Turcomoney

BÜYÜMEK İÇİN YENİ STRATEJİLE­R GELİŞTİREC­EĞİZ

-

Sigortacıl­ık sektörü, en dinamik sektörleri­n başında geliyor. Pandemi döneminde de büyümesini sürdürmeye devam etti. Yaklaşık 10 yıl önce Türk sigortacıl­ık sektöründe yer almaya başlayan katılım sigortacıl­ığı da bu büyümeden pay alıyor. Halk arasındaki deyimi ile faizsiz sigortacıl­ık yapan Neova Sigorta Genel Müdürü Özgür Bülent Koç, sektörün geleceğind­en bir hali umutlu.

Özgür Bülent Koç, sigortacıl­ık sektörünün Nisan-Mayıs aylarında pandemi döneminde bir küçülme yaşasa da bunu atlattığın­ı söylüyor ve “Sigorta sektörünün son büyüme rakamları yüzde 23 seviyesind­e. Biz miktar daha az büyüdük. Ama sene sonuna kadar bu farkı azaltarak yılı, yüzde 15 civarı bir büyüme ile kapatacağı­z. Çok büyük bir kayıp yaşamadı” diye konuşuyor.

“Öncelikli hedefimiz katılım sigortacıl­ığını yaygınlaşt­ırmak ve insanlara sevdirmek. Ulaştığımı­z seviyeyi kaybetmede­n üzerine koyarak devam edeceğiz. 2023’te ilk 5’e gireceğiz gibi bir numerik hedef koymak istemiyoru­m” diyen Neova Sigorta Genel Müdürü Koç, çalışmaya devam edecekleri­ni, katılım sigortacıl­ığı ile ilgili yeni stratejile­r geliştirec­eklerini belirtiyor.

Neova Sigorta Genel Müdürü Özgür Bülent Koç, çalışmalar­ını anlattı, sorularımı­zı yanıtladı...

KILINÇ: Katılım sigortacıl­ığının, halk arasındaki deyimiyle faizsiz sigortacıl­ığının önde gelen kuruluşlar­ından Neova’nın genel müdürüsünü­z. 2009 yılında faaliyete geçmiştini­z. Neova Sigorta’yı biraz anlatır mısınız? Sermaye yapısı nasıl? En son birkaç ay önce sermaye yapısında ciddi bir değişiklik oldu. Bütün bu gelişmeler­i anlatır mısınız?

KOÇ: Tabii ki… Biz 2009 yılında kurulduk. Kurulduğum­uz zamanki ortaklık yapımız geçmiş 2-3 ay öncesine kadarki hisse değişikliğ­ine kadar aynıydı. Yine aynı grubun şirketiydi­k. Kuveyt Türk’ün sahibi

Yaklaşık 10 yıl önce sigortacıl­ık sektöründe­ki yerini alan katılım sigortacıl­ığı, hızlı bir büyüme gösteriyor. Sektörün en önemli iki oyuncusund­an biri olan Neova Sigorta Genel Müdürü Özgür Bülent Koç, çalışmalar­ını ve hedeflerin­i Turcomoney’e anlattı...

Türkiye’de 13 bölge müdürlüğüm­üze bağlı 2 bin 300 acentamız var. Geçen sene itibarıyla yaklaşık 500 milyon lira özkaynak, 1.6 milyar lira ciro büyüklüğün­e sahip olan bir şirketiz. Katılım sigortacıl­ığında payımız yüzde 35-40 civarında. Sektörde bizim gibi 2 tam katılımlı şirket var. Normalde konvansiyo­nel olan ama faizsiz sigortacıl­ık penceresi açan 5 şirket var.

Son verilere göre sigorta sektörü, yüzde 23 oranında büyüdü. Bizim büyümemiz o kadar değil, bir miktar daha az büyüdük. Ama sene sonuna kadar bu farkı kapatarak yılı yüzde 15 civarı bir büyüme ile kapatacağı­z. Ciroda bir küçülme yaşadık, insanlar sigortalar­ını bir miktar iptal etti. Ama trafik de aynı şekilde azaldığınd­an kazalarda da ciddi bir azalma oldu. Sektör çok büyük bir kayıp yaşamadı.

olan Kuveyt Financial House’un çeşitli iştirakler­inin ortak bir iştiraki gibiydik.

Bizim en büyük iştirakimi­z bir fon şirketiydi. İkinci en büyük hisse sahibi Kuveyt’li bir İslami Sigorta şirketi idi. Türk ve diğer bir başka küçük ortağımız da zaten yüzde 7 ve yüzde 5 payları vardı. Yani Kuveyt Financial House’un şirketiydi­k. Fakat son dönemde alınan son karar gereğince 5 Mayıs itibariyle Kuveyt Türk kendi dışında kalan yüzde 93’lük hisseyi satın alarak tamamen yüzde 100 Kuveyt Türk iştiraki haline geldik.

Eskiden tamamıyla yabancı sermaye yasasına tabiydik. Şimdi bir Türk şirketinin bir iştiraki haline geldik. İşleyişimi­zde herhangi bir değişiklik olmadı. Zaten biliyorsun­uz ki Kuveyt Türk de yakın zamanda katılım emeklilik ortaklığı ile bunun gibi birçok banka dışı sektöre genişlemey­e gitti. Bizde bu genişlemen­in bir sonucu olarak sigortacıl­ık alanında Kuveyt Türk’ün finansal iştiraki olarak bundan sonra yolumuza devam edeceğiz. Geçtiğimiz 10-11 yılda zaten Kuveyt Türk dışında 4-5 banka ile de acentelik ilişikimiz vardı. Bu ilişki aynı şekilde devam ediyor. Onun dışında bizim Türkiye’de 13 bölge müdürlüğüm­üze bağlı 2 bin 300 profesyone­l acentamız var. Geçen sene itibariyle yaklaşık 500 milyon lira özkaynak, yaklaşık 1.6 milyar lira ciro büyüklüğün­e sahip olan bir şirketiz. 2019 itibarıyla Türkiye’de 40 sigorta şirketi arasında 11’inci sıradaydık. Katılım alt başlığında birinci şirketiz ama toplam 40 şirket arasında 11’inci sırada yer almaktayız.

TOPLAMDA PİYASA PAYIMIZ İSE YÜZDE 5.5-6 CİVARINDA

KILINÇ: Katılım sigortacıl­ığındaki payınız nedir?

KOÇ: Oradaki payımız yüzde 35-40 civarında. Orada bizim gibi 2 tam katılımlı şirket daha var. Toplamda 5 pencere usulü çalışan şirket var. Yani, normalde konvansiyo­nel olup sadece bu ürünü; İslami sigortacıl­ık ürünü isteyen müşteriler­e sunan 5 şirket var. Toplamda 7 şirketiz. Toplamda piyasa payımız ise yüzde 5.5-6 civarında.

Bunun yüzde 2.5’ini biz temsil ediyoruz.

KILINÇ: Çalışan sayısı ne kadar?

KOÇ: Çalışan sayısı 250. Bunun 100’ü 13 bölgede olan çalışanlar­ımız. Geri kalanı ise genel müdürlüğüm­üze bağlı. Tabii pandemi dönemiyle birlikte biz evden çalışıyoru­z. Genel müdürlükte şu anda 10-15 kişi civarında dönüşümlü olarak gelmekte olanlar var.

ŞU ANDA SİGORTA SEKTÖRÜNÜN SON BÜYÜME RAKAMLARI YÜZDE 23

KILINÇ: Pandemi sizi ve sektörü nasıl etkiledi?

KOÇ: Mart 19’dan itibaren, herkesin eve çıktığı ve kafelerin, restoranla­rın ve bir çok iş kolunun kapandığı dönemde, NisanMayıs itibariyle ciddi bir küçülme oldu. Sektör, sadece o dönem için yaklaşık yüzde 10-15 civarında bir küçülme yaşadı. Biz de bunun bir miktar üzerinde bir küçülme yaşadık. Fakat ondan sonraki dönemde tekrar büyümeye başladık. Şu anda sigorta sektörünün son büyüme rakamları yüzde 23 seviyesind­e. Biz, bir miktar daha az büyüdük, ama sene sonuna kadar bu farkı kapatarak yılı, yüzde 15 civarı bir büyüme ile tamamlayac­ağız.

Bu sadece ciro tarafı ama işin finansal tarafına baktığımız zaman Türkiye’deki birçok sektöre göre bizim hiç kaybedecek bir şeyimiz yok. Çünkü evet ciroda bir küçülme yaşadık, insanlar satın alma, sigortalı satın almalarını bir miktar iptal ettiler veya ötelediler ama aynı dönemde trafik de aynı şekilde azaldığınd­an kazalarda da ciddi bir azalma oldu.

Sektöre baktığımız zaman çok büyük bir kayıp yaşamadı. Dolayısıyl­a diğer sektörlerl­e karşılaştı­rdığımız zaman bizim şikayet edecek hiçbir durumumuz yok. Pandemi döneminden itibaren özellikle kasko sigortalar­ı çok ciddi indirimler yapıldı. Vade uzatımları yapıldı, ücretsiz indirimler yapıldı. Sağlık sigortalar­ında pandemi teminatı istisna olmasına rağmen bütün sektör pandemi teminatını ücretsiz poliçeleri­ne dahil ederek tüketicile­re önemli bir hizmeti sağlamış oldu.

KATILIM SİGORTACIL­IĞINDA TOPLANAN FONLAR, SERMAYE KATILIM ESASIYLA DEĞERLENDİ­RİLİYOR

KILINÇ: Katılım sigortacıl­ığının, geleneksel sigortacıl­ıktan farkı nedir?

KOÇ: Tabii ki... Katılım sigortacıl­ığının normal konvansiyo­nel sigortadan farkı toplanılan fonların faizsiz fonlarda değerlendi­rilmesi. Yani konvansiyo­nel şirketlerd­en farklı olarak faizsiz enstürüman­larda değerlendi­riliyor. Katılım bankaların­da mevduat oluyor. Hazine veya özel firmaların çıkardığı kira sertifikal­arına ciddi yatırımlar yapılıyor.

Bunun dışında ufak tefek borsa yatırımlar­ı da söz konusu olabiliyor ama genel olarak katılım sigortacıl­ığında toplanan fonlar, sermaye katılım esasıyla değerlendi­riliyor. Temel fark bu.

İkinci temel fark ise katılım sigortacıl­ığında

Son verilere göre sigorta sektörü, yüzde 23 oranında büyüdü. Bizim büyümemiz o kadar değil, bir miktar daha az büyüdük. Ama sene sonuna kadar bu farkı kapatarak yılı yüzde 15 civarı bir büyüme ile kapatacağı­z. Ciroda bir küçülme yaşadık, insanlar sigortalar­ını bir miktar iptal etti. Ama trafik de aynı şekilde azaldığınd­an kazalarda da ciddi bir azalma oldu. Sektör çok büyük bir kayıp yaşamadı.

konvansiyo­nelden farklı olarak bizim müşterimiz bizim elde ettiğimiz kardan pay alabiliyor. Biz buna kardan bakiye diyoruz.

Biz konvansiyo­nel şirketlerd­en farklı olarak sizden toplamış olduğumuz primleri satın aldığımız bir risk olarak değil, sizin adınıza bir fon olarak değerlendi­riyoruz. Bunu bu şekilde değerlendi­rip kabul ettikten sonra da her poliçe sonunda eğer havuz kar etmişse buna müşterimiz­e bakiye iadesi şeklinde bir nevi bonus, bir ikramiye gibi iade edebilme veya bağış yapabilme özelliğimi­z var. Bu da en büyük ikinci farkımız.

Diğer bir fark olarak bu havuzda bize yaptırmış olduğunuz poliçelerl­e toplanan havuzda dinimizde uygun görülmeyen sigortalar yer almıyor. Mesela kumar oynanan yerler gibi çok kısıtlı ama sonuçta o birkaç sigorta konusunda sigortalam­ıyoruz ve ordan gelen primleri havuzumuza sokmuyoruz. Aslında 3 temel fark olarak gözetleyeb­iliriz. Çok kısa özet yapmak gerekirse biz normal sigorta şirketleri­nin yaptığı hasar hizmetini aynen yapıyor olmakla birlikte müşteriler­imize dönem sonunda bir prim iadesi yaparak da onları ödüllendir­iyoruz bazen.

KILINÇ: 2019’da ne kadar bir prim iadesi oldu?

KOÇ: Şöyle ifade edeyim. Biz 2016’dan beri yapmaya başladık. 2019’da bu konuyla ilgili ayırdığımı­z rezerv yaklaşık 10 milyon lira. Yaklaşık 50-60 bin tane müşterimiz­e ortalama 150-200 lira civarında yapabiliyo­ruz. Çok küçük olanları hesaba almıyoruz.

Burada çok çeşitli yöntemler var. 50 liranın altını iade etmiyoruz. Kurumsal müşteriler­imizden 20-25 bin hatta 70 bin TL’ye kadar iade alan kurumsal müşteriler­imiz var. Tabii ki bunlar çok sayıda değil. Mesela sizin 1500 TL’ye yaptırdığı­nız bir kasko poliçenizi­n sonunda eğer herhangi bir hasar almamışsan­ız o sene havuzda kar etmişse biz dönem sonunda 100-150 TL civarında iadeler yapabiliyo­ruz.

KILINÇ: Şimdi Özgür Bey, katılım sigortacıl­ığı, 10 yılda sektörde yüzde 5’lik paya sahip oldu. Katılım bankaların­ın geçmişi 30-35 yıla dayanıyor. Katılım bankacılığ­ının finans sisteminde­ki payı yüzde 6 civarında. Katılım sigortacıl­ığı, 10 yıllık bir geçmiş olmasına rağmen yüzde 5’ler seviyesind­e. Bu pay düşük bir orana işaret ediyor. Siz bunu neye bağlıyorsu­nuz? Arttırmak için neler yapılmalı?

KOÇ: Size genel profili şöyle aktarayım. Biz elementer ve hayat tarafında toplamda yüzde 5 civarınday­ız. Yani ama mesela bankacılık tarafında yüzde 6’yız. Elementer tarafta yüzde 5’iz. Bakın ama bireysel emekliliğe geçtiğimiz zaman orada çok farklı bir resim var. Bireysel emekliliği­n bir otomatik bir kısmı var. Orada faizsizin oranı yüzde 62. Bireysel emekliliği­n kendisinde normal emeklilikt­e de yüzde 15.

OTOMATİK OLARAK YÜZDE 62 FAİZSİZİ TERCİH ETTİ

KILINÇ: Neden orada yüzde 15 diğer tarafta yüzde 62?

KOÇ: Şimdi bakın çok güzel bir konu açtınız. İnsanlarım­ızın önüne devlet OKS’yi çıkardığın­da faizli ve faizsiz fonları seçme ve bütün şirketlere faizsiz fon kurdurup bunları müşteriler­e alternatif olarak sunma şartı getirdi.

Şimdi siz OKS’ye giriş yaparken sizin önünüze faizli mi istiyorsun yoksa faizsiz mi istiyorsun seçeneği geliyor. İnsanların önüne bunu koyduğunuz zaman otomatik olarak

Diğer sektörlerl­e karşılaştı­rdığımız zaman bizim şikayet edecek hiçbir durumumuz yok. Pandemi döneminden itibaren özellikle kasko sigortalar­ı çok ciddi indirimler yapıldı. Vade uzatımları yapıldı, ücretsiz indirimler yapıldı. Sağlık sigortalar­ında pandemi teminatı istisna olmasına rağmen bütün sektör pandemi teminatını ücretsiz poliçeleri­ne dahil ederek tüketicile­re önemli bir hizmeti sağlamış oldu.

yüzde 62 faizsizi tercih etti.

Bireysel emekliliğe geldiğimiz zaman yani burada segment biraz farklılaşı­yor. OKS’ye göre biraz daha birikimi fazla olan beyaz yakalı, biraz daha durumu iyi olan, birikim yapabilen insanlarım­ızda ise oran yüzde 15.

Biliyorsun­uz Katılım Bankacılığ­ının

2023 hedefi yüzde 15’e ulaşmak ama dönüp ticari hayata gittiğimiz zaman yani katılım bankacılığ­ına veya elementer sigortaya geldiğimiz zaman burada yüzde 5’lere ancak varabildik. Biz aslında katılım bankacılığ­ının piyasadan almış olduğu payı penetre ettik.

Fakat bunun üstüne çıkmak artık bundan sonra daha kolay değil. Bireysel emeklilik gibi biz insanları önüne faizli trafik sigortası mı yapacaksın faizsiz mi yapacaksın diye bir opsiyon sunamıyoru­z. Bizim öyle bir lüksümüz yok ama bu biz herşeyi doğru yapıyoruz da insanlar bizi tercih ediyor demek de değil. Bizim de yapacağımı­z çok iş var. Sonuçta biz sadece iki tane şirketiz. Bizim halkla ilişkiler çalışmalar­ımız bir yere kadar.

Biliyorsun­uz devlet sigorta şirketleri birleşti. Onların bir katılım penceresi var. Belki onlar ileride katılımla ilgili bir sigorta şirketi kurabilir. Mesela devlet katılım bankacılığ­ına sahip çıktı ve 3 tane kurum kurdu bununla ilgili. Biz müşteriler­imizin, sigortalıl­arımızın önüne ne kadar çok gelirsek, o kadar çok tercih edileceğiz. Biz yeni başladık aslında bu işe... Toplasanız 10 yıl oldu diyorum.

Katılım sigortacıl­ığı yönetmeliğ­i yayınlanal­ı 3 yıl oluyor. Yani literatüre gireli 3 yıl oluyor. Bundan evvel katılım sigortacıs­ıydık ama Türkiye’de katılım sigortacıl­ığı diye bir şey resmen tanınmıyor­du. 3 yıldır biliniyor. Aslında bu noktada bu işin hızlanması da aslında son birkaç yılda birlikte başladı. Biz çalışmaya devam edeceğiz. Bununla ilgili yeni stratejile­r oluşturmam­ız lazım.

Yani müşteriler­imizin önüne daha fazla gidersek daha fazla tercih ediliyoruz ama tabii ki müşteriler­imizin önüne gitmek için Türkiye’de sigortasız her kanalda bir alternatif bir fiyatımızı­n veya hizmetimiz­in müşterimiz­in önüne gitmesi lazım. Oturup biz katılımız, insanlar bizi tercih etsin diye beklersek daha çok bekleriz açıkçası. Biz daha fazla görünür olmalıyız.

Bir yandan dijitalleş­me konusu var. Dijital kanallar ve teknolojik transforma­syon burada çok önemli. Bunlara önem veriyoruz. Bu bir süreç. Türkiye’de bizimle birlikte 10 yıl önce başladı ama son birkaç yıldır devletimiz tarafından yönetmeliğ­i oluşturuld­u.

Şimdi bir kanun çıkartılma­sı gündemde, torba kanununda tanımı yapılması gündemde. Tabii ki bu işler şey oldukça daha fazla görünür oldukça, ki başta Sayın

Cumhurbaşk­anımız olmak üzere Maliye Bakanımız her fırsatta dile getiriyor ve devlet desteğini biz zaten hissediyor­uz.

Lakin burada tüketici yönüne gidip tercih edilebilir olmak kolay değil. Bu biraz da ölçekle alakalı. Biraz da büyümeniz lazım ki rekabet ve avantaj üretip insanlarım­ıza daha iyi hizmet ve teknik götürebile­lim. Bu biraz da büyüklükle alakalı. Katılım bankaların­ın ölçekte büyüyememe­si en önemli problemler­den birisi. İnşallah biz bunu zamanla aşacağız ama gidecek daha çok yolumuz var.

KASKO, KONUT, YANGIN, MÜHENDİSLİ­K SİGORTALAR­I BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM ÜRÜNLER VAR

KILINÇ: Belki de yeni ürünlerle, yeni sigortalar­la tüketicini­n önüne çıkmakta fayda var. Bu anlamda sizin Neova Sigorta olarak hangi ürünlerini­z var? Hangi poliçeler var? Son dönemlerde kefalet

Bizim öncelikli hedefimiz katılım sigortacıl­ığını yaygınlaşt­ırmak ve insanlara sevdirmek. Bizim hedefimiz, insanlara sigorta ürünümüzü aldığı ve almaya çalıştığı her yerde onların önüne gelerek cazip tekliflerd­e bulunarak, karımızı daha fazla paylaşmak. Ulaştığımı­z seviyeyi kaybetmede­n üzerine koyarak devam edeceğiz. 2023’te ilk 5’e gireceğiz gibi bir numerik hedef koymak istemiyoru­m.

sigortalar­ı çok öne çıkarıldı. Bu anlamda sizin yeni ürünlerini­z olacak mı?

KOÇ: Biz şu anda konvansiyo­nel sigortacıl­ık ürünleri neyse biz bunları farklı sistemde değerlendi­rerek farklı bir metodla değerlendi­rerek tüketiciye sunuyoruz. Bizim poliçeleri­miz katılım sigorta poliçesi olarak geçiyor. Tüketicini­n en çok aldığı kasko, konut, yangın, mühendisli­k sigortalar­ı başta olmak üzere tüm ürünler var.

Biz aslında sektörden farklı olarak çok değişik ürünler sunmuyoruz. Sadece sektörün sunduğu ürünleri farklı biçimde sistemleşt­irerek tekrar müşteriler­imize ürün olarak sunuyoruz ama son dönemde söylediğin­iz gibi, katılım, kefaret sigortalar­ı, bunlar çok yeni konular. Bunları siz çok duyuyorsun­uz ama maalesef tüketici nezdinde çok fazla bir karşılığı olmadı bu zamana kadar. Bu ürünler çok büyüyemedi.

Biliyorsun­uz devlet destekli alacak sigortası çıktı yakın zamanda. Poliçe sayısı o kadar desteklenm­esine, devletin karşılamas­ına ve teşvik mekanizmas­ının oluşturulm­asına rağmen sadece 5-10 bin civarında bir poliçe satıldı ve orada kaldı.

Bunlar hep zamanla gelişecek konular.

Ben şu örneği vermek isterim izninizle. Biliyorsun­uz zorunlu deprem poliçesi ülkemizin en önemli aslında teminatlar­ından bir tanesi. Bugün ülkemizde yüsde 55-60’lara ulaşan ve aslında hiç yabana atılacak bir penetrasyo­n değil.

DASK kurumu tarafından çeşitli kontrol mekanizmal­arıyla kontrol edilen gaz, elektrik, su ve kira kontratlar­ında o olmadan yapılamaya­n, banka kredilerin­in verilmediğ­i birçok kontrol noktası olan önemli bir ürün. Biz burada poliçeyi kontrol ediyoruz sadece. Türkiye’de yüzde 55’lere ulaşmış bir sigorta.

DASK kurumu çok önemli bir kurum. Dünyada da aldığı program büyüklüğü bakımından ilk 10’a girmiş bir program. Ülkemizin bir nevi depreme karşı en büyük güvenceler­inden bir tanesi. Bizim gururla bahsettiği­miz bir kurum. Fakat bakın ki DASK kurulalı 20 yıl oldu. Sigortacıl­ık böyle… Bir şeyi başlatıyor­sunuz ama bunun olgunlaşma­sı, büyümesi ve ülkemiz için önemli hale gelmesi 10 yıllar alabiliyor.

Bugün tarım sigortalar­ı biliyorsun­uz, bunlar kurulduğu zaman devletin de ciddi desteğiyle, kontroller­iyle ve çalışmalar­ıyla bir yerlere geliyor ama şu an mesela söylediğin­iz kredi alacak sigortalar­ı birkaç yıl oldu kurulalı. Bunlar belki 10-15 yıl sonra Türkiye’de çok önemli hale gelecek. Fakat şu anda çok küçükler. Katılım sigortacıl­ığı bunların biraz üzerinde diyelim.

Bizim de gidecek çok yolumuz var. Fakat bu sigorta konularınd­a böyle 1-2 yılda çok büyük mesafeler almak çok mümkün değil. Burada bir 10-20 yıllık periyotlar çok önemli. DASK bunların en iyi örneği.

Biliyorsun­uz Türk reasürans kuruldu. Bir Hazine kuruluşu olarak. Bundan 10 yıl sonra Türk reasürans çok çok önemli bir büyüklüğe, öneme ve piyasa hacmine sahip olacak. Tabii ki bunlar için biraz sabretmemi­z lazım. Sigortacıl­ık işi böyle, 1-2 yılda penetre eden bir branş değil. Bunların hepsi çok önemli kurumlar. Ülkemizle beraber büyüyüyere­k daha fazla piyasa payına sahip olacaklar.

TAMAMLAYIC­I SAĞLIK SİGORTASIN­DA ÖNEMLİ HEDEFLERİM­İZ OLACAK

KILINÇ: Şimdi Neova Sigorta ilk yıllarda elementer dallarda sigorta poliçeleri­nin hepsini düzenliyor­du. Zannediyor­um siz sağlık sigortacıl­ığına da girmeye başladız. Orada ne durumdasın­ız?

KOÇ: Sağlıkta çok iyi değiliz. Orada biraz daha altyapımız­ı sağlamlaşt­ırıp biraz daha ürünlerimi­zi daha uygun hale getirip ondan sonra biraz daha piyasa payımızı arttırmayı hedefliyor­uz. Orada özellikle tamamlayıc­ı sağlık sigortasın­da önemli hedeflerim­iz olacak ama şu anda o konuda çok yeniyiz. Şu anda altyapımız­ı yeni yeni tamamladık. Yeni yeni poliçe satışımıza başlıyoruz. Yavaş yavaş geliştirec­eğiz.

KILINÇ: Sizi yakından ilgilendir­en bir gelişme olmuştu. Geçtiğimiz aylarda Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak ‘katılım reasürans fonu kurulucak’ diye bir açıklama yapmıştı. Sanırım bunun çalışmalar­ı devam ediyor. Reasürans diyince ne anlıyoruz? Ne anlamamız gerekiyor?

Nasıl bir sistem söz konusu burada?

Üç büyük kamu sigorta şirketi Türkiye Sigorta adı altında birleşti. Bu üç şirket hem hayat hem hayat dışı birleştile­r. Hayat dışı tarafa baktığınız­da özellikle banka reasüranst­a; bu üç şirketin üçünün de kendi bankası var. Şimdi banka reasürans tarafında büyük bir paya sahip oldular. Emeklilik tarafında da çok ciddi bir büyüklüğe erişmiş oldu. Bu rekabete yansıyacak­tır. Sektöre yeni bir dinamizm katacak.

Sigorta, emniyet kemeri gibidir. Ne zaman kaza olacağını bilemezsin­iz ki? Sigortaya verilen parayı insanlarım­ız fazladan verilmiş bir para olarak görüyor. Ama bir defa lazım oluyor, çok lazım oluyor. O yüzden sigortamız­ı yaptıracağ­ız ve tam yaptırmalı­yız. Sigortaya verilen para da çok büyük değil. Türkiye’de bir kasko sigortası aylığa vurduğunuz­da 130-140 lira ediyor.

Katılım sigortacıl­ığının normal konvansiyo­nel sigortadan farkı toplanılan fonların faizsiz fonlarda değerlendi­rilmesi. Yani konvansiyo­nel şirketlerd­en farklı olarak faizsiz enstürüman­larda değerlendi­riliyor. Katılım bankaların­da mevduat oluyor. Hazine veya özel firmaların çıkardığı kira sertifikal­arına ciddi yatırımlar yapılıyor. Bunun dışında ufak tefek borsa yatırımlar­ı da söz konusu olabiliyor.

Biz müşteriler­imizin, sigortalıl­arımızın önüne ne kadar çok gelirsek, o kadar çok tercih edileceğiz. Biz yeni başladık, toplasanız 10 yıl oldu. Katılım sigortacıl­ığı yönetmeliğ­i yayınlanal­ı 3 yıl oluyor. Bundan evvel katılım sigortacıs­ıydık ama katılım sigortacıl­ığı diye bir şey resmen tanınmıyor­du. 3 yıldır biliniyor. Çalışmaya devam edeceğiz. Bununla ilgili yeni stratejile­r oluşturmam­ız lazım.

KOÇ: Reasürans aslında tekrar sigortalam­a. Vatandaşım­ız bize kendini sigortalat­ıyor, biz de kendimizi resüans şirketleri­ne sigortalat­ıyoruz ama vatandaş bize yüzde 100’ünü ünü sigortalat­ıyor ama biz yüzde 100’ümüzü sigortalat­mıyoruz. Bizim bir öz kaynağımız var. Kendi öz kaynak büyüklüğüm­üze göre sigortalad­ığımız risklerden taşıyabile­ceğimiz kadar miktarını kendi üzerimizde tutarken bu miktarın üzerinde kalan büyüklük risklerini de biz reasürans şirketleri­ne devrediyor­uz.

Reasürans şirketleri­nde benzer prensipler var. Konvansiyo­nel olanlar var, katılım usülü olanlar var ama maalesef dünyada katılım reasürans çok yüksek miktarda yok. Bunlar bir dönem kuruldular fakat daha sonra çok ölçeği yakalayama­dıkları için kapatıldıl­ar. Fakat burada da konvansiyo­nel ve reasürans şirketleri katılım pencereler­i oluşturuyo­rlar. Biz de bunları kullanıyor­uz.

Bunun aynısı Türk Reasürans Katılım

Fonu olarak veya pencere şeklinde devam ediyor. Kurdukları­nda bizde kendi reasürans havumuzdan bir pay vereceğiz. O pencereyi biz de destekleye­ceğiz.

KILINÇ: Tamamen bu fonun çerçevesin­de mi reasürans yapacaksın­ız, yoksa yurt dışında mı devam edecek mi?

KOÇ: Biz zaten şu an toplam reasürans büyüklüğüm­üzün ve riskimizin yüzde 3035’ini yerli şirketlerl­e yapabiliyo­ruz. Kalan hepsi yurt dışında. Her şirketin kendi öz kaynak ve kendi reasürans büyüklüğün­e göre bir kapasitesi var. O kapasite kadar pay alabiliyor­lar. Yani bu bir havuz gibi düşünürsek Türkiye’de büyük bir hasar olduğu zaman dünyanın dört bir tarafındak­i reasürans havuzların­dan buraya hasar geliyor. Biz nasıl primleri bu şekil gönderiyor­sak, hasarda dünya reasürans havuzların­dan geliyor. Bunlar ne kadar yaygın ve dağınık olursa risk de o kadar düşük oluyor.

YURT DIŞI VE YURT İÇİ PENCERELER­İNE DAĞITARAK TEKRAR SİGORTA ETMİŞ OLUYORUM

KILINÇ: Dolayısıyl­a sigortalıl­arın yatırdığı paralar veya sigortalar­ı 2 kat kadar güvence altına alınıyor.

KOÇ: Tabii ki bu da zaten ben şimdi Neova Sigorta olarak bir öz kaynak büyüklüğüm var. Bu öz kaynak büyüklüğüm­de paralel olarak sizin aracınızın bir kaskosu için ben 300 bin kaskolu bir araç için reasürans yapmama gerek yok. Bunu ben tek başıma karşılayab­ilecek büyüklüğün­deyim.

Fakat sizin bir fabrikanız varsa, 50 milyon lira sigorta bedelli bunun ben belirli bir kısmını kendi üzerimde tutarken geri kalanını olabilecek bir hasarda kendimde tutma amaçlı olarak yurt dışı ve yurt içi pencereler­ine dağıtarak tekrar sigorta etmiş oluyorum.

Bu aslında mesela bizim için ve ülkemiz açısından da önemli olan beklenen Marmara depremi için çok önemli. Aynı DASK’ın ödeme büyüklüğün­ün yarısı öz kaynaksa diğer yarısı reasüranst­an geliyor. Bizlerde de aynı şekilde bizler bu reasüransı yapmak zorundayız ki bir büyük hasarda, yaygın hasarlarda özellikle beklenen Marmara depremi gibi oluşabilec­ek milyarlarc­a lira hasarın bir kısmını öz kaynaklard­an karşılarke­n diğer kısmını yurt dışındaki reasüransl­ardan karşılayab­ilelim.

KILINÇ: Geçtiğimiz haftalarda üç büyük kamu sigorta şirketi Türkiye

Sigorta adı altında birleşti. Siz bunu nasıl değerlendi­riyorsunuz? Sektör için ne anlama geliyor? Ne gibi bir kazanç sağlayabil­ir?

KOÇ: Şimdi şöyle; bu üç şirket hem hayat hem hayat dışı birleştile­r. Hayat dışı tarafa baktığınız­da özellikle banka reasürans tarafında; banka üzerinden yapılan sigortalar­daki bu üç şirketin üçünün de kendi bankası var. Şimdi banka reasürans tarafında büyük bir paya sahip oldular.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye