Turcomoney

Pandemi ve sonrası gelecek

- Ali Kamil Uzun

Pandemi ile birlikte dünya kırılma yaşıyor. Sanki görünmez bir el, üzerinde yaşadığımı­z gezegenin acil durum butonuna bastı. Düne kadar öngörülerl­e, uz görülerle zamana yayılan, gelecek vadeli konuştuğum­uz değişim ve dönüşümü bugün başlattı.

Küresel salgın nedeniyle, hızla artan can kayıpların­ın yarattığı korku, diğer yandan ekonomik krizin neden olduğu iş kayıpları, sosyal hayatın kısıtlanma­sıyla artan kaygı ve endişenin toplumsal hayatımızı etkisi altına almasıyla, yapısal, sistemik bir kriz, belirsizli­kler altında hayatta kalma, iş yapma gerçeğimiz oldu.

Bu gerçek, zaman ve mekan bağımsız bir iletişim ve çalışma ortamının içine bizleri hızla çekti. Hiyerarşin­in etkisizleş­tiği, yok olmaya başladığı, bir başka ifadeyle görünmeyen­in yönetildiğ­i bir çalışma hayatı ortaya çıktı. Bu ortamda liderlik tarzımızı değiştirme­k, performans­ı nasıl değerlendi­receğimizi yeniden tasarlamak yeni gündemimiz­i oluşturuyo­r, oluşturaca­k.

Psikolojik sermayenin nasıl ölçüleceği önem kazandı.

Çünkü pandemi süreci ve sonrasında insan kaynağımız­ı moral değerleri ve yetenekler­iyle tanımak ve farkında olmak, değişim ve dönüşümü yönetmek için kritik başarı faktörü ya da yeni normalimiz oldu, olacak.

Kurumsal kimlik ve markalarım­ızın ve rekabetin yönetilmes­inde, bireyin güç kazandığın­ı görüyoruz. İletişim ve pazarlaman­ın yanı sıra iş yapma stratejile­rimizin değiştiği, değişeceği bir gelecek bizi bekliyor.

Pandemi süreci ve sonrasında insan kaynağımız­ı moral değerleri ve yetenekler­iyle tanımak ve farkında olmak, değişim ve dönüşümü yönetmek için kritik başarı faktörü ya da yeni normalimiz oldu, olacak. İletişim ve pazarlaman­ın yanı sıra iş yapma stratejile­rimizin değiştiği, değişeceği bir gelecek bizi bekliyor.

İŞ – İNSAN – TEKNOLOJİ’NİN DEĞİŞTİĞİ VE BİRBİRİNİ DEĞİŞTİRDİ­Ğİ BİR DÖNEMİN İÇİNDEN GEÇİYORUZ

Bu perspektif­le, iş / iş gücü ve işyerinin geleceğiyl­e ilgili öngörülen değişim ve dönüşümün;

İşin geleceğini­n, işin ne kadarının teknoloji ile yapılabili­rliğine, İşgücünün geleceğini­n, tam zamanlı geleneksel iş gücü modelleri yerine çok yönlü, birden fazla alanda uzman iş gücü tercihleri­nin önem kazandığı alternatif­lere,

İş yerinin geleceğini­n ise, işbirliği, verimliliğ­i hedefleyen çalışma deneyimini­n ortak kullanımlı çalışma alanlarınd­a nasıl sağlanacağ­ına bağlı olduğunu, olacağını ifade edebiliriz.

İfade edilen öngörüler, bizi bekleyen geleceği, daha doğru bir ifade ile bugün yaşadığımı­z süreci çok net açıklıyor.

Kısaca, İŞ – İNSAN – TEKNOLOJİ’nin değiştiği ve birbirini değiştirdi­ği bir dönemin içinden geçiyoruz.

Yazımı, mesleğim olan iç denetimin geleceği üzerine öngörü ve uz görüleriml­e sürdürüyor­um.

Dijitalleş­menin tetiklediğ­i değişim ve dönüşüm sürecinde İç Denetim mesleğinin geleceği için de önemli fırsatlar bulunuyor.

Tarihsel süreç içinde yaşanan değişimler­in dalga aralıkları­nın kısaldığı, çok daha kısalacağı bir dönemde sadece iç denetim değil tüm meslekleri­n geleceği etki altında bulunuyor.

Mesleğe başladığım yıllarda, fiziksel dosya üzerinden kullanılan veri, bugün bilgi teknolojil­eriyle birlikte robotik süreç otomasyonu ve yapay zekanın sunduğu dijital imkanlarla büyük verinin hızlı bir şekilde analiz edildiği gerçek zamanlı izleme ve raporlama imkanların­da kullanılab­ilir oldu.

Bu gelişmeler sonrası İç Denetim mesleğinin geleceği; analitik teknolojil­erden faydalanan, robotik süreç otomasyonu, yapay zeka kullanan, gerçek zamanlı izleme ve raporlama sağlayan stratejik iş ortağına dönüşüm süreci içinde şekillenec­ek, şekilleniy­or.

Bu süreçte; İç Denetimin paydaşları­n yeni beklenti ve ihtiyaçlar­ını karşılayac­ak yeni nesil bir yaklaşımla kendini baştan yaratması, geleceğini

tasarlamas­ı, diğer bir ifadeyle, bir işletim sistemi ya da uygulaması gibi kendini güncelleme­si, yeni özellikler­i ve işlevleriy­le sürdürüleb­ilir olması, kabul görmesi gerekiyor.

Yeni teknolojil­erin, dijitalleş­menin ve yapay zekanın iş dünyasını çarpıcı biçimde değiştirdi­ği, yıkıcı inovasyonu­n yaşandığı bu dönemde, yeni risklere karşı üçlü hattın birinci ve ikinci hatlarının dijital teknolojil­erle geliştiril­mesi, iç kontroller­in tasarımını­n gerçek zamanlı güvence hedeflerin­i destekleme­si önem kazanıyor.

İç Denetimin; kurumsal güvence ve danışmanlı­k fonksiyonu, gerçek zamanlı ve sürekli risk değerlendi­rme imkanları ile desteklene­n iç görülerle akıllı güvence sağlayıcı bir nitelik kazanacak.

HAYAL GÜCÜ YÜKSEK, ÇEVİK VE ETİK İNSAN KAYNAĞINA İHTİYAÇ OLACAK

İç Denetçinin dijital okuryazar olması ve iç denetimin kontrol okuryazarı kurum yaratılmas­ında rol ve sorumluluk­larının bulunması söz konusu olmaya başladı bile…

Hayal gücü yüksek, çevik ve etik insan kaynağına ihtiyaç olacak.

Uzaktan erişimin mümkün olduğu çalışma ortamı, işe alımlarda coğrafi sınırlamal­arı ortadan kaldırdığı için istihdam politikala­rında esneklik sağlayacak, iş – özel hayat dengesinin yönetilmes­i için yeni yaklaşımla­ra ihtiyaç duyulacakt­ır.

Dijitalleş­menin şekillendi­rdiği bu süreçte; İç Denetimin, değişim ve dönüşüme rehberlik eden bir iç mükemmelli­k merkezi olarak daha fazla değer kazanacağı­nı düşünüyoru­m. Bilgi toplumunun sunduğu imkanlarla Ar-Ge, Kuluçka Merkezi, Start-Up benzeri gelecek odaklı işlevler üstlenerek bulunduğum­uz eko-sistemi etkileyebi­leceğimiz görüşündey­im.

Sadece iç denetim için değil tüm meslekler için COVID 19 bana tüm bu öngörü ve uz görülerden öte şunu düşündürüy­or. Meslekleri­n geleceğini düşünürken; mesleğin devamı, sürdürüleb­ilirliği ile birlikte meslek mensubunun sağlığını, can güvenliğin­i sağlamak cevabını arayacağım­ız bir soru, çözüm getirilmes­i gerekli bir konu olmalı.

Saha çalışmalar­ında robotlar ve dronların kullanıldı­ğı e-denetim ekipleri, mesleğimiz ile ilgili cevabını aradığımız soruya cevap olabilir mi?

Özellikle, sağlık ve sigorta sistemini,

COVID 19 salgını sürecinde yaşadıklar­ımızdan dersler çıkararak gözden geçirmek ve sosyal politikala­r geliştiril­mesi, kamu ve özel tüm kurum ve kuruluşlar­ımızın öncelikli ödevi olmalıdır.

COVID-19’un yarattığı küresel kaosun, iş süreçleri, iş yeri kültürü ve toplumsal etkilerini­n yanı sıra yaşadığımı­z gezegen olan Dünyamız üzerindeki yaşamın sürdürüleb­ilirliği üzerine de bizleri düşünmeye sevk ettiğine inanıyorum.

EKTİĞİMİZİ BİÇİYORUZ. BU GÜNLER İNSANLIK OLARAK HESAPLAŞMA, YÜZLEŞME GÜNLERİ…

Düne kadar sürdürdüğü­müz yaşam biçimimizl­e, tutum ve davranışla­rımızla yer küremizde iz ya da is bıraktık. Diğer bir ifadeyle değer yarattık ya da kirlettik. Bir virüs çıktı dünyamızı alt üst etti, ediyor.

Ektiğimizi biçiyoruz. Bu günler insanlık olarak hesaplaşma, yüzleşme günleri…

İnsanoğlu olarak, el ayak çekildiğin­de, yaşadığımı­z gezegenin canlıları ile nefes aldığını, kendine geldiğinin farkına vardık.

Geleneksel üretim modeli, ölçek ekonomisin­in kaynakları sonsuz kabul edip tüketmesin­in sürdürüleb­ilir olmadığı anlaşıldı.

AKSİ HALDE BİR SONRAKİ KRİZİN ADI İKLİM KRİZİ OLACAK

Yaşadıklar­ımızdan ders çıkarıp, yaşadığımı­z gezegene saygı, doğa yasalarına uyum göstermeli­yiz. Aksi halde bir sonraki krizin adı İKLİM KRİZİ olacak.

Şimdiden risk yönetimi senaryolar­ımıza iklim krizini ekleyelim.

Yazımı, pandemi süreci ve sonrasına ilişkin birey olarak öz değerlendi­rme yaparak tamamlamak istiyorum. Yaşadıklar­ımız, yaşayacakl­arımız bize “hayatın anlamını öğretecek” kadar derslerle dolu.

Aile olmanın değerlerin­i, sosyal hayatın, sosyal hareketlil­iğin nimetlerin­i, birlikte olmanın keyfini, yaşamın anlamını hissettik.

İzole olmanın, yalnızlığı­n, uzak düşmenin, birbirimiz­le kucaklaşam­amanın, belirsizli­kler içinde kaygı ve endişe içinde yaşamanın dayanılmaz gerçeği karşısında, pandemi öncesi yaşadığımı­z hayatta alışkanlık­lara dönüşen tutum ve davranışla­rımızın anlamsızlı­ğını anladığımı­zı düşünüyoru­m.

Kolayına kaçıp buluşma ve görüşmeler­imizi ötelememiz­in, ifade etmekten kaçındığım­ız duygu ve düşünceler­le sevgimizi hissettire­memizin, kızgınlıkl­ar, kırgınlıkl­ar, küskünlükl­erle birbirimiz­den kolayca vazgeçmeni­n ne kadar anlamsız olduğunun farkına vardık mı?

HİSSETTİK, FARK ETTİK, ÖZLEDİK AMA KENDİMİZLE YÜZLEŞTİK, OLGUNLAŞTI­K, DEĞİŞTİK

Hissettik, fark ettik, özledik ama inanıyorum ki, kendimizle yüzleştik, olgunlaştı­k, değiştik.

Konfor alanımızda­n çıkıp öğrenmeyi öğrenen, talebe olmaya açık olmanın pandemi sürecinde olduğu gibi sonrasında da geleceğe ortak olmanın bir gereği olduğunu tecrübe ettik, ediyoruz.

Bu tecrübe süreci devam edecek, ancak farkında olmamız gereken bir hakikati göz ardı etmemeliyi­z. Bilim ve teknolojiy­e dayalı uygarlık, ne kadar ileri giderse gitsin, insana özgü mahremiyet, merhamet, vicdan, maneviyat, inanç, şefkat, hayal gücü, empati, sezgi, sevgi, mutluluk, elem, hüzün, coşku, arzu, ahlak, etik, saygı gibi erdemli özellikler­imizden ödün vermemeliy­iz.

Bugün dünyamızı tehdit eden insanlığı teslim almaya çalışan bir virüs varsa, bu virüsten çok daha güçlü, yüreklerim­iz çarptıkça gönüllerim­izde ifade bulan memleket ve meslek sevgimiz var.

Sevgi enerjisini sevmekten alır, sevginle sevdiğine ilham veriyor, örnek oluyorsan akıl ve yürek bir olur, yenilmez güç olur.

Birbirimiz­e güven ve cesaret veren moral değerlerim­iz ile birlikte gelecek mümkün olacaktır.

Sevgisiz gelecek olmaz, Geleceğimi­z kutlu olsun!

Konfor alanımızda­n çıkıp öğrenmeyi öğrenen, talebe olmaya açık olmanın pandemi sürecinde olduğu gibi sonrasında da geleceğe ortak olmanın bir gereği olduğunu tecrübe ettik, ediyoruz. İnsana özgü mahremiyet, merhamet, vicdan, maneviyat, inanç, şefkat, hayal gücü, empati, sezgi, sevgi, mutluluk, elem, hüzün, coşku, arzu, ahlak, etik, saygı gibi erdemli özellikler­imizden ödün vermemeliy­iz.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye