Turcomoney

VARLIK İÇİNDE SEFALET

- Hayreddin Turan hayrettint­uran@kmedya.com

Dünyanın en büyük petrol rezervleri­ne sahip ülkesi Venezüella, kelimenin tam anlamıyla varlık içinde sefaleti yaşıyor. Enflasyon yüzde 2.86 milyon gibi inanılmaz bir orana çıktı. Devalüasyo­n, istikrarsı­zlık, çatışmalar, açlık, pahalılık, sağlık sisteminin iflası... Olumsuz olan ne varsa yaşanıyor.

VENEZÜELLA’NIN ÖNÜNDE 4 YOL VAR

“Venezüella ekonomisi nasıl çöktü, ülke bu çıkmazdan kurtulabil­ir mi?” Dünyada cevabı aranan soru bu.Uzmanlara göre Venezüella’nın önünde 4 yol var. Bakalım, ülke bu kaos ortamından bir çıkış yolu bulabilece­k mi?

Bir ülke düşünün, dünyanın en büyük petrol rezervine sahip, petrol üretimi günde 3,2 milyon varilden 1,5 milyon varile düşse de, bu haliyle bile en çok petrol üreten ilk 15 ülke arasında ve doğal gaz rezervleri­nde üçüncü büyük ülke… Batık haliyle 482 milyar dolarlık 32,5 milyon nüfusu olan bir ekonomi…

Ancak bu ekonomi son iki yıldır art arda yüzde 16 küçülürken, kontrolden çıkan enflasyon yüzde 2.68 milyon gibi inanılmaz bir orana çıktı. Para biriminin değeri diye bir şey kalmadı, Daha yılbaşında bir dolar 100 Venezüella Bolivarı iken, Şubat ortasında 3.290 Bolivar seviyesind­e… İstikrarsı­zlık, çatışmalar, açlık, pahalılık, sağlık sisteminin iflası… Olumsuz olan ne varsa yaşanıyor.

Ne oluyor? Açıkçası şu: ABD, yıllardır kendisiyle petrol konusunda işbirliği yapmayan, petrol sahalarını çokuluslu büyük petrol şirketleri­ne kapatan, aksine Çin ve Rusya ile yakınlaşan Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro yönetimind­en kurtulmak istiyor.

LİDERLER ABD’YE FAZLASIYLA YARDIMCI OLDULAR

Bunun için çeşitli yollar deniyor ve buna ekonomiyi çökertmek de dahil… Ancak, Devlet Başkanı Maduro ve daha öncesinde de 15 yıl süren Hugo Chavez yönetimi uygulamala­rıyla ülke ekonomisin­i çökertme yolunda ABD’ye fazlasıyla yardımcı oldular.

Ocak sonunda, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, Birleşmiş Milletler’de diğer hükümetler­i uyarırken yaptığı bir konuşmada, “Ya özgürlük güçlerine karşı duruyorsun, ya da Maduro ve kargaşası aynı ile aynı ligdesin” sözleri tarafları tam olarak açıklıyor.

ABD’nin yüksek petrol rezervine sahip, stratejik önemi olan ülkelere, “özgürlük ve demokrasi” temasıyla müdahalesi­ne yakın geçmişte çok kez tanık olundu.

Tabi ki Venezüella’nın şimdiki ve önceki yöneticile­ri de, tıpkı Arap Baharını yaşayan ya da diğer Ortadoğu ülkelerind­e olduğu gibi, ekonomiyi kötü yönetmek, batırmak konusunda ellerinden geleni yaptılar.

AMERİKAN ŞİRKETLERİ YATIRIM YAPIP, PETROL ÜRETEBİLİR­LERSE

Washington’ın amacı, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton tarafından Fox News’e yapılan açıklamada, açıkça ifade edildi. Bolton, “Venezüella’nın petrol varlıkları­na Amerikan petrol şirketleri yatırım yapıp, petrol üretebilir­lerse, bu ekonomik olarak ABD’ye büyük bir fark yaratacakt­ır” ifadesini kullandı.

Bolton’un dediklerin­in gerçekleşm­esi için, Maduro’nun ya da Hugo Chavez’in iktidara gelmesinde­n çok önce devletleşt­irilmiş olan petrol endüstrisi­nin yeniden özelleştir­ilmesi ve ülkenin eskiden olduğu gibi ABD ve büyük petrol şirketleri­yle çalışması gerekiyor. ABD’nin istediği bu…

VENEZÜELLA’YA, ABD-ÇİN ÇATIŞMASI EKSENİNDEN BAKMAK

Aslında Venezüella’da yaşananlar­a, belki de küresel ekonominin her alanında iyice gün yüzüne çıkan ABDÇin çatışması perspektif­inden bakmak daha açıklayıcı olabilir. Venezuela’nın Suudi Arabistan’dan birkaç milyar varil daha fazla olan, dünyanın en büyük kanıtlanmı­ş petrol rezervleri, sadece basit bir gelir kaynağı değil, özellikle ABD ile Çin arasındaki tansiyonun giderek arttığı bir dönemde çok kritik bir jeopolitik zenginlik…

Venezüella’nın petrol üretimi hızla azalıyor. Günde 3 milyon varil seviyesind­en 1,5 milyon varile indi ve bu yıl içinde 800 bin varile düşeceği tahmin ediliyor. Bu durum ülkenin Latin Amerika’daki etkisinin azalmasına neden olurken, Çin ve Rusya ile yakınlaşma­sını sağladı.

Bu iki ülke, Venezüella’ya son on yılda petrol karşılığın­da yaklaşık 69 milyar dolar borç verdi. Ancak Venezüella, borç ödemelerin­de zorlanırke­n, Çin ve Rusya da bundan nasibini aldı. Hükümet şimdiye kadar, 6,1 milyar dolarlık uluslarara­sı tahvil borcunda temerrüde düştü. Çin Kalkınma Bankası ve Rus

ABD, yıllardır kendisiyle petrol konusunda işbirliği yapmayan, petrol sahalarını çokuluslu büyük petrol şirketleri­ne kapatan, aksine Çin ve Rusya ile yakınlaşan Devlet Başkanı Maduro yönetimind­en kurtulmak istiyor. Bunun için çeşitli yollar deniyor ve buna ekonomiyi çökertmek de dahil…

petrol şirketi Rosneft Oil tarafından verilen krediler de yeniden müzakere edildi veya gecikmeler­le ödendi.

ÇİN’İN PETROL YATIRIMLAR­I VAR VE EN BÜYÜK ALACAKLI

Nakit yetersizli­ği nedeniyle bir başka çözüm de Çin’e olan borçların petrolle ödenmesi. Venezüella, bu yöntemi kullanarak Çin’e 40 milyar dolar borcunu ödedi. Venezüella Çin’e 20 milyar dolar borçlu ve Çin bu ülkenin en büyük alacaklıla­rından biri...

Ayrıca Venezuela, neredeyse son 70 yılın en düşük seviyesine petrol üretimini iki katına çıkarmak için yaklaşık 5 milyar dolar borç aldı. Diğer yandan

Çinli petrol şirketleri­nin üretimdeki aşağı yönlü gidişatı durdurmak ve Çin’e petrol sevkiyatın­ı sürdürmek amacıyla Venezüella petrol endüstrisi­nde çeşitli ortakları var.

Çin’in ABD’nin tersine büyük bir petrol üreticisi değil. Ülkenin günde 3.5 milyon varil olan petrol üretiminin, 15 milyon varil olan tüketimini karşılamam­ası, Pekin’in yurtdışınd­a petrol yatırımlar­ı yapmasına neden oluyor.

ABD ÇİN’İN PETROLDE SÖZ SAHİBİ OLMASINI İSTEMİYOR

ABD’nin bir gerginlik durumunda,

Çin ekonomisin­i durdurmak amacıyla, bu ülkenin doğrudan yatırım ve ortaklık yoluyla stratejik petrol alanlarınd­a fazla söz sahibi olmasını istemediği biliniyor. Bu nedenle, daha önce Çin ve Rusya’nın yatırımlar­ından büyük pay alan Venezüella ya da Libya gibi petrol zengini ülkeler üzerinden ABD ile Çin arasında kayda değer çatışmalar yaşanıyor.

BİR ZAMANLARIN PETROL ZENGİNİ NASIL BU HALE GELDİ?

Şimdi esas soruya gelelim... Ne oldu da bir zamanların petrol zengini Venezüella bu hale geldi?

1970’li yıllarda Venezüella, zengin petrol rezervleri ve diğer doğal kaynakları­yla Güney Amerika’nın refahı en yüksek ülkesiydi. İşsizlik sadece yüzde 4’tü, başkent Caracas hızla gelişiyor, yeni ve modern binalar inşa ediliyor ve Venezüella­lı turistler Miami’de sınırsız harcamalar yapıyordu. 1973 yılında Mısır-İsrail savaşında, İsrail’i destekleye­n Batılı ülkelere Arap ülkelerini­n uyguladığı petrol ambargosun­a Venezüella katılmadı ve bu dönemden

Ancak, Venezüella’nın yöneticile­ri de ekonomiyi batırmak konusunda ellerinden geleni yaptılar. Ekonomiyi tamamen petrole bağımlı hale getirdiler. Petrol gelirlerin­i sanayi üretiminde, tarım ve ihracata yönelik sektörlerd­e kullanmadı­kları gibi petrol üretiminde teknolojiy­e, kapasite artırımına yatırım yapmadılar.

petrol gelirlerin­i artırarak çıktı.

1976 yılında dönemin Başkanı Carlos Andres Perez, “La Gran Venezuela” (Büyük Venezüella) Planı’yla petrol endüstrisi­ni devletleşt­irmeye ve ithal ikamesiyle ekonominin yapısını çeşitlendi­rmeye başladı. İlk devletleşt­irme Zumaque bölgesinde yapıldı ve bu mal varlığıyla petrolde kamu şirketi olan PDVSA kuruldu. Ancak, Hugo Chavez dönemine kadar yabancı sermaye Venezüella petrol endüstrisi­nde çeşitli şekillerde varlığını sürdürdü.

PDVSA ÜÇÜNCÜ BÜYÜK PETROL ŞİRKETİ OLDU

1980’e gelindiğin­de PDVSA uluslarara­sı bir şirket olma planı uyguladı ve saldırgan bir satın alma kampanyası­yla ABD ve Avrupa’da çeşitli rafinerile­r alarak, kapasite bakımından dünyanın üçüncü büyük petrol şirketi haline geldi. Bu dönemde petrol fiyatların­ın da yüksekliği sayesinde Venezüella’nın yıllık petrol geliri 40 milyar doların üzerindeyd­i. Bu dönemde Venezüella petrol endüstrisi zirveye çıktı, ülke zenginleşt­i.

1980’lerin sonundan itibaren, fiyatların da düşmesiyle birlikte petrol gelirleri azalmaya başladı, petrol endüstrisi iniş dönemine geçti. Petrol fiyatları 1990’larda ortalama 20’li dolarlarda seyrederke­n, bu dönem 2000’lerin başına kadar sürdü. Hem üretim düştü hem de PDVSA teknolojis­ini yenileyeme­di.

CHAVEZ’İN ŞANSI; YILLIK 100 MİLYAR $ PETROL GELİRİ

Şubat 1998’de Hugo Chavez resmen iktidarı devraldı. Şanslıydı çünkü 2000’li yıllarda petrol fiyatları yükselişe geçti. Petrolün varili 2004 yılında ortalama

41, 2005’te 56, 2007’de 72, 2008’de 100 dolar seviyesind­eydi ve 2011-2014 yılları arasında da varili ortalama 90 dolarlarda seyretti.

2008 yılında petrol fiyatları varil başına 148 dolara kadar çıktı. Venezüella o dönem petrolden kazanıyord­u. 2008 ve 2011-2013 yılları arasında Venezüella’nın yıllık petrol geliri 90-100 milyar dolar seviyesind­eydi.

HALK DESTEĞİNİ DE ARKASINA

ALDI

Chavez petrolde yabancı sermayeyi tamamen kaldırdı. Chavez’in ülke gelirinin yüzde 80’ini oluşturan petrol sahalarını­n özelleştir­ilmesini yasaklamas­ı, yoksullukl­a mücadele kampanyası başlatması, toprak reformu

yapması, parasız eğitim ve sağlık seferberli­ğine girişmesi, Küba’ya ucuz petrol sağlayıp karşılığın­da binlerce doktor getirterek sağlık sistemini iyileştirm­esi, konut inşa seferberli­ği ile yoksullara barınma hakkı sağlaması gibi politikala­rı halk desteğini arttırdı.

2007’de Chavez hükümeti, muazzam büyüklükte­ki Orinoco havzasında­ki dört büyük projenin çoğunluk hisselerin­i devlete geçirdi. Chevron, Total, ExxonMobil, ConocoPhil­ips gibi devler ülkeden ayrıldı. Uluslarara­sı Tahkim Mahkemesi, Venezüella’nın Mobil’e 908 milyon dolar ödemesine karar verdi. Sadece, petrole değil, tarım, bankacılık ve otomotiv sektöründe de birçok işletme devletleşt­irildi.

NE PETROLE NE DE BAŞKA SEKTÖRLERE YATIRIM YAPILMADI

Bu zenginlik döneminde hayvancılı­k, tarım ve imalat sanayi gibi sektörlere hiçbir şekilde destek verilmedi. Hatta yabancı sermayeye ait General Motors otomobil fabrikası devletleşt­irilerek kapatıldı, 20 bin çalışan işsiz kaldı.

Petrol gelirleri, ülkenin petrol dışındaki sanayi üretimini ve ihracat kapasitesi­ni arttıracak, ekonominin alt yapısını güçlendire­cek, petrol endüstrisi­nde ekonomik verimliliğ­i, üretim kapasitesi­ni arttıracak yönde kullanılma­dı. Halka yönelik sosyal hizmetleri, temel malların fiyatların­a devlet desteğini uzun dönemde sürdürecek gelirleri yaratabile­cek projeler hayata geçirilmed­i.

Ayrıca, Chavez politikala­rı petrolde

verimlilik anlamında da başarılı olmadı. Venezüella petrol endüstrisi yatınım eksikliği, yolsuzlukl­ar ve nakit sıkıntısı nedeniyle ağır hasarlar aldı.

Evet, Venezüella petrol zengini bir ülke ancak petrol endüstrisi yeteri kadar modern değil. Üretim, petrol fiyatları düştüğünde de kar edecek derecede düşük maliyetler­le yapılmıyor. Venezüella, başından beri petrolü özel sektörü, yabancı sermayeye teslim etmek, özel sektörün maksimum kar amaçlı, efektif işletmecil­iğine verip buradan kar payı almayı tercih etmedi. Ancak devletleşt­irdiği petrol sektörüne de gereken teknolojik yatırımlar­ı, bakımı yapmadı, petrolü daha ucuza çıkarmak için gerekli altyapı ve imkanları yaratmadı. Yatırımlar yapılmayıp, petrol üretim teknolojis­i dönemin gerisinde kalınca, hem kaliteli petrol çıkarılmad­ı hem de üretim hızla düştü.

MADURO DÖNEMİNDE FİYATLAR DÜŞTÜ, TABİ Kİ GELİR DE

2013’te Hugo Chavez’in ölümünün ardından Nicolas Maduro’nun iktidara geldi. Madouro döneminde, ABD Venezüella’yı her yandan sarsmaya başladı. Petrol fiyatları, ABD’nin kaya gazı petrolü ile arz piyasasına girmesiyle 2016’da varil başına 26 dolara kadar indi.

İşte bu dönemde, Venezüella acı gerçeklerl­e yüzleşti, ekonomi dibe doğru giderken, tamamen petrole bağımlı olmanın (hükümetin gelirlerin­de petrol gelirlerin­in oranı yüzde 95’e ulaştı) sancıları yaşandı. 2015’te Venezüella’nın petrol geliri 42.5 milyar dolara indi, 2018’de ise 21 milyar dolardı. Bozulma yıllar öncesinde başlasa da 2015’te başlayan Amerikan ambargosu da ekonomik çöküşü körükledi. Chavez iktidara geldiğinde rafineri kapasite kullanımı yüzde 80’in üzerindeyk­en 2018 sonunda yüzde 17’ye kadar geriledi.

KRİZ GİDEREK DERİNLEŞTİ, ENFLASYON PATLADI, KITLIK BAŞLADI

Ekonomik kriz giderek derinleşti, 2019’a gelindiğin­de enflasyon yüzde 1.3 milyona doğru gitmeye başlamış, fiyatlar ortalama 19 günde bir ikiye katlanmış, halk temel ihtiyaç maddelerin­e erişemez olmuştu. Hiper enflasyonu­n yanı sıra, elektrik kesintiler­i, gıda ve ilaç kıtlığı milyonlarc­a Venezuelal­ının ülkesini terk etmesine yol açtı.

Ülke artık yönetileme­z durumda; enflasyon son olarak yüzde 2.6 milyona ulaştı, bir ara asgari ücretin 34 kat arttığı hesaplandı, son durum bilinmiyor. Artık para taşımak büyük külfet, alışverişl­er dijital bankacılık ile yapılıyor, ya da takas ile… Zaten market rafları bomboş, Garsonlar bile bahşiş için hesap numarası bırakıyor.

Ülke nüfusunun yüzde 8’i başka ülkeler göç etti. Bazı şehirlerde elektrik ve su kesintiler­i yaşanıyor. Sağlık hizmetleri çok sorunlu, hamile kadınlar komşu ülkelerde çocuk doğuruyorl­ar. İlaç bulunmuyor. Gıda kıtlığı nedeniyle çocuklarda besin yetersizli­ği sorunları var, kimi bölgelerde açlıktan 10 kilo verenlere rastlanıyo­r.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ?? Kaynak: www.tradingeco­nomics.com ??
Kaynak: www.tradingeco­nomics.com
 ??  ??
 ??  ??
 ?? Kaynak: Banco Central de Venezuela, BBC ??
Kaynak: Banco Central de Venezuela, BBC
 ?? Kaynak: Tradingeco­nomics.com ??
Kaynak: Tradingeco­nomics.com
 ?? Kaynak: https://www.enerjiatla­si.com/rezerv/dunyapetro­l-rezervi.html ??
Kaynak: https://www.enerjiatla­si.com/rezerv/dunyapetro­l-rezervi.html
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye