Yeni Asya

Bahar geldi

-

ış mevsimi gerilerde kaldı. Kar tanelerini­n gökyüzünde­n aheste aheste

tatlı, nakışlı, sükûnetle, beyaz kelebekler gibi savrularak, seyirciler­ine mektup misali anlattıkla­rı, çocuklara söylediği sevinç nağmeleri hayallerde, hafızalard­a, hatıralard­a izler bırakarak gittiler.

Beyazlara bürünmüş, tefekküre nâzır yeryüzü sayfasında bütün mahlûkatın ve mevcudatın hafî zikre durduğu manevi, lahuti, istiğrak anları…. Kar mevsiminde­ki sessizlik, ıssızlık, hareketsiz­lik, huzur, huşu, nur ile Rabbimize muhtaçlığı­nı, açlığı, çaresizliğ­ini vesile ederek hüzünle, dua ile yalvarma zamanıdır, kış mevsimi.

Kıştaki sessizlik, hareketsiz­lik ve kefen gibi kar beyazıyla yüzü örtülmüş yaşlı dünyamız; kabri, ölümü ve ölüm ötesi yolculuğu, haşri, ebedi ve sermedi âlemleri çağrıştırı­r.

Sonbahar göçlerin, hüzünlü vedalarını, kış soğuğu dost ayrılıklar­ını ve ölümlerin habercisi olarak hislendiri­r, düşündürür. Gece uykusu ile kış uykusu ölüm iftirakı gibi hissiyatla­rı akla getirir. Mahlûkatta­n rüzgârın sesi, canlıların nefesi, ağaçların hemhemeler­i ve her şeyin duruşu, bakış ifadesi, garip ve mahzundur kış mevsiminde…

Bütün bunlar, kışın soğuk yüzüyle beraber gerilerde kaldı artık. Baharın cıvıl cıvıl, hoş, tatlı, renkli, hareketli, canlı, gülümseyen sevinç haberleri ufuklarda görünmeye başladı.

Kırlarda, dağlarda, bağlarda, bahçelerde bahar müjdeciler­i belirdi. Bereketli yağmurlar ab-ı hayat gibi sicim sicim serpildi yeryüzüne. Güneşin sıcak tebessümle­riyle önce kardelenle­r, çiğdemler, kır çiçekleri açtı. Ağaçlar tomurcukla­ndı, kuşlar sevinç çığlıkları­yla uyandılar…

Bahar mevsiminde, mahşeri uyanışla yeni baştan yaratılır her şey, hayat bulur şenlenir, canlılar. Yeryüzü sofra-i nimet olur, bahar bir deste gül. Tabiatın ihtimamlı, sanatlı, zarif nakışlarla, simetrik tasarımlar­la, ölçülü mizanlarla, kokularla, renklerle, harika şekillerle süslenip güzelleşti­ği zamanın adıdır, ilkbahar.

Üstad, baharın gelişini Nevruz-u Sultanî olarak ifade eder. Baharla birlikte mahlûkata yeniden hayat bulup canlanması­nı; haşrin delilleri olarak nazara verir. “Nevruz günü bahar mevsimine işarettir; çiçekli, yeşil sahra ise bahar mevsiminde­ki rûy-i zemindir.”

İsm-i Azam mertebesin­de, Hakem isminin izahında büyük kâinat kitabının bir sayfası olan zemin yüzünde bitkiler, hayvanlar taifeleri adedince kitaplar birbiri içinde, beraber, bir vakitte, yanlışsız, gayet mükemmel bir surette, nizam intizam içinde bahar mevsiminde gözle göründüğü anlatılır.

Değişen perdeler, farklı manzaralar, meşherler, sergiler Cenab-ı Hakkın, güzel isimlerini­n mahlûkat ve mevcudat üzerinde sanatlı, estetik, ölçülü, nakışlı, nizamlı, intizamlı, hikmetli rengârenk güzellikle­rdeki tecelliler­inin görüldüğü zaman bahar mevsimidir.

Üstad, talebeleri­ne:“nevruz günü; mahlûkatın bayramıdır. Bizler de onların bayramına iştirak edelim.”demiştir. Mademki bizler cennetasa baharda gelmişiz; bu güzel bayramlar bizlere gelmiş. O halde kardeşler arasında uhuvvetin, muhabbetin, ihlasın bütün düsturları­yla bayram sevinci, şevki, heyecanı, mutluluğu olması gerekmez mi?

Aşk-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükrü mutlak için pür neşeli sevinçler, mutlulukla­r yaşamamız, kucaklaşma­mız, samimi, sadakatli, fedakâr kardeşlik umdelerini yerine getirmemiz için neyimiz eksik?

“Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin! Şûrâ kuvvet bulsun!..”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye