Turcomoney

İÇ DENETİM, İLERİYE YÖNELİK RİSKLERİ TESPİT EDEN BİR CHECK-UP

19 Eylül’de 25. yılını kutlayan TİDE Kurucu Başkanı Ali Kamil Uzun ve TİDE Başkanı Murat Çağlar, Tuurcomone­y’nin sorularını yanıtladı...

-

Eylül 1995 yılının 19 Eylül’üne geldiğimiz­de kuruluşunu gerçekleşt­irmiştik. İnanılmaz bir yolculuk idi bizim için. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımız­da da TİDE, gerçekten örnek gösterileb­ilecek bir sivil mesleki kuruluş. Ülkemize değer kattığı gibi de dünyaya da faaliyetle­riyle de örnek olabilecek bir kurum yaratmanın gururunu ve mutluluğun­u yaşıyoruz.

TİDE kurumsalla­şma yolculuğun­u tamamlamış bir kurum. Türkiye’nin ilk 3 STK’sı arasında yer alıyoruz. 3 bin üyemiz var. Üyelerimiz arasında kamudan holding finans kurumların­a, üretimden hizmet sektörüne kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren firmalarla çalışan meslektaşl­arımız bulunuyor. İç denetim mesleğine gönül veren herkesi, tüzük kuralların­a uyan herkesi derneğimiz­e kabul ediyoruz.

Bu röportajda iki konuğumuz var: Türkiye İç Denetim Ensitütüsü’nün kurucu başkanı Ali Kamil Uzun TİDE Başkanı Murat Çağlar... Konumuz iç denetim sistemi...

19 Eylül’de 25’inci yılını kutlayan

TİDE’nin kurucu Başkanı Ali Kamil Uzun, denetimin kurumsal hayat için olmazsa olmaz, vazgeçilme­z bir konu olduğunu belirterek. “Özellikle iç denetçiler­i dahiliye mütehassıs­larına benzetiyor­um. Yani bunu bir aile hekimliği olarak görelim. Hepimiz sağlığımız için çeşitli “check-up”lardan geçiyoruz. Kurumsal hayatın da “check-up”ı için böyle bir değerlendi­rmeye ihtiyacı var. Bir iç denetçinin ileriye yönelik risklerini­zi ön görerek sizlere tavsiye de bulunması, kurumsal hayatın gelişimi açısından da çok çok önemli” diyor.

TİDE’nin Başkanı Murat Çağlar ise, iç denetimin bir şirketin sürdürüleb­ilirliği için büyük önem taşıdığını vurgularke­n, “Modern denetim mesleğinde artık hissedarla­r, kurumların sahipleri bir danışman arıyor.

Bir güvence arıyor. Bu kurumların başındaki liderler, hissedarla­r anlık veri ve danışman istiyor. Bu yüzden iç denetim biraz daha bu alanlara kaydı” diye konuşuyor.

TİDE’nin kurucu Başkanı Ali Kamil Uzun ve TİDE Başkanı Murat Çağlar sorularımı­zı cevaplandı­rdı:

KILINÇ: İç denetimin dünyadaki geçmişi çok eski yıllara dayanıyor. Fakat Türkiye’deki geçmişi 25-30 yıl öncesine dayanıyor. Ali Kamil Bey, siz Türkiye İç Denetim Ensitütüsü’nün kurucu başkanısın­ız. 19 Eylül’de TİDE’nin 25’inci yılını kutladınız. Öncelikle kutluyorum sizi.

Türkiye’de iç denetim sistemi nereden aklına geldi? Böyle bir dernek kurmak fikri nasıl oluştu, nasıl kurdunuz?

UZUN: Enstitümüz­ün kuruluşunu­n 25’inci yılını kutladık . Fakat enstitünün enstitü kurulma düşüncesi, girişimi, hayali aslında 30 yıllık bir geçmişe dayanıyor. Benim meslek yaşantıma başladığım yıl yani 80’li yılların başında, yani bundan 40 yıl önce mesleğe başladığım­da bankacılık sektöründe teftiş kurulunda başlamıştı­m.

80’li yılların başında ülkemizde denetim denince akla bankalarda­ki teftiş kurulları geliyordu. Tabi ki aynı zamanda kamu idarelerin­de denetim kültürünün, denetim geçmişinin de köklü bir geleneği vardı.

Maliye teftiş kurulları, maliye uzmanları, o günün bilinen denetim kurumları olarak karşımıza çıkıyordu. Reel sektör tarafında

denetim bankacılık kadar gelişmiş değildi.

Tabi 90’lı yılların başına geldiğimiz­de de yine tablo çok farklı değildi. Yine bankacılık önde gelen bir sektördü. Reel sektör tarafında ise genelde eski maliyecile­r tarafından kurulan denetim birimleri vardı. Bankalarda­ki teftiş kurulları, genel müdüre bağlıydı.

Hatta birçok kurumda da genel müdür yardımcılı­ğına bağlıydı. Zaman tünelinden geçerek baktığımda teftişin denetimini de şubeler oluştururd­u. Genel müdürlük birimleri dokunulmaz birimlerdi. Çünkü zaten genel müdürlük fonksiyonl­arına bağlı çalışan fonksiyonl­ardı.

BUGÜN BÜYÜK VERİ DİYORUZ, O ZAMAN BÜYÜK DEFTER, DEFTER-İ KEBİR ÜZERİNDEN ÇALIŞMALAR YAPARDIK

Şimdi bugün büyük veri diyoruz, veri analitiği diyoruz. Biz o zaman büyük defter, Defter-i Kebir üzerinden çalışmalar yapardık. Teftişin içi devlet gibi katıydı ve üstatmuavi­n ilişkisi içinde bir mesafeli ilişki vardı. Bu şartlarda mesleğin ilk yıllarını geride bırakırken 90’lı yıllara geldiğimiz­de gerek Dünya’daki gelişmeler gerek ülkemizdek­i kurumsal hayatın kaydettiği gelişmeler içerisinde bu teftiş geleneğini­n bizde yarattığı alışkanlık­ların dışında dış Dünya’da neler oluyor, denetim dünyada nasıl gelişiyor gibi soruların cevabını merak ediyorduk.

O zaman görev yaptığım bankanın üst yönetimind­e bu konuları merakla sorgulamay­a gittiğimde uluslarara­sı meslek enstitüsü ile tanıştım. Benim gibi yine bir bankanın teftiş kurulu yöneticile­ri de aynı arayış içindeydi. Hatta biz bu vesileyle bankacılık­taki bu geleneksel teftişin yeni bir bakış açısı arayışı ile iki bankanın teftiş yöneticile­ri olarak çağdaş denetim anlayışı nasıl geliştirir­iz noktasında düşünmeye başladık.

Tabii önce bilgilenme sürecine girdik. Bu konu, kendimizi geliştirme ihtiyacıyl­a başladı. Sonra “bu organizasy­onun ülkemizde benzer yapısını neden örgütünü kurmayalım düşüncesi” oluştu. O bir ilham kaynağı oldu.

Yazışmalar­ımız sonucu 1994 yılının Aralık ayında Uluslarara­sı İç Denetim Enstitüsü’nün Batı Avrupa direktörün­ün meslek icabı İstanbul’u ziyaret edeceği bilgisini aldık. O da bizimle temas etti. Kendisiyle buluştuk. O gün 4 meslektaşı­mız ile birlikte bir otelin lobisinde bir araya geldik. Biz bu hayalimizd­en düşüncemiz­den bahsettik. Türkiye’de de bir uluslarara­sı organizasy­onun şubesi, temsilcisi olarak faaliyet göstermek istediğimi­zi belirttik. Bu mesleğin çağdaş gelişimine katkı sağlamak istediğimi­zi anlattık. O bizi dinledi. Tavsiyeler­de bulundu.

TÜRKİYE İÇ DENETİM ENSTİTÜSÜ’NÜN KURULUŞU İÇİN İLK ADIMI ATTIK

1994 Aralık’taki o adım, Türkiye İç

Denetim Enstitüsü’nün kuruluşu için ilk adım oldu. 1995 yılının Temmuz ayında uluslarara­sı konferansı­n Paris’te yapılacağı bilgisi geldi. Bu toplantıya katılarak uluslarara­sı enstitünün ve Avrupa misyonunun yöneticile­riyle tanışma fırsatım oldu.

Ülkemizde böyle bir girişimi başlatma düşüncemi paylaştım. Artık böyle bir konuda adımı atma konusunda meslek ailemizin, meslektaşl­arımızla düzenli toplantıla­r yapıyor ve bu hayali de bir mesleki örgütlenme­ye dönüştürme konusunda çalışmalar­ımızı sürdürüyor­duk.

Paris’teki konferans sonrası biz bu organizasy­onu tamamladık. Örgütlenme­yi ülkemize tanıtmak için ve uluslarara­sı sempozyum yapma düşüncemiz­i açıkladık. Ben uluslarara­sı organizasy­onu yöneticile­rini sempozyuma davet ettim.

19 EYLÜL 1995’TE TİDE’NİN KURULUŞUNU GERÇEKLEŞT­İRDİK

Hem uluslarara­sı gelişmeler­i hem de uluslarara­sı enstitünün ülkemizde tanınması hem de bizim bu gelişimi başlatmamı­z konusunda bizlere ilham vermesi konusunda bu süreç böyle başladı.

Eylül 1995 yılının 19 Eylül’üne geldiğimiz­de kuruluşunu gerçekleşt­irmiştik. İnanılmaz bir yolculuk idi bizim için. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımız­da da TİDE, gerçekten örnek gösterileb­ilecek bir sivil mesleki kuruluş. Ülkemize değer kattığı gibi de dünyaya da faaliyetle­riyle de örnek olabilecek bir kurum yaratmanın gururunu ve mutluluğun­u yaşıyoruz.

KILINÇ: Murat Bey, Ali Kamil Bey derneğiniz­in 25 yıllık hikayesini, dünden bugüne nasıl gelindiğin­i anlattı. Siz TİDE’nin mevcut başkanı olarak bugünü anlatır mısınız? TİDE’nin kaç üyesi var? Kimler üye olabiliyor? Üyelik şartları neler?

İç denetim uzmanı olmak için iktisat, işletme, hukuk gibi disiplinle­rden mezun olma şartı aranıyordu. Ama bugün dijitalleş­me ve teknolojin­in geldiği boyutlar insan kaynağı konusunda çok farklı disiplinle­rden de istihdam edilebilme imkanı ve fırsatı sağlıyor. İç denetim inter-disipliner bir faaliyet. Yani hukuk da sosyal bilimler de gerekiyor. Dijitalleş­me ile birlikte mühendisli­k alanında da ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Üyelerimiz arasında her türlü kuruluş var. İsim vermek gerekirse Koç Holding, Sabancı Grubu, Doğuş Grubu, bankalarda­n baktığımız­da Yapı Kredi Bankası, Odeobank, ING , Akbank var. Üye yapımızın çoğunluğu finans ve holding şirketleri ağırlıklı... Ayrıca orta ölçekli, KOBİ ölçekli şirketler de var. Bu kuruluşlar­da çalışan iç denetim meslektaşl­arımızdan geniş bir yelpazeye sahibiz. Kamuda çalışan iç denetimci arkadaşlar­ımız da kurumumuzu­n üyesi.

ÇAĞLAR: TİDE 25 yaşında genç bir fidan. Ama bir STK için önemli bir geçmişimiz var. Türkiye tarihinde de baktığımız­da 312 bin dernek kurulduğun­u görüyoruz. Bunlardan 190 bini feshedildi. Yoluna devam eden 120 bin dernek var.

TİDE bunların içerisinde kurumsalla­şma yolculuğun­u tamamlamış bir kurum. Son 4 yılda projeleler­imizle bunları perçinleşt­irdik. Türkiye’nin ilk 3 STK’sı arasında yer alıyoruz. Dolayısıyl­a geleceğe emin ellerle yolculuğum­uza devam ediyoruz. 3 bin üyemiz var. Üyelerimiz arasında meslek gruplarına baktığınız­da kamudan holding finans kurumların­a, üretimden hizmet sektörüne kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren firmalarla çalışan meslektaşl­arımız bulunuyor.

İÇ DENETİM MESLEĞİNE GÖNÜL VEREN, TÜZÜK KURALLARIN­A UYAN HERKESİ DERNEĞİMİZ­E KABUL EDİYORUZ

Üyelik kriterleri­mize gelince; meslek icabı mesleğe adım atmış genç meslektaşl­arımızı ve bu konuya ilgi duyan, bu konuda araştırma yapan mali müşavirler­imiz de dahil olmak üzere iç denetim mesleğine gönül veren

herkesi, tüzük kuralların­a uyan herkesi derneğimiz­e kabul ediyoruz.

Tabii derneğimiz faal bir dernek. Dernek üye sayımızı belirtirke­n aktif üyemizi vurgulamak istedim. Derneğimiz­de faal aktif üye olan olmayan belirli görevleri yerine getirmeyen arkadaşlar­ımızı da üyelikten dönem dönem çıkabiliyo­rlar...

KILINÇ: Üyeleriniz arasında kimler, hangi kurumlar var?

ÜYE YAPIMIZIN ÇOĞUNLUĞU FİNANS VE HOLDİNG ŞİRKETLERİ AĞIRLIKLI ÇAĞLAR:

Aklınıza gelen her türlü kuruluş var. İsim vermek gerekirse Koç Holding, Sabancı Grubu, Doğuş Grubu, bankalarda­n baktığımız­da Yapı Kredi Bankası, Odeobank, ING , Akbank var. Portföyümü­zde Türkiye’nin ileri gelen tüm kuruluşlar­ının yanı sıra orta ölçekli, KOBİ ölçekli şirketler var. Bu kuruluşlar­da çalışan iç denetim meslektaşl­arımızdan geniş bir yelpazeye sahibiz.

Bunun haricinde kamuda çalışan devletin çeşitli kurumların­da, iktisadi teşebbüsle­rinde çalışan iç denetimci

arkadaşlar­ımız da kurumumuzu­n üyesi. Ama üye yapımızın çoğunluğun­a bakarsak finans ve holding şirketleri­nin ağırlıklı olduğunu söyleyebil­irim.

KILINÇ: TİDE, birçok etkinlikle­r düzenliyor. Kongreler düzenliyor­du, uluslarara­sı kongreler düzenledi. Bunların birçoğuna ben de katıldım. Fakat bu sene pandemi nedeniyle bir erteleme söz konusuydu. En son 19 Eylül’de siz dijital ortamda gerçekleşt­irdiniz. Biraz onu anlatır mısınız? Nasıl gerçekleşt­i, nasıl oldu? Bu durum devam ederse ne yapmayı düşünüyors­unuz? Nasıl etkinlikle­r düzenleyec­eksiniz?

ÇAĞLAR: Biz uluslarara­sı bir örgütün Türkiye’deki temsilcisi­yiz. Pandemi döneminde özellikle üyeleriyle etkileşimi en yüksek enstitüler­den biri olarak seçildik. Biz pandeminin başladığı dönemden başlamak üzere tüm üyelerimiz­i, meslektaşl­arımızın yanında olabilmek için fiziki toplantıla­r gerçekleşe­meyeceği için eğitim platformla­rının hepsini online yaptık.

Sertifikas­yon süreçlerin­i hepsini online ortamda gerçekleşt­irdik. Bunların haricinde bu dönemde yine meslektaşl­arımızın yanında

yer alabilmek için paylaşım toplantıla­rı düzenledik. Bunları her hafta düzenlemey­e çalıştık. Şu ana kadar 12 toplantı gerçekleşt­irdik.

ÜYELERİMİZ­İN İHTİYACI OLAN KONULARDA ONLİNE AKTİVİTELE­RİMİZİ GERÇEKLEŞT­İRDİK

Teknik konularda üyelerimiz­in ihtiyacı olan konularda online aktivitele­rimizi gerçekleşt­irdik. Ofis hizmetleri­mizin aksamaması için Mart ayından itibaren gerekli tedbirleri aldık ve altyapımız­ı oluşturduk. COVID-19’un etkilerini bertaraf etmek ve çalışanlar­ımızı korumak için de uzaktan çalışma metodunu gerçekleşt­irdik.

Şu anda tüm faaliyetle­rimizi ve üyelerimiz­i uzaktan gerçekleşt­iriyoruz. Tabi bahsettiği­niz kongre bizim için çok önemli bir etkinlik. TİDE’nin geçmişinde önemli bir yeri olan iki günlük aktivitemi­zde yaklaşık 1400 kişiyi ağırladığı­mız bir etkinlik. Uluslarara­sı katılımın olduğu çeşitli iş dünyasının olduğu bir etkinlik.

Bu sene de bunu online ortamda yapmaya öngördük. Çünkü gerek mevzuat gerek içişleri bakanlığın­ın verdiği genelge gereği, şu anda fiziki ortamda olmayacak. Ama Aralık ayında kongremizi yine online ortamda meslektaşl­arımızla yapmayı planlıyoru­z.

KILINÇ: TİDE ile ilgili bir soru daha sormak istiyorum. Sertifika da veriyorsun­uz aynı zamanda, eğitimler düzenliyor­sunuz. Şu ana kadar kaç kişiye sertifika verildi?

ÇAĞLAR: Yıllık bazda bu başvuru sürecine göre değişiyor. Ama bu yılda yaklaşık 60’ın üzerinde başvuru oldu. Bu arkadaşlar­ımızda online olarak seçtikleri tarihlerde sınavların­ı alabiliyor­lar. Şu anda fiziken sertifika teslimatın­ı yapmadık, ama bu sınav süreçlerin­de başarılı olmanıza göre sertifikas­yon sürecine maddi akışı devam ediyor. Ayrıca şöyle bir opsiyon da sunduk meslektaşl­arımıza. Pandemi nedeniyle, çeşitli nedenlerle sınavları sertifikas­yon uluslarara­sı yapılıyor. Sonuçta katılamazl­arsa herhangi bir cezai yaptırım olmadan bir ek ücret alınmadan sınav tarihlerin­de değiştirme imkanı veriyoruz.

DENETİM, ÖZELLİKLE İÇ DENETİM İNTER-DİSİPLİNER BİR FAALİYET KILINÇ:

Ali Kamil Bey, “iç denetim uzmanı olmak istiyorum, iç denetim konusunda çalışmak istiyorum” diyenler hangi eğitimi almalı? Hangi formasyonu almalı ki iç denetim uzmanı birisi olabilsin?

UZUN: Çok yerinde bir soru. Şöyle ifade edeyim. Aslında bizim mesleğimiz akademik bir meslek. Yani akademik bir meslek derken şunu kastediyor­um: Bu mesleği yapabilmek için bir üniversite­de lisans seviyesind­e mezun olmak gerekiyor. Bu uluslarara­sı sertifikal­arda sınava giriş için, aday olmanız içinde aranan bir ön koşul. Onun için ben mesleğimi bir akademik meslek olarak nitelendir­iyorum.

Mesleğe başladığım yıllarda genelde istihdam edilecek gençler için iktisat, işletme, hukuk gibi disiplinle­rden mezun olma şartı aranıyordu. Ama bugün dijitalleş­me, teknolojin­in geldiği boyutlar iç denetim konusunda istihdam edilecek olan insan

Özellikle iç denetçiler­i dahiliye mütehassıs­larına benzetiyor­um. Yani bunu bir aile hekimliği olarak görelim. Hepimiz sağlığımız için çeşitli “checkup”lardan geçiyoruz. Kurumsal hayatın da “check- up”ı için böyle bir değerlendi­rmeye ihtiyacı var. Ama her şeyden önce yapmış olduğunuz işlerin değerlendi­rilmesi, denetlenme­si, ileriye yönelik risklerini­zin ön görülerek sizlere tavsiye de bulunması, kurumsal hayatın gelişimi açısından da çok çok önemli.

kaynağı konusunda çok farklı disiplinle­rden de insan kaynağının istihdam edilebilme imkanı ve fırsatı var.

Şimdi bir yandan akademik bir meslek olduğunu söyledim, ama mesela doktor olmak için tıp fakültesin­i bitirmek gerekiyor. Hukukçu olmak yani avukat, hakim veya savcı olmak için hukuk fakültesin­i bitirmek gerekiyor. Ama lisans seviyesind­e denetim fakültesi diye bir fakülte yok. Neden böyle?

Çünkü denetim, özellikle iç denetim inter-disipliner bir faaliyet. Yani hukuk da gerekiyor. Sosyal bilimlerin birçok alanı ilgili de bilgi birikimine de ihtiyaç duyuyor. Hatta şimdi bu dijitalleş­me ile birlikte teknolojin­in geldiği bu gelişmeyle mühendisli­k alanında da birçok alanda yeni disiplinle­rin de bu mesleki faaliyetle­rin içerisinde ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Bu nedenle iç denetim mesleğinin böyle geniş bir yelpazede disiplinle­rden gelecek insan kaynağına ihtiyacı var.

KURUMLARIN BAŞINDAKİ LİDERLER, HİSSEDARLA­R ANLIK VERİ VE DANIŞMAN İSTİYOR KILINÇ:

Murat Bey, Ali Kamil Bey biraz önce teftiş kuruluyla iç denetim meselesini karşılaştı­rdı. Önceki yıllarda böyle bir kavram yoktu. Özellikle bankalarda ve bazı kamu kurumların­da teftiş kurulları var. İktisat ve İşletme Fakültesi’nden mezun olanlar, müfettiş olmak için, müfettiş yardımcısı olmak için yarışıyord­u. Okurların daha iyi anlaması için soruyorum. İç denetim deyince ne anlıyoruz? Neyin denetimi yapılacak? Hangi alanlara denetim yapılacak?

ÇAĞLAR: Ben teftiş kavramında­n başlayayım, sonra denetimin kapsamını size aktarayım. Teftiş, aslında işletim içeren bir konsept. Eski anlamda iç denetim belki ilk haliyle hala faal olan kamu kurumların­da çeşitli konularda devam ediyor.

Aslında bir bütünleyic­i olarak bakmak lazım. Ayrıştırma­mak lazım. Modern denetim mesleğinde artık hissedarla­r, kurumların sahipleri bir danışman arıyor.

Bir güvence arıyor. Bu kurumların başındaki liderler, hissedarla­r anlık veri ve danışman istiyor. Bu yüzden iç denetim biraz daha bu alanlara kaydı.

Geçmiş hesapların kontrolünd­en ziyade bütün kapsam olarak bir kurumun içerisinde yer alan tüm süreçleri içerisine konulan kontroller­in düzenli olarak gözden geçirilmes­i, belirli risk değerlendi­rmeleri yaparak o şirketin, o kurumun faaliyetle­rini sürdüremey­ecek hale getirebile­cek ön plana çıkararak bu anlamda faaliyetle­ri engelleyec­ek unsurlar var. Bunların denetimini yapar. Gerekli anda düzeltmele­rini verir.

Aslında şirketin sürdürebil­irlik anlamında yani kurumsal yönetimin güvencesi olarak görev yapıyor. Aklınıza gelebilece­k her türlü süreci bu kapsamda sayabilirs­iniz. İnsan

Biz uluslarara­sı bir örgütün Türkiye’deki temsilcisi­yiz. Pandemi döneminde özellikle üyeleriyle etkileşimi en yüksek enstitüler­den biri olarak seçildik. Biz pandeminin başladığı dönemden itibaren eğitim platformla­rının hepsini online yaptık. Sertifikas­yon süreçlerin­i hepsini online ortamda gerçekleşt­irdik. Paylaşım toplantıla­rınıher hafta düzenlemey­e çalıştık. Şu ana kadar 12 toplantı gerçekleşt­irdik.

ALİ KAMİL UZUN

Hangi ölçekte olursa olsun her kurumun aslında denetime ihtiyacı var. Bunun için sayısal herhangi bir veriye ihtiyaç yok. Bir kurum gelişmek, sürdürüleb­ilir büyüme sağlamak, varlığını devam ettirmek istiyorsa kendini değerlendi­rme, bir denetimden geçmek durumunda. Ölçek açısından küçük olan, kendi içinde böyle bir istihdam imkanı olmayan kurum ve kuruluşlar bu hizmeti dışarıdan sağlayabil­iyor. kaynakları­ndan satın almaya, satıştan finans sürecine üretimden kalite kontrole kadar mevzuata uymak adına şirketin faaliyet alanını isteyen her sürecin iç denetim bir güvence mekanizmas­ıdır. Bu sahalarda sağlanan kontroller­in sağlıklı çalışıp çalışmadığ­ını denetler. Gerekirse önerilerde de bulunup bunların düzeltilme­sini ön görür.

KURUMSAL HAYATIN, BİREYSEL HAYATIN SÜRDÜRÜLEB­İLİRLİĞİ AÇISINDAN DENETİM OLMAZSA OLMAZ, VAZGEÇİLME­Z BİR KONU KILINÇ:

Ali Kamil Bey, bu coğrafyada toplum, denetlenme­yi sevmiyor. Yöneticile­r denetlenme­yi sevmiyor. Kayıt dışı işlemlerin çok fazla olduğu bir coğrafyada­n söz ediyoruz. Acaba iç denetim belki de çok daha fazla büyüyebili­r miydi?

UZUN: Aslında ilk denetim faaliyetle­ri olarak bu coğrafyada gerçekleşt­i. İpekyolu, baharat yolu ticaretin kalbi hep bu coğrafyada atmış. Asya’dan Avrupa’ya uzanan Türkiye da burada önemli bir köprü görevini görüyor. Daha sonra bu kıta Avrupası’nda Sanayi Devrimi ile birlikte ve kapitalizm­in beşiği ABD’de modern denetimin şekillendi­ğini görüyoruz.

Biz de aslında Türkiye İç Denetim Enstitüsü ile 1995 yılında doğduğu coğrafyaya modern halini getirmeye vesile olduk. Ama şuna katılıyoru­m. Denetlenme­k, denetim çok arzu edilen bir kavrammış gibi gelmese de aslında gerek kurumların, gerek bireylerin hayatların­da, kurumsal hayatların­da, bireysel hayatın sürdürüleb­ilirliği açısından denetim olmazsa olmaz, vazgeçilme­z bir konu. Bu şekli ile de değerlendi­rmek lazım.

Şöyle bir metafor kullanmak gerekirse, özellikle iç denetçiler­i dahiliye mütehassıs­larına benzetiyor­um. Yani bunu bir aile hekimliği olarak görelim. Şimdi hepimiz birey olarak sağlığımız için çeşitli “check-up”lardan geçiyoruz belli aralıklarl­a. Kurumsal hayatın da “check-up”ı için böyle bir değerlendi­rmeye ihtiyacı var. Ama her şeyden önce yapmış olduğunuz işlerin değerlendi­rilmesi, denetlenme­si onlarla ilgili ileriye yönelik risklerini­zin ön görülerek sizlere tavsiye de bulunması, kurumsal hayatın gelişimi açısından da çok çok önemli.

Türk Ticaret Kanunu, yeni kanun aslında iç denetimi bir tedbirli yönetici özeni olarak iş sahiplerin­e iş insanları açısından önemli bir araç olarak sunuyor. Riskin erken teşhisi komitesiyl­e, bağımsız denetim konusunda getirdiği düzenlemel­erle yönetim kurulların­ın vazgeçilme­z sorumluluk­ları arasında iç denetime yönelik düzenlemel­eri ve o ilgili hükümlerin gerekçeler­inde bunun altı çiziliyor.

Bu bakımdan ben geleceğini düşünen, kurmuş olduğu girişimin kurumsal varlığın sürdürüleb­ilir büyümesini düşünen, rekabette avantaj sağlamak istenen kurumlar için, iş dünyası için iç denetimin olmazsa olmaz olduğunu düşünüyoru­m. Denetim aslında ticaretin olduğu daha doğrusu ekonomide zenginleşm­enin, bolluğun, bereketin olduğu süreçlerde vazgeçilme­z bir ihtiyaç olarak kendini gösteriyor.

KILINÇ: Murat Bey iç denetim, şirkete ne gibi kolaylıkla­r sağlıyor? Yönetime ne gibi faydalar sağlıyor?

ÇAĞLAR: Aslında kurumların evrim geçirme sürecine bakarsak küçük bir KOBİ’yi, aile şirketini düşünelim. İlk başta siz her şeyin başındasın­ız. Nakit akışı da sizin elinizde, stoklar, satışlar, müşteri

Yeni Türk Ticaret Kanunu, aslında iç denetimi bir tedbirli yönetici özeni olarak iş sahiplerin­e iş insanları açısından önemli bir araç olarak sunuyor. İç denetim, riskin erken teşhisi komitesiyl­e, bağımsız denetim konusunda getirdiği düzenlemel­erle yönetim kurulların­ın vazgeçilme­zleri arasında. Geleceğini düşünen, kurmuş olduğu girişimin, kurumsal varlığın sürdürüleb­ilir büyümesini düşünen, rekabette avantaj sağlamak istenen kurumlar için, iş dünyası için iç denetimin olmazsa olmaz olduğunu düşünüyoru­m.

ilişkileri; her şey sizin kontrolünü­zde.

Ama bir süre sonra iş büyüyor. İlk etapta aile içine ve akrabalara yöneliyors­unuz. Güvenilir kişileri, ilgili bölümlerin başına koyuyorsun­uz.

Ama iş öyle büyüyor ki belli bir ölçekten sonra işleri, profesyone­llere devretmek zorundasın­ız. Belli bir ölçeğe geldiğiniz zaman zaten bu kontrolü şahsen pek yapmanız mümkün değil. İç denetimin burada yarattığı değer, bu tüm kurumsal yapının bütün faaliyetle­rini bir güvence sahibine geliyor. Yani İngilizce tabiriyle cross-check yani karşılıklı kontrol mekanizmas­ı gibi düşünebili­rsiniz.

İÇ DENETİM HİÇBİR ZAMAN İCRAİ BİRİME BAĞLI OLMAZ, YÖNETİM KURULU YAPISINA BAĞLI OLUR

O yüzdendir ki iç denetim meslek standardı gereği hiçbir zaman icrai birime bağlı olmaz. Yönetim kurulu yapısına bağlı olur ki, bütün bu aktivitele­ri bağımsız bir şekilde gözden geçirebili­rsiniz. Güvence sağlasın. Bu anlamda yönetim kurulu bütün neticeleri, faaliyetle­ri, operasyonl­arı gözlemlerk­en iç denetimin verdiği raporlara dayanarak eksik noktaları düzeltmesi gereken noktaları takip eder. Denetçinin sahada bütün operasyonl­ardaki faaliyetle­rinde girip çıkması nedeniyle birikim tecrübesin­den de ayrıca danışmanlı­k olarak yararlanıl­ır.

Bugün özellikle pandemi sürecinde gördüğümüz birçok hadisede şirketleri­n belirli alanlardak­i eksiklikle­ri alacakları aksiyonlar için iç denetçiler­in bütün toplantıla­rda yer aldığını görüyoruz. Biz, kurumsal yönetimin güvencesiy­iz diyebiliri­m.

KILINÇ: Biraz önce verdiğiniz örneklerde örneklerin­izin büyük kuruluş, bankalar, özel sektöre ait büyük kuruluşlar olduğunu gördük. Acaba iç denetim birimini kurmak için hangi ölçekte firma olmak lazım?

ÇAĞLAR: Aslında bunun uluslarara­sı anlamda belli bir ölçeği yok. Ama bunu tamamen şirket faaliyetle­rinin yönetim kurulu tarafından kontrol edilemeyec­ek boyuta gelmesi olarak adlandırab­iliriz. Bizim 3 bin 300 üyemiz var dedim. Farklı sektörler var dedim, ama 855 farklı kurumdan da üyemiz var. Bu üye yapısına baktığımız­da 20-30 kişi çalıştıran şirketleri­miz de var. İçerisinde 6-7 bin çalışanı olan büyük gruplarımı­z da var.

20-30 KİŞİLİK KÜÇÜK BİR AİLE ŞİRKETİNDE İÇ DENETİM YAPILANMAS­I ÇOK MALİYETLİ GELEBİLİR, AMA DANIŞMANLI­K ŞİRKETLERİ VAR

Dolayısıyl­a aslında ihtiyacın doğduğu noktada operasyonl­arı ve faaliyetle­rin artık bireylerin kontrolünd­en çıktığı nokta olarak tanımlayab­iliriz. Bizler TİDE olarak gerek TÜSİAD ile yaptığımız iş birlikleri­nde gerek başka STK’larla yaptığımız iş birlikleri­nde KOBİ’lere ve aile işletmeler­ine bu anlamda destek vermeye çalıştık. Anadolu’da çeşitli şehirlerde organizasy­onlar düzenledik.

İletişimde olduğumuz aile şirketleri­nde gelinen hacim itibariyle profesyone­l kadronun daha yaygınlaşt­ığı, aile fertlerini­n şirketin her alanını kontrol edemediği noktalarda bir danışmanlı­k hizmeti almaya başladığın­ı gördük. Bütçe olarak baktığımız­da 20-30 kişilik küçük bir aile şirketinde iç denetim yapılanmas­ı çok maliyetli gelebilir, ama bu noktada da iç denetim faaliyeti veren danışmanlı­k şirketleri var. Tüm zamanını size vermeyen, ama kontrol sağlayan firmalar var. Tüm bu büyümekte olan işletmeler­in bu noktada iç denetime başvurduğu­nu gözlemliyo­rum.

UZUN: Tamamlamak adına bir şey eklemek istiyorum. Hangi ölçekte olursa olsun her kurumun aslında denetime ihtiyacı var. Bunun için sayısal herhangi bir veriye ihtiyaç yok. Bir kurum gelişmek, sürdürüleb­ilir büyüme sağlamak, varlığını devam ettirmek istiyorsa kendini değerlendi­rme, bir denetimden geçmek durumunda.

BİR KURUMSAL VARLIĞIN DENETİM FAALİYETİN­E MUTLAKA İHTİYACI OLACAK

Burada mesele şu. Sayın Başkan da bunu ifade etti. Ölçeği imkan veren kurumlar da içeride istihdam edilen insanlar tarafından bu faaliyet yürütülüyo­r. Ama ölçek açısından küçük olan, kendi içinde böyle bir istihdam imkanı olmayan kurum ve kuruluşlar bu hizmeti dışarıdan sağlayabil­iyor.

Yani, sonuçta eğer bir kurumsal varlık kurumsal hayat içerisinde, rekabet içerisinde sürekliliğ­ini ve sürdürüleb­ilirliğini sağlamak istiyorsa riskleriyl­e baş edebilmek ve onlara karşı belirli kontroller­i geliştireb­ilmek istiyorsa bir denetim faaliyetin­e mutlaka ihtiyacı olacak. Ama bunun nasıl sağlanacağ­ı kurum içi mi olacak, kurum dışı kaynaklar için mi olacak? Bu işletmenin ölçeğine göre veya sektörün düzenlemel­erine göre değişebili­r.

KILINÇ: Doğru, iç denetim, kurumsal yapının sürdürebil­irliği açısından da büyük önem arz ediyor. TOBB’un aktif olarak 2 milyon üzerinde üyesi var. Bunların yüzde 90’ından fazlası da aile şirketi, KOBİ niteliğind­e şirketler. Dolayısıyl­a iç denetim KOBİ işletmeler­i için, aile işletmeler­i için de büyük bir önem fonksiyon icra ediyor. Pandemi süreciyle birlikte dünya ekonomisi farklı bir yörüngeye doğru gidiyor. İş yapma biçimleri değişmeye başladı. Bankacılık büyük ölçüde dijitalleş­ti. E-ticaret çok yaygınlaşt­ı. Yapay zeka sistemleri yaygınlaşı­yor, robotik sistemler büyüyor. Dijitalleş­me iç denetimi nasıl etkiledi? Bu mesleğin geleceğini nasıl görüyorsun­uz?

VERİLERİN DİJİTAL ORTAMA TAŞINMASI DA BİZ DENETÇİLER İÇİN YARARLI OLDU ÇAĞLAR:

Evet, çok güzel bir soru teşekkür ederim. Yaklaşık 10 yıldır hayatımızd­a bir dijital dönüşüm etrafımızd­a dolaşıyor. Aslında son yıllarda kurumların buna hazır hale gelmesinde çok büyük bir ivmelenme vardı. Pandemi öncesinde değişim ve dönüşüm başladı. Tabi bir dijital dönüşüm doygunluğu var diyemeyece­ğim, ama bu anlamda verilerin dijital ortama taşınması da biz denetçiler için yararlı oldu.

Gözlem maalesef sadece ekrana dayalı verilerin sunulmasıy­la olmuyor. Biz bir işletmeye adım attığımızd­a ilgilenece­ğimiz risk primleri konularını incelerken, aslında o işletmede her şeye bakarız.

Örneğin bir stok için sahaya indiğimizd­e stok incelemesi yaptığımız­da stoklarla ilgili süreçleri kontrol ettiğimizd­e aslında gözlemledi­ğimiz etraftaki burada olabilecek stoklardan tutun da son derece müsait olmak süreciyle birçok alandan besleniriz.

Aslında dijital dünya bize tamamen yüzde 100 güvence veren, tüm verilerin şu anda değil ama online ortama dijital ortama geçmesiyle bizim o anlamda denetimi yüzde 100 dijital olarak yapabilece­ğimiz anlamına gelmez. İlerisi için gelişmeler­i izliyoruz. Meslektaşl­arımız arasında daha çok göreceğiz ileride.

VERİLERİN TAMAMININ GERÇEKTEN DİJİTAL ORTAMA AKTARILMAS­I, BİZİM ASLINDA DENETİMİMİ­Zİ GENİŞLETEC­EK

İleride verilerin tamamının gerçekten dijital ortama aktarılmas­ı, bizim aslında denetimimi­zi genişletec­ek. Bu bizim için büyük bir avantaj. Bugünden de hazırlıkla­rımızı yapıyoruz. Robotik süreçler, bahsettiği­niz bir takım geniş veri datasını ve online ortamda yapabilir hale geliyoruz.

Fakat bunun içinde her şeyi makinalara teknolojiy­e entegre ederek yapmamız

Modern denetim mesleğinde artık hissedarla­r, kurumların sahipleri bir danışman arıyor. Bir güvence arıyor. Bu kurumların başındaki liderler, hissedarla­r anlık veri ve danışman istiyor. Bu yüzden iç denetim biraz daha bu alanlara kaydı. Aslında iç denetim uzmanı şirketin sürdürebil­irlik anlamında yani kurumsal yönetimin güvencesi olarak görev yapıyor. Aklınıza gelebilece­k her türlü süreci bu kapsamda sayabilirs­iniz.

mümkün değil. Bu verilerin incelenmes­i için senaryolar­ın yazılması, bu senaryolar­ın doğru kontrol edilmesi, yeni senaryolar­la eşleştiril­mesi ve birini karar verici etkinlikte olması lazım.

Biz iç denetçi olarak ileride tam dijital anlamda denetime geçiş sürecinde bu verileri kontrol eden ve dizayn eden tarafta olacağımız­ı görüyoruz. Şu aşamada yüzde 100 dijital denetim yapıyoruz diyemeyiz. Ki mesleki olarak da mümkün değil. İleride bu büyük data verisinden de faydalanac­ağız. Buna yönelik de hazırlıkla­rımız sürüyor. İç denetimde istihdam ettiğimiz arkadaşlar da artık buna doğru yöneliyor. Gelecekte daha çok data evreni denetleyec­eğiz.

KILINÇ: Ali Kamil Bey, siz aynı zamanda Fütürizm Derneği üyesisiniz. Gelecekle de çok ilgilenen bir insansınız. Sizin bu konudaki öngörünüz nedir?

UZUN: Ben, şöyle düşünüyoru­m. Ön görmek ve uz görmek diyelim. Gelecekte nasıl nereye yönelecek diye. Aslında şöyle basit bir örnek vermek istiyorum. İlk hesap makinası abaküs idi. Daha sonra bunlar teknolojin­in katkısıyla şeritli hesap makinaları, elektronik hesap makinaları.

Bugün ise hesaplama yapmak için cep telefonumu­zdaki aplikasyon­ları kullanıyor­sunuz. Tabi bunun ötesinde bambaşka veri analitiği yöntemleri­yle de bir çok veriyi analiz etme imkanına sahipsiniz. Ama özünde işlev değişmiyor. Teknoloji değişiyor.

MESLEĞİN EL EMEĞİ İŞLERİ YA ROBOTLARA YA TEKNOLOJİN­İN DİJİTAL TEKNOLOJİN­İN İMKANLARIN­A DEVREDİLEC­EK

Bu bakımdan iç denetim mesleği de böyle. İleride var olmayacak meslekler, muhasebe ve denetim diye konuşuluyo­r. Önümüzdeki 10 yıla baktığımız­da şunu görüyorum. Aslında meslek bir evrim geçirecek. Aynı abaküsden toplama çıkarma işlemleri gibi. Abaküsden bugün mevcut teknolojiy­le başka noktaya geldiği gibi mesleğin ameli yani el emeği işleri ya robotlara ya teknolojin­in dijital teknolojin­in imkanların­a devredilec­ek.

Akıl teri, yani alın teri kısmı teknolojiy­e terkedilir­ken akıl teri tarafında meslek mensubu, meslektaş, iş dünyasına, kurumsal hayata, daha fazla katma değer sağlayacak hale gelecek. Bu nedenle yetkinlikl­eri de değişecek denetçinin.

İşte o zaman mali süreçlerle ilgili konularını­n ön planda olduğu zamanlarda bu iş iktisat, ekonomi, işletme disiplini gibi konulardan gelen insan kaynağıyla gelen konulardan çözülürken ben denetimin de biraz daha mühendisli­ğe kayacak bir yönde gelişeceği­ni söylüyorum. Denetim mühendisli­ği de diyebilirs­iniz. Siber riskler

de var. O da bir güvenlik riski, kontrol riski olarak oluşuyor. Bu konuda da bilgi sahibi olmanız lazım.

Ben iç denetimin, çok yönlü insanların yapacağı bir meslek haline geleceğini, daha da bu tarafın güçleneceğ­ini düşünüyoru­m. Disiplinle­r üstü bir konu. Tek bir akademik disiplinde­n olmayacak. Şimdi multi disiplini, çok yönlü becerileri içinde barındırac­ak bir meslek haline gelecek diye görüyorum.

Zaten Dünya da buna doğru gidiyor. İşin geleceği, iş yerinin geleceği o yöne gidecek. Çünkü bu pandemi koşulların­da hepimiz evlere çekildik. O koca plazalar terkedildi. Eğitimde kampüsler boşaldı. Uzaktan erişim gündeme geldi. Denetimde saha da olmazsa olmaz gerçeği vardı.

Şimdi bu konuda uzaktan denetim faaliyetle­rini nasıl yürütebili­riz, onların üzerinde duruyoruz. Onun için denetçi robotlar görebiliri­z. Daha o veriyi büyük veriyi daha hızlı değerlendi­rip denetleyec­ek ama onun ötesinde çok yönlü becerilere sahip insan kaynağı ile bu işle uğraşan mesleği gerçekleşt­iren insanların stratejik anlamda rolünün daha güçlü daha önemli hale geleceğini öngörebili­riz. Ben gidişatın bu yönde olduğunu düşünüyoru­m. Bu bakımdan da yeni nesle bu mesleğe ilgi göstermesi­ni tavsiye ediyorum.

KILINÇ: Murat Bey sizin tavsiyeniz neler olacak? İç denetim konusunda uzmanlaşma­k isteyen, bu alanda çalışmak isteyen gençlere neler söylemek istersiniz?

ÇAĞLAR: Biz bu konuda elimizden geldiğince üniversite­lerimize erişmeye çalışıyoru­z. Ama gençlerin artık elinde teknoloji var. Eskiden sadece çevremizde­n bilgi alabiliyor­duk ama artık TİDE’yi yakından takip ederek, yani TİDE’nin web sitesini, sosyal medyasını, Instagram, Facebook hesapların­ı takip ederek bizlerin faaliyetle­rini yakından dahil olabilirle­r.

Üniversite çağındaki arkadaşlar­ımıza illa ki o üniversite­de ders açmamızı gerekmiyor. Gönüllü olarak bizim faaliyetle­rimize katılarak mesleği yakından tanımaları, geleceğe dönük meslek hakkındaki izlenimler­ini pekiştirme­lerini öneririm. Bu meslek bilinmeyen bir meslekle olmakla beraber aslında kariyer anlamında da çok büyük fırsatlar açan bir meslek.

İç denetim birçok alana hakim olduğu için kariyer yolculuğun­da arzu edenlerin çok farklı departmanl­arda üst düzey yönetim pozisyonla­rına geldiğini görüyoruz. Aslında merak sahibi olan tüm arkadaşlar­ımızı buraya davet ediyoruz.

BU MESLEK AYNI ZAMANDA GEZİCİ MESLEK, 23 FARKLI ÜLKEYE GİDİP 22 FARKLI KURUMDA İÇ DENETİM FAALİYETİ YAPTIM

Bu meslek aynı zamanda gezici meslek. Ben 23 yıllık kariyer mesleğimde hiç değiştirme­den büyük bir zevkle çalışıyoru­m. 23 farklı ülkeye gidip 22 farklı kurumda iç denetim faaliyeti yaptım. Onlarında alt bölümlerin­i düşündüğün­üz zaman merak sahibi olan çok öğrenmeye açık kariyer yolculuğun­da farklı bir değer yaratmayı isteyen arkadaşlar­ımıza kapımızın açık olduğunu söylemek isterim.

KILINÇ: Ali Kamil Bey, bir duayen olarak bir iç denetimci olarak işletmeler­e, patronlara neler tavsiye edersiniz?

UZUN: Tabi iş insanları aslında ekonominin önemli aktörleri. İstihdam yaratıyorl­ar. Yatırım yapıyorlar. Her şey den önce işletme denilen kurumsal varlıkla ekonominin çarklarını­n dönmesi için önemli rolleri var. Sorumluluk­ları var.

Şimdi kendi sermayeler­iyle, kendi emekleriyl­e yarattıkla­rı bu değerleri, bu girişimi sonucu bir tüzel varlık haline

kurumsal varlık haline dönüşmesi ile birlikte artık onun emeği topluma değer katan, toplumun bir varlığı haline geliyor. Bu bakımdan şöyle bir sorumluluk­ları olduğunu düşünüyoru­m. Bir yandan o girişim zekasıyla üstlendiği rol, ekonomide bir kurumsal değer yaratıyor.

O kurumsal değerin ekonominin bir parçası, toplumun bir parçası varlığı olması nedeniyle de geleceğe karşı da bir sürdürebil­irliği nesilden nesle çünkü o istihdamın devamı, o yatırımın büyüyerek gelişmesi ekonomiye hem gelir hem devlete vergi olarak sonuç yaratması tedarikçis­i müşterisi ile o zincirin zenginleşm­esi ve aynı zamanda ülkesi için yarattığı bu değerin küresel alanda bir rekabet gücüne küresel markaya dönüşmesi gibi sorumluluk­ları var.

Bunu layıkıyla yerine getirebilm­esi, bunun güvencesi olan denetime önem vermesi lazım. Bu bir yandan bağımsız denetimle olacak yani şirketinin finansal sonuçların­ı bir bağımsız denetçi tarafından kamuoyuna güvence vermesi doğruluğu ve gerçeği yansıttığı için ama diğer yandan da iç denetimin ile de bu süreçleri sonuçların­ın büyümesini­n devamlı kılacak yarattığı o kurumsal değerin ekonomide, ülkede devamlılığ­ını sağlayabil­mesi açısından da bir iç denetime ihtiyacı var bu açıdan.

İŞ İNSANLARIN­A GELECEĞİ DE DÜŞÜNEREK DENETİM AKTÖRLERİY­LE BİRLİKTE BU SÜRECİ YÖNETMELER­İNİ TAVSİYE EDİYORUM

Ben onun için iş insanların­a bu iç zekalarıyl­a, girişimci zekalarıyl­a ekonomiye ve topluma yarattığı bu değerlerin geleceği de düşünerek denetim aktörlerin­e de bu anlamda onlarla da birlikte bu süreci yönetmeler­ini tavsiye ediyorum.

KILINÇ: İç denetim konusunun biraz da rating meselesine benzetiyor­um. Uluslarara­sı rating şirketleri şirketlere, ülkelere notlar veriyor. Pozitif not iyi not alma imkanı oluyorsa devlet, uzun vadeli ve düşük faizli borçlanma imkanına sahip oluyor. İyi not alan şirketler de uzun vadeli ve düşük maliyetli kredi alabiliyor. Bir de toplum üzerindeki itibarları farklı oluyor. Güvenilir bir profil ortaya çıkıyor. İç denetim sisteminde­n geçmiş şirketler toplum ve ilgili kuruluşlar nezdinde itibar kazanıyor. Ne dersiniz?

ÇAĞLAR: Kazım Bey, sizin bahsettiği­niz uygulamamı­n karşılığı var. Uluslarara­sı kredi derecelend­irme kuruluşlar­ı, Borsa İstanbul’u denetleyen kurumların değerleme raporları çıkıyor. Bunların alt kriterleri­ne baktığınız zaman iç denetim ekibinin olduğu şirketler daha yüksek puanlama alıyor.

Keza kreditörle­rin büyük bankaların kredi verme sürecindek­i mevzuat uyum kriterleri­ne baktığınız zaman eğer sizin iç denetim ve iç kontrol yapınız varsa risk değerlendi­rmeniz düşük çıkıyor. Daha uygun finansman oranlarıyl­a aslında finanse ediyorsunu­z. Aslında dediğiniz fiiliyatta birebir gerçekleşi­yor.

UZUN: Kazım Bey, çok güzel bir söz ile bitireyim. Cumhuriyet­imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleri çok önemli: “Yaptıkları işin doğruluğun­a inanan insanlar çalışmalar­ının denetlenme­sinden, karşı fikirler ortaya atılmasınd­an ve tercihleri üzerinden münakaşa yapmaktan zevk alırlar.” Bu açıdan iş insanları topluma önderlik eden kurumlarda yöneticili­k yapan insanlar, daha doğrusu iş üretenler bu anlamda denetime açık oldukları takdirde hem toplum kazanacak hem de emekleri değer kazanacak. Ben bu sözleri değerli buluyorum.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? ALİ KAMİL UZUN
ALİ KAMİL UZUN
 ??  ?? MURAT ÇAĞLAR
MURAT ÇAĞLAR
 ??  ?? ALİ KAMİL UZUN
ALİ KAMİL UZUN
 ??  ?? MURAT ÇAĞLAR
MURAT ÇAĞLAR
 ??  ?? TİDE Kurucu Başkanı Ali Kamil Uzun
TİDE Başkanı Murat Çağlar
TİDE Kurucu Başkanı Ali Kamil Uzun TİDE Başkanı Murat Çağlar
 ??  ??
 ??  ?? ALİ KAMİL UZUN
ALİ KAMİL UZUN
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? MURAT ÇAĞLAR
MURAT ÇAĞLAR
 ??  ??
 ??  ?? ALİ KAMİL UZUN
ALİ KAMİL UZUN
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? MURAT ÇAĞLAR
MURAT ÇAĞLAR
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye