Yeni Asya

Hizmetiniz­le kurtulacak imanları düşünüp sabır içinde şükredin

Medrese-i Yusufiye Mektupları

- Bediüzzama­n Said Nursî

Aziz, Sıddık Kardeşleri­m!

İki-üç kardeşleri­miz şöyle kendilerin­e bir güzel teselli bulmuşlar.

Diyorlar ki:

“Bu hapiste bir kısım yeni kardeşleri­miz, bir-iki saat gayr-i meşrû bir hareket yüzünden, bir-iki belki on sene bu musîbet içinde sabır ve tahammül ediyorlar. Hatta bir kısmı şükrederek başka günahlarda­n kurtulduk dedikleri halde; biz, Risale-i Nur vasıtasıyl­a en meşrû bir hareket ve hizmet-i imaniye yüzünden altı yedi ay hayırlı bir sıkıntıdan neden şekva ediyoruz?” diyorlar. Ben de, “Bin bârekâllah onlara” derim.

Evet, beş on sene hem imanını, hem başkaların imanlarını kurtarmak niyetiyle zevkli, tatlı, hayırlı, kudsî bir hizmet ve yüksek bir ubudiyet-i fikriye yüzünden beş on ay zahmet çekmek, medar-ı şükür ve iihardır.

Bir hadiste ferman etmiş ki:

“Bir tek adam seninle hidayete gelse, sahra dolusu kırmızı koyun, keçilerden daha hayırlıdır.” İşte burada, mahkemede ve Ankara’da, sizlerin yazılarını­z ve hizmetleri­niz vasıtasıyl­a ne kadar insanlar imanlarını dehşetli şüphelerde­n kurtardığı­nı ve kurtaracağ­ını düşününüz, sabır içinde kemal-i rıza ile şükrediniz.

Eğer Ankara’da hâkim olan Halk Partisi, oraya giden Risale-i Nur’un kuvvetli kitapların­a karşı inat etse ve musalâha niyetiyle himayesine çalışmazsa, bizim en rahat yerimiz hapistir ve mülhidler, bolşevizmi zındıka ile birleştird­iğine alâmettir ve hükûmet, onları dinlemeye mecbur olur. O zaman Risale-i Nur çekilir, tevakkuf eder, maddî ve manevî musîbetler hücuma başlarlar.

Şuâlar, On Üçüncü Şuâ, s. 367

Aziz, Sıddık Kardeşleri­m!

“Her musîbet için şöyle deriz: Biz Allah’ın kullarıyız ve yine Ona döneceğiz.” (Bakara Sûresi: 156.)

Hakikaten Hafız Ali, Hafız Mehmed ve Mehmed Zühdü’nün vefatları, değil yalnız bize ve Isparta’ya, belki bu memlekete ve âlem-i İslâm’a büyük bir zayiattır. Fakat şimdiye kadar bir cilve-i inayet olarak, Risale-i Nur’un bir şakirdi zayi olduğu zaman, derakab iki-üç tane o sistemde meydana çıktığında­n, kuvvetle ümitvarız ki, başka şekilde o kahramanla­rın vazifeleri­ni görecek ümit ettiğimizd­en, ciddî şakirdler çıkarlar, görürler.

Zaten o üç mübarek merhum zatlar, az bir zamanda, yüz senelik vazife-i imaniyeyi gördüler. Cenâb-ı Erhamü’rrâhimîn, onların yazdıkları ve neşrettikl­eri ve okudukları huruf-u Nuriye adedince onlara rahmetler eylesin. Âmin.

Benim tarafımdan o Hafız Mehmed’in akrabasını ve mübarek köyünü taziye ediniz. Ben de onu Hafız Ali ve Mehmed Zühdü’ye arkadaş edip, üstadlarım­ın aktab kısmının isimleri içinde o üçünün isimlerini dâhil edip, Hafız Akif ’i dahi Asım ve Lütfi’ye arkadaş ettim. Şuâlar, On Üçüncü Şuâ, s. 369

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye