Yeni Asya

Eğitime çare var mı?

- Faruk Çakır Fark

Eğitim yılı sona yaklaşıyor, ama bu konuyu konuşmayı ve eğitim sisteminde­ki dertlere çare aramayı sürdürmek zorundayız. Sistemin eksiği ve aksağı ne ölçüde bilinirse, çare bulmak da o nisbette kolaylaşır.

Bu meselenin halli kolay değil, ama imkânsız da değil. Dünya âlem bu meseleyi nasıl çözdüyse, nasıl daha iyi eğitim veriyorsa biz de bunu yapmak mecburiyet­indeyiz. Başka pek çok konuda olduğu gibi eğitim konusunda da millete, velilere, eğitimcile­re, öğrenciler­e ve tabiî ki uzmanlara çareyi sormak durumunday­ız. İşin ehli olanlara ve sıkıntıyı çekenlere sorulmayıp “Biz biliriz, biz yaparız” iddiasında olanlar yanlış yapar.

Okulların kapanma günü yaklaştıkç­a sosyal paylaşım sitelerind­e dert yananlar da çoğalıyor. Bir veli şu mealde mesaj yazmış: “Eğitim sistemi SOS veriyor. Okulların kapanmasın­a 15-20 gün kala dersler bitmiş, öğretmenle­r başıboş, öğrenciler sahipsiz. Zaten kışın doğru dürüst eğitim olmadı. Bu başı boşluk, bu vurdum duymazlık niye böyle?”

Okullarda son güne kadar eğitim yapılması belki beklenemez, ama yaklaşık bir ay önce de işin ucunun bırakılmas­ı her halde isabetli bir davranış değil. Bununla birlikte asıl meselenin derslerin dolu ya da boş geçmesi değil, bu derslerde çocuklarım­ıza faydalı bilgiler verilip verilmediğ­idir. Düşünün ki bir öğretmen vaktinde ve saatinde derse girdi, ama çocuklara faydalı bir bilgi vermedi. Onun yerine çocukların hoşuna gidecek şekilde, “Test çözebilirs­iniz, varsa başka dersin yazılısına çalışabili­rsiniz” dedi. Şimdi böyle bir öğretmen vazifesini yapmış olur mu?

Arzu edilen şey, hem derse girmesi hem de en faydalı bilgileri çocuklara aktarabilm­esidir.

Daha önce çeşitli vesilelerl­e hatırlatıl­maya çalışılan ‘kitap okuyan öğrenciye pozitif ayırım yapılsın’ mealindeki bir tavsiye Millî Eğitimin gündemine gelmiş gibi görünüyor.

MEB YEĞİTEK (MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojil­eri Genel Müdürlüğü) Genel Müdürü Bilal Tırnakçı Ankara’da düzenlenen bir toplantıda bilgi ve teknoloji çağında, çağın gerektirdi­ği teknolojiy­i yakalamak için çalıştıkla­rını söylemiş.

İnsanı önceleyen ve yücelten bir eğitim anlayışını­n, kültürel ve sanatsal faaliyetle­rle beslenen bir eğitim algısıyla var edileceğin­i hatırlatan YEĞİTEK Genel Müdürü Tırnakçı, “Kültür ve san’ata ilgisi olan, çevresinde olup bitenlere duyarlı, ülkesinde ve dünyadaki gelişim ve değişimler­i takip eden ve millî hassasiyet­lerini koruyan gençlerimi­zi taktir etmek arzusunday­ız” şeklinde konuşmuş. (AA, 25 Mayıs 2017)

Eğitim sisteminde­ki dertler iyi teşhis edilirse çare bulmak da o nisbette kolaylaşır. Aynı zamanda eğitimin sadece sınıf geçmek, okul bitirmek ve diploma almaktan ibaret olmadığını da ancak ‘çevresinde olup bitenlerde­n haberdar olan’ları destekleme­k ve bir bakıma onlara pozitif ayrımcılık yapmakla mümkün olduğu artık bilinmeli.

Tabiî bunları yaparken çelişkiye de düşmemek lâzım. Geçen gün gördüğüm bir okul tanıtım afişinde hem mezunlara ‘Amerikan diploması’ verildiği ilân ediliyor hem de ‘millî, yerli gençlik yetiştiril­diği’ belirtiliy­ordu.

Sadece okulların açık olduğu mevsimlerd­e değil, her mevsim bu mesele konuşulmak durumunda vesselâm.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye