İLK KARANLIK CİNAYET
GÜNÜN TARİHİ
Ankara merkezli kurulan yeni Türkiye’de işlenen “Azmettiricisi meçhûl” ilk siyasî cinayet, Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey cinayeti olup 1923 senesi 26/27 Mart gecesi vuku buldu.
Bir bağ evinin yakınında gizlenen cesedin bulunması ise, ancak 4-5 gün sonra mümkün olabildi. Cinayetin faili olarak da, Çankaya Muhafız Komutanı Topal Osman ilân edildi.
Ne var ki, fail az-çok belli olmakla beraber, Topal Osman’ı kim veya kimlerin azmettirdiği husus bir türlü aydınlığa kavuşmadı, yahut kavuşturulamadı.
Bu hadise üzerinden 95 yıllık bir süre geçmiş olmasına rağmen, cinayetin arka plânının hâlâ karanlıkta kalmış olması, şüphesiz çok düşündürücü. En kuvvetli ihtimal, muktedir güçler tarafından bu cinayetin üzeri kasten karartıldı ve karanlıkta bırakılması istendiği içindir ki, tetikçi isimden öteye gidilemiyor.
Oysa, yeni Millet Meclisinin en gözde şahsiyetlerinden biri olan Ali Şükrü Beye yönelik bu ilk cinayet hadisesini mutlak sûrette aydınlatılması gerekiyor. Aksi halde, yakın tarihimizin doğru şekilde anlaşılması, anlatılması, öğrenilmesi, öğretilmesi mümkün görünmediği gibi, anlatılan şeyler de inandırıcılığını kaybediyor.
* * * Cinayetin işlendiği tarihte, özellikle yeni Ankara siyasetinin de seyri değişti.
Meselâ: Âcilen seçim kararı alındı; muhalif gruplar birbirine gözdağı verdi; vekiller hayatından emin olmamaya başladı; tartışılmakta olan Lozan meselesi, önemli ölçüde karambole getirildi; gizli celselerde muhalefetin sesi kıstırıldı; vesaire...
Evet, o cinayetin işlendiği haftaya kadar da Millet Meclisi’nde iki ayrı siyasî grup vardı. Ki, cumhuriyet ve demokrasi açısından bu durum gayet normal idi.
Birinci grubun başını M. Kemal ile İsmet Paşa, ikinci grubun başını ise Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey ile Erzurum mebus Hüseyin Avni Bey çekiyordu.
İkinci gruptakiler, Lozan görüşmelerinin Avrupa basınındaki yansımaları ile Meclis'e sunulan bilgiler arasında ciddî çelişkiler olduğunu, deliller göstererek savunuyordu.
Birinci gruptakiler ise, bu tarz bir malûmat yüksekliğini bir türlü hazmedemiyordu.
Gizli celselerde, zaman zaman ortam gerildi ve bu iki grubun taraftarları biribirlerinin üzerine yürüdü.
* * *
Bir başka nokta, her iki grubun da ayrı matbaası ve gazetesi vardı: Birinci grubun lideri M. Kemal'in Hakimiyet-i Milliye, ikinci grubun lideri Ali Şükrü Beyin ise Yenigün isimli günlük gazetesi çıkıyordu.
İki grup arasında, hemen her yönüyle derin bir muhalefet söz konusuydu.
Gerilim had safhaya varınca, birinci gruptakiler, özellikle Ali Şükrü Beyi gözden çıkarma noktasına geldiler.
Bu havayı sezen Çankaya Muhafız Komutanı Topal Osman, kendince bir plan hazırladı. Ali Şükrü Beyi tuzağa düşürdü. Onu evine götürdü, gece vakti ona işkence çektire çektire öldürdü. Ardından da götürüp bir bağda toprağa gömdü.
Ceset, birkaç gün sonra ortaya çıkartıldı ve bu cinayetin Topal Osman tarafından işlendiği anlaşılmış oldu.
Meclis, câninin asılarak idam edilmesine karar verdi...
* * *
Son olarak, iki önemli noktaya dikkat. Birincisi: Meclis'in idamına karar verdiği Topal Osman, üzerine gönderilen askerlerle girdiği müsademe neticesi vurularak öldürüldü. Öldürülmekle de kalınmadı, her ihtimale karşı kafası kesilerek başı gövdesinden kopartıldı. Böylelikle, delil karartılmış ve soruşturmanın önü tamamiyle kesilmiş oldu.
İkincisi: Topal Osman'ın üzerindeki şahsiyetlerden, yani amirlerinden hesap sorulamadı, mahkeme yoluyla ifadeleri alınamadı; dolayısıyla, bu cinayetle bağlantılarının olup olmadığı anlaşılamadı, bağlantılar büyük çapta karanlıkta kaldı.