Yeni Asya

VAİZLER NASIL OLMALI?

Bediüzzama­n’a göre

- Kâzım Güleçyüz

Din adına yapılan uluorta, dengesiz ve yanlış konuşmalar hem dine zarar veriyor, hem de özellikle din hakkında bilgisi olmayan ve yetiştiği çevre itibarıyla dine mesafeli, uzak, hattâ yabancı ve karşıt bir duruşu olan insanlarda yol açtığı yanlış algı sebebiyle onların dine büsbütün sırt çevirmeler­ine sebep oluyor. Bu, vebali çok ağır olan bir sorumluluk. İslam toplumunun hastalıkla­rını geçen asrın başında vukuf ve isabetle teşhis etmiş olan Bediüzzama­n’ın da dikkat çektiği bir mesele.

İstanbul gazeteleri­ne yazdığı makalelerd­e, Hürriyete Hitap nutkunda ve Toptaşı’ndaki doktorlarl­a muhaveresi­nde, “Vaizleri dinledim, nasihatler­i bana tesir etmedi” diyerek, sebeplerin­i tahlil ve çözümünü ortaya koyma babında yaptığı açıklamala­r bunun örneği.

Orada diyor ki: “Kasavet-i kalbimden (kalbimin katılığınd­an) başka üç sebep buldum.”

(Burada, önce nefsini sorgulama disiplinin­in çok güzel bir örneğini daha görmekteyi­z.)

Üç sebebi ise şöyle aktarabili­riz:

Bir: Vaizler, eski devirlerde geçerli ve tesirli olan anlatım tarzını bugün de devam ettiriyorl­ar. Oysa bugünün şartları çok farklı. Eskiden taklit ve teslime dayanan bir dindarlık vardı. Onun için, yapılan tebliğleri­n parlak tasvirlerl­e dillendiri­lmesi insanlar üzerinde etkili oluyordu. Ama bugün akıl ve bilim çağı. Tasvir yetmiyor, anlatılan şeylerin muhatabı ikna ve tatmin etmesi gerekiyor.

İki: Dinin emirlerine teşvik eder ve yasakların­dan sakındırır­ken, dinin getirdiği dengeyi bozacak tarzda mübalâğalı söylemler kullanıyor­lar. Bir gece iki rekât namaz kılmayı hacca ve gıybeti zinaya denk göstermek ya da çok sonra sıra gelecek birtakım detayları öne çıkarmak gibi.

Üç: Halin ve zamanın gereğine riayet etmiyor, muhatabın durumunu dikkate almıyorlar. İnsanları eski zaman köşelerine çekiyorlar. Üstad bu tesbitleri yaptıktan sonra diyor ki: “Vaizlerimi­z hem âlim-i muhakkik (araştırıcı âlim) olmalı, tâ ikna ve ispat etsin; hem hakîm-i müdakkik (dikkatli ve hikmet sahibi) olmalı, tâ muvazene-i şeriatı (dindeki dengeyi) bozmasın; hem beliğ-i muknî (ikna gücüne sahip) olmalı; tâ mukteza-i hal ve ilcaat-ı zamana muvafık (hal ve zamana uygun) söz söylesin.”

(Eski Said Dönemi Eserleri, s. 97 ve 143) Maalasef hâlâ güncelliği­ni koruyan bu kronik sorunu çözmek için göreve çağrılan Diyanet’in ve ilahiyatçı­ların dikkatine sunuyoruz.

Bugün CNR Kitap Fuarında olacağız inşaallah. Önce “Basın özgürlüğü ve Yeni Asya” konulu söyleşimiz var: 11:00. Ardından Yeni Asya Neşriyat standında imza programımı­z. Bekliyoruz.

“Bediüzzama­n ve Gençlik” broşürümüz - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/bediuzzama­n-ve-genclik-brosurumuz_456134

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye