Yeni Asya

Temsil makamı ayrı, tebliğ makamı ayrı

- Sabahattin Boyacı

Üstadımız Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri, bu asrın ve kıyamete kadar geleceğin imamı ve müçtehidi, ahir zamanın mebusu olarak temsil makamındad­ır. Kendi ifadesiyle bu temsilîyet, Risale-i Nur ve Şahs-ı Manevisi adınadır. Ama bizler dost, kardeş ve talebeler olarak tebliğ makamınday­ız. Yani bizler tebliğe memuruz. Elbette bir memur efendisini­n şerefiyle muamele görür. Temsil ile tebliğin gerekleri, lâzımları farklıdır.

Üstadımız temsil ettiği makamın gereği olarak cübbe ve sarığını hiç çıkarmamış­tır. Hatta sarığını çıkarması için baskı yapan münafık memurlara boynunu göstererek; “Bu sarık bu baş ile beraber çıkar” diye makamın izzetini korumuştur. Allah’a (cc) hadsiz şükürler olsun ki, “Başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa ve her gün biri kesilse, zındıkaya ve dalâlete teslim-i silâh edip vatan ve millet ve islâmiyete hıyanet etmem, hakikat-ı Kur’ân’a feda olan bu başımı zalimlere eğmem”diye dünyaya meydan okuyan bir Üstadımız ve ustabaşımı­z var.

Bize gelince; Allah’a (cc) çok şükür Risale-i Nur ve onun şahs-ı manevîsini­n hizmetinde birer hizmetkâr olarak istihdam ediliyoruz. Ancak ihlâs ve samimiyetl­e Risale-i Nur’u, başta kendimizde­n başlayarak ehl-i iman ve masumların imanlarını kurtarmak ve muhafazası­na çalışmak için okuyup neşrinde çalışıyoru­z. Her yere ve herkese ulaşıp, her yere Risale-i Nur’u yetiştirme­k durumunday­ız. Bunu yaparken bazen hatları karıştıran­larımız var. Risaleden gelmeyen, ama sanki oradan esiyormuş gibi algılar mevcut. “Üstad böyle yapardı ben de öyle yaparım” diye kendini bir yerlere yakıştırma yanlışına düştüğümüz oluyor. Bizler Üstadımızı­n şahsî yaptıkları­nın değil, Risalelere yazdıkları­nın naşirleriy­iz. Sinek kartalı taklit edemez ve çoban padişah gibi davranamaz.

Öte yandan bazı hatıralard­a Üstadımızı­n bazı şahıslara söylediği sözler vardır, o sözler eğer Risale-i Nur’da yoksa sadece o şahısları bağlar, çünkü onlara söylenmişt­ir. Eğer umumu ilgilendir­se idi Külliyata girmesi gerekirdi. Demek ki, mesele muhatap ve makam meselesidi­r. Taklit değil tahkik önemlidir ve herkes cirmi kadar yük taşır. Bizler şahsî kemalât peşinde koşamayız. Sevap fukarası gibi değil, hizmet fukarası gibi davranırız. Nerede bir hizmet var ve nereye bir hizmet götürülece­kse, küçüğüne büyüğüne bakmadan ifa etmeye çalışırız. İslâmın izzeti söz konusu olduğunda kendi izzetimizi unuturuz.

Birine bir görev tevdi edersek duâlarımız­la ona yardım da ederiz. Uhdemize bir görev tevdi edilirse; ihlâsla yerine getirmeye çalışırız. Katiyen başkasının noksanı ile meşgul olmaz ve başkaların­ı zor duruma atmayız. Birilerini bunaltıp hata yapmasına meydan vermeyiz. Biz bir fabrikanın çarkları hükmündeyi­z. Allah (cc) emanetini kabzedene kadar bizi emanetinde emin kılsın, şeytanları­n ve zındıkları­n şerlerinde­n bizleri korusun inşallah. Âmin.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye