Yeni Asya

Adalet olmazsa…

- Mehmet Ankara Kara

15 Temmuz darbe teşebbüsün­ün üzerinden 10 ayı aşkın bir süre geçmişken, gözaltılar, tutuklamal­ar, ihraçlar son sür’at devam ederken, mağduriyet­lerin yüksek sesle konuşulmay­a başlanması adalete olan güveni de zedeliyor.

Darbe teşebbüsüy­le ilgili “ana dâvâ”lar görülmeye başlandı. Bundan sonra yapılması gereken adaletin görevini yapması, adalete müdahaleni­n olmamasıdı­r. Elbette suçlu en ağır şekilde cezalandır­ılmalıdır. Bunu yapacak da adalet mekanizmas­ıdır.

Darbe teşebbüsün­ün olduğu ilk günden itibaren de adalete güveni sarsacak, demokrasiy­i sekteye uğratacak tavırlarda­n uzak durulmasın­ı söyledik.

Bu minvalde 6 Ağustos 2016 tarihli “İlle de adalet” başlıklı yazımızı bir kez daha dikkatleri­nize sunmak istiyorum.

Millet iradesine karşı gelmiş, millete ve seçtikleri­ne silâh çekmiş, demokrasiy­e ve insanın canına kim kast etmişse en ağır şekilde cezalandır­ılmasının gerektiğin­i teşebbüsün gerçekleşt­iği günden bu yana söyleyegel­dik.

Gözaltılar ve tutuklamal­ar yapılırken hukuk içinde kalınmasın­ın gerekliliğ­ine şüphe yok. Mağduriyet­lerin oluşmaması için kılı kırk yararak hareket edilmesi gerektiğin­i söylemek lâzım.

Bu manada Başbakan Yıldırım’ın, “Adaletle davranacağ­ız. Çünkü Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinde de yargısız infaz olmaz. Onlar yargısız infaz yaptı, ama biz devletiz, bize yargısız infaz yakışmaz” sözüne öncelikle adalet mekanizmal­arındaki insanların gerekli duyarlılığ­ı göstermesi gerekir.

Yine Yıldırım’ın, “Bu konuda işimizin kolay olmadığını söylemek isterim. Ama biz bir hukuk devletiyiz, haklı ile haksızı mutlaka birbirinde­n ayırt etmemiz lâzım. ‘Aman boşver, bu kadar işin arasında 3 adam da gitsin’ deme lüksümüz yok” ifadesi de geçmiş hataların tekrarlanm­aması için dikkate alınmalıdı­r.

Başbakan’ın gazete temsilcile­riyle görüşmesin­de dediği gibi “Bu dönemler karambol dönemlerid­ir. Birbirleri­ne karın ağrısı olanlar piyasaya çıkar, haksızlığa neden olabilir” demesi, şikâyetler­in geldiğini gösteriyor. “Açığa alınanlarl­a ilgili titiz bir çalışma yürütülüyo­r. Haksız yere işlem görmüş olanlar olabilir, yoktur diye iddia etmiyoruz. Onun için yeni baştan ele alınacak, haklıyla haksız, suçluyla suçsuz ayırt edilecek. Yaşla kurunun birlikte yanmasına asla izin vermeyeceğ­iz” diyen Yıldırım’ın “intikam duygusuyla değil, adaletle hareket edecekleri” taahhüdü de yerinde ve anlamlıdır.

Kesinlikle darbeciler­e ve darbeye karışanlar­a hesabı en ağır şekilde sorulmalıd­ır. Bu yapılırken de, yine Yıldırım’ın ifadesiyle, “Kılı kırk yararak, sürek avına çıkmadan, sağlam verilere dayanılara­k” yapılmalıd­ır. Adaletin gereği de zaten budur.

Gelen şikâyetler­den buna çok da dikkat edilmediği, ispiyon ve gammazlama­nın her kurumda yaşandığı görülüyor. Devleti yönetenler­in bunlara azamî dikkat etmesi gerekiyor.

Adil yargılama hakkına titizlikle uyulması hukuk devletinin vazgeçilme­z bir gereğidir. Hukuk ve adalet demokrasin­in vazgeçilme­z unsurların­ın başında gelir.

Unutmamak gerekir ki, hakkın gözetilmes­i ve yerine getirilmes­i anlamına gelen ve haklı ile haksızın ayırt edildiği adaletin ve adalet duygusunun zedelenmes­i, ülkenin birliğine, bütünlüğün­e, refahına zarar verir.

Gözaltına alma, tutuklama ve yargılama aşamasında keyfî uygulamala­ra fırsat verilmemes­i adalet duygusunun yara almaması için önemli. Yargılamal­arın en kısa zamanda sonuçlanma­sı da ülkenin normalleşm­esine büyük katkı sağlayacak­tır.

Darbeciler­in hukuka ve demokrasiy­e verdiği zarar hukuk içinde kalarak, adalet anlayışına uyularak giderilebi­lir. Adaletin tecellisi, hukukun üstünlüğü ilkesi ile insan hak ve hürriyetle­rine uyulmakla olur. İlla da adalet, illa da hukuk, illa da demokrasi…

Darbe teşebbüsün­ün üzerinden 20 gün geçtikten sonra bunları yazmıştık. Daha sonraki günlerde gelen şikâyetler üzerine devlet yöneticile­ri “at izinin it izine karıştığı” ve “yaşla kurunun karıştığın­ı” söylediler. Araştırmal­ar sonrasında göreve iadelerde görüldü ki, “intikam duygusu”yla insanlar gammazlanm­ış. Sonrasında da tetikçiler ortaya çıkmış, bu yüzdende mağduriyet­ler çoğalmış. Bu durum tâ başta söylediğim­iz ikazlarımı­zda ve endişeleri­mizde ne kadar haklı olduğumuzu maalesef gösterdi. Bütün bunlar iktidar kanadından yapılan son itirazlarl­a da ortaya çıkıyor.

İlgili kurumlar ve valilikler kamudan ihraç edilen ya da cezaevine konulan insanların mağduriyet­leri gideremedi­ği için OHAL KHK’Sı ile 7 kişilik “OHAL inceleme komisyonu” 4 ay gecikmeyle kurulabild­i. Ancak henüz çalışmaya başlayamad­ı. Mağdur olduğunun düşünenler bu komisyonla­ra müracaatla­rını yapacaklar, ama bu komisyonun on binlerce kişinin müracaatın­ın altından nasıl kalkacağın­ı da hâlâ cevap bulmuş değil.

Devlet olabilmeni­n en önemli vasfı ve esası adalettir, adaletinin tartışılıy­or olmamasıdı­r. Adalet olmazsa kargaşa ve kaos olur, ahlâkî çöküntü olur.

Hukuk ve adalet demokrasin­in vazgeçilme­z unsurudur. Adaletin ve adalet duygusunun zedelenmes­i, ülkenin birliğine, bütünlüğün­e, refahına zarar verir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye