TÜRKIYE, “SIFIR KARBON DÜZENI” NDEN DIŞLANIYOR
PARİS İKLİM ANLAŞMASI’NI İMZALAMAMAKLA HATA YAPTIK
Birleşmiş Milletler İklim Raporu’na göre; dünya, insanlık için “kırmızı alarm” veriyor. İklim değişikliğini önlemeyi hedefleyen Paris Anlaşması’nı Türkiye’nin hala imzalamaması eleştiriliyor. İmzadan kaçınmamız, Türkiye’nin yoğun ekonomik ilişkilerde bulunduğu ve ticaret yaptığı ülkelerin hedeflediği “karbonsuz ekonomi düzeninden” dışlanması anlamına geliyor.
Dünya iklim krizinde kırmızı alarm veriyor. Birleşmiş Milletler’in fazlasıyla ürkütücü uyarılarla dolu son İklim Raporu’nda “insanlık için kırmızı alarm” verilirken, dünyanın 2030’lu yıllarda 1.5 santigrat derece daha ısınacağı belirtiliyor.
195 hükümetin desteklediği bu raporda insanlığın, tartışmasız küresel ısınmaya neden olduğu ve gezegenin durumunu kalıcı olarak aşağıya çektiğini belirtiyor. Rapora göre atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu, son iki milyon yıldaki en yüksek seviyeye ulaşmış durumda, yaşadığımız son beş yıl ise 1850’den beri gözlemlenen en sıcak beş yıl.
Buna karşılık iklim değişikliğini önlemeyi hedefleyen Paris Anlaşması’nı Türkiye’nin hala imzalamaması tepki çekiyor. İklim değişikliği, son günlerde sadece Türkiye’de değil pek çok ülkede çok acı bir biçimde yaşadığımız gibi yangın, sel gibi yıkıcı hava olaylarına neden olurken, Paris Anlaşması’na imza koymamış olmamız, özellikle Türkiye’nin yoğun biçimde ekonomik ilişkilerde bulunduğu ve ticaret yaptığı ülkelerin hedeflediği “karbonsuz ekonomi düzeninden” dışlanmamız anlamına geliyor.
Bu konuda önemli uyarılarda bulunan uzmanlar, birçok ülke hızla karbon salınım hedeflerini hızla azaltma hedefleri koyarken, Türkiye’nin hızla bu dönüşümün dışında kaldığını belirtiyor.
AKSİ POZİSYON ALAN TÜRKİYE CİDDİ BİR FIRSATI KAÇIRMAK ÜZERE
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA)
Direktörü Bengisu Özenç, henüz Paris Anlaşması’na taraf olmayarak, iddialı bir hedef almayarak ve yeşil mutabakat konusunda ancak reaktif bir pozisyon alarak Türkiye’nin ciddi bir fırsatı kaçırmak üzere olduğunu söyledi.
Dünyada kapsamlı bir karbonsuzlaşma gündemi eksikleriyle birlikte ilerlerken ve ülkeler daha iddialı azaltma hedefleri alırken, Türkiye’nin “karbonsuz ekonomi düzeninden” dışlanma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Bengisu Özenç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüzyıl ortası itibarıyla net sıfır emisyona ulaşma hedefleri neredeyse bir norm haline gelmişken ve net sıfır hedefi almış ülkeler küresel ekonominin yüzde 68’ini temsil ederken, Türkiye’nin hedefsizliği yeni kurulan ekonomik dengelerin de dışında kalmasına neden oluyor.”
Bengisu Özenç, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na uyum politikalarında en önemli sınavlarından birini, ülkemizi etkisi altına alan orman yangınlarında verdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“İklim değişikliği politikalarını, sera gazlarının salımını azaltmaya yönelik ‘azaltım politikaları’ ve etkilere uyum sağlamaya yönelik ‘uyum politikaları’ olarak ikiye ayırabiliriz. Türkiye’nin 2015’te sunduğu ulusal katkı beyanı ‘azaltım’ iddiasından oldukça uzak ve güncel verilerle örtüşmüyor. Türkiye ilk grup politikalar açısından uluslararası kamuoyunu ikna edici bir durumda değil.”
İklim uzmanlarına göre birçok ülke hızla karbon salınım hedeflerini hızla azaltma hedefleri koyarken, Türkiye, hızla bu dönüşümün dışında kalıyor. Uzmanlara göre, net sıfır hedefi almış ülkeler, küresel ekonominin yüzde 68’ini temsil ederken, Türkiye’nin hedefsizliği yeni kurulan ekonomik dengelerin de dışında kalmasına neden oluyor.
TÜRKİYE’NİN EMİSYON AZALTIM HEDEFLERİ YETERSİZ BULUNUYOR
Paris Anlaşmasını hala onaylamayan Türkiye, 2030’a kadar emisyonda yüzde 21 azaltım hedefi koydu.
Ancak bu yetersiz bulunuyor. Ayrıca, Türkiye’nin 2050 hedefi yok. Türkiye, küresel sıcaklık artışını 1.5 derecede sınırlandırarak iklim değişikliğini önlemeyi hedefleyen Paris Anlaşması’nı 2016 yılında 197 ülke ile birlikte imzaladığı halde, İran, Irak, Eritre, Yemen ve Libya (onaylayacağını açıkladı) ile birlikte henüz onaylamayan 6 ülke arasında yer alıyor.
Türkiye’nin anlaşmayı imzaladığı halde onaylamamasının en önemli nedeni, başta söz verildiği halde Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütü (OECD) üyesi olduğu için alındığı “gelişmiş ülke” statüsünden “gelişmekte olan ülke” statüsüne alınmaması. Bu yüzden bu ülkelere 10.3 milyar dolar finansman sağlayan Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanma fırsatını kaçırmak istemiyor.
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunun ana yazarlarından da biri olan Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi ve Ekonometri Merkezi Üyesi Doç. Dr. Barış Karapınar ise, son dönemde yaşadığımız felaketlerin sürpriz olmadığını söylüyor. 1980’lere göre aşırı iklim olaylarının sıklığının yüzde 300 seviyelerinde arttığını aktaran Karapınar, “Türkiye’de de yaşadığımız orman yangınları, kuraklık ve sel felaketleri aslında sadece bir başlangıç” diyor.
Doç. Dr. Barış Karapınar, dünyadaki sıcaklığın hali hazırda 1,1 derece arttığı, iklim değişikliği ile mücadele konusunda çok kritik bir dönemde olduğumuz uyarısında bulunuyor. Karapınar, özellikle G20 ülkelerinin ciddi adımlar atması gerektiğini söylüyor.
TÜRKİYE’NİN İMZALAMAMASININ İKİ SEBEBİ VAR
Doç. Dr. Barış Karapınar’a göre. Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı imzalamamasının iki sebebi var. İlki anlaşmadaki statüsünden memnun olmaması, ikincisi ise ülke içinde fosil
yakıtlara bağlı lobiler ve çıkar grupları.
Ülkeleri gelişmişlik düzeylerine göre dörde ayıran BM çerçeve sözleşmesinde Türkiye, OECD ülkeleri arasında görülüyor. Bulunduğu statüyü değiştirme çabasında olan Türkiye, az gelişmiş ülkelere verilen iklim fonlarına, finans kaynaklarına ve kredi olanaklarına erişiminin kısıtlı olması nedeniyle bu anlaşmaya taraf olmaktan uzak duruyor.
TÜRKİYE’NİN TAVRI İÇERİDE VE DIŞARDA ELİNİ KOLUNU BAĞLIYOR
“Türkiye’nin taraf olmadığı için kaçırdığı finans olanakları, OECD ülkesi olduğu için kaçırdığını düşündüğü kaynaklardan katbekat fazla” diyen
Doç. Dr. Barış Karapınar, Türkiye’nin savunduğu özel statüsünde ısrarcı olduğu için diğer ülkelerle koalisyona giremediğini, müzakereleri yönlendirme potansiyelini kaybettiğini ve dünya genelinde hızla büyüyen sürdürülebilir finans kaynaklarından mahrum kaldığını aktarıyor.
“Paris Anlaşması’nı onaylamak demek, iklim değişikliği ile mücadelede ciddi adımlar atacağız demek. Bu siyasi tavrı sergilemediğiniz zaman, dış yatırımcılar
Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı imzalamamasının iki sebebi var. İlki anlaşmadaki statüsünden memnun olmaması, ikincisi ise ülke içinde fosil yakıtlara bağlı lobiler ve çıkar grupları. OECD içinde bulunduğu statüyü değiştirme çabasında olan Türkiye, az gelişmiş ülkelere verilen iklim fonlarına, finans kaynaklarına ve kredi olanaklarına erişiminin kısıtlı olması nedeniyle bu anlaşmaya taraf olmaktan uzak duruyor.
için özellikle sürdürülebilir finans konusunda çekici bir ülke olmanız ya da ülke içindeki aktörleri yönlendirmeniz mümkün değil” diyen Karapınar, savunduğu pozisyonun hem içeride hem de dışarıda Türkiye’nin elini kolunu bağladığını aktarıyor.
FOSİL YAKITLARA DEVLET DESTEĞİNİN KESİLMESİ BİLE BÜYÜK BİR ADIM
Doç. Dr. Barış Karapınar, ICPP raporunda belirtilen karbon bütçesine atıfta bulunarak, sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutabilmek için önümüzdeki 8-10 sene içinde tüm dünyada her gün bir kömürle çalışan termik santralin kapatılması gerektiğini aktarıyor.
Dünya genelinde aktif olan 2 bin
400 civarında, Türkiye’de ise 28 tane kömürlü termik santral bulunuyor. Türkiye, Çin’den sonra dünyada en fazla yeni kömürlü termik santral yapmayı planlayan ikinci ülke konumunda.
Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji maliyetlerinin dünya genelinde fosil yakıt maliyetlerinin altına indiğini aktaran Karapınar, artık dünyada ve Türkiye’de kömür ve doğal gazın ancak devlet destekleriyle sürdürülen sektörler haline geldiğini söylüyor.
“Bırakın yenilenebilir enerjiye destek olmayı, fosil yakıtlara verilen destekler ortadan kaldırılsa bile enerji dönüşümüne yönelik büyük bir adım atılmış olacak” diyen Karapınar, ülke içindeki kömür, doğal gaz ve karbonu yüksek sektör lobilerinin Türkiye’nin bu alanda en temel adımları bile atmasının önündeki en büyük engellerden biri olduğunu söylüyor.
NE KADAR ÇOK BEKLERSEK, DÖNÜŞÜMÜN MALİYETİ O KADAR ARTAR
“Eğer bundan bir önceki IPCC raporunda yazanlar ciddiye alınsaydı, dünya genelinde yüzde 3 civarında bir emisyon azaltışına ihtiyacımız vardı, şu an ise yüzde 8 civarında bir indirime ihtiyacımız var, eğer bunu da ciddiye almazsak 2025 yılında yüzde 15’lere varması bekleniyor” diyen Karapınar, ne kadar çok beklersek, dönüşümün maliyetinin de o kadar artacağını vurguluyor.
Aralarında Türkiye’nin de olduğu dünyanın en büyük ekonomilerine sahip bu 20 ülke, sera gazı emisyonların yüzde
80’ine neden oluyor. Türkiye, en fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16’ıncı sırada yer alıyor.
Üstelik son IPCC raporuna göre, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgelerden birinde bulunuyor. Türkiye, emisyonu azaltma ve karbonsuzlaşma hedefi belirlememekle birlikte, 191 ülkenin taraf olduğu Paris Anlaşması’nı onaylamayan altı ülkeden biri ve tek OECD ve G20 ülkesi olmakla dikkat çekiyor.
ÜLKELER HEDEFLERİNİ BİRER BİRER AÇIKLIYOR, TÜRKİYE 57 ÜLKE ARASINDA 42’İNCİ SIRADA
Avrupa Birliği 2030 yılına kadar emisyonlarını yüzde 55 azaltma,
Çin 2060 yılına dek karbon nötr olma hedeflerini açıklamıştı. Paris Anlaşması’na geri dönen ABD de 2050 yılında karbon nötr olmayı hedefliyor. 2020 sonu itibarıyla 30 ülke karbon nötr olma hedefini ulusal hukuk çerçevesine almış durumdalar.
“Karbon nötr olmak”, bir kişi veya kurumun saldığı sera gazlarını dengelemek ve net olarak sıfır sera gazına ulaşabilmek için, salınan sera gazı miktarına eşdeğer sera gaz salımına engel olacak projeler gerçekleştirmesi anlamına geliyor.
İklim Değişikliği Performans 2021 Endeksi’nde (CCPI) Türkiye’nin Sera
Gazı Emisyonları ve Enerji Kullanımı kategorisindeki puanı ‘zayıf ’, İklim Politikası performansı ise ‘çok zayıf ’ olarak değerlendiriliyor.
Öte yandan küresel ölçekte emisyonların yüzde 90’ını oluşturan 57 ülke arasında Türkiye, 42’inci sırada yer alıyor. Türkiye’nin hiçbir iklim politikası ya da hedefi olmamasına rağmen bir önceki yıla göre altı sıra yükselmesi ise ‘muazzam yenilenebilir enerji potansiyeline’ bağlanıyor.
Kaynak: Sözcü, BBC Türkçe, Deutsche Welle Türkiye, Euronews Türkçe, Avrupa İklim Vakfı, www. ccpi.org, www.indyturk.com, www.tarimdunyası. net, www.bloomberght.com, www.ungo.com.tr, www. temizenerji.org ,www.ekoiq.com ,www.iklimhaber. org, www.yesilekonomi.com, www.xtrlarge.comm
Paris Anlaşması’nı imzalamayarak, Türkiye’nin dünya genelinde hızla büyüyen sürdürülebilir finans kaynaklarından mahrum kaldığı belirtiliyor. Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji maliyetlerinin fosil yakıt maliyetlerinin altına inmesine karşılık Türkiye’nin kömür ve doğal gaz gibi sektörlere devlet desteğini sürdürmesine dikkat çekiliyor. Türkiye, Çin’den sonra dünyada en fazla yeni kömürlü termik santral yapmayı planlayan ikinci ülke konumunda.