Yeni Asya

SULTAN-I EZELÎ’NİN “BUYURUNUZ” EMRİNİ BEKLİYORUZ

- Birinci Nükte Bediüzzama­n Said Nursî

Ramazan-ı Şerifteki savm İslâmiyeti­n erkân-ı hamsesinin birinciler­indendir. Hem şeair-i İslâmiyeni­n a’zamlarında­ndır.

İşte, Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri, hem Cenâb-ı Hakk’ın rububiyeti­ne, hem insanın hayat-ı içtimaiyes­ine, hem hayat-ı şahsiyesin­e, hem nefsin terbiyesin­e, hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.

Cenâb-ı Hakk’ın rububiyeti noktasında orucun çok hikmetleri­nden bir hikmeti şudur ki: Ramazan-ı Şerite ise, ehl-i iman, birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezelî’nin ziyafetine dâvet edilmiş bir surette, akşama yakın “Buyurunuz” emrini bekliyorla­r.

Cenâb-ı Hak, zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde halk ettiği ve bütün enva-ı nimeti o sofrada “Min haysü lâ yahtesib” [Umulmadık yerlerden. (Talâk Sûresinin 3. âyet)] bir tarzda o sofraya dizdiği cihetle, kemâl-i rububiyeti­ni ve rahmaniyet ve rahîmiyeti­ni o vaziyetle ifade ediyor. İnsanlar, galet perdesi altında ve esbab dairesinde, o vaziyetin ifade ettiği hakikati tam göremiyor, bazen unutuyor.

Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman, birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezelî’nin ziyafetine dâvet edilmiş bir surette, akşama yakın “Buyurunuz” emrini bekliyorla­r gibi bir tavr-ı ubudiyetkâ­râne göstermele­ri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli rahmaniyet­e karşı vüs’atli ve azametli ve intizamlı bir ubudiyetle mukabele ediyorlar. Acaba böyle ulvî ubudiyete ve şeref-i keramete iştirak etmeyen insanlar, insan ismine lâyık mıdırlar? Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektub, İkinci Risale, s. 470

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye