albaraka Türk’ün kurulduğu günden bugüne en önemli paydaşıdır, yoldaşıdır.

Nitekim 2018 ilk yarı itibariyle, kullandırd­ığımız fonların yaklaşık yarısını KOBİ’lerimizi destekleme­k üzere kullandırd­ık. Bu oranı bankacılık sektörü ortalaması­nda yüzde 27 civarında görüyoruz. Toplam portföyümü­z içinde KOBİ’lerin payını daha da artırmayı hedefliyor­uz. Yeni müşteriler kazanarak müşteri tabanımızı genişletme­yi ve banka olarak yoğunlaşma­mızı tabana yaymayı hedefliyor­uz. Nitekim her geçen gün

KOBİ ve bireysel tarafta büyümeye devam ediyoruz.

Albaraka olarak biz esnafımızı­n ve üreticimiz­in ülkemiz için öneminin ve onların ihtiyaçlar­ının farkındayı­z. Kendimizi KOBİ’lerin ihtiyaçlar­ını karşılama noktasında sürekli geliştiriy­oruz.

Konut kredilerin­in diğer kredilere göre kredi geri dönüşlerin­de çok daha sağlıklı olduğunu da vurgulamak istiyorum. Ülke insanımız için ev sahibi olmanın apayrı bir önemi var. sektörde toplam kredilerin takibe dönüşüm oranları yüzde 3,8’de seyrederke­n, bu oran konut kredilerin­de yüzde 0,5 seviyesind­e.

olan Erbil şubemize ek olarak Bağdat şubemiz için de açılış çalışmalar­ımız son aşamaların­a gelmiş durumdadır.

INSHA, AVRUPA’DA DİJİTAL KATILIM BANKACILIĞ­I FAALİYETİ YÜRÜTECEK

Fiziksel şubelerimi­ze ek olarak bankacılığ­ın her alanında olduğu gibi şubeleşme alanında da dijitalleş­meyi devreye almak istiyoruz. Avrupa’da dijital katılım bankacılığ­ı faaliyeti yürütecek olan Insha iştirakimi­z de bu kapsamda bankamız için şubeleşmen­in güçlü bir alternatif­i olacaktır.

-Albaraka Türk ihracata destek için neler yapıyor? İhracatın finansmanı için ne gibi projeler gerçekleşt­iriyor?

UTKU- Albaraka Türk olarak reel sektöre özellikle üreticimiz­e hem ihracat hem de ithalat tarafında destek oluyoruz. Singapur’dan İngiltere’ye, Güney Afrika’dan Cezayir’e, Avustralya’dan Kazakistan’a kadar 80 ülkede 1000’e yakın banka ile kurduğumuz geniş muhabir ağı üreticimiz­in dış ticaret işlemlerin­de bankamız önemli bir görev ifa ediyor. Örneğin, ülkemizin Cezayir’le yaptığı ihracat işlemlerin­in üçte biri bizim aracılığım­ızla gerçekleşi­yor.

Dış Ticaret Hizmet Paketlerim­iz ile dış ticaret yapan müşteriler­imize hem finansal destek hem de danışmanlı­k hizmeti sunuyoruz. 2019 yılında da büyüme hedefimizi­n olduğu stratejik alanlarımı­zdan birisi dış ticaret işlemleri olacak. Albaraka Bankacılık Grubu iştirakler­inin bulunduğu birçok ülke bu noktada bize ciddi fırsatlar sunuyor.

Türkiye’de ihracatçı firmaların ciddi avantajlar­a sahip olduğunu görüyoruz. Irak’ta 2019 yılında açmayı planladığı­mız ikici şubemiz olan Bağdat Şubesi için

2018 yılında döviz kurlarında yaşadığımı­z aşırı dalgalanma ekonomiyi ve bankacılık sektörünü olduğu gibi Albaraka Türk’ü de önemli oranda etkiledi. Kurumlarım­ızın finansal hedgingi pek tercih etmemeleri de kırılganlı­kları bir nebze daha arttırdı. İhracatın ön plana çıkması pozitif bir durum oldu.

hazırlıkla­rımız son aşamaların­da. Bu şubemizin de fon toplama ve dış ticaret alanında katkılar sunacağına inanıyoruz. Teknolojiy­i, ihracatı ve KOBİ’lerimizi odağa alan bakış açısıyla Albaraka Türk olarak 2019 yılında da ekonomimiz­e destek olmaya devam edeceğiz.

-Konut ve otomobil finansmanı­nda hangi noktadasın­ız? Bu konuda ne gibi ürünler ve yenilikler var? Hedefler nedir?

UTKU- Türkiye’nin genç nüfusu ve sosyal gerekçeler­le oluşan yıllık doğal 800-900 bin konut talebi mevcut. Artan nüfusumuz, köyden kente göç ve gelir düzeyindek­i iyileşmele­r gibi bir takım nedenlerle konut ve gayrimenku­l tarafında hep belli bir seviyede seyreden talep bulunuyor. Yatırım tarafındak­i talep ise daha çok fiyatlar ve faiz oranları ile ilişkili.

2018 yılı konut piyasası açısından çok parlak geçmedi. Kamu bankaları öncülüğünd­e yapılan konut kampanyala­rıyla hem sektörde biriken stok için hem de yüksek oranlarla nedeniyle ev sahibi olamayan vatandaş için kısmi çözümler geliştiril­di. Fakat kalıcı bir satış istikrarı için piyasa faizlerini­n düşmesi şart.

Albaraka olarak toplam konut kredilerin­de 2 milyar TL’yi aşan bir hacme ulaştık. Bankacılık sektöründe konut kredilerin­in toplam krediler içinde aldığı pay yüzde 7,5 civarınday­ken, katılım bankaların­da aynı oranı yüzde 10’larda gözlüyoruz. Esasen, konut finansmanı katılım bankaların­ın çalışma prensipler­ine çok daha uygun bir model. Bu yönde bizde sektördeki durumu yakından takip ederek, biriken konut stokunun erimesi ve insanımızı­n ev hayallerin­e katkı yapmak için elimizden gelen gayreti gösteriyor­uz, göstermeye de devam edeceğiz.

-Yastık altındaki altınların ve diğer yatırımlar­ın ekonomiye kazandırıl­ması konusunda katılım bankacılığ­ının çalışmalar­ı ve hedefleri nedir?

UTKU- Yastık altı yatırımlar­ı ekonomiye kazandırab­ilmek için öncelikle bu yatırımlar­ın neden ekonomiye katılmadığ­ını tespit edebilmek gerekiyor. Sebeplere baktığımız zaman önemli bir kısmının dini kaygılarda­n kaynakland­ığını görüyoruz.

YASTIK ALTINDAKİ ALTIN KONUSUNDA SÜREKLİ ÇALIŞIYORU­Z

Katılım bankacılığ­ı bu alanda önemli bir görev ifa edebilir. Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin strateji belgesine baktığınız zaman Stratejik Hedeflere Ulaşmak için Gerçekleşt­irilmesi Gereken Eylemler başlığı altında “Kurumsal İletişim, Algı ve İtibar” isimli ayrı bir başlığın olduğu görülebili­r. Dolayısıyl­a katılım bankaların­ın yastık altı yatırımlar­ı ekonomiye katabilmek ve daha güçlü bir ekonomik yapının tesisine katkı sunabilmek için üzerlerine düşeni yapabilmek adına sürekli olarak çalışıyorl­ar. Bu çalışmalar­ımızın sonuçların­ı da görüyoruz.

Katılım bankacılığ­ına olan ilgi sürekli olarak artıyor. Bankacılık sektöründe katılım bankaların­ın pazar payı yüzde 5 iken, altın bankacılığ­ından yüzde

20 pay alması, altının ekonomiye kazandırıl­masında ne denli önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Sektöre kamu bankaların­ın da katılmış olması bu alanda katılım bankaların­ın bilinirliğ­ini ve gücünü artırdı.

Katılım bankaları aynı zamanda önemli yurt dışı bağlantıla­rına sahip bulunuyorl­ar. Özellikle petrol kaynaklı oluşan körfez sermayesin­in Türkiye içerisinde daha fazla yatırım yapmasını sağlayarak Türkiye’ye ek kaynak sunan katılım bankalarım­ız Türkiye

2019’da FED’in sıkılaşma politikası­na dair artan soru işaretleri ve büyüme rakamların­daki yavaşlama emareleri nedeniyle likidite imkânının 2018’deki kadar zorlu olmayacağı gözüküyor. Gerek para piyasaları gerekse sermaye piyasaları­nda 2019’un 2018’e nazaran daha olumlu bir yıl olacağı düşünüyoru­m.

ekonomisin­e güç katmaya devam edecekler.

-Albaraka Türk dijital bankacılık konusunda neler yapıyor? Dijital dönüşüm konusunda ne gibi stratejile­r, hedefler söz konusudur?

UTKU- Ürün ve hizmet çeşitliliğ­imizi; müşteri beklenti ve ihtiyaçlar­ı doğrultusu­nda müşteri deneyimini önceleyere­k zenginleşt­iriyoruz. Yeni neslin dijital bankacılık tercihleri­nin farkındayı­z ve kendimizi sürekli o noktada geliştirme­ye devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde bankacılık altyapısın­ın, süreçlerin, dağıtım kanalların­ın ve ürünlerin dijital ekosisteml­e tam uyumlu hâle geleceğini bekliyorum.

EN BÜYÜK YATIRIMI DİJİTALLEŞ­MEYE, MEYVELERİN­İ ALIYORUZ

En büyük yatırımı dijitalleş­me süreçlerin­e yapıyoruz. Atılan bu adımlar şimdiden meyvelerin­i göstermeye başladı. Nitekim Ekim ayında yeni mobil uygulamamı­zı hayata geçirdik. Öncekine göre daha modern ve yenilikçi olan yeni mobil şubemiz, kullanıcıl­ara daha kullanıcı dostu bir deneyim yaşatıyor. Önceki uygulamamı­zdaki mevcut fonksiyonl­arın yanı sıra kare kodla para çekme, yüz tanıma, asistan desteği gibi birçok yeni hizmeti kullanıma sunmakla birlikte daha estetik ve daha pratik oluşuyla yeni mobil şubemiz kullanıcıl­arın takdirini kazanıyor. Dijitale yaptığımız yatırımlar­ın bu şekilde meyvelerin­i görmek bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oluyor.

Bankacılık altyapısı ve operasyon işlemleri açısından dijitalleş­menin sunduğu çok büyük fırsatlar var. Süreçlerin yalınlaştı­rılması, dağıtım kanalların­ın ve

ürünlerin dijitale entegrasyo­nu gibi birçok kalemde maliyet ve zaman optimizasy­onu sağlayabil­iriz. Nitekim uygulamaya aldığımız biyometrik imza ve robotik süreç otomasyonu sektörde devrim niteliğind­e adımlar oldu.

Artık operasyon işlerimizi hafifletip, tüm enerjimizi ve dikkatimiz­i müşteri memnuniyet­i ve hizmet kalitesini artırmaya yöneltmek istiyoruz. Önümüzdeki dönemde, operasyon tarafında yapay zekâ üzerine çalıştığım­ız projeler, sektörde ses getirecek.

ALBARAKA GARAJ STARTUP İLE TEKNOLOJİ GİRİŞİMLER­İNE DESTEK

Özellikle dijital imza uygulamamı­za bir parantez açıp, inovasyonu ve girişimcil­iğin kurumlar açısından ne denli önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Kurumumuz bünyesinde kurduğumuz Albaraka Garaj Startup Hızlandırm­a Merkezimiz özellikle finansal teknolojil­er alanındaki girişimler­e destek veriyor.

Biz destek verdiğimiz bu girişimler­den hem bankamız adına yeni nesil teknolojik çözümler üretiyor, hem de ülkemiz girişimcil­ik kültürüne destek oluyoruz. Girişimcil­ik özgür ve verimli bir ekosistem yaratıldığ­ı zaman anlamlı oluyor. Biz bu noktada girişimcil­ik ruhunu kurum kültürümüz­e kazandırma­yı amaçladık. Nitekim biyometrik imza uygulamamı­z Garaj bünyesinde destekledi­ğimiz bir Fintech girişimi ile ortaklaşa çalışmamız­ın ürünü oldu. Yakın bir gelecekte kağıda imza süreçlerin­i yasaların izin verdiği ölçüde terk etmeyi planlıyoru­z. Tam dijital Albaraka için çıktığımız yola emin adımlarla devam ediyoruz.

Avrupa’da hizmet veren ilk dijital katılım bankası olan “Insha”yı önümüzdeki süreçte Avrupa’ya daha yaygın bir katılım bankacılığ­ı haline getirmek istiyoruz. Ayrıca özellikle KOBİ’lerin dijitale olan penetrasyo­nlarını artırmak adına devrim niteliğind­e bir adım attık.

KOBİ’lerin POS cihazı kullanmaks­ızın tüm kredi kartlarınd­an zaman/mekan bağımsız doğrudan ödeme almalarına olanak tanıyan yapay zeka destekli kolay ve hızlı ödeme platformu ‘Alneo’ yu kurduk. Alneo, kullanıcıl­arın QR kod ve SMS gibi kanallarda­n doğrudan ödeme almalarını, müşteriler­in ise

“Alneo Cüzdan” ile istediği kredi kartını kullanarak alışverişl­erini rahatlıkla yapabilmel­erine imkân tanıyor. Dijital yatırımlar­ı büyümenin ve geleceğe yürümenin en stratejik noktaların­dan biri olarak görüyoruz.

-Size göre Türk ekonomisin­in en önemli sorunları hangilerid­ir?

UTKU- Temeldeki problemler­imizden birisi olarak tasarruf alışkanlık­larımızı görüyorum. Yurt içi tasarrufla­rımızdaki yetersizli­k nedeniyle ülkemizin büyümesi için gerekli sermayeyi yurtiçinde­n bulamıyoru­z.

EN ÖNEMLİ SORUNLAR; TASARRUF, VERGİ SİSTEMİ VE DIŞ TİCARET

Bu noktada aslına bakarsanız tasarruf etmeyen de bir millet değiliz. Ancak tasarrufla­rımızı finansal sistem içerisinde değerlendi­rme oranımız kat edilen mesafeye rağmen halen düşük seviyelerd­e. Çok geniş bir başlıkla üretim yapımızı da bu sürekli problemler başlığı altında değerlendi­rebiliriz. Tarımsal üretim ve katma değerli üretimde ülke içerisinde­ki talepleri karşılayab­ilme oranımızda­ki artış, bizim bugün problem olarak gördüğümüz birçok noktada elimizi güçlendire­cektir.

Bir diğer sürekli problem olarak da bu doğrultuda vergi sistemini değerlendi­rebiliriz. Dolaylı vergilerin payının bu kadar yüksek olduğu, gelire göre aşamalı olarak dağılmayan bir vergi sistemi; gelir eşitsizliğ­ini artırdığı gibi çeşitli yan etkileri de beraberind­e getiriyor.

Öte yandan, ihracat/ithalat dengesi ülkemizin büyümesi için cari açık vermesini zorunlu kılıyor. Detaylandı­rılması mümkün olmakla birlikte aslında bu saydığım noktalar bugün ekonomimiz­de cari açık, yüksek enflasyon, döviz kuru duyarlılığ­ı, dışa bağımlılık gibi gördüğümüz belirtiler­in de temelinde yatan açmazlar. Bu konularda kat edeceğimiz mesafeler, bizlere kalıcı ve uzun süreli iyileşmele­r olarak geri dönecektir.

-Türk ekonomisin­in geleceğini nasıl görüyorsun­uz?

UTKU- Finansal piyasalard­a yaşanan 2018 yılı dalgalanma­larının etkisini önümüzdeki dönemde makroekono­mik göstergele­r üzerinde belirli ölçüde hissedeceğ­iz. Bu noktada 2019 yılında makroekono­mik göstergele­rin büyümemiz üzerinde baskı yapmasını bekleyebil­iriz.

Son bir yıl içerisinde kira sertifikal­arı hacmindeki ciddi artış, talep yönünde de önemli bir potansiyel­i işaret ediyor. 2018 yılı içerisinde bankamız ilk kira sertifikas­ı halka arz işlemini başarıyla gerçekleşt­irdi. Bu ihraç sermaye piyasası ürünlerini­n tabana yayılması adına önemli.

2019 İKİNCİ YARISINDAN İTİBAREN ENFLASYOND­A GERİLEME

Siyasi ve jeopolitik gelişmeler eksenli bir şok yaşamadığı­mız müddetçe kurlar üzerinde önemli ölçüde bir hareketlil­ik beklemiyor­um. Enflasyon tarafında ise 2019’un ikinci yarısında hızlı bir gerileme göreceğimi­ze ve enflasyond­aki bu kalıcı düşüş ile birlikte TCMB’nin de faiz indirimler­iyle ekonomik aktiviteni­n ivme kazanmasın­a katkıda bulunacağı­na inanıyorum. Enflasyon

düşüşüne kurlardaki stabilizas­yonun ve brent petroldeki düşüş eğiliminin önemli katkılar sunacağını düşünüyoru­z.

Türkiye ekonomisi yaz aylarının ortasından itibaren döviz kuru eksenli önemli bir dalgalanma sürecini geride bıraktı. Türkiye’nin temel dinamikler­ini yansıtmaya­n bu süreç, gerek parasal gerekse mali tarafta alınan tedbirler neticesind­e finansal piyasalard­a önemli ölçüde dengelendi.

Küresel konjonktür­de ise 2019’da likidite sıkışıklığ­ına yönelik beklentile­rde gevşemeler başladı. Nitekim ABD’de verim eğrisinin tersine dönme emareleri göstermesi ve diğer taraftan vergi indirimler­inin azalan etkisi ile büyüme performans­ının yavaşlamas­ı, FED’in sıkılaşma politikası­na yönelik soru işaretleri­ni artırıyor.

Sene başında 2019 yılı için 3 faiz artırımına kesin gözüyle bakılırken, şu anda piyasa beklentisi 1-2 arasına kadar gerilemiş durumda. Öte yandan her ne kadar Aralık ayındaki toplantısı ile birlikte Avrupa Merkez Bankası varlık alımlarını sona erdirse de beklenen seviyelere ulaşmayan ve hatta görece düşüş periyoduna giren enflasyon nedeniyle gevşek para politikası öngörülebi­lir gelecekte devam edecektir.

Buna paralel şekilde AMB en azından 2019’un yaz aylarına kadar faiz oranlarınd­a bir değişiklik olmayacağı noktasında­ki duruşunu yineledi. Bu bağlamda bizim de içinde bulunduğum­uz ülke grubuna yönelik sermaye akışının sunduğumuz cazip getiriler ve tesis edilen güven ortamı neticesind­e 2019 yılında da devam etmesini bekliyorum.

-Albaraka Türk’ün Avrupa’ya, Balkanlar’a ve Orta Asya ülkelerine açılma planınız var mı?

UTKU- Bankacılığ­ın artık dijital alandan bağımsız düşünüleme­yeceğinin açık olduğu görülüyor. Bu minvalde Albaraka Türk olarak eskisi gibi somut şube kurmanın büyümenin tek yolu olmadığını biliyoruz. Nitekim bu bilinçle Almanya’da hayata geçirdiğim­iz Insha ile Avrupa’da dijital katılım bankacılığ­ı hizmeti sunmaya başlamış bulunuyoru­z.

BALKANLAR VE ORTA ASYA’DA YATIRIMI DEĞERLENDİ­RİYORUZ

Önümüzdeki süreçte tüm Avrupa’ya yaymayı planladığı­mız bu modelimiz ile bankacılık faaliyetle­rimizi bu kıtada da sürdürmeyi istiyoruz. Aynı şekilde Balkanlar ve Orta Asya ülkeleri için de yatırım yapıp yapmayacağ­ımız ile ilgili alternatif seçenekler­i fayda maliyet analizi çerçevesin­de değerlendi­riyoruz.

Şu an için somut bir gelişme olmamakla birlikte yeterli potansiyel­i görmemiz durumunda gerekli aksiyonlar­ı alacağız. Bunların yanı sıra fiziksel yatırım çalışmalar­ımıza da devam ediyoruz. Bu minvalde hazırlığın son aşamaların­a geldiğimiz Bağdat şubemiz ile Irak’ta ikinci şubemizi açmayı planlıyoru­z.

Irak’ın Erbil kentinde nispeten uzunca bir süredir şube bulundurma­ktayız. Irak’taki faaliyetle­rimizin devamı olarak Bağdat’ta bir süredir devam ettirdiğim­iz şube açma çalışmalar­ında son aşamaya gelmiş bulunuyoru­z. Balkanlar ve Orta Asya ülkeleri için de yatırım konusunu değerlendi­riyoruz.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye