9 maddede ekonominin temel sorunları ve çözüm yolları
Kasım ayında ekonomide oldukça hareketli günleri geride bıraktık. Önce ABD Başkanlık seçimlerinde Biden’in Trump’a karşı seçimi kazanması dünya borsalarında olumlu hava esmesine neden oldu. Bununla birlikte Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan anlaşma ile jeopolitik baskıların bir nebze de olsa azaldığına tanık olduk.
Sonrasında TCMB Başkanının görevden alınarak Naci Ağbal’ın atanmasının ertesinde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası yerli ve yabancı yatırımcı tarafından olumlu olarak algılandı. Borsa yükselirken TL’de değer kazandı.
Güven artırıcı önlemlerin alınmaması, pandeminin gıda ve sağlık harcamaları üzerindeki olumsuz etkisi, jeopolitik riskler, işsizlik ve gelir dağılımı adaletsizliğinin yarattığı sosyal etki ve erken seçim tartışmaları kur üzerinde önümüzdeki dönemde de baskı oluşturmaya devam edecek.
BU NOKTAYA NASIL GELDİK?
Bu sürece nasıl geldiğimize kısaca bakacak olursak, Temmuz 2019’da Murat Çetinkaya’nın görevden alınması üzerine (faiz indirimi kararlarını cesurca alamadığı gerekçesi ile) atanan Murat Uysal küresel ekonomik daralmanın ve genişleyici para politikalarının etkisi ile düşük faiz politikasını sürdürdü.
CDS ‘te Mart ortasında 255 olan seviye, pandemi ile birlikte 7 Nisan’da 650 seviyesine yükseldi. Ortalama 515 olup istifa öncesinde 558’e kadar yükseldi.
Pandemi etkisiyle Mayıs sonu itibarıyla soğuyan ekonomik motorların ısıtılması için özellikle kamu bankaları eliyle, TCMB’nin düşük faiz politikası ve emisyonu ile desteklenen kredi mekanizması aktif rasyosunun da etkisiyle taşıt, tüketici ve konut kredilerinde artışa yol açtı.
Ancak, kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in 11 Eylül gecesi gelen kararla kredi notumuzu B2 seviyesine düşürmesi ve Eylül ayı PPK ile birlikte turizm gelirlerinde yaşanan 25 milyar dolarlık kayıp, gıda ve giyim harcamalarındaki mevsim etkisi ile TL üzerinde oluşan baskı ve kur artışı faiz artışını tetikledi
Benin
ve kredi mekanizması durma noktasına geldi.
Ekim ayında piyasanın beklediği faiz artışının gelmemesi dengelerin daha da bozulmasına neden oldu. Bu süreçte MB politika değişikliği yaparak faiz koridoru yerine Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyetine geçti. Doğrudan değil dolaylı faiz artırım yoluna gidildi.
Türkiye ile Aynı B2 Kredi Notuna Sahip Ülkeler
Enflasyon Oranı (%)
Kaynak: www.bbc.com
Bütçe Açığı (%) (2019) Cari Açık/ GSYH (%) (2019) FAİZ ORANLARI KASIM’DAKİ PPK’YA KADAR BASKILANDI
Bu süreçte pandemi öncesinde de durgunluk içerisinde olan Avrupa ve Amerika ekonomileri genişleyici para ve düşük faiz politikası uygularken, TCMB’ye faiz azaltımı için de zemin oluşturmuş oldu. Bu süreçte faiz oranları aşağıdaki gibi Kasım’daki PPK’ya kadar baskılandı.
Ancak artan enflasyon yanında, Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyetinden (AOFM) piyasayı fonlayan merkez bankası gecelik ve gösterge faiz oranlarının düşük kalması faiz üzerindeki baskısını artırdı, ancak Ekim’de TCMB beklentilerin aksine faiz artışına gitmeyince üst düzey ekonomi yönetiminde deprem etkisi yarattı.
Gecelik
18.03.20 23.04.20 22.05.20 25.09.20
Alma
8.25 7.25 6.75 8.75
Verme
11.25 10.25 9.75 11.75
Kaynak: www.investing.com
Bu dönemde tarihi zirveleri zorlayan CDS, Bakanın istifası ile 460’ın altına, 19 Kasım PPK sonrasında 475 Bp faiz artış kararının ardından 371 seviyesine geriledi. Borsa da aynı dönemde 850’den 1300’lü seviyelere yükseldi.
BİDEN’İN KAZANMASI VE AŞI İLE İLGİLİ OLUMLU HABERLER PİYASALARDA RAHATLAMAYA YOL AÇTI
Pandeminin karantina ve azalan talebe bağlı devam eden ekonomik durgunluk etkisi ile sonbahara girerken, Biden’in Başkanlığı kazanması yanında önceliğinin Covid ile mücadele olacağını açıklaması (ayrıca Biontech/Pfizer’ın aşı ile ilgili olumlu haberleri), uluslararası piyasalarda rahatlamaya yol açtı. Tüm dünya borsalarında yukarı yönlü hareket yanında gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında doların değer kaybetmesine altın ve petrolün de bu iyileşme havası içinde yükselmesine neden oldu.
İnşaat ve kredi ile büyüme modelinin sürdürülebilir olmadığı bir kez daha teyit edilmiş olup, bu dönemde borçlanma artışına neden olacak ve büyük kaynak talebi yaratacak projelerden kaçınılmalıdır. Turizm, bankacılık ve havayolu endüstrisindeki kayıpları geri almaya çalışan piyasa oldukça spekülatif olup, henüz riskler devam ediyor.
DOKUZ BAŞLIKTA EKONOMİNİN BAŞLICA SORUNLARI