NORMALLEŞME, SÜKÛNET ve huzur İÇİN
Cumhur ittifakı adı altında kurulan üçlü koalisyonun seçim manifestosunda yer verilen taahhütlerin tamamı, bir yönüyle 16 yıllık iktidar sürecinde yapılamayanların da itiraf ve ikrarı niteliğinde.
Özellikle hukuk, adalet, demokrasi, hak ve özgürlükler için seslendirilen taahhütler ise, itiraf olmanın ötesinde, ısrar ve inatla devam ettirilen OHAL hoyratlıkları ortadayken, ikiyüzlülük ve samimiyetsizlik örnekleri.
Bu yüzden toplumda makes bulamıyor, çünkü hiçbir şekilde inandırıcılığı yok.
İktidar blokunun son seçimlerde ve 16 Nisan referandumunda sergilediği ayrıştırıcı, ötekileştirici, dışlayıcı, kutuplaştırıcı ve kamplaştırıcı yaklaşımı bu seçimde de devam ettirmesi cabası.
Kendi yaptığı düzenlemenin verdiği hak ve imkânı kullanarak ittifak kuran muhalefet için “Tek dertleri Erdoğan’dan kurtulmak” diyor “cumhur ttifakı;” ama kendisi ne yapıyor?
“Türkiye Erdoğan’a mahkûm” mantığının demokraside yeri var mı, olabilir mi?!!
Peki ya muhalefet için yine seslendirmeye başladığı “şer ittifakı” söyleminin? İktidar hayır, muhalefet şer; öyle mi?!! Siz haksınız, ötekiler bâtıl; öyle mi?!!! Vatanseverlik sizin tekelinizde; siyasî rakipleriniz hain ve terörist, öyle mi?!!!
Bu ayrıştırıcı mantığı öylesine içselleştirmişler ki, artık kendi taraftarlarına bile uyguluyorlar. “Cumhurbaşkanı seçiminde oyumu Erdoğan’a vereceğim , ama milletvekili seçiminde AKP’YE oy vermem” diyenleri “münafıklar çetesi” olarak niteleyip, “yere gömme” tehdidinde bulunabiliyorlar.
Küçük ortağın başındaki zehir hafiyenin, adaylık için 100 bin imza işinde de f.ö parmağı araması, o cenahtaki psikolojinin nasıl bir paranoyaya dönüştüğünün “Güler misin, ağlar mısın?” dedirten bir başka ibretli örneği.
İktidar mensuplarının ve kalemşörlerinin seçimi “harp” olarak nitelemeleri ve tam bir savaş dili kullanmaları da.
Bunlar, “millet ittifakı”nda bir araya gelen partilerin manifestosunda yapılan “bir an önce normalleşme” vurgusunun ne kadar haklı, yerinde ve isabetli olduğunu gösteriyor.
Gerçekten, iktidar cenahındaki bu ağır ve vahim paranoya halinin iyice yorduğu ve bezdirdiği Türkiye’nin en önemli ve âcil ihtiyacı normalleşmek. Beraberinde sükûnet ve huzur. Dileriz, 24 Haziran seçimi bunun yolunu açar ve her yönden bunaltılan Türkiye artık rahat bir nefes alır...
Önce 100 bin imza işine “f.ö parmağı” bulaştırmaya kalkan, ama laflarını yutmak zorunda kalan zehir hafiyeler, şimdi de twitter’da devam eden “TAMAM” kampanyası için aynı karalamayı yapma gayretindeler. Ondan sonra bir de “daha çok demokrasi ve özgürlük” demezler mi? Sevsinler!!!
İstanbul’da devam eden okur buluşmalarımızın 6. ayağı, bu akşam Sadabat’ta. Adres: Çelebi Mehmet Cd, No: 16, Daire: 2, Kâğıthane. Tel: 0532 4713368 (Süleyman Demir). Bekliyoruz.