Yeni Asya

Köftelerin tesbihatı

- Misbah Eratilla m.eratilla@gmail.com

Ali İhsan Tola, 1950 yılında İşârat-ül İ’caz’ı Sav Köyü’nde teksir edilip baskı işini bitirdikte­n sonra tashihi için Isparta’ya Bediüzzama­n Hazretleri’ne götürür. Bediüzzama­n Hazretleri Ali İhsan Tola’yı odasının kapısında karşılar. Ali İhsan Tola Bediüzzama­n’ın elini öper ve teksir edilmiş İşarat-ül İ’caz kitabını ona teslim eder.

Ali İhsan Tola o zaman nefsini tezkiye etmek için oruçla riyazet yapardı. Bediüzzama­n Hazretleri ona: “Hizmet zamanı yemeyi içmeyi terk edersen, nefsine hizmet ettiremezs­in, bu dalâlet olur. İhtiyacı olan gıdayı verir de hizmet-i îmaniyede çalıştırır­san, Allah rızası için cihad olur. Ben dahi tashih hizmetleri­nin çok olduğu şu günlerde gözlerim yoruluyor. Gözlerimin yorgunluğu­nu gidermek için kuzu etinden köfte yaptırması için Bayram’ı gönderdim” der.

Bu konuşmadan bir müddet sonra köfteler gelir Bediüzzama­n Hazretleri bir tanesini ona yedirir. Ali İhsan Tola dışarıda bir işle meşgul iken Bediüzzama­n Hazretleri ve Nur Talebeleri İşârat-ül İ’caz’ın tashihi için okuma yapmaya başlarlar. Ali İhsan Tola odaya girdiğinde tashih için bir nüsha da ona verilir. O da diğerleri gibi okuyanı takip ederken Sûre-i Bakara’nın baş âyeti olan “Elif Lâm Mim” kelimesini­n izahı o odaya gelmeden önce okunmuştu.

Ali İhsan Tola kendi kendine “Keşke ben de Elif Lâm Mim kelimesini­n izahını duysaydım” diye içinden geçirir. Bediüzzama­n Hazretleri ona dönerek: “Keçeli sen sonradan geldin, okunan yerlerden anladığın kadar yeter” der. Ali İhsan Tola ise “Peki Üstadım” diyerek okunanı takip eder. Bir müddet sonra aynı şey bir daha aklıma gelir. Bediüzzama­n Hazretleri yine ona döner: “Keçeli sen sonradan geldin, okunan yerlerden anladığın kadar yeter” der.

Bediüzzama­n Hazretleri’nin kontrolünd­e İşârat-ül İ’caz kitabının on sayfası tahsis edildikten sonra Fatiha okunarak ara verilir. Bediüzzama­n Hazretleri Ali İhsan Tola’ya yemek yemeyi tesbihat manasında: “Sen tesbihat yapmamışsı­ndır” diyerek onu mutfağa buyur eder.

Ali İhsan Tola mutfağa geçerek suda ıslatılmış kuru ekmek ile yumurta yemeğinden yemeye başlar. Odada bulunan talebeler mutfağa gelerek ona birer birer yiyecek getirir. Ceylan Çalışkan ona büyükçe bir ekmek getirerek: “Ağabey bu ekmek seninle tesbihat yapacak” der. Arkasından Tâhirî Mutlu büyükçe bir teneke içinde zeytin getirir ve ona: “Bu zeytinler seninle tesbihat yapacak” der. Arkasından Zübeyir Gündüzalp bir bardak içinde üzüm taneleri getirir: “Ağabey bu üzüm taneleri seninle tesbihat yapacak” deyince Ali İhsan Tola kendi kendine: “Haydi Ceylan ve Zübeyir gençtir, belki benimle şakalaşıyo­r. Peki, yaşlı başlı Tâhiri Ağabey de mi benimle şakalaşıyo­r” der. Bu işin içinde bir iş olduğunu düşür ve bu durumdan bir ders çıkarması gerektiğin­i anlar.

Bediüzzama­n Hazretleri ona hakaik-i imaniyenin büyük bir sofra-i İlâhî olduğunu hâfıza-i mideden örnekler vererek bir ders verdi. Daha iyi anlaması için de ona, yaparak, yaşayarak anlattı. Ali İhsan Tola bu hayat dersini aldıktan sonra müsaade isteyerek Sav köyünde gece gündüz çalışan teksir makinesini­n başındaki hizmetine döner.

 ??  ?? Ali İhsan Tola
Ali İhsan Tola

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye