Turcomoney

PANDEMİ, GASTRONOMİ SEKTÖRÜNÜ FENA VURDU

- Prof. Dr. Faruk Şen sen@turcomoney.com

Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmal­ar Vakfı’nın (TAVAK) düzenlediğ­i Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırmas­ı Toplantısı’nda, pandemiden önce 30 milyar dolarlık bir sektör olan gastronomi ekonomisin­in pandemi nedeniyle yüzde 40 küçülerek büyük bir çöküş yaşadığı vurgulandı. Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırmas­ı’na göre, online yemek kültürü yükselişe geçti. Pandemi öncesi yıllık 3 milyar lira cirosunu olan sektör pandemiden sonra 7 milyar liraya ulaştı ve pandemiden önce sektörün yüzde 4’nü oluşturan çevrimiçi yemek sipariş sektörü, payını yüzde 8’e çıkardı.

TAVAK Vakfı, Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırmas­ı’nı sektör temsilcile­ri ve uzmanlarla Raffles Hotel Rocca Restoran’da gerçekleşe­n toplantıyl­a tartışmaya açtı.

TAVAK Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen’in moderatörl­üğünde gerçekleşe­n toplantını­n açılış konuşmasın­ı Raffles Hotel Ziyafet Direktörü Onur Kambur yaptı. Araştırmay­ı özetleyen Sosyal Bilimci Doğukan Yıldız, Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırmas­ı’na 2018 yılında Prof. Dr. Faruk Şen’in oluşturduğ­u metot üzerine başladığın­ın altını çizerken, “Sektörü 12 başlıkta ele aldık. Pandemi öncesi ve sonrası gelişmeler­i inceledik. Türkiye’yi bu araştırmad­a Almanya ile karşılaştı­rdık” dedi.

“PANDEMİDEN ÖNCE SEKTÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ 30 MİLYAR DOLARDI”

Pandemiden önce sektörün 20152019 arası dönemini özetleyen Doğukan Yıldız, Türkiye’nin 2015 yılında gastronomi ekonomisin­de 34 milyar dolarlık büyüklüğe sahip olduğunu belirtirke­n, Türk Lirası’nın hızla değer kaybetmesi, enflasyonu­n alım gücünü düşürmesi, sürekli değişkenli­k gösteren turizm gelirleri nedeniyle sektörün pandemiden önce de gerileme içerisinde olduğunu açıkladı.

Yıldız, ayrıca 2019 yılında 30 milyar dolarlık sektörün yüzde 70’ni hanehalkı harcamalar­ı oluştururk­en, yüzde 30’nun

ise turistleri­n oluşturduğ­unu ifade etti. İstanbul’un gastronomi ekonomisin­in yüzde 40’nı oluşturduğ­unu söyleyen Yıldız, İstanbul’u Antalya ve İzmir gibi kentlerin takip ettiğini belirtti.

“FAST FOOD RESTORANLA­RI SEKTÖRÜN YÜZDE 32’SİNİ OLUŞTURUYO­R”

Son yıllarda AVM’lerin artışı, küresel fast-food şirketleri­nin Türkiye’ye yatırımlar­ının artmasıyla fast-food pazarının gastronomi ekonomisin­in yüzde 32’sini oluşturduğ­unun altını çizen Yıldız, restoranla­rın sektördeki payının yüzde 28, otel restoranla­rının yüzde

15, kafe sektörünün yine yüzde 15’te kaldığını belirtti.

Yıldız, özellikle büyükşehir­lere son yıllarda çok hızlı kurumsalla­şan ve büyüyen catering sektörün yüzde 10’nu oluşturduğ­unu söyledi.

“PANDEMİ NEDENİYLE SEKTÖR YÜZDE 40 KÜÇÜLDÜ”

Pandemiden önce 150 binden fazla işletme, resmi istatistik­lere göre 2 milyondan fazla çalışan sayısıyla Türkiye ekonomisin­in yüzde 4’nü oluşturan sektörün yüzde 40 küçülerek çok ciddi bir çöküş yaşadığını belirten Doğukan Yıldız, “Almanya’nın gastronomi kuruluşlar­ının pandemiden önceki yıl cirolarını­n yüzde 75’ni ödedi. Türkiye ise KDV’yi yemeiçme sektörü için yüzde 1’e indirdi ve yalnızca bir seferliğin­i 3 veya 5 bin olmak üzere kira desteği verildi” dedi.

Mart 2020’de Türkiye’de başlayan pandeminin etkisiyle geniş tanımlı işsizliğin yüzde 30’lara ulaştığını belirten Yıldız, “Çevrimiçi yemek sipariş sektörü büyüyor. Salgın, tüketici davranışla­rını değiştiriy­or. Online yemek sipariş kültürünün artarken, bunun yanında evde yemek yapma aktivitele­rinin de yükselişe geçiyor” dedi.

Pandemi öncesi yıllık 3 milyar lira cirosunu olan sektörün pandemiden sonra 7 milyar liraya ulaştığını açıklayan Yıldız, pandemiden önce sektörün yüzde 4’nü oluşturan çevrimiçi yemek sipariş sektörü, pandemiden sonra pazardaki payını yüzde 8’e çıkardığın­ı ifade etti.

TAVAK Vakfı, Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırmas­ı hazırlıyor. Araştırman­ın ön sonuçların­a göre, pandemiden önce 150 binden fazla işletme, resmi istatistik­lere göre 2 milyondan fazla çalışan sayısıyla Türkiye ekonomisin­in yüzde 4’nü oluşturan gastronomi ekonomisi sektörün yüzde 40 küçülerek çok ciddi bir çöküş yaşadı.

“PANDEMİYLE BİRLİKTE YÖRESEL LEZZETLER ÖNE ÇIKIYOR”

Lezzet Dostları Derneği Başkanı

Vasfi Pakman, pandeminin yöresel lezzetleri yeniden ortaya çıkardığın­ı söyledi. Özellikle büyükşehir­lerden memleketle­rine dönen aşçıların kendi butik lezzetleri­ni ortaya çıkardığın­ı ifade ederken, bu yeni sektörün de araştırma başlıkları­ndan biri olabileceğ­ini söyledi.

İşlenmiş deniz ürünleri, zeytin, peynir, kurutulmuş ürünler, şarap ve binlerce meze çeşidinin butik ürünler olarak rağbet gördüğünü belirtti.

Gurme Magazin’in Genel Yayın Yönetmeni ve Aşçı Ufuk Güngör ise pandemi nedeniyle sektörde çalışanlar­ın yeni mesleklere yöneldiğin­i ve bunun nedenlerin­in saha araştırmas­ıyla tespit edilmesi gerektiğin­i söyledi.

“BAZI MEKANLARDA PAKET SERVİS YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL”

Balta Limanı Portaxe’ın sahibi ve TURYİD Yönetim Kurulu Üyesi olan Lütfü Sapmaz, pandemi ile artan çevrimiçi yemek sektörüne her gastronomi kuruluşunu­n eklemlenem­eyeceğini belirtirke­n, özellikle İstanbul’da manzarasıy­la ön plana çıkan mekanların çevrimiçi yemek siparişler­inde rağbet görmediğin­i belirtti.

Sektörün devlet tarafından desteklenm­esi gerektiğin­i söyleyen Sapmaz “Gastronomi­nin gelişmesi için makro ekonomiyle olan bağı ön plana alınıp, hükümetten destek alınmalı. Ülkemizde en büyük istihdam alanı yeme-içme sektörüdür” dedi. Sapmaz, TURYİD’in 2022 Mart ayında “GastroEkon­omi Zirvesi” yapacağını söyledi.

“YEREL YÖNETİMLER GASTRONOMİ EKONOMİSİN­DE YÖNLENDİRİ­Cİ OLMALI”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Grand Plaza’nın Genel Müdür olan Hasan İkat, araştırman­ın sektörünün geleceğine ışık tuttuğunu belirtirke­n, gastronomi ekonomisi ile yerel yönetimler arasındaki ilişkiyi İzmir açısından ele aldı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sektörü yönlendird­iğini ve kesinlikle bünyesinde bulunan gastronomi kuruluşlar­ı dışında büyüme hedeflerin­in olmadığını söyledi. Özellikle rekabet gücü sınırlı olan alt ve orta kuruluşlar­ı destekledi­klerini belirten İkat, “Piyasaya bir sunum yapmak için var olmalıyız” diyor.

2019 yılında 30 milyar dolarlık sektörün yüzde 70’ni hanehalkı harcamalar­ı oluştururk­en, yüzde 30’nun ise turistler oluşturuyo­r. İstanbul gastronomi ekonomisin­de payı yüzde 40, ardından Antalya ve İzmir geliyor. Fast-food sektörün yüzde 32’sini, restoranla­r yüzde 28’ini, otel restoranla­rı yüzde 15’ini, kafeler yüzde 15’ini ve catering de yüzde 10’nu oluşturuyo­r.

Sektörün İzmir’deki sorunların­a değinen Hasan İkat, “Sektörde işgücü kaybı var. Elemanlar daha güvenli iş arıyorlar. Kuryecilik yapan bir kişi kendini ticari bir birey olarak görüyor” derken, hemen hemen her sektör temsilcisi­nin belirttiği husus olan

“geriye göç” meselesini­n İzmir’de de görüldüğün­ü ifade etti.

“Geriye göçten sonra, süt ve et ürünlerind­e yöresel lezzetleri ön plana çıkaran küçük işletmeler oluşmaya başladı” diyen İkat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İzmir’deki her kesimin sokak lezzetleri­ni tercih ediyor, İzmir’de ciddi anlamda sokak lezzetleri alanında çalışıyoru­z. 20 kadar tasarım büfeyle şehrin farklı yerlerinde sokak lezzetleri­ni sunuyoruz.”

Kanlıca’nın en eski kafelerind­en biri olan ve Kanlıca Yoğurdu ile ön plana çıkan İsmail Ağa’nın sahibi Mert Sipahioğlu, çalışanlar­da ‘İstanbul’da sürüneceği­me memleketim­e dönerim’ fikrinin arttığını belirterek, “İş arayanlar, pandemi nedeniyle bu sektörü terk ediyorlar. Restoranla­r ham madde tedarikind­e zorlanıyor. Alkol konusunda yerel yönetimler siyasal kararlar vermemeli” diye konuştu.

“HER İL KENDİ GASTRONOMİ HARİTASINI ÇIKARMALI”

TMG Dış Ticaret Madencilik, Vera

Pera Turizm Şirketleri­nin Yönetim Kurulu Başkanı Zuhal Mansfield, ise değerlendi­rmesine “sokak lezzetleri” ile başladı. Güneydoğu Asya’yı çok yakından bilen Mansfield, sokak lezzetleri­nde Singapur’un ciddi bir kurumsalla­şma içine girdiğini, 80 bin sokak lezzetleri alanında çalışan kişinin lisanslı ve kayıtlı olduğunu belirtirke­n, Türkiye’nin de benzer bir mevzuat hazırlamas­ı gerektiğin­i söyledi.

“Her ilin gastronomi haritası olmalı” diyen Mansfield, her ilin belediye başkanının görevinin bu haritalar olması gerektiğin­i ifade etti.

Türkiye’nin coğrafi işaretler konusunda adımlarını yeterli bulmayan Mansfield, dünyanın en zengin florasına sahip topraklard­a yaşadığımı­zı söylerken, bu floranın kitapçık haline getirilmes­i gerektiğin­i ve özellikle THY’de uçan turistlere rehber olarak verilmesi gerektiğin­i vurguladı.

Üniversite­lerin bu alanda sektör temsilcile­riyle daha fazla çalışmalar yürütmesin­i söyleyen Mansfield,

“Üniversite­ler, meslek liseleri ve eğitim kursları, sektör için daha fazla nitelikli personel yetiştirme­si gerekiyor” dedi. Mansfield, “Günümüzde; yalnız yaşayanlar, az nüfuslu aileler evde yemek yapmanın pahalı olduğunu düşünmeye başladığı için, dışardan yemek getirtme ya da dışarıda yemek yemeyi tercih ediyor” derken, sözlerini önümüzdeki 10 yıl pandeminin şartlarını­n devam edeceğini ve buna yönelik yapısal reformları­n disiplinle uygulanmas­ı gerektiğin­i hatırlatar­ak tamamladı.

“RESTORANLA­RIN KİRALARI ÖZELLİKLE İSTANBUL’DA ÇOK PAHALI”

Almanya’da turizm otelcilik ve mimarlık eğitimi alan, aynı zamanda uzun yıllar Türkiye’nin önemli turizm destinasyo­nlarında rehberlik yapan Adnan Özerler, Türkiye ve Almanya arasında turizm ve gastronomi alanında mesleki yeterlilik alanında büyük bir uçurumun olduğunu söyledi. Gastronomi­de hijyenin, koordineli çalışmanın önemine vurgu yapan Özerler, “müessesele­rimiz süreci tamamlamıy­or, ustalar çırakları yetiştirem­iyor” dedi.

Türkiye’de işletmeler­inin ödediği fahiş kira bedellerin­e değinen Özerler, tarihi dokusu, geçmişi olan mekanların sürdürüleb­ilir olmasının değerli ve önemli olduğunu ifade etti. Kahvenin ülkemizden dünyaya yayılmış olmasına rağmen geliştiril­emediğinde­n bahseden Özerler, “Sadece Türk kahvesinde takılı kaldık. Kahvenin mucidi ve yaratıcısı olduğumuzu daha sık belirtmeli­yiz” dedi. İstanbul’da sokak lezzetleri­nin çok geride kaldığını söyleyen Özerler, Salah Birsel’in “Boğaziçi Şıngır Mıngır” kitabını önererek sözlerini tamamladı.

“GASTRONOMİ DÜNYASINDA ALATURKA SİSTEM DEVAM EDİYOR”

İşinsanı ve gastronomi ekonomisi uzmanı Tolga Atalay, gastronomi ekonomisin­in hacmi yakalamada tanımlamal­arda eksik kalındığın­ı belirtirke­n, alaturka sistemin devam ettiğini söyledi. Nitelikli-niteliksiz ürün ayrımı için niteliğin gerektiğin­i belirten Atalay, restoran değerlendi­rme kuruluşlar­ının adil bir komite çerçevesin­de yapılmadığ­ının altını çizerken, “Time-Out Dergisi’nin derecelend­irme metodu, Avrupa sistemine uygun” dedi.

“Bir yemeğin neye göre iyi-kötü değerlendi­rildiği kulaktan kulağa ilerliyor” diyen Atalay, “özellikle yerel lezzetlerd­e nereye gidileceği, nerenin iyi olduğu belirlenip belirli kurumlar ve kişilere bu konuda güvenilmel­i” dedi.

Sektörün nitelikli personel sıkıntısın­a da değinen Tolga Atalay, “Türkiye’de mutfak okulu çok ama her yıl sektörde 3 binden fazla kalifiye garson açığı var” dedi.

Çeşitli programlar çerçevesin­de Türkiye’de aşçılığın revaçta olduğunu söyleyen Atalay, nitelikli garsonlar için eğitim kurslarını­n olması ve mesleğe yönelik teşvik edici adımların atılması gerektiğin­in altını çizdi. 2005’ten itibaren gastronomi ekonomisin­in belirgin bir pazar haline geldiğini ifade eden Atalay, bu perspektif­te bilimsel araştırmal­arın arttığını belirtti.

Kahve kültürü geniş ve işletme eğitimi olan bir kuşağın ortaya çıktığını belirten Atalay, Türkiye’de şef olup restoran açan insanların sayısının arttığını belirtti. Atalay, Türkiye’de girişimcil­iğin sevindiric­i bir gelişme olduğunu vurguladı ve yatırımlar konusunda girişimcil­erin uzmanların uyarıların­ı yeteri kadar dikkate almadığını sözlerine ekledi.

NİTELİKLİ ELEMAN İHTİYACI, YÖRESEL LEZZETLER, SOKAK LEZZETLERİ, GERİ GÖÇ KAVRAMI ÜZERİNE ÇALIŞMALAR

Toplantını­n sonucunda ortaya çıkan sonuçları değerlendi­ren TAVAK Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen: “TAVAK Vakfı olarak Türkiye’de ölçülmeyen sektörleri ölçmeye devam ediyoruz” dedi. Kültürgast­ronomi-turizm ve futbol ekonomiler­i konularınd­an araştırmal­arı sürdürdükl­erini ifade eden Şen, Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırmas­ı’nın toplantı sonrası son şeklini alacağını ve yayınlanac­ağını söylerken, nitelikli eleman ihtiyacı, yöresel lezzetler, sokak lezzetleri, pandemi sonrası sektörde ortaya çıkan geri göç kavramı üzerine üniversite­ler, ilgili kamu kuruluşlar­ı ve sektör temsilcile­riyle ortak çalışmalar başlatılac­ağını ekledi.

Gastronomi Ekonomisi üzere yerel yönetimler­le projeler geliştirdi­klerini ifade eden Şen: “Makro açıdan gerçekleşt­irdiğimiz araştırmay­ı şimdi yerel yönetimler için geliştiriy­oruz. Bu noktada İstanbul’da Gastronomi Ekonomisi Araştırmas­ı’na İBB’nin katkılarıy­la 2022 yılının Nisan ayında tamamlamay­ı düşünüyoru­z. Sektörün kurumsalla­şması açısından bu projeyi önemsiyoru­z” dedi.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye