ARMIN LASCHET’I ZOR GÜNLER BEKLIYOR
ALMANYA’NIN YENİ MERKEL’İ OLACAK MI?
26 Eylül’deki seçimlerde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in yerini almasına kesin gözüyle bakılan Armin Laschet, yaptığı açıklamalarla son Şansölyenin çizgisini sürdüreceğe benziyor. Ufukta Laschet’in Başbakan olarak görev yapacağı bir CDU-Yeşiller koalisyonu görünüyor.
Laschet, kendini ekonomide merkezde tutuyor, ancak yüksek kamu harcamaları yerine mali konularda ihtiyatlı olmayı tercih ettiğinin sinyalini verdi. Öte yandan düşük vergileri ve mali kısıtlamaları savunanlar da aynı çizgide değil. Laschet, Avrupa konusunda Merkel’den biraz ayrılıyor. Önceki hükümetin yeterince hırslı olmadığını savunuyor.
Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU), Almanya’nın son 72 yılının 52’sinde hükümetlere liderlik etti. Eylül ayında yapılacak genel seçimlerden sonra istifa etmeyi planlayan Başbakan Angela Merkel, savaş sonrası yıllarda Konrad Adenauer’e giden CDU şansölyelerinin bir geleneğini temsil ediyor.
Merkel’in yerini almasına kesin gözüyle bakılan Armin Laschet, yaptığı açıklamalarla son Şansölyenin çizgisini sürdürecek gibi görünüyor.
YEŞİLLERLE KOALİSYON KURMASI BEKLENİYOR
26 Eylül’deki federal seçimlerden sonra istifa edecek Merkel’in yerini alacak olan 60 yaşındaki Laschet, yaygın olarak Merkel’in mirasını sürdürecek bir aday olarak görülüyor. Ancak onun kadar başarılı olabilecek mi?
Merkel’in şansölye olarak görevi bırakacağı seçime sayılı günler kala anketlere göre, muhalefetteki Yeşiller’den güçlü bir meydan okumayla karşı karşıya kalmasına rağmen, Laschet’in CDU’sunun kazanma yolunda olduğunu
gösteriyor. Olası bir sonuç, Almanya tarihinde bir ilk olacak ve Laschet’in Başbakan olarak görev yapacağı bir CDU-Yeşiller koalisyonu olarak görünüyor.
HARCAMALAR KONUSUNDA DAHA İHTİYATLI OLMAYI TERCİH EDİYOR
Laschet’in önemli konulardaki görüşlerini ele alalım...
Önce ekonomi politikalarına bakalım... Laschet, kendini ekonomide merkezde tutuyor, ancak yüksek kamu harcamaları yerine mali konularda ihtiyatlı olmayı tercih ettiğinin sinyalini verdi.
Frankfurer Allgemeine Zeitung’a, verdiği röportajda kendi ülkesinde Yeşillerle iyi geçinirken, düşük vergiler ve mali kısıtlamalar talep etmesiyle tanınan bir parti olan iş dünyası yanlısı Liberal Demokratlarla fikir birliği içinde olmadığını söyledi.
MERKEL’İN AVRUPA KONUSUNDA YETERİNCE HIRSLI OLMADIĞINI SAVUNUYOR
Avrupa siyasetine bakacak olursak; Laschet, 1999’dan 2005’e kadar Brüksel’de altı yıl geçirdi ve Avrupa Halk Partisi’nde Avrupa Parlamentosu Üyesi olarak görev yaptı. Bu süre zarfında ağırlıklı olarak dış politika, uluslararası ilişkiler ve bütçe konularına odaklandı.
Almanya’ya dönersek, Laschet bazen Merkel hükümetini Avrupa konusunda yeterince hırslı olmadığı için eleştirdi. Geçen yıl Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, “Bugün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron önerilerde bulunuyor, ancak yanıt vermemiz çok uzun sürüyor” dedi. Ancak genel olarak Merkel’in AB ile ilgili görüşleri doğrultusunda görülüyor.
BIDEN’E ŞÜPHEYLE BAKIYOR, ÇİN İLE SOĞUK SAVAŞTAN YANA DEĞİL
Almanya’nın bir sonraki başbakanı olacak olan Armin Laschet, Çin’in sistemik bir rakip olduğu kadar bir ortak olduğu konusunda Angela Merkel ile aynı fikirde ve Financial Times gazetesine verdiği röportajda Çin’e karşı yeni bir soğuk savaşın tehlikeleri konusunda uyarılarda bulundu.
ABD başkanı Joe Biden’in Çin’in batı için oluşturduğu meydan okumayla ilgili uyarılar sürecinde olduğu Avrupa’ya yaptığı ilk resmi ziyaretin ardından Financial Times’a konuşan Laschet,
Avrupa’daki birçok kişinin Biden’ın
Çin’e yönelik şahin tutumuna şüpheyle baktığını öne sürdü.
Laschet, “Soru şu: Çin’i ‘kısıtlamaktan’ bahsediyorsak, bu yeni bir çatışmaya yol açar mı? Yeni bir düşmana ihtiyacımız var mı?” dedi ve şöyle devam etti:
“Bu noktada Avrupa tepkisi temkinliydi, çünkü evet, Çin bir rakip ve sistemik bir rakip, farklı bir toplum modeline sahip, ancak aynı zamanda özellikle iklim değişikliğiyle mücadele gibi konularda bir ortak.”
ÇİN’DEKİ ALMAN ŞİRKETLERİNİN ÇIKARINA ZARAR VERMEK İSTEMİYOR
Görüşlerinden de anlaşılacağı gibi Laschet’in Merkel ile uzlaşma alanlarından biri Çin gibi görünüyor. Merkel, Çin’de faaliyet gösteren Alman şirketlerinin çıkarlarına zarar verme korkusuyla Çin’deki insan hakları ihlallerine yönelik eleştirilerini yumuşatmakla sık sık suçlanıyor.
Laschet, bu konuda ise Almanya’nın “kritik meseleleri” ele almaktan asla çekinmemesi gerektiğini söyledi. Ancak, “Bir ülkenin insan hakları durumu hakkında her zaman yüksek sesle ve agresif bir şekilde konuşmanın gerçekten sahada iyileştirmelere yol açtığından emin değilim. Genellikle insan hakları alanında, meseleleri basın toplantılarında konuşmak yerine, diğer ülkelerin liderleriyle özel görüşmelerde ele alarak daha fazlasına ulaşabilirsiniz” diye de ekledi.
“ŞİMDİ FARKLI AKTÖRLERLE ÇOK KUTUPLU BİR DÜNYAMIZ VAR” DİYOR
Bu yumuşak ve yumuşak yaklaşım, Çin’e insan hakları sicili ve Biden yönetimiyle olan gerilimler konusunda
Çin’in sistemik bir rakip olduğu kadar bir ortak olduğu söyleyen Laschet, “Çin, farklı bir toplum modeline sahip, ancak aynı zamanda özellikle iklim değişikliğiyle mücadele gibi konularda bir ortak” diyor. Laschet, Çin’de faaliyet gösteren Alman şirketlerinin çıkarlarına zarar vermekten çekinen Merkel ile aynı fikirde…
alenen meydan okumaya çok daha hevesli olan Yeşiller ile potansiyel bir çatışmaya yol açabilir.
Ancak, Laschet Batı’nın Çin ile jeopolitik rekabetine geldiğinde soğuk savaş zihniyetine kaymaya direnmesi gerektiğini de belirterek, “21. yüzyıl çok farklı ve 1989’dan önce dünyanın nasıl göründüğünün prizması sınırlı çıkarımlar veriyor. Şimdi farklı aktörlerle çok kutuplu bir dünyamız var” dedi.
RUSYA İLE DE MANTIKLI İLİŞKİDEN YANA
Rusya konusunda ise Laschet, Batı’nın Moskova ile “mantıklı bir ilişki kurmaya” çalışması gerektiğini söyleyerek, “Rusya’yı görmezden gelmek ne bizim ne de ABD’nin çıkarlarına hizmet etti” dedi.
Laschet, Kırım’ın ilhakının uluslararası hukukun “kabul edilemez” bir ihlali olduğunda her zaman ısrar ettiğini ancak aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi üyesi olan Rusya’nın göz ardı edilmemesi veya küçümsenmemesi gerektiğini de savundu.
İKLİM POLİTİKALARININ EKONOMİYİ BOĞMAMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNUYOR
Laschet ayrıca çevre konusunda da denge kurmaya çalıştı. İklim değişikliği konusunda harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ancak bu ayın başlarında
CDU görevi için rakipleriyle yaptığı bir tartışmada, iklim politikalarının ekonomiyi boğmaması gerektiğini de söyledi. “İlk linyit santralleri birkaç gün önce kapatıldı... Bu her yıl devam edecek, bu da gelecek yıldan itibaren son derece iddialı çünkü o zaman nükleer enerji de sona erecek” dedi. Ülkedeki çelik ve kimya endüstrileri devam etmesi için uygun koşullarda elektrik enerjisine ihtiyaç duyulduğunu da ifade etti.
Eleştirmenler ise, Laschet’in gelecek vizyonunu ortaya koyan 10 maddelik bir makalede “iklim” kelimesinin yalnızca bir kez geçtiğini ve iklim krizine atıfta bulunmadığını belirtti.
Kaynak: Financial Times, www.euroavtiv.com, www.politico.eu
Laschet, iklim politikalarının ekonomiyi boğmaması gerektiğini savunuyor. Ülkedeki çelik ve kimya endüstrileri devam etmesi için uygun koşullarda elektrik enerjisine ihtiyaç duyulduğu görüşünde… Eleştirmenler ise, Laschet’i gelecek vizyonunu ortaya koyan makalesinde iklim krizine atıfta bulunmamakla eleştiriyor.