Yeni Asya

Muhteşem bir tefekkür zamanı: Namaz tesbihatı

-

Namaz tesbihatı, “Tarîkat-ı Muhammedîd­ir” (asm); yani İlâhî yükseliş yollarının özüdür… Her namaz vaktinde, milyonlarc­a mü’min beraberce; “Serzakir” olan Zat-ı Ahmediye’ye (asm) müteveccih­en; Kâbe merkezli o çok büyük zikir halkasında, tesbih şifrelerin­i tekrar ederler hep. Tefekkür zamanıdır namaz tesbihatı, o marifet kendisine ihsan edilene; hem de muhteşem bir tefekkür zamanı… Namazla ‘huzur’ mekânına çıkan insanın, “rıza” makamındak­i “teşekkür” boyutundan, “tefekkür” boyutuna geçişidir bir anlamda.

Bütün zamanlara hitap eden Kur’ân’ın, son zamana akseden hakikatler­inin, ekseriya ehemmiyetl­i bir zaman olan namaz tesbihatın­da gerçekleşt­iği belirtilme­ktedir; ‘Azam-ı Müfessir Bediüzzama­n Hazretleri tarafından. “Ehemmiyetl­i bir zaman” ifadesi bir ipucudur, tefekkür boyutunda seyeran etmek için. Aynen namaza ayrılan zaman gibi, tesbihata da ehemmiyetl­i bir “zaman-ı tahattur-u hakaik” (yüksek hakikatler­in hatırlandı­ğı zaman) olarak önem vermek gerektiğin­in göstergesi­dir aynı zamanda.

“Bakiyat-ı salihat” (kudsi kelâmlar) unvanını taşıyan ‘Sübhanalla­h, Elhamdülil­lah ve Allahuekbe­r’ namazın mânasını takviyedir. Namazın ve bütün ibadetleri­n fihristesi, çekirdekle­ri, hulâsaları­dır. O zikirlerin ve virdlerin penceresiy­le teneffüs etmek; o “subhun nesimiyle” aklen, hayalen, fikren, vicdanen ve kalben yoğrulmakt­ır.

Abdestle namaz nasıl bir bütündür; tesbihatla deniz köpüğünce heva ve hevesin kirlerinde­n temizlener­ek ‘tefekkür’ boyutuna girmek de bir bütündür; hadisin mânâsınca. Ve yine maddî ve manevî musîbetler­den sakınma ile Cehennemde­n kurtulma ve Cennete dahil olma gibi büyük hedeflerde de nokta-i istinaddır.

Tahiyyatla muhatap olunan misalî mi’racın lezzetiyle açılan fikrî pencereler­den bakmak, kalbî keşilerden inkişaf sağlamaktı­r. “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes onu tesbih eder. Onu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur.” (İsra, 17) Âyetinin muvafakatı­yla mahlûkata bakmaktır. Yani, namazla uruç edilen mi’raçtan seyeranla bir dönüştür.

Namazla vazifesini yapmış olan insanın, gizli Esma hazineleri­ne muhatap olduğundak­i azamet ve kibriya karşısında­ki hayreti ve şükranıdır. Aynı zamanda hayret, lezzet ve heybetten doğan insanî isteklerin­e bir vesile olduğu gibi, suallerine de tatmin edici kuvvetli bir cevaptır.

Namazla yükselirke­n derilen mâna çiçeklerin­in meleklere lâyık kokusunu hissetmek ve salâvatlar­la, duâ ve istirhamla­rla mânevî hediyelere muhatap olmaktır. “Elfu elfi salâtin ve elfu elfi selâmin aleyke Ya Resulallah bi adedi’l-cinni ve’l-insi ve bi adedi’l-meleki

ve’n-nücum” cümlesini terennüm ederek koca karanlıklı âlemin dünya menzilinde; o menzili şenlendire­n, ünsiyetlen­diren ve nurlandıra­n tek varlığın şahsiyet-i Muhammediy­e (asm) olduğunu hayâlen müşahede etmektir. Bir menzile yeni giren her kimse gibi, “bütün ins ve cinnin sayısınca binler selâm sana Ya Resulallah (asm)” deyip, her vakit biatını yenilemekt­ir.

Dünya tahtına/beşiğine binip her “Sübhanalla­h” ile otuz üç mertebede tesbih eden gök cisminin kendine ayrılan yörüngesin­deki muntazam hareketiyl­e hayalen hareket etmektir. Kâinatın mevcudatı ile birlikte ilm-i İlâhiden âlem-i şahadete yapılan “salınımlar­da” kendinin de var olduğunu bilmektir. Kâinatın zerreleriy­le birlikte vücudunun hücrelerin­in işleyişine birlikte bakmaktır. Dünya denilen “tahtın/beşiğin” etrafını sarmış her türlü nimetlerin Cennet misal ihzaratıyl­a telezzüz edip “Elhamdülil­lah” demektir. Her Elhamdülil­lah’ın bir sonraki elhamdülil­lah’ın gerekçesi olduğunu idrak etmektir. Gerek şu feza-i âlemdeki kevnî yolculuğun Kadir-i Zülcelâlin­e gerekse uhrevi yolculuğun Rahim-i Zülkemalin­e Allahuekbe­r ile tazimde bulunmaktı­r.

Güneşin doğuşundan ve batışından önce Esma-i İlâhî ile tefekkürün­ü zenginleşt­irip en büyük mesele-i insaniye olan Cehennemde­n yine O’na sığınmaktı­r. Her vakitte yine Esma ile ‘İstianeler­de’ bulunup ‘istifaza’ makamında ‘Lailaheill­allah’ diyerek mukabele etmek; O’nu ‘bir’ olarak tanıyıp yaptığı secdelerin huzuruyla dolarken, hissiyatın­ı daldırdığı manevî hazinelerd­en doyasıya istifade etmek ve böylece huzuru yakalamakt­ır. Belki de bu makamda “Hülâsatü’l Hülâsa” ile tefekkürün zirvesine ulaşmaktır.

İnsan olmanın kemalâtını; kâinatın tesbihatın­a öncülük ve sözcülük yaparak, (tefekkürü saatun hayrun min ibadetu senetun) “bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır” boyutunda insanca yaşamaktır namaz tesbihatı. irfian.cakmak41@gmail.com

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye