UZMANLAR NE DIYOR?
TÜRKİYE ACİLEN BİR ŞEYLER YAPMALI
Prof. Dr. Doğanay Tolunay: (İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi): “IPCC’nin 6. Değerlendirme Raporu, ülke görüşleri de dikkate alarak hazırlandığı için açık açık yazmasa da freni patlamış bir otobüsün içinde, son sürat uçuruma doğru gittiğimizi söylüyor aslında. Türkiye olarak bizler de bu otobüsün içindeyiz. Sadece bu yıl yaşadığımız seller, kuraklık ve son olarak orman yangınları gelecekte olabileceklerin göstergesi. Çünkü ülkemiz için yapılan tüm tahminler, modellemeler bu ve benzeri aşırı hava olaylarının şiddeti ve sıklığının gelecekte çok daha fazla olacağını ortaya koyuyor. İklim değişikliğini plansızlığımız, tedbirsizliğimiz ve bize bir şey olmazcılığımızı örtbas etmek için kullanıyoruz. Acilen bir şeyler yapmalıyız. Bunun için de öncelikle sera gazı salınımları için 2030 yılına kadar en az yüzde 50 azaltım hedefi koymalı ve çok katı olarak uygulamalıyız. Bu da yetmez deyip yine acilen iklim değişikliğiyle şiddeti ve sıklığı artan aşırı hava olaylarına karşı uyum önlemleri almalıyız. Bunları yaparken de doğayı, ekosistemleri ve biyolojik çeşitliliği de korumalıyız.”
EMİSYON AZALTIM HEDEFİNİ YENİLEMELİYİZ
Dr. Semra Cerit Mazlum: (Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü): “Bu rapor, Türkiye’nin iklim değişikliği politika ihtiyaçlarını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Rapor öncekiler gibi Akdeniz Havzasının kırılganlıklarını sergiliyor ve olası değişimleri daha ayrıntılı olarak görüyoruz. İklim değişikliğine adaptasyonun sosyoekolojik sistemlerin özelliklerini dikkate alacak biçimde planlanması ve adaptasyonun imkânsız hale gelebileceği koşullara karşı kayıp ve zarar için ulusal düzeyde mekanizmaların hazırlığına şimdiden başlanması önemli. Orman yangınları adaptasyon planlamasının yalnızca ekosistem türleri ya da sosyoekonomik sektörler odaklı olmasının yeterli olmadığını gösteriyor.
Raporun bulgularının önemli bir yansıması da, Türkiye’nin iklim politikasında emisyon azaltımını 1,5 derece hedefine göre yenilemesi ihtiyacının daha belirgin hale gelmesi. Bu bakımdan Paris Anlaşması’nın ulusal katkı belgesinin güncellenerek onaylanması önem taşıyor.”
HAVA KİRLİLİĞİ AZALIRSA ÖLÜMLER DE AZALACAK
Buket Atlı (Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü): “Her yıl dünyada hava kirliliği nedeniyle 4.2 milyon kişinin ölümüne neden olan kirleticilerden bazıları Kükürt dioksit (SO2) ve azot oksit (NO2) gibi genellikle kentlerde yüksek seviyelerde bulunan gazlardır. Kara Rapor 2020 çalışması, hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği seviyelere indirilebilseydi Türkiye’de 2017- 2019 yılları arasında trafik kazalarının en az 6 katı kadar ölümün engellenebileceğini gösteriyor. Hem iklim değişikliğine hem de reaksiyona girerek solunduğu zaman hava kirliliğine neden olan bu kirleticilerin hepsinin nedeni ise sanayi, ulaşım, enerji gibi faaliyetler için kullanılan fosil yakıtlar. İklim değişikliği ile mücadele aynı zamanda temiz hava hakkını da savunmak demektir, bu yüzden hükümetler tarafından acilen birlikte ele alınması gerekiyor.”
İKLİM FACİASI TOPLUMA YAPILAN BÜYÜK ADALETSİZLİK
Eren Can İleri (İklim aktivisti): “Tüm dünya olarak eylemsizlik, inkar ve kararsızlık ile çözüme ulaşmamak için elimizden geleni yaptık ve krizi faciaya çevirdik, artık bir ‘iklim faciası’ ile karşı karşıyayız. İklim değişikliğinin tetiklediği koşullar yüzünden gelecek 10 yıl içinde dünya genelinde 130 milyon kişi aşırı yoksulluğa mahkum olacak.
Kıyı kentlerde yaşayan milyonlarca kişi ölümcül seviyede iklim olaylarına maruz kalacak. İklim faciası gezegene, doğaya, gelecek nesillere ve en kırılgan toplumlara yapılan büyük bir adaletsizlik. Bunun sorumlusu fosil yakıt kullanan, gereksiz sanayiler kuran, doğal varlıkları yok eden ve önlem almayan karar mercileridir. Türkiye’nin de 2011’de yayınladığı Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı bulunuyor. 2023 yılına kadar olan süreci kapsayan bu planda bir dizi hedef listelendi ancak bu hedeflere ulaşmak için hangi önlem ve uyum politikalarının ne zaman ve nasıl yapılacağı anlatılmadı.”
TÜRKİYE’Yİ PARİS ANLAŞMASI’NI İMZALAMAYA ÇAĞIRIYORUZ
Özlem Katısöz (Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü): “Türkiye’yi, artık Paris Anlaşması’nı onaylamaya ve mevcut halinde 2030’a kadar iki kat artış öngören emisyon azaltım hedefini (INDC) revize etmeye çağırıyoruz. Karar vericiler, iklim eyleminin topluma ve ekonomiye sağlayacağı faydaları kabul edip kesin bir kömürden çıkış taahhüdü içeren, enerji verimliliğini artıran ve yenilenebilir enerjiye dayalı bir gelecek inşa eden etkili bir enerji dönüşümü stratejisi geliştirmeli. Türkiye, güneş ve rüzgârdan elektrik üretiminin iletim-dağıtım sistemine ek yatırım yapmadan kolayca ikiye katlanabileceği, küçük bir yatırımla ise üç katına çıkarılabileceği büyük bir potansiyele sahip. Buna karşın, kömür hala ulusal enerji politikasının merkezinde duruyor.”